CİHAD RUHU

Bölüm F

İtikat Risalesi – Cübbeli Ahmet Hoca,                   KATEGORİ: İTİKAT RİSALESİ

 

Cübbeli Ahmet Hoca Efendi – 2005

Şüphesiz ki işte bu, benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. (Başka) yollara uymayın.  Çünkü O yollar sizi onun (Allah’ın) yolundan ayırır. İşte  sakınmanız için (Allah) size bunları vasiyet (emr) etti.”(En’am Suresi:153)

MÜELLİF DERKİ:

İşte bu risalede açıklanan inançlar, beş vakit namazın her rekatında kavuşmak için dua ettiğimiz ve uymak- la emredildiğimiz “Sırat-ı Müstekim” ehli olan ‘Ehli Sünnet ve’l cemaat’ in dosdoğru görüşleridir.

MUKADDİME

ÖNSÖZ

Şüphesiz bu dünyaya gelen her insan için ilk olarak elde etmesi gereken en önemli şey imandır. Dünya ve Ahiret saadeti bu imanla yaşayıp bu imanla ölmeye bağlıdır.

Ameller hususunda müsamaha varsa da itikat hususunda hiç bir yanılmanın ve eksikliğin affı yoktur.

Bundan dolayı  şirkin  dışındaki  günahlar  hakkında  Allah’ın  dilemesine  bağlı  olarak  affı mağfiret  sözü  varsa  da  şirk  üzere  ölenin  asla  affedilmeyeceği,  Cennet  yüzü  görmeyip Cehennemden çıkamayacağı kesindir.

Öyleyse ebedi kurtuluş arayan herkesin her şeyden evvel iman konusu üzerinde durarak Allah indinde yüzünü ak edecek sağlam bir inanca sahip olması gerekir.

Ancak şu var ki her: “İnandım” diyenin imanı Allah katında muteber değildir.

Resulullah  (Sallallahu  Aleyhi  ve  Sellem)  de  arkasından  ümmetinin  yetmiş  üç  fırkaya ayrılacağını, bunlardan yetmiş ikisinin dalalette kalıp “Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat” tan ibaret olan tek bir fırkanın kurtulacağını defaatla açıklamıştır.

İşte  elinizdeki  bu  kitap  sizlere  bu  Fırkay-ı  Naciye  (kurtulacak  fırka)  nın  neye  nasıl inandıklarını ve  bu  cemaatten olabilmek için inanılması gereken şartları, anlayacağınız bir dilde madde madde beyan etmektedir.

Bu kitapta zikredilen hususları bilip bellemeden ve böylece inanmadan aklı, zekası ve rütbesi ne olursa olsun hiç bir ferdin Ahirette kurtulması mümkün değildir.

0 halde Allah ve Resulü tarafından bize sarkıtılan bu ipe sımsıkı tutunarak istenilen sağlam inanca  sahip  olmalı  ve  bu  marifetlerden  mahrum  olan  insanlara  ulaşıp  bu  eseri  acilen ulaştırmalıyız ki, belki de bu  sayede bir insan daha Ehl-i Sünnet inancıyla ölme nimetine mazhar olarak ebedi azaptan kurtulur.

Bu risalemizdeki ilimleri halka ulaştırmak günümüzün en önemli meselesidir.

Zira bugün insanlar neye nasıl inanacaklarım şaşırmış bir şekilde bocalamaktadırlar. İşte bu gibi insanlara bu eseri ulaştırmak onlara yapılacak en büyük hayırdır.

Bu konuda daha önce bir çok kitap yazılmışsa da kimisi kısalığından yeterli olmamakta kimisi de dilinin ağırlığı ve uzunluğundan dolayı istifadeyi azaltmaktadır.

Ama, bu kitap her kesim insana hitap edecek ve ikna edecek niteliktedir.

Allah-u Tealâ’dan niyazımız, insanlara acı yarak imanla ölmelerini temin etmek için kaleme aldığımız bu risalemizi bize de acıyarak imanla çene kapamamıza vesile kılmasıdır.

Şüphesiz duaları hakkıyla işiten ve kabul eden ancak Odur.

Ahmed Mahmud ÜNLÜ (Cübbeli Ahmet Hocaefendi)

İTİKAT

(İNANÇ)

DİN: Allah-u Teala tarafından konulan bir kanundur ki, insanlara yaratılışlarındaki gaye ve hedefi, Allah-u Teala’ya ne suretle ibadet yapılacağını bildirir.

Din insanları, güzel olanı seçmeleriyle, hayırlı olan şeylere götürür.

Bu  ilahi   kanunu   Peygamberler   vahiy   suretiyle   Cenab-ı   Haktan   öğrenerek   insanlara ulaştırmışlardır.

İMAN: Allah-u Teala’ya ve Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in Allah-u Teala tarafından  getirdiği Ahkam-ı İlahiyye” ( İlahi hükümler) in tamamına inanmak ve kabullenmekten ibarettir.

İSLAM: İmanla aynı manadadır. Dolayısıyla her mümin, müslim; her müslim de mümindir. Gerçi  lügat  itibarıyla  iman,  inanmak;  islam  ise  teslimiyet  ve  boyun  eğmek  anlamlarına gelmekteyse de din açısından ikisinin de hükmü birdir.

İMAN ŞARTLARI:

(Amentübillahi ve melaiketihi ve kütübihi ve rusülihi velyevmil ahiri ve bilkaderi hayrihi ve şerrihi  minallahi teala velba’sü ba’delmevti hakkun eşhedüenla ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü)

( Manası )

“Ben, Allah-u Teala’ya, meleklerine, kitaplarına, Resul (Peygamber) lerine, Ahiret gününe, kader (takdir  edilen şeyler) in hayırlısı ve şerlisi (yaratılmak yönünden) Allah-ü Teala’dan olduğuna inandım.

Öldükten sonra dirilmek de haktır. Ben şehadet ederim ki Allah-u Teala dan başka hiçbir ilah yoktur. Ve yine  şehadet ederim ki, Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Allah (-u Tealan) in kulu ve resulüdür.”

Bilindiği üzere iman şartları altıdır.

1-  ALLAH’A İNANMAK.

Tabiki Allah’a inanmak için evvela onu tanımak lazımdır. Yahudi ve Hıristiyanlar da Allah inandıklarını söylemektelerse de; “Allah’ın oğlu ve hanımı var” şeklindeki sapık inançlarından dolayı Allah’a inanmaları muteber sayılmamıştır.

Dolayısıyla Allah’a inanmak, onun: “Varlığına, birliğine, doğmadığına, doğurmadığına, oğlu kızı ve hanımı  bulunmadığına, eşi dengi olmadığına, bütün kemal sıfatlarla muttasıf olup, bütün noksan sıfatlardan  münezzeh  olduğuna” inanmak demektir ki bu hususta daha geniş malümat ileride görülecektir.

O Halde  Allah-u  Teal  hakkında  şuna  inanmalıyız  ki,  “Allah-u  Teala  varlığı  vacip  olan, yokluğu düşünülemeyen ve varlığı zatından olup hiçbir kimseye muhtaç olmayan bir zattır.”

Allah-u Teala, tektir. Zatında da sıfatlarında da hiç bir ortağı yoktur.

Allah-u Teala, bütün kemal sıfatlarla mevsuf (üstün sıfatlara sahip) olup, noksan sıfatların tümünden münezzeh (son derece uzak) tır

Allah-ü Teala hiç bir icap (kimsenin zorlaması) olmaksızın dilediğini yapan, hiç şüphesiz mahlukatı yaratan ve her yaptığını bir hikmete dayalı olarak yerli yerinde yapandır.

2- MELEKLERE İNANMAK.

Melekler, değişik şekillerde görülebilen, zor işlere Allah’ın izniyle güçleri yeten latif cisimler (nurani varlıklar) dır.

Melekler,   erkeklikten,   dişilikten, yemekten içmekten, abdest   bozmaktan,   doğmaktan, doğurmaktan münezzehtirler.

Gece gündüz hiç durmadan tesbih ederler. Allah’a isyan etmezler, emrolunanı yaparlar. Onlardan bazısı  Rabbisinin emriyle işleri tedbir etmekte (yönetmekte) dir. Onlardan kimisi semavi (gök ehli), kimisi de erazi (yer ehli) dir.

Meleklere  dişi  isimleri  takıp  böylece  resimlerini  yapmak,  insanı  kafir  edecek  sapık  bir inançtır.

Meleklerin    Peygamberleri     (büyükleri)     başlıca     dört    tane    olup,    bunlardan    Cebrail (Aleyhisselam), Peygamberlere vahiy getirmek, harp ve zelzele gibi afetleri yönetmekle, Mikail (Aleyhisselam ), rızıkları takip etmekle, İsrafil (Aleyhisselam) amellerini kontrol ile, Azrail (Aleyhisselam) ise ruhları almakla görevlidirler.

Melekler Allah-u Teala’dan izinsiz hiç bir şeyi kendiliklerinden yapamadıkları için her hangi bir  nedenle  onlar  hakkında  kötü  konuşmak  ve  onlara  düşman  olmak,  gerçekte  Allah’a düşmanlık sayıldığından insanı dinden çıkarır.

Bu husus Yahudilerin Cebrail (Aleyhisselam) a düşmanlığı ile ilgili olarak Bakara suresinin 97- 98. ayet-i kerimelerinde zikredilmiştir.

3-  KİTAPLARA İNANMAK.

Allah-u Teala yüzdört kitap indirmiş olup bunların dördü büyük kitap yüzü ise sahifelerden ibarettir.

Bu  kitaplarda  Allah-u  Teala’nın  emir  ve  nehileri  (yasakları)  vaad  ve  vaidi  (müjde  ve tehditleri) mevcut olup, hepsi Allah-u Teala’nın kelamıdır.

Bu kitaplara  karşı  vazifemiz,  onların  Allah-ü Teala’dan  geldiğine inanıp,  Kuran-ı  Kerim gelmekle diğerlerinin okunmalarının, yazılmalarının ve bazı hükümlerinin neshedilmiş (geçer siz kılınmış) olduğunu bilmemizdir.

Bugün okuyup amel etmekle emrolunduğumuz tek ilahi kitap, Kur’an-ı Hakimdir ve onun hükmü kıyamete kadar geçerlidir.

Dört büyük kitaptan Tevrat, Musa (Aleyhisselam) a, Zebur, Davud (Aleyhisselam) a, İncil, İsa (Aleyhisselam)   a,   Kuran-ı   Kerim   de   Muhammed (Sallallahu   Aleyhi   ve   Sellem)   e indirilmiştir.

Kur’an-ı Kerimin bütün ayetlerine inanmak gereklidir. Bir ayetini inkar, tümünü inkar sayılır. Dolayısıyla  namaz, abdest ayetlerine inanıp da, faizin haramiyeti gibi, muamelatla, hırsızın kolunun kesilmesi gibi, ukûbat (cezalar) la ilgili ayetleri inkar etmek, insanı kıpkızıl kafir eder.

Çünkü faizin yasaklığı, Bakara suresinin 275. ayetinde, kol kesme cezası da Maide suresinin 38. ayetinde zikredilmektedir.

İslam dini ve Allah’ın yolu anlamına gelen “Şeriat” ı inkar etmek de kafirliktir. Zira Şeriat’a uymak, Casiye suresinin 18. ayeti kerimesinde Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) e, dolayısıyla bütün ümmetine Allah-u Teala’nın en büyük emirlerinden biridir.

4-  PEYGAMBERLERE İNANMAK.

Allah-u Teala’nın resüllerine iman, onların “Allah-u Teal tarafından kullarını müjdeleyici ve korkutucu,   onlara  din  ve  dünya  işlerinde  muhtaç  oldukları  bilgileri  açıklayıcı  olarak gönderilmiş kullar” olduklarına inanmaktır.

PEYGAMBERDE ARANAN ŞARTLAR

1 – Erkeklik, 2- Hür olmak, 3- Doğruluk, 4 – Emanet (güvenilirlik), 5- Adalet,

6 -Tebliğ (kimseden çekinmeden hakkı duyurma) 7 – Akıl, zeka, fetanet ve görüş gücünün zirvesine ulaşmak.

PEYGAMBERDE OLMAMASI GEREKEN VASIFLAR

1-Ana – babasının zinaya bulaşması,

2- Katılık, kabalık, sertlik gibi kötü huylar,

3 – Alaca ve cüzzam gibi insanları nefret ettiren ayıplar,

4 – Yol üzerinde yemek yemek gibi mürüeti ihlal eden (kişiliğe zarar veren) işler,

5 – Hacamat (kan almak) gibi düşük mesleklerle iştigal,

6 – Ümmetin kabulünü engelleyecek her türlü amel ve vasıf.

Şu bilinmelidir ki peygamberler genel manada küfrün ve yalanın bütün çeşitlerinden büyük günahlardan ve  bir lokma çalmak gibi insanları nefret ettiren küçük günahlardan ve diğer küçük günahları kasten işlemekten müberra (uzak) tırlar.

Peygamberlerin ilki Adem (Aleyhisselam) olup, sonuncusu Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dir.

Bu ikisi arasında bir rivayet: “Yüz yirmi dört bin,” bir rivayet: İki yüz yirmi dört bin” Peygamber geçmiştir.

Sayıları    hakkında    kesin    bir    rakam    vermeyip,    “Allah    tarafından    gönderilen    bütün Peygamberlere inandım.” demek daha uygundur.

Bu Peygamberlerin  hepsine  inanmak  gerekli  olup  birini  inkâr  hepsini  inkar  sayılır.  Bu Peygamberlerin Allah (Celle Celalühü) tarafından getirdikleri ayetlere inanmak gereklidir.

Dolayısıyla Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in buyurduğu kesinlikle bilinen sağlam senetli hadisleri inkar etmek, Kur’an ayetlerini inkar gibi insanı kafir eder.

Peygamberlerden üç yüz onüç tanesi hem Resul hem de Nebi olup diğerleri sadece Nebi’dir.

Resul: “Kendisine yeni bir kitap veya değişik bir hüküm vahyedilen zat,”

Nebi ise: “Kendinden evvelki Peygamberin Şeriatına uymakla emrolunan kimsedir.”

Kur’an-ı Kerim’de isimleriyle anılan ve nübüvvetleri hususunda ittifak bulunan peygamberler yirmi beş tanedir. Bunlar:

1-Adem (Aleyhisselam),   2- Nuh   (Aleyhisselam),   3- Hud   (Aleyhisselam)   4- İdris (Aleyhisselam),  5- Salih  (Aleyhisselam), 6- İbrahim  (Aleyhisselam), 7- İsmail (Aleyhisselam),  8-    İshak (Aleyhisselam), 9- Yakup    (Aleyhisselam), 10- Yusuf (Aleyhisselam), 11 – Musa   (Aleyhisselam), 12-   Harun (Aleyhisselam), 13- Şuayb (Aleyhisselam), 14-Zekeriya       (Aleyhisselam), 15 –  Yahya (Aleyhisselam), 16-Isa (Aleyhisselam), 17- Davud (Aleyhisselam),   18-  Süleyman (Aleyhisselam), 19-İlyas (Aleyhisselam), 20- Elyesa’ (Aleyhisselam),  21- Zülkifl  (Aleyhisselam),  22-  Eyyüb (Aleyhisselam), 23- Yunus (Aleyhisselam),  24- Lut (Aleyhisselam).  25- Muhammed (Aleyhisselam)

Salavatullahi alâ nebiyyina ve aleyhim ecmain.

Resullerden beş tanesi, “Ülü’l-Azm” olup bunlar da Nuh, İbrahim, Musa, İsa ve Muhammed Mustafa (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) dir.

Bunların en üstünü, kainatın efendisi sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa’dır. (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)

5 – AHİRET GÜNÜNE İNANMAK.

Öldükten sonra dirilip Allah-ü Teala’nın huzurunda hesaba çekilerek, herkesin yaptığının karşılığını  bulacağı  ahiret  alemine  inanmak,  Allah-ü  Teala’ya  inanmak  gibi  zaruri  bir meseledir.

Maalesef  günümüzde  müslüman  olduklarını  söyledikleri  halde  öldükten  sonra  dirilmek hakkında şüphesi olanlar vardır. Halbuki bu husus şüphe kaldırmayan iman esaslarından biri olarak “Amentü” de yer almıştır.

Nitekim altı esas sayıldıktan sonra okunan “Ölümden sonra dirilmek haktır.” cümlesi de ahirete imanın önemine dikkat çekmektedir.

6-KADERE,   HAYIR   VE   ŞERRİN   YARATILMAK   BAKIMINDAN   ALLAH-UTEALLA’DAN OLDUĞUNA İNANMAK.

Kader, Allah’ın sırlarından bir sır olup, bu hususta çok konuşup yorum yapmaya müsait değildir.

Ancak her müslümanın şuna inanması gerekmektedir ki, Alemlerin yaratılmasından sonsuza kadar olup bitecek hiç bir şey rasgele olmayıp, her şey Allah-ü Teala’ın kaderiyle, tak diriyle, ayarlamasıyla, düzenlemesiyle, iradesiyle ve kudretiyle meydana gelmektedir.

Dolayısıyla yaratılmak bakımından hayır da şer de, iyi de kötü de, sevap da günah da Allah tarafındandır.

Ancak Allah-ü Teala kulun yaptığı hayırdan razı olup şerre rıza göstermemektedir.

Böyleyken de imtihan olsun için kulun yapmak istediği ve gücünü kullandığı kötülükleri yaratmaktadır.

Mevla Teala, kulunu günah işlemeye zorlamayıp, şerleri kulunun irade ve kudretini (istek ve gücünü) kötüye kullanması neticesinde yarattığından, hiç bir şekilde mesul değildir. Kullar ise yaptıklarından sorumlu olacaklardır.

İTİKADİ MEZHEPLER

SORU: İtikadi mezhepler kaç kısımdır?

CEVAP: iki kısımdır. “Ehl-i Sünnet”, “Ehl-i Bid’at

SORU: Ehl-i Sünnet ne demektir?

CEVAP: Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ve ashabının gittiği yoldan gidenlerdir.

Zira Avf ibn-i Malik (Radiyallahu Anh) dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Resulullah (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem ) şöyle buyurmuştur :

“Yahudiler yetmişbir fırkaya ayrıldılar. (Bunlardan) biri Cennette, yetmişi ateştedir.

Hıristiyanlar da yetmiş iki fırkaya ayrılmıştır. (Onlardan da) yetmişbir fırka ateşte, biri cennettedir.

Muhammed’in canı (kudret) elinde bulunan (Allah-u Teal’âya) yemin ederim ki elbette benim  ümmetim  yetmiş  üç  fırkaya  ayrılacaktır.  Bir fırka  Cennette  yetmiş iki  fırka ateştedir.

Bunun üzerine: “Ya Resulullah! Cennette olan fırka kimlerdir?” diye sorulduğunda, Resulullah: (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) “(Ehl-i Sünnet Ve’l) Cemaattir.” diye cevap verdi.

(lbn-i Mace, Fiten:17 No: 3992 2/1322 Ebu Davud, Sünnet: 1 Na: 4596 2/608 Ahme4 Fbn-i Hanbel, Müsned Na: 8404 3/229)

Abdullah  İbn-i  Amr  (Radiyallahu  Anh)  dan  rivayet  edilen  diğer  bir  hadis-i  şerifte  de Resulullah (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Yakında benim Ümmetim yetmiş üç fırkaya bölünecektir ki, bunların biri dışında hepsi ateştedir”

O zaman: “O bir hangisidir?” diye sorulunca, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):“Bugün, benim ve ashabımın, üzerinde bulunduğu (yoldan gidenler) dir.” buyurdu. SORU: Ehl-i Sünnet kaç kısımdır?

CEVAP: Üç kısımdır.

SORU: Selefiyye kimlerdir?

CEVAP: Ashab-ı Kiram ve tabiin’in mezhebini kendilerine mezheb edinmiş fakihler (fıkıh alimleri) ve mahaddisler (hadis alimleri) dir.

Bunlar, Allah-u Teala Hazretlerinin isimlerini ve sıfatlarının ayet ve hadislerde beyan edildiği üzere  Allah-u  Teala’nın  şanına  uygun  bir  şekilde  ispat  edip,  te’vile  (yorum  yapmaya) kalkışmayanlardır.

Mesela:  Ebu  Hureyre  (Radiyallahu  Anh)  in  rivayet  ettiği  bir  hadis-i  şerifte  Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Gecenin son üçte biri kaldığı zaman (imsak vaktinden önceki vakitlerde) Ulu ve Yüce olan Rabbimiz her gece dünya semasına (şekilden münezzeh olduğu halde) iner ve:

‘Bana kim dua eder ki, onun duasına icabet edeyim! Benden kim hacet (dilek) ister ki, ona (dileğini) vereyim! Benden kim mağfiret diler ki, onu mağfiret edeyim!’ buyurur.”

Selefiyye mezhebi bu hadis-i şerifte geçen “Rabbimiz iner.” sözünü hakiki manasından başka bir mana  ile tevil etmeyip, “Rabbimiz, keyfiyetini (şeklini) bilmediğimiz bir halde iner,” diyerek bu inişi Allah-u Teala’nın şanına yakışır bir şekilde ifade etmişlerdir.

Yine böylece ayet ve hadislerde Allah-u Teala’ya isnad edilen el, yüz, ayak gibi ifadeler de bu kabildendir.

SORU : Ebû Mansur-u Matüridi kimdir?

CEVAP: İmam Ebü Mansur-u Matüridinin adı Muhammed’dir. Hicretin 280. yılında, Buhara ilçelerinden bir  ilçe olan Maturid’de doğmuştur. Ve bu köye nisbet edilerek kendi sine: “Matüridi” denilmiştir.

Ehl-i Sünnet  itikadını müdafaa  etmekte  ve  batıl  inançları  akli  ve  nakli  deliller  getirerek reddetmekte  büyük  çaba  göstermiş  ve  bu  hususta  önemli  kitaplar  yazmıştır.  Bu  itibarla Maveraü’n-Nehr’de Hanefilerin imamı olmuştur.

Binaenaleyh Hanefi mezhebinde bulunan müslümanların çoğunluğu inanç ve itikatta Ebü Mansur-u Maturidi’ye bağlıdırlar.

Hicri 333 yılında Semer kant’ta vefat etmiş . Üstadımız Hacı Mahmud efendi Hazretleri ile birlikte kabri şerifini ziyaret etmek bu fakire nasip olmuştur.

SORU : İmam-ı Eş’ari kimdir?

CEVAP: İmam-ı Eş’ari’nin ismi Ali, baba sının adı da İsmail’dir. Hicretin 260. yılında

Basra’da doğmuş, 324. yılında Bağdat’da ansızın vefat etmiştir.

Kendisi Şam mezhebine bağlı idi. Maliki ve Şafii mezhebine bağlı olanların hemen hemen hepsi,  Hanefi’lerin  bir kısmı ve Hanbelilerin bazı ileri gelenleri itikat konularında İmam Ebu’l-Hasen El-Eş’ariye uyarlar.

SORU : Eş’ariler kimlerdir?

CEVAP : Ebu’l-Hasen El-Eş’ari’yi itikat hususunda imam kabul eden kişilerdir.

SORU:     Matüridi     mezhebi     ile     Eş’ari     mezhebi     arasındaki     ihtilaflar     nasıl yorumlanmalıdır?

CEVAP : Bu iki mezheb arasında temel prensiplerde ayrılık yoktur. Ancak; ikinci derecede bulunan bazı meselelerde görünüşteki ifade değişikliğine dayanan ayrılıklar var ise de, her iki mezhebin hedefleri birdir.

SORU: Ehl-i Bid’at kimlerdir?

CEVAP : Asr-ı saadetten sonra ortaya çıkmış, Şer’i bir delile dayanmayan bazı inanç ve davranışları benimseyen gruplardır.

Diğer bir ifade ile Sünni kelamcılara göre:

Allah-u Teala’yı bir şeye benzetme veya Allah-u Teala’yı cisim olarak kabul etme gibi aşırı görüşlere sapmayan Selef alimleri ile Matüridiye ve Eş’ariye dışında kalan fırkaların tamamı Ehl-i Bid’at’dır.

SORU : Ehl-i Bid’at’ı EhI-i Sünnet’ten ayıran temel özellikler nelerdir? CEVAP : Bu özellikleri aşağıdaki ana noktalarda toplamak mümkündür:

1- Nasların (ayet ve hadislerin) ruhuna ve İslam’ın temel yönelişlerine vakıf olmamak.

Nitekim Mutezile’nin, mürtekib-i kebire (büyük günah işleyen bir kimse) yi ne mümin ne de kafir saymaları bu kabildendir.

Halbuki bir çok ayet-i kerime ve hadis-i şeriflerde hiç bir günahın insanı dinden çıkartmayacağı açıkça belirtilmiştir.

2- Yabancı kültürlerin etkisi altında kalıp ayet ve hadisleri uzak yorumlarla te’vil etmek. Sapık Mutezile fırkasının:

“O gün bir takım yüzler aydındır. Rabbisine bakıcıdır.” (Kıyamet Suresi: 22-23)

Ayet-i kerimelerini: “Rablerinin emrini bekleyicidirler.” diye te’vil etmeleri son derece yanlıştır ve uzak bir yorumdur.

3- Kur-an’ın kendisine has üslûp ve Arap dilinin ifade özelliklerine bakmaksızın bazı ayetlerin ve hadislerin zahirine takılıp kalmak.

Yine aynı fırkanın: “Gözler O’nu idrak edemez.” (En’am suresi:103 den)

Ayet-i kerimesini: “Gözler Allah-u Teala’yı göremez’ diye tefsir etmeleri, Arap dilinin özelliklerini göz ardı etmelerindendir.

Zira idrak, anlamak ve kavramak manalarına gelmektedir ki, burada, Allah-u Teala’nın öz zatının kimse tarafından idrak edilemeyeceği, tam manasıyla anlaşılamayacağı, gören göz tarafından kuşatılamayacağı açıklanmak istenmiştir.

Yoksa şekilsiz, örneksiz ve idraksiz bir görme reddedilmemiştir. Aksine bir çok ayet ve hadislerde bu husus ispat edilmiştir.

4- Ayet ve hadislerin yorumlanmasında peşin ve indî görüşleri, ayet ve hadislerin murat

(kastedilen) manalarına hakim kılmak.

İbn-i Teymiye ve sapık yandaşlarının:

“Rahman arşın üzerine istiva etti.” (Taha Suresi: 5) Ayet-i celilesine: “Rahman arşın üzerine oturdu.” diye mana vermeleri ve bir çok hadis-i şeriflerde:

“Allah-u  Teala’nın  nüzûlü”  ile  ilgili  geçen  ifadeleri,  bildiğimiz  manada  inmekle  tefsir etmeleri, ayet ve hadislerden kastedilen manaları anlamamazlıktan gelmektir.

Zira  burada   anlatılmak   istenen,   Allah-u   Teala’nın,   zatına   layık   bir   istiva   ile   arşa hükmetmesidir.

Oturmak, kalkmak, inmek, çıkmak gibi işler ise sonradan yaratılanlara mahsus olduğundan:

“O’nun (Allah-u Teala’nın) benzeri hiç bir şey yoktur.”(Şura Suresi:11) ayet-i kerimesiyle

Allah-u Teala’dan uzak tutulmuştur.

Yine böylece zamanımızda bulunan bazı kimselerin, Mehdi ve Deccal ile ilgili hadis-i şerifleri kendi görüşlerine göre yorumlamaları, gerçek Mehdi ile hiç alakası olmayan kimseleri Mehdi ilan  edip,  hakiki  Deccal’dan  çok  uzak  olanları  Deccallıkla  vasıflamaları,  Ehl-i  Sünnetin görüşlerine hiç uymamaktadır.

Evet! Hazreti  Mehdi’den  evvel  onun  öncüsü  olmak  üzere  bir  takım  Mehdi  denebilecek alimler,  Deccal’dan önce de onun hazırlıkçısı olan Deccalların çıkacağı hadis-i şeriflerde zikredilmiştir.

Fakat  gerçek  Mehdi’nin  kıyamete  yakın  çıkacağı,  hakiki  Deccal  ile  savaşacağı  ve  İsa (Aleyhisselam) in ona yardım etmek üzere gökten ineceği hakkında, inkarı insanı kafir edecek derecede kati ve mütevatir hadis-i şerifler bulunmaktadır ki biz bunların bir kısmını “Nüzü’l-i Mesih” isimli (5 numaralı) risalemizde açıklamışızdır.

Bu  sapıkların  iddiasına  göre  ise  Mehdi  de  Deccal  da  gelmiş  geçmiş  fakat  ne  İsa

(Aleyhisselam) inmiş ne de kıyamet kopmuştur.

5- İslam’ın ilk neslini oluşturan ve onu her yönüyle sonraki nesillere aktaran Ashab-ı Kiram

(Radiyallahu Anhüm) a karşı iyi niyetli olmamak.

Onların, özellikle dini ilgilendiren rivayet, anlayış ve uygulamalarına değer vermeyip, kendi indî yorumlarını onların üstünde tutmak.

Nitekim  Şia   fırkasının   Ebubekir,   Ömer   ve   Osman   (Radiyallahu   Anhüm)   hazaratını sevmemeleri, Hazreti Muaviye ve onunla birlikte bulunan on bin sahabiyi kafir saymaları ve onların dini hükümlerle ilgili rivayetlerini reddetmeleri bu maddenin en güzel örneğidir.

Yine aynı fırkanın, çıplak ayağa meshetmeyi ve Müt’a nikahım kabul etmeleri, Sahabenin nakil ve tatbiklerine itibar etmeyip kendi yorumların onlara tercih ettiklerinin göstergesidir.

6 – Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in Kavli, Fiili ve Takriri sünnetine karşı menfi (olumsuz) bir tavır takınmak.

Nitekim bazı kimselerin Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in emrettiği ve tatbik ettiği sakal ve sarık  gibi önemli sünnetleri kabul etmedikleri ve daha nice sünnetleri hafife alıp reddettikleri görülmektedir.

7-    Kur’an ve İslam’ın    temel    prensipleriyle     bağdaştığı    halde    kendi    görüşleriyle bağdaştıramadıkları bazı hadis-i şerifleri mütevatir olmadıkları gerekçesiyle reddetmek.

Nitekim Şia mezhebi Ebubekir ile Ömer (Radiyallahu Anhüma) nın fazileti hakkındaki bir çok hadis-i şeritleri inkar etmektedirler.

8- Kendi mezhep anlayışlarım desteklemek amacıyla hadis uydurmak veya bu tür hadisleri rivayet etmek.

Mesela Şia mezhebi, halifeliğin Ebubekir (Radiyallahu Anh) dan evvel Hazreti Ali’ye ait olduğu hususunda bir çok hadis uydurmuşlardır.

Nitekim Aliyyül-Kâri (Rahimehullah), Şia’nın Ehl-i Beytin fazileti hakkında üçyüz bin hadis uydurduklarını nakletmiştir.

9- Ashab-ı Kiram’dan itibaren oluşan Cumhûr-u Müslimin’in (çoğunluğun) din anlayışından kopup ayrılmak,  azınlık halet-i ruhiyesi içerisinde karşı grupları küfür (kafirlik) le itham etmek (suçlamak).

Nitekim günümüzdeki Vehhabi fırkası, Matüridi ve Eş’ari gibi Ehl-i Sünnet’in temsilcilerini ve mensuplarını kafir sayarak bu vartaya (uçuruma) düşmüşlerdir.

10- Dinin temel hükümlerini, ayet ve hadislerin ruhundan ve Cumhur Ulemanın görüşlerinden kopararak, sürekli tartışmaya açık tutmak.

Şimdi bir takım sapıklar türemiş, Vakfe’nin arefe günü olması gerektiği ile ilgili sağlam hadis-i şerifler ve  Cumhur’un ittifakı varken Vakfe’nin hac aylarının herhangi bir gününde yapılabileceğini söyleyecek kadar ileri gitmişlerdir.

SORU :Ehl-i Bid’at’ın itikad yönünden hükmü nedir?

CEVAP  :Zarurat-ı  Diniye’yi  (dinde  kesin  sabit  olan  hükümleri)  kabul  etmekle  birlikte, bunların herhangi  birini ortadan kaldırma sonucunu doğurmayan yorumları benimseyenler küfre nisbet edilemez (kafir sayılamaz). Sadece İslam’ın dosdoğru yolundan sapmış “Fırak-ı Dalle” olarak isimlendirilirler. (Şehristani, El-Milel Ven-Nihal: 1/203)

Burayı şöyle bir misalle açıklayalım: Şia mezhebinden Ebü bekri Sıddık (Radıyallahu Anh) ın sahabeliğini inkar edenler veya Hazreti Aişe (Radıyallahu Anha) ya iftira edenler kafir olurlar. Zira Hazreti sıddık’ın sahabeliği ve Aişe anamızın beraati (zinadan uzaklığı) Kur’an-ı Kerim ile sabittir.

Fakat bu gibi kesin hükümleri kabul edipte  Hazreti Ali’nin diğer halifelerden üstün olduğunu iddia  edenler  ve  onları  sevmeyenler  kafir  sayılmasalar  da  sapık  olduklarında  hiç  şüphe yoktur.

ALLAH’U TEALA’NIN ZATI VE SIFATLARIYLA İLGİLİ İTİKADIMIZ :

SORU: Bir müslümanın Allah-u Teala’ya olan inancı ne şekilde olmalıdır?

CEVAP: Allah-u Teala’nın zatıyla ve sıfatlarıyla bir olduğuna inanması şeklinde olmalıdır.

SORU: Allah-u Teala’nın zatıyla ve sıfatlarıyla bir olmasının manası nedir? CEVAP : Zatı ve sıfatlan hususunda eşi ve benzerinin olmamasıdır.

SORU : Allah-u Teala’nın sıfatları kaç kısımdır?

CEVAP : Tenzihi (Selbi), Subûti ve Fiili olmak üzere üç kısımdır.

SORU :Tenzihi (Selbi), sıfatlar ne demektir?

CEVAP : Allah-u Teala’ya nelerin isnad edilemeyeceğini anlatan sıfatlardır.

SORU : Tenzihi (Selbi) sıfatlar nelerdir? CEVAP : Tenzihi (Selbi) sıfatlar altı tanedir;

1- Vücut,

2- Kıdem,

3- Bekâ,

4- Vahdaniyet,

5- Muhalefetün Li’l-Havadis,

6- Kıyam bi nefsihi.

SORU: Vücut ne demektir?

CEVAP : Yokluğu düşürtülmemektir. Bazı itikat kitaplarında vücut sıfatını tenzihi (selbi) sıfatlardan saymayıp, ona “Sıfatı Nefsiyye” denilmiştir. (Muvazzah ilm-i Kelam, osmanlıca shf. 118)

SORU : Kıdem ne demektir?

CEVAP: Varlığının başlangıcı olmamak.

SORU :Bekâ ne demektir? CEVAP : Varlığının sonu olmamak. SORU: Vahdaniyet ne demektir? CEVAP: Ortağı bulunmamak.

SORU: Muhalefetün Li’l-Havadis ne demektir? CEVAP : Yaratılmışlara hiç bir yönden benzememek. SORU: Kıyam bi nefsihi ne demektir?

CEVAP: Varlığı için başkasına muhtaç olmamak.

Görüldüğü gibi bu sıfatlarla, ulühiyete (ilahlığa) nisbet edilmesi mümkün olmayan;

1- Yokluk,

2- Varlığın başlangıcı olma,

3- Varlığın sonu olma,

4-Ortağı bulunma,

5- Yaratılmışlara benzeme,

6- Varlığı için başkasına muhtaç olma, kavramları selb (nefy) edilmiştir. Bu itibarla da bu sıfatlara “Selbi’ sıfatlar denilmiştir. Ayrıca: ‘Kelam ilmi” ile alakalı kültür geliştikten sonra Selbi sıfatlar çoğaltılmıştır. Şöyle ki: muteber kitaplarımızdan olan

“Akaid-i Nesefi” de selbi sıfatlara şunlar da eklenmiştir.

Allah-u Teala:

1- Araz (renkler ve hareketler gibi, kendi başına duramayan, belirebilmesi için bir cevhere muhtaç olan şey),

2- Cisim (yer kaplayan, eni, boyu, yük sekliği olan madde),

3- Cevher (başlı başına durabilen madde),

4- Şekle bürünen,

5- Sınırlandırılan,

6- Nicelenen,

7- Hacimli olan,

8-Birleşik parçalardan teşekkül etmiş olan,

9- Sonu olan

10- Mahiyet ve keyfiyeti olan,

11- Mekan tutan,

12- Üzerinden zaman geçen,

13- Kendisine bir şey benzeyen,

14- Herhangi bir şey ilim ve kudretinin dışında kalan bir varlık DEĞİLDİR.

SORU: Sübûti sıfatlar ne demektir?

CEVAP : Allah-u Teala’nın zatına nisbet edilen ve O’nun ne olduğunu ifade eden sıfatlar demektir. Bu sıfatlara “Zatiye, Vücûdiye” sıfatları da denilir.

SORU: Sübûti sıfatlar nelerdir? CEVAP :  1- Hayat: Diri olmak,

2- İlim: Bilmek,

3- Sem’: İşitmek,

4- Basar Görmek,

5- Kudret: Güç yetirmek,

6- İrade: Dilemek,

7- Kelam: Konuşmak,

8- Tekvin: Oluşturmak.

Bu sıfatların yok sayılması durumunda onların zıttı olan aşağıdaki sıfatlar lazım gelir.

1- Mevt: Ölü olmak,

2- Cehl: Bilmemek,

3- Samem: Sağır olmak,

4- Amâ: Kör olmak,

5- Acz: Aciz olmak,

6- Kerahiyet: İsteksiz olmak,

7- Bekem: Dilsiz olmak.

Maturidi’ler  Allah-u  Teala’nın  subuti  sıfatlarına:  “Yapmak,  yaratmak  ve  oluşturmak” anlamına           gelen: ‘Tekvin” sıfatnı ekleyerek subuti sıfatların  sekiz adet   olduğunu söylemişlerdir.

Bu Tekvin sıfatı yok sayılması durumunda zıttı olan mana lazım gelmez.

Zira Allah-u Teala     hakkında “Tekvin” (yaratmak, yapmak, oluşturmak) sıfatı düşünülebileceği gibi, yaratmamak, yapmamak da düşünülebilir.

Burada yeri gelmişken Allah-u Teala’nın subuti sıfatlarıyla ilgili bazı açıklamalar yapalım:

1- Hayat (Allah-u Teala’nın diri olması),

Allah-u Teala  diridir.  Bu  diriliği  ezeli  ve  ebedi  olup  başlangıcı  ve  sonu  yoktur.  Hudüs

(sonradan olma) yada fena vasfında (yok olacak nitelikte) değildir.

2-İlim (her şeyi bilmesi),

Allah-u Teala yerde ve gökte olan her şeyi bilir, ona gizli ve açık diye hiç bir şey yoktur. Kainattaki  yaprakların sayısı, çiçeklerin, tanelerin, kumların adedi ve denizlerin damlaları onca malumdur.

Geçmişi geleceği, insanın kalbine gelen düşünceleri, diliyle konuştuklarını, iç ve dışını çok iyi bilir. 0, hazır (görünen) ler ile gaip (görünmeyen) leri bilir.

Gaybı (gelecekte  olacağı)  bilen  yalnız  O’dur,  başkası  bilemez,  bilenler  de  ancak  O’nun bildirmesiyle bilebilirler.

0, unutmaktan, şaşırmaktan beri (uzak) tır. Bilmesi kendinden olup duyu organları ve akıl gibi vasıtalarla değildir.

3- Sem’ (her şeyi duyması),

Allah-u Teala semi’ (duyucu) dur. Sesli ya da sessiz olan her şeyi duyar. Bir kimsenin kulağına fısıldanıp kendisinin duymadığı şeyleri de duyar.

Duyması kulak gibi bir aletle değildir. İşitmesi sonradan olma değildir. Yok olucu da değildir.

4- Basar (her şeyi görmesi), Allah-u Teala her şeyi görücüdür. Simsiyah bir gecede siyah karıncanın siyah bir taş üzerinde yürümesini görür, ayağının sesini duyar.

O’nun görmesi  göz  vasıtasıyla  değildir.  Bu  sıfat  da  hem  ezeli  hem  ebedidir  (sonradan olmadığı gibi yok olucu da değildir).

5- İrade (dilemesi),

Allah-u Teala dileyicidir, dilediği her şeyi yapar. Dilemediğini de yapmaz. Cihanda olan iyi ve kötü ne varsa her şey O’nun dilemesiyle olmuştur.

Hiçbir kimse ve hiç bir şey O’nu bir şey yapmaya ve dilemeye mecbur edemez.

Şu halde kendisine itaat eden müminlerin bu hallerini dileyen O’dur. O dilemese kimse iman edemez ve O’na itaat da bulunamazdı.

Kafirlerin  küfrünü  ve  fasıkların  fıskını  (yaptıkları  kötülükleri)  dileyen  de  O’dur.  O dilemeseydi hiç kimse kafir ve fasık olmazdı. 0 dilemeden bir sivrisineğin kanadını oynatması bile mümkün değildir.

Biz ne yapıyorsak O’nun dilemesiyle yapıyoruz, O’nun dilemediği şeyler olmaz. Eğer olsaydı bu O’nun  acizliğine alamet olurdu ki, Cenab-ı Hak bundan münezzehtir. 0 dileseydi bütün insanları kafir ya da mümin yapabilirdi.

Eğer burada: “Neden bütün insanların mü’min olmasını dilememişte çoğunun kafir olmasını dilemiştir?’ denecek olursa buna şöyle cevap verilir:

Cenab-ı  Hakkın  dilediği  ve  yaptığı  işler  den  ve  bu  işlerin  hikmetinden  sual  olunmaz (sorulmaz). 0 herkese sual soran ve dilediğini yapan faili muhtar (istediğini yapmakta serbest) olan zattır.

Kul iradei cüziyesi ile doğru veya yanlış olanı ister Allahü Teala rızasına uygun olanı verir

O’nun yaptığı her şeyde sayısız hikmet (incelik) ler vardır. İnsanların aklı bunları idrak edecek durumda değildir.

Bu demektir ki O’nun kafirleri yaratıp, onların küfrünü murad etmesinde, yılan, akrep gibi zararlı   hayvanları   ve  diğer   türlü   kötülükleri   yaratmasında   olduğu   gibi,   bizim  idrak edemediğimiz sayısız faydalar vardır ki, bizim bunları bilmemiz de gerekli değildir.

Bize gerekli olan, Allah’ın her iş ve muradında bir hikmetin bulunduğunu bilmektir. O’nun iradesi ezeli ve ebedi olup, sonradan olma değildir.

6- Kudret (her şeye gücü yetmesi),

Allah-u Teala her şeye kadirdir. 0, mümkün olan her şeyi ve dilediğini yaratır. 0 istese ölüye hayat verir. Ağaç ve taşı konuşturur ve yürütür.

O’nun güç yetiremediği hiç bir şey yoktur. o dilese binlerce göğü ve yeri yaratır. Dağları altına ve gümüşe çevirebilir. Nehirleri tersine akıtabilir. Akan sulan gümüş ve altın yapabilir.

Dilediği kulunu doğudan batıya, yeryüzünden yedinci kat semaya çıkarıp geriye döndürebilir. O’nun kudreti ezeli ve ebedi olup sonradan olma ve geçici değildir.

7- Kelâm (harf ve sese muhtaç olmadan konuşması),

Allah-u Teala  söyler,  konuşur  fakat  O’nun  konuşması  bize  benzemez,  konuşması  dil  ile değildir.

Bazı kullarına vasıtasız olarak hitap eder. Mesela Musa (Aleyhisselam) a Tur dağındaki nidasıyla,  Resulullah  (Sallallahu  Aleyhi  ve  Sellem)  e  miractaki  hitabı  bu  hususta  birer örnektirler.

Bazı kullarına Cebrail (Aleyhisselam) vasıtasıyla hitap etmiştir. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) e gelen vahiylerin ekserisi böyledir.

Kur’an Kerim Allah-u Teala’nın sözüdür. Başlangıcı ve sonu yoktur. Mahlûk (yaratılmış) olmadığı gibi geçici de değildir.

8- Tekvin (dilediğini yaratması),

Allah-u Teala dilediğini yaratır. Zerreden Kürreye varıncaya kadar her şeyi 0 yaratmıştır. O’ndan başka Halik (yaratan) yoktur.

Canlıların hareket ya da sükun (duruş) larını, itaat ve isyanlarını, iman ve küfürlerini bütün hayır ve şerri  yaratan O’dur. Elin hareketi, dilin konuşması gözün yumulup açılması hep O’nun yaratmasıyladır.

Bu hususta Mevla Teala:“Sizi de, yaptıklarınızı da yaratan Allah’tır.” (Saffat Suresi.96) buyurmaktadır.

Dolayısıyla herkesin yaptığı amel ve işlerin yaratıcısı Allah-u Teala’dır. Bize verdiği iradey-i cüziyye ile bizi yaptığımız işlerin faili (yapıcısı) kılmıştır.

Bu sebeple herkes yaptığı işlerin ceza ve mükafatını görecektir. Bütün canlıları yaratan 0 olduğu gibi hepsini rızıklandıran, hasta yapan ve sıhhatte tutan, öldüren ve dirilten Odur.

Ateşle temas halinde elin ısınması ya da yanmasını, karla ve buzla temasında üşümesini yaratan O’dur.

Bir kimseyi ateşe atsalar da Allah o kim şeyi dilerse yakmamaya kadirdir. Nitekim İbrahim (Aleyhisselam) ı yakmayışı bunun misalidir.

Yine karlar içindeki bir kulunu üşütmeyebilir. Ancak Cenab’ı Hakkın adeti öyle cereyan eder ki ateşle temas yanmayı gerektirir. Allah-u Teala da onu yaratır.

Üşümeyi yaratan da kar değildir. Ancak Allah-u Zülcelal’dir. Tokluğu yaratan da Allah’u

Teala’dır. Eğer 0, tokluğu yaratmasaydı insanlar ne kadar yeseler doymazlardı.

Acıkmak ve diğerleri de bunun gibidir. Hulâsa Allah’tan başka yaratan ve etkileyen yoktur. Her şey O’nun yaratığıdır.

O’nun bu sıfatları zatıyla kaim olup kadimdirler, sonradan olmadıkları gibi yok olmaz ve değişmezler.

İşte Allah-u Teala’yı bu sıfatlarla muttasıf olarak tanıyan kul: “Arif” (Allah’ı bilici) sayılır. Allah-u Teala’yı bu sıfatların zıddı olan noksan sıfatlarla vasıflayan (niteleyen) ise mü’min ve müslüman olamaz. Allah’a inanması da muteber sayılmaz.

Nitekim Yahudi ve Hıristiyan alemi Allah a inandıklarını iddia etseler de ona oğul ve hanım isnad ettikleri için kafir sayılmışlardır.

SORU : Fiili sıfatlar ne demektir?

CEVAP: Allah-u Teala’nın kainatla olan münasebetini en açık bir şekilde ifade eden ve O’nun kainatı yaratış ve idare edişini oldukça ayrıntılı bir biçimde anlatan sıfatlardır.

Allah-u Teala’nın:  Tahlik  (icat  etmek,  yoktan  yaratmak),  Terzik  (rızık  vermek),  İhya(diriltmek),  İmate  (öldürmek),  Ten’im  (nimet  vermek),  Te’zib  (azap  etmek)  gibi  bütün filleri, Allah-u Teala’nın subuti sıfatı olan: “Tekvin” sıfatına raci (dönücü) dür.

SORU  :  Matüridiler,  Allah-u  Teala’nın  subuti  (zati)  ve  fiili  sıfatları  hakkında  ne demişlerdir?

CEVAP: Bu sıfatların hepsi Allah-u Teala nın zatı ile kaim (zatında) olup kadimdirler.

Zira kulların görme, işitme gibi sıfatlan onlardan ayrılır. Allah-u Teala’nın sıfatları ise O’ndan ayrılmaz.

SORU : Bu sıfatların kadim olmasının manası nedir?

CEVAP: Allah-u Teala’nın zatının evveli (başlangıcı) olmadığı gibi, zatıyla kaim olan bu sıfatların da evveli yoktur.

Zira kadim (evveli olmayan) zatın, kadim olmayan (hadis; sonradan olan) sıfatlara mahal olması (onlarla vasıflanması) düşünülemez.

Selefiler ve Eş’ariler de, subûti (zati) sıfatlar hakkında Matüridilerle aynı görüştedirler, ancak Eş’ariler, fiili sıfatların hadis olduğunu ileri sürmüşlerdir.

Onlar,  ilim  sıfatına  kudret  ve  iradenin  eklenmesiyle  fiili  sıfatların  tamamlanabileceği görüşündedirler.

Onlara göre Matüridilerin fiili sıfat olarak kabul ettikleri sıfatlar, doğrudan sıfat olmayıp ilim, kudret ve iradenin taallüklarını temsil ederler. Kadim olmayıp hadistirler. Dolayısıyla hadis olan bu sıfatlar Allah-u Teala’nın zatıyla kaim değildirler.

SORU : Allah-u Teala’nın subûti ve fiili sıfatlarının zatı ile olan münasebeti nedir? CEVAP : Allah-u Teala’nın bu sıfatlan, zatının ne aynı ne de gayrıdır.

SORU: Bir şey diğer bir şeyin aynı değilse gayri olması, gayri değilse, aynı olması lazım gelir. Buna göre yukarıdaki ifade çelişkili değil midir?

CEVAP  :  Çelişkili  değildir,  çünkü  Şerhu-l  Emali”  de  belirtildiği  üzere  Ehl-i  Sünnet alimleri: “Sıfat zatın aynı değildir.” derken, sıfatları zatın aynı kabul etmek suretiyle, onların mevcudiyetini  ortadan  kaldıran  bazı  Mutezili  kelamcılarla  İslam filozoflarının  hatasından kurtulmuşlar,  “Gayrı  değildir.”  derken  de,  bu  sıfatların  “Kulların  sıfatları”  gibi  olduğu düşüncesinden kaçınmışlardır.

Veya:  “Gayri   değildir.”   derken  sıfatı  zattan   ayırıp   beşer  seviyesine  indiren   ve   Isa (Aleyhisselam)   bedeninde   maddileştiren   Hıristiyanların   yanlış   inançlarından   kaçınmak istemişlerdir.

İNANÇ YÖNÜNDEN İNSANLAR

SORU: İnanç bakımından insanlar kaç kısımdır?

CEVAP : İnanç bakımından insanlar üç kısımdır ;

1- Mü’min,

2- Kâfir,

3- Münafık.

SORU : Mü’min kime denir?

CEVAP : İslam dininde kesin delillerle sabit olup “Zaruriyat-ı diniye” diye isimlenen esasları ve hükümleri kalp ile tasdik edip kabullenen kişiye denir.

SORU: Kafir kime denir ?

CEVAP : İslam dininde kesin delillerle sabit olan hükümlerin hepsini veya birini kabul etmeyip inkar eden kişiye denir.

SORU : Münafık kime denir?

CEVAP: İslam dininde kesin delillerle sabit olan hükümleri kalben tasdik etmediği hal de diliyle “tasdik ettim” diyen kişidir.Gerçek münafık ruhu kafir olandır.

Münafıkların İslam’a zararı kafirlerinkinden fazla olduğu için Münafıkların azabı Kafirlerden daha şiddetli olacaktır.

SORU: Kafirler genel olarak kaç kısımdır?

CEVAP : Kafirler bir çok kısımlara ayrılmakla beraber yaygın olanları şunlardır;

Tabiatçılar: Bu kısım kafirler, kainatı yoktan var edenin Allah-u Teala olduğunu inkar edip, bütün mahlukatı zaman ve tabiata dayandıran kişilerdir.

Putperestler:  Kainatı  yoktan  varedenin  Allah-ü  Teala  olduğunu  kabul  etmekle  beraber, Allah-u Teala’nın  bir olduğuna inanmayıp, bir çok yaratıcı ve mabudun varlığına inanan kimselerdir.

Felsefeciler: Kainatı yoktan vareden Allah-u Teala’nın varlığını ve birliğini kabul etmekle beraber,  Peygamberlik müessesesini ve onların tebliğ ettiği şer’i hükümlerin hepsini veya birini inkar eden kimselerdir.

Ehl-i  Kitap:  Yahudi  ve  Hıristiyanlar.  Bunlar  Allah-u  Teala’nın  varlığını  ve  birliğini, Peygamberliği  ve   Şeriatı  kabul  etmekle  beraber,  bir  kısım  Peygamberleri  inkar  eden kimselerdir.

 

İNSANI DİNDEN ÇIKARAN SEBEPLER

SORU: Mürted kimdir?

CEVAP : İslam dinini kabul ettikten sonra dinden çıkan kimsedir.

Şöyle ki; Hiç küfre bulaşmadan esasen müslüman olan veya küfre bulaştıktan sonra İslam dinini kabul edip onunla şereflenen şahsın, yeniden başka bir dine dönmesi veya hiç bir dinin müntesibi olmayıp inkara sapmasıdır.

SORU : İslam dini ile şereflenen bir müslümanın mürted olması, (dinden çıkması) nı gerektiren sebepler nelerdir?

CEVAP: Bir müslümanın mürted olmasını gerektiren sebepler başlıca dört kısımdır:

1- Söz,

2- Fiil,

3- İtikat (inanç),

4- Şek (şüphe).

SORU: Bir müslümanın kafir olmasını gerektiren sözler, yani; “Elfaz-ı küfür” nelerdir? CEVAP : Bu sözler genel olarak aşağıdaki ana başlıklarda toplanmıştır:

1- Ulûhiyet: Allah-ü Teala’nın ilah olmasıyla ilgili sözler:

a) Allah-u  Teala’nın  zatı,  sıfatlan  ve  fiilleri  konusunda  ilahlık  makamıyla  bağdaşmayan, tevhid akidesine  aykırı düşen sözler. Mesela; Allah-u Teala’nın ortağı, oğlu, eşi olduğunu ifade etmek.

b) Ayet ve Hadislerle sabit olan sıfatların inkarına götüren sözler. Mesela; Allah-u Teala’nın:

‘Hayat ve ilim” sahibi olmadığım ifade etmek.

c) Yaratıcı olan Allah-u Teala’yı yaratıklara benzeten sözler. Mesela; Allah-u Teala’nın ay, yıldız, güneş, insan vesaire gibi yaratılmış olan şeylere benzediğini ifade eden sözler.

d) Ulûhiyete ait herhangi bir hususu alaya alan sözler. Mesela; zalimin: “Allah-u Teala’nın takdir etmediği şeyi yaparım.” şeklinde ifadesi.

2- Nübüvvet: Peygamberlerle ilgili sözler ;

a)    Son   Peygamber    Hazreti    Muhammed    (Aleyhisselam)    dahil    olmak    üzere    bütün Peygamberlerin ilahi emirleri insanlara tebliğ etmekle görevli elçiler olduklarını reddeden ifadeler.

Mesela;    Adem   (Aleyhisselam)    in    Peygamber    olmadığını    iddia    etmek.    (Mecmeu‘l- Enhur:1/700)

b) Peygamberlerle alay edip getirdikleri vahyi yalanlayan ifadeler.

c) Peygamberleri kötüleyen, küçümseyen ve onlara dil uzatmayı ifade eden sözler.

d)  Namaz,  oruç,  zekat,  hac,  cihat  gibi  ibadetleri  Peygamberin  öğrettiği  şekilde  kabul etmemeyi ifade eden sözler.

Mesela;  Zekatın,  malın  kırkta  birinden  verileceğini,  namazın  beş  vakit  olduğunu  inkara götüren sözler gibi.

e) Herhangi bir kişiyi veya onun görüşlerini Peygamberlerden üstün görmeyi ifade eden sözler.

O Hazreti Muhammed (Aleyhisselam) in Peygamber olduğunu kabul edip son Peygamber olduğunu kabul etmemek. (Mecmeu’l-Enhur: 1/700)

3- Kur’anla ilgili sözler;

a) Kur’an’ın tamamını veya bir kısmını inkara götüren ifadeler.

b) Kur’an’daki iman, ibadet, hukuk, ahlak konularına ilişkin bilgilerin yanlışlık ve eksiklik taşıdığını öne süren ifadeler.

c) Kur’an’ın haram kıldığını helal gösteren ifadeler.

Mesela; Faiz, Zina, Domuz eti yemek, haksız yere adam öldürmek gibi, haramlığı kesin olarak sabit olan hareketlerin caiz olduğunu iddia etmek.

d) Et ve Ekmek gibi helal olduğu kesin icma ile sabit olan şeylerin haram olduğunu ifade eden sözler.

4- İslâmi ilimlerle ve İslâm alimleriyle ilgili sözler;

a) İslami  (Tefsir,  Fıkıh,  Hadis,  vb.)  ilimlere  ve  İslam  alimlerine  karşı  tavır  alıp  dinin gelişmesine yönelik hizmetleri engelleyici sözler.

Mesela; Hafızlık yapan (Kur’an-ı Kerim’i ezberleyen) kişinin bu amelini hakir görerek ona: “Cenaze imamı mı olacaksın? bu sana ne faide verir, vah zavallı çocuk beynin tahrip oluyor, bu çocuklara yazık değil mi?” şeklinde ifadeler kullanmak.

b) İslamiyet’i temsil ettiklerinden dolayı alimler hakkında sarfedilen alaycı ve küçümseyici ifadeler.

5- Değişik konular;

Kur’an’ın sadece  araplara  mahsus  bir  kitap  olduğunu  ifade  eden,  yine  Kur’an’ı  Hazreti Muhammed  (Aleyhisselam) in kendi eseri ve felsefesi olarak gösteren, İslamiyet’in veya Şeriat’ın çağ dışı bir sistem olduğunu iddia eden sözler bu gruptandır.

Not: “Elfaz-ı Küfür” hakkında yazılan bazı kitaplarda, bu lafızları (sözleri) kullanan kişilerin niyetleri dikkate  alınmadan şekilci bir yaklaşımla müslümanlar hakkında tehlikeli sonuçlar doğuracak hükümler mevcuttur.

Âlimler: “Elfaz-ı Küfr’ün kişiyi küfre sokması için bazı şartlan ileri sürmüşlerdir:

Bu şartlardan birincisi; kullanılan ifadenin küfre sokacağı hususunda alimlerin ittifak etmiş

olmalarının gerekli olduğudur.

“Elfaz-ı Küfür” den olduğu sabit olan bir sözü, “Elfaz-ı Küfür” den olduğunu bilmeyerek söyleyen kişinin küfre girip girmeyeceği hususunda ihtilaflar vardır.

Bu itibarla âlimlerin çoğunluğu bu kişilerin kafir olmayacağı hususunda birleşmişlerdir. Mesela; Allah-u Teala’nın baba olduğuna inanmayarak, sırf cehaletinden “Allah baba” diyen

kişinin, kafir kabul edilmemesi daha münasiptir.

Zira kişi bu sözüyle Allah-u Teala’yı yücelttiğini zannetmektedir.

SORU: Bir müslümanın Kafir olmasını gerektiren fiiller nelerdir?

CEVAP: Putlara veya Güneş ile Ay’a, Yıldızlara secde etmek gibi küfre götüren herhangi bir harekettir.

Veya Kur’an-ı Kerim’i temiz olmayan bir yere atmak,

Ramazan ayında hiçbir mazeret olmaksızın, müslümanların arasında alenen yemek, içmek gibi işlerdir. Zira bu fiiller inkârdan kaynaklanmaktadır.

Kâfirlerin kutsal kabul ettiği Yılbaşı ve benzeri günlerde tebrik maksadı ile hediyeleşmek de insanı kafir eder.

SORU : Bir müslümanın Kafir olmasını gerektiren inançlar nelerdir?

CEVAP: İslâm dininin hak olduğuna veya İslam dininde kesinlikle sabit olup inanılması farz olan herhangi bir hükmün aksine kalben inanmaktır.

Bu kainatın  kadim  (evveli  olmadığına),  kainatın  yaratıcısı  olan  Allah-u  Teala’nın  hadis (sonradan yaratılmış) olduğuna inanmak gibi.

SORU: Bir müslümanın Kâfir olmasını gerektiren şüphe nedir?

CEVAP:  İslam  dininde  kesinlikle  sabit  olup  “Zarûrat-ı  Diniyye”  ismini  alan  ve  kapalı kalması tasavvur edilemeyen şeylerden herhangi birinde şüphe ederek “acaba bu öyle midir?” diye tereddüt etmektir.

Allah-u Teala’nın varlığında, Peygamberlerin doğruluğunda, Kıyamet gününün gerçekleşmesi hususunda şüpheye düşmek gibi.

Not: Yukarıda yazdığımız dört kısımdan herhangi birisiyle kişinin Allah-u Teala katında Kâfir olması gerçekleşmiş olur.

Fakat İslâm hukukuna göre bir kimsenin küfre girdiğine hükmedilebilmesi için, bu küfrünü; ya sözü ile veya fiili ile açığa çıkarmış olması lâzımdır.

Herhangi  bir  kimsenin  kalbî  olan  hallerine  vakıf  olunamayacağından,  itikadını,  şek  ve şüphesini açığa çıkarmadıkça kâfir sayılamaz.

Ehl-i Sünnet Ve’l cemaat mezhebinin muteber itikat kitaplarından: “Akaid-i Nesefi” aşağıdaki zikredilecek olan şeylerin kişiyi küfre sokacağını açıkça ifade etmiştir.

1- Ayet ve Hadislerin zahiri manalarını bırakıp Ehl-i Batın’ın iddia ettikleri manalara sapmak küfürdür.

Çünkü bu, Peygamber (Aleyhisselam) den geldiği kesinlikle sabit olan bir şey konusunda Nebi’yi yalanlama manasına gelmektedir.

Batıniler, “Kur’an’ın zahiri manaları değil batıni manaları esastır” derler. Gayeleri zahiri manaları ve bedeni ibadetleri ortadan kaldırıp, şeriatı kökünden yok etmektir.

Tasavvuf ehli, Hakka vakıf bir takım kişilerin: “Kur’an’ın zahiri manasına en küçük bir gölge düşürmeden  onlarla  sülük  ehli  için  malûm  bir  takım  ince  manaların  arasını  telif  etmek (birleştirmek) mümkündür.” demeleri, kamil iman ve saf irfanın neticesidir.

2- Kitap ve Sünnetten kesin nasların delalet ettiği hükümleri inkar ile nasları reddetmek küfürdür.

Mesela; cesetlerin haşrı (mahşer günü dirilmesi).

Çünkü bu nasları reddetmek, açıkça Allah ve Resulünü yalanlamaktır. Binaenaleyh bir kimse

Hazreti Aişe (Radıyallahu Anha) validemize zina iftirasında bulunursa Kâfir olur.

Çünkü Hazreti Aişe (Radıyallahu Anha) validemizin tertemiz olduğu, nas (kesin delil, ayet-i kerime) ile sabittir.

3- İster büyük olsun, ister küçük olsun, günah oluşu kesin delille sabit olan herhangi bir günahı helal saymak küfürdür.

4- Haram oluşu kesin delille sabit olan bir haramı önemsememek küfürdür.

5- Şeriatla alay etmek küfürdür.

Zira 4. ve 5. maddeler Allah ve Resulünü yalanlama alametleridir.

6- Allah-u Teala’dan ümit kesmek küfürdür. Çünkü Allah-u Teala:

“Doğrusu  Allah  (-u  Teala)  nın  rahmetin  den  kafirlerden  başkası  ümit  kesmez” buyurmaktadır. (Yusuf Suresi: 87)

7- Bir kimsenin kesin olarak cennete gireceğine inanması şeklinde Allah-u Teala’dan emn (emin olmak) küfürdür.

Zira Allah-u Tealâ :

“Allah-u Tealâ’nın  azabından  emin  mi  oldular?  Fakat  ziyana  uğrayan  topluluktan başkası, Allah  (-u Teala’n) ın mühlet vermesinden emin olamaz”buyurmaktadır. (Araf Suresi: 99)

8- Kahin’in gaybe dair verdiği haberi tasdik etmek küfürdür.

Nitekim Ebu Hureyre (Radiyallahu Anh) den rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Bir kimse kâhine veya Arraf (gayb ilmini bildiğini iddia eden bir kimseye, yıldız falına bakan)  a  gider  de  verdiği  haberi  tasdik  ederse,  Allah  (-u  Tealan)  ın  Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) e indirdiğini inkar etmiş (kafir olmuş) olur.” (Ahmed ibn-i Hanbel, Müsned 3/419, Tirmizi, Taharet: 102 No:135 1/242, Hakim, Müstedrek No: 15,1/50, Beyhaki, Sünni-i Kübra No:16496, 8/233)

Kâhin: Gelecek zamanda vuku bulacak hadiseleri haber veren, bir takım sırları bildiğini ve gayb alemine ait bilgilere vakıf olduğunu iddia eden kişidir.

9- Hiç bir veli asla bir nebinin derecesine ulaşamaz.

Çünkü Nebiler masumdurlar, kötü bir şekilde ölmek korkusundan emindirler. Vahiy ve vahy meleğini görme ile ikram olunmuşlardır.

Velilerin  kemalâtıyla  vasıflandıktan  sonra  şer-i  hükümleri  tebliğ  ve  halkı  irşat  işiyle vazifelendirilmişlerdir.

“Velinin Nebiden üstün olduğunu söylemek küfür ve sapıklıktır.”

Evet  Nebinin  hem  nübüvvet  hem  de  velayet  rütbeleriyle  vasıflandığı  ve  bu  sıfatlarla vasıflanan nebinin veliden daha üstünlüğünün kesin olduğunu kabul ettikten sonra, “nebinin, nebilik rütbesi mi, yoksa velilik rütbesi mi daha üstündür” konusunda tereddüd edilebilir.

İmam-ı  Rabbani  (Kuddise  Sırruhu)  Mektûbatında  bu  konuya  açıklık  getirmiş  ve  şöyle demiştir

“Bir Nebinin nübüvvet (Peygamberlik) rütbesi, kıyas kabul etmeyecek şekilde, velayet (velilik) rütbesinden üstündür.”

10- Aklı başında, bulûğa ermiş olan bir insan, kendisinden emir ve yasakların düşeceği bir mertebeye ulaşamaz.

Çünkü  insanı  mükellef  kılma  (sorumlu  tutma)  konusundaki  naslar  (ayet  ve  hadisler)

umûmidir.

Ayrıca müctehidler, bir mükellefin böyle bir mertebeye ulaşmasının söz konusu olamayacağı hususunda icma (söz birliği) etmişlerdir.

Bazı ibahiyecilerin benimsedikleri: “Kul Allah-u Teala’ya muhabbette son noktaya ulaşır, kalbi saf hale  gelir ve münafıklık söz konusu olmaksızın imanı küfre tercih ederse ondan emir, nehi (dini sorumluluklar) düşer.

Büyük günah işledi diye Allah-u Teala onu cehenneme sokmaz.” şeklindeki fikirler

Yine   diğer    bazı    ibahiyecilerin    benimsedikleri,    yukarıda    anlatılan    mertebeye    ulaşan insanlardan namaz oruç ve zekat gibi zahir ibadetlerin düşeceği ve onun ibadetinin sadece tefekkür (düşünme) olacağı şeklindeki görüşler, küfür ve dalâlet (Kâfirlik ve sapıklık) tır.

 

BİR MÜSLÜMANIN EHL-İ SÜNNET VEL  CEMAAT MEZHEBİNDEN OLABİLMESİ İÇİN İNANMASI GEREKEN KONULAR

Konu 1: İyi ve fasık her müslümanın arkasında namaz kılmanın caiz (geçerli) olduğuna inanmak.

Çünkü Ebu  Hureyre  (Radıyallahu  Anh)  dan  rivayet  edilen  bir  hadis-i  şerifte  Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

İyi ve kötü herkesin arkasında namaz kılınız” buyurmuştur. (Beyhaki Sünen-i Kübra No: 6832 4/29, Darekutni: 2/57)

Ayrıca ümmetin  alimleri,  tenkit  ve  inkar  konusu  yapmaksızın  fasıkların,  heva  ve  bid’at ehlinin arkasında namaz kılmışlardır. (şerhu’l Akaid shf 240)

Hatta İbn-i Ömer ve Enes ibn-i Malik (Radiyallahu Anhüma), zamanlarının en fasığı olan

Haccac-ı Zalim’in ardında namaz kılmışlardır.

Seleften  bazı  kişilerin  fasık  ve  bid’atçıların  arkasında  namaz  kılmaktan  Müslümanları menetmeleri kerahete hamledilir.

Nitekim Mülteka şerhi “Mecmeu’l-Enhur” (Damat) kitabında: “Kölenin, Bedevinin, Körün, Fasıkın, Mübtedi’ (Bid’atçı) nın ve Veled-i zinanın imam olması mekruhtur, imam olmaları durumunda namaz caizdir” denilmiştir.

Konu 2: Kıble ehlini, işlediği günahı helâl saymadıkça küfre nisbet etmemek.

Kıble ehli: İnanç esaslarını değişik şekillerde yorumlayan farklı itikadi mezheplere müntesip olan bütün Müslümanlardır.

Konu 3 : İster iyi olsun, ister kötü olsun iman üzere ölen herkesin cenaze namazının kılınacağına inanmak.

Çünkü  Vasile  ibn-i  Eska’  (Radiyallahu  Anh)  dan  rivayete  göre  Peygamber  Efendimiz

(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir hadis-i şeriflerinde:

“Her (müslüman) ölünün üzerine (cenaze) namaz (ını) kılın.” buyurmuştur.

Hadis-i şerifteki ölüden maksat müslüman ölüsüdür. Buna göre cenaze namazı yalnız ibadet ehli olan  kimselere mahsus olmayıp, kıble ehlinden olan her günahkâr müminin de cenaze namazı kılınır.

Konu 4: Kur’an’ın mahlûk (yaratılmış) olmadığına inanmak.

Kur’an-ı Kerim son Peygamber Hazreti Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) e Allah-u Teala   tarafından  Cebrail  (Aleyhisselam)  aracılığı  ile  inmiş  ve  ondan  tevatür  yoluyla nakledilmiş olan kutsi bir kitaptır.

Kuran bizzat Allah-u Teala’nın kelamıdır. Bunda melek ve Peygamber sadece vasıtadır.

Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in Cebrail (Aleyhisselam) vasıtasıyla

Allah-u Teala’nın vahyini telâkki etmesi iki suretledir:

1- Cebrail (Aleyhisselam) melekiyyetten beşeriyyete, (insan suretine) intikal edip Allah-u

Teala’nın kelamı olan Kur’an’ı Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) e talim ederdi.

2- Bazen de Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) beşeriyyetten melekiyyete yükselerek Allah u Teala’nın vahyine mazhar olur, Elfaz-ı Kur’aniyye’yi (Kur’an’ın lafızlarını) telakki eder (vasıtasız olarak bizzat Allah-ü Teala’dan alır).

“Bunun içindir  ki  Kur’an-ı  Kerim  yalnız  manası  ile  değil,  elfazı  ile  de  Peygamber

Efendimizin kalbine indirilmiştir.”

Kur’an’a Vahy-i Metlüv (namazda kıraat olarak okunan vahiy) denilmesi de bu sebeptendir. Kur’an-ı Kerimin dört unsuru vardır:

1- Lafız olması,

2- Arapça olması,

3- Hazreti Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) e indirilmiş olması,

4- Peygamber  Efendimiz  (Sallallahu  Aleyhi  ve  Sellem)  den  bize  kadar  tevatür  yoluyla nakledilmiş olması.

Bu dört unsurdan biri noksan olursa Kur’an olmaz. Binaenaleyh günümüzde bir çok dile çevrilen Kur’an-ı Kerim’in çevirilerine: “Meal” denir, “Kur’an” denilmez.

Netice olarak; Kur’an-ı Kerim manası itibariyle mucize olduğu gibi lafızları itibarıyla da mucizedir.

Çünkü  Kur’an  Kerim,  kendisinin  Allah-u  Tealâ’nın  sözü  olmayıp,  Hazreti  Muhammed

(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in sözü olduğunu iddia edenlere karşı:

“Eğer bu, insan sözü ise siz de böyle bir söz söyleyiniz. Bütün insanlar, cinler bir araya toplansalar,  görülen  ve  görülmeyen  bütün  kuvvetler  bir  araya  gelse  ve  birbirlerine yardım  etseler  yine,  bu  Kur’an’ın  en  kısa  bir  suresine,  bir  satırına  benzer  bir  şey yapamazlar.” (İsra  Suresi:88 den mealen) diye meydan okumuştur.

Ve bunu yapmak için pek çok uğraşanlar olduğu halde, bugüne kadar yapılamamıştır ve yapılamayacaktır.

Ayrıca Kur’an-ı  Kerim’in  bozulmadan  kıyamete  kadar  kalmasını  Allah-u  Teala  dilemiş olduğundan  Kur’an’a  bu  özelliği  vermiş  ve  Peygamber  Efendimiz  (Sallallahu  Aleyhi  ve Sellem) den itibaren her asırda müslümanların içinde yüz binlerce insan bu mukaddes kitabı ezberlemişlerdir.

Kur’an’ın mahlûk (hadis; sonradan yaratılmış) veya gayr-ı mahluk (kadim; evveli olmayan bir kitap) olduğu konusuna gelince;

Bu konuya girmeden Allah-u TeaIa’nın zati sıfatlarından olan Kelam sıfatından bahsetmemiz gerekir.

Kelam sıfatı Allah-u Teala’nın ezeli (evveli olmayan) sıfatıdır.

Zira hadis (sonradan yaratılan) şeylerin, kadim (evveli olmayan) Allah-u Teala’nın zatıyla kaim olması (zatında bulunması) zarüri olarak imkansızdır.

Allah-u  Teala’nın  zatında  olan  kelam  sıfatı  ses  ve  harf  cinsinden  değildir.  Çünkü  bir kelimenin  ilk  harflerinin  telaffuz  edilmesi  bitmeden  ikinci  hecedeki  harflerin  söylenmesi imkansızdır.

Bu itibarla ses ve harf cinsinden olan Ke1am, hadis (sonradan yaratılmış) dır.

Müellif Ömer Nesefi: “Allah-u Teala’nın kelamı olan Kur’an, mahlûk (hadis; sonradan yaratılmış) değildir” diyerek Kelâm-ı Nefsi yani, ses ve harf cinsinden olmayan ve Allah-u Teala’nın zatıyla kaim olan  mananın kadim (ezdi) olduğunu; hadis (sonradan yaratılmış) olmadığını söylemiştir.

Netice olarak deriz ki: Allah’ın kelamı olan Kur’an, ses ve harf cinsinden olmayıp zatıyla kim olan bir manadır ve ezelidir.

Ehl-i Sünnet alimleri, “Kur’an, gayr-i mahlûktur” derken Allah-u Teala’nın zatıyla kaim olan mananın (ki, bu  manaya da Kur’an denilmektedir) gayr-i mahluk (sonradan yaratılmamış) olduğunu söylemektedirler.

Konu 5: Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in miracının hak olduğuna inanmak.

MİRAC: Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in, Mescid-i Aksa’ya vardıktan sonra, semaya ve oradan da Allah-u Teala’nın dilediği makamlara yükselmesidir.

EhI-i Sünnet vel cemaatın geneline göre mirac, hem ruh hem de bedenle gerçekleşmiştir. Mirac,  Peygamber  Efendimiz  (Sallallahu  Aleyhi  ve  Sellem)  in  hadisiyle  sabit  olmuştur.

Ancak hakkında varid olan hadisler mütevatir olmayıp, meşhür ve Ahad olduklarından, miracı inkar eden kafir değil, bid’atçıdır (Ehl-i Sünnetten çıkmıştır)

İsra hadisesine gelince:

İSRA: Allah-u Teala’nın Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) i gece vaktinde

Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksaya götürmesidir.

İsra, AIlah-u Tealanın:

“Bir gece, kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye (Muhammed) kulunu Mescidi Haram’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren zatı tenzih ederim. (o Allah bütün  noksan sıfatlardan münezzehtir). Şüphesiz ki 0, ziyade işiten, hakkıyla görendir.” (İsra Suresi:1)

Ayeti ile sabit olduğundan İsra’yı inkâr eden kafir olur.

Konu 6: Müminlerin cennette Allah-u Teala’yı göreceklerinin hak olduğuna inanmak. Müminler kendileri cennette oldukları halde Allah-u Teala’yı bir cihetten, bir mekândan ve bir şekilden münezzeh olarak görmek şerefine nail olacaklardır. Allah-u Tealâ’yı görecekleri nakli delille sabittir.

Cerir (Radiyallahu Anh) dan rivayet edildiğine göre Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)

şöyle buyurmuştur:

“Sizler şu ayı zahmetsizce gördüğünüz gibi Rabbinizi de muhakkak öyle göreceksiniz.” Konu 7: Cennet ve Cehennemin hali hazırda yaratılmış olduğuna inanmak.

Zira Allah-u Teala Cennet hakkında mazi (geçmiş zamanı ifade eden) fiil sığasıyla

“Cennet muttaki (takva sahibi kimse) ler için hazırlanmıştır.” (Ali İmran Suresi:133 den); Cehennem hakkında da;

“Cehennem kâfirler için hazırlandı.” ‘Bakara Suresi:24 den) buyurmuştur.

Konu 8: Sahabenin sadece hayırla anılacağına inanmak.

Zira sahabelerin menkıbeleriyle ve kendilerine dil uzatmaktan kaçınmanın vacip oluşuyla ilgili olarak sahih hadisler rivayet edilmiştir.

Nitekim Ebu  Said  El-Hudri  (Radiyallahu  Anh)  dan  rivayete  göre  Resulullah  (Sahallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur

“Ashabıma’ sövmeyiniz, sizden biriniz uhud dağı kadar (altın) verse, onların (verdiği) bir müd (denilen ölçekle) hatta yarım müd sadakadan aldığı sevaba nail olamaz.”

Abdullah  ibn-i  Muğaffil  ((Radiyallahu  Anh))  dan  rivayet  edildiğine  göre  Resulullah

(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:

“Ashabım hakkında Allah (-u Teala) dan korkun. Allah (-ü Teala) dan ashabım hakkın da korkunuz da onları benden sonra (husumet oklarının) hedef (i) haline getirmeyiniz.

Her kim sahabeyi severse, beni sevdiği için onları sevmiş olur.

Her kim onlara buğzederse, bana buğzettiği için onlara buğzetmiş olur. Her kim onlara eziyet ederse bana eziyet etmiş olur.

Her kim beni incitirse Allah (-ü Tealây) ı incitmiş olur.

Her kim  Allah  (-u  Tealay)  a  eza  ederse;  Allah  (u-Teala)  onu  (yaptığı  ezaya  karşı cezalandırmak ve azap etmek için) yakalayıverir.”

Ayrıca Hazreti Ebubekir, Hazreti Ömer, Hazreti Osman, Hazreti Ali, Hazreti Hasan, Hazreti Hüseyin ve diğer büyük sahabiler (Radıyallahu Anhum) den her birinin menkıbeleri hakkında sahih hadisler vardır.

Sahabiler  arasında  vaki  olan  münazaa  ve  harbleri,  ictihadi  hata  ve  benzeri  yorumlarla yorumlamak ve değerlendirmek gerekir.

Bu sebeplerden ötürü sahabiye sebbetmek (sövmek) ve haklarında ileri geri konuşmak; şayet kesin delillere aykırı düşüyorsa küfürdür.

(Hazreti  Aişe  validemizin  iffetine  yapılan  iftira  gibi).  Zira  Allah-u  Tealâ  Nur  suresinin ayetlerinde, Hazreti Aişe (Radiyallahu Anha) validemize yapılan iffetsizlik iftirasının asılsız olduğunu beyan etmiştir.

Eğer sahabiye sebbetmek ve haklarında ileri geri konuşmak kesin delillere dayanmıyorsa, buda bidat ve fasıklıktır.

Konu 9: Amellerin tartılmasının hak olduğuna inanmak.

Çünkü Allah-u Tealâ:

“O gün Vezn (amellerin tartılması) haktır” buyurmuştur. (Araf Suresi: 7 den>

Mizan:  Sevap  ve  günah  bakımından  amellerin  miktarının  bilinmesini  sağlayan  şeyden ibarettir.

Akıl, bu terazinin mahiyetini ve tartma keyfiyetini idrak edemez.

Konu 10: Sıratın hak olduğuna inanmak.

Sırat: Cehennemin üzerinden uzatılmış olan kıldan ince kılıçtan keskin bir köprüdür. Cennetlikler bunun  üzerinden göz açıp, kapayacak bir zamanda, yıldırım gibi, rüzgar gibi,

süvariler gibi geçerler.

Cehennemlikler ise, sıratın üzerinden geçerken ayakları sürçer ve yuvarlanarak cehenneme düşerler.

Konu 11: Büyük günah işleyenler hakkında Peygamberlerin ve hayırlı kişilerinşefaat etme yetkilerinin varolduğuna inanmak.

Zira Enes İbn-i Malik (Radıyallahu Anh) den rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

Şefaatim,  ümmetimden  kebire  (büyük  günah)  sahipleri  içindir.”  buyurmuştur.  (Ebü Davud)

Osman  İbn-i  Affan  (Radıyallahu  Anh)  dan  rivayet  edilen  bir  hadis-i  şerifte  Resulullah

(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Kıyamet gününde üç sınıf insan şefaat edecektir; Peygamberler, Âlimler veŞehitler.”

Konu 12 : Büyük günah işleyen müslümanlar tevbe etmeden ölseler dahi cehennem de ebedi olarak kalmayacaklarına inanmak.

“Kim zerre kadar hayır işlerse, onu görecektir.” (Zilzal Suresi: 7) Kur’an-ı Kerim’de bu ve bu manada bir çok ayet-i kerime vardır.

Mü’min olan bir kimsenin ne kadar günahı olsada imanı bulunduğuna göre mutlaka hayrı vardır. Zerre  kadar hayır işleyen bunun sevabını göreceğinden o kişinin neticede mutlaka cennete  gireceği  muhakkaktır.   Çünkü  cehennemde  kaldığı  sürece  imanının  mükafatını görmesi imkansızdır.

Konu 13 Amelin imandan cüz olmadığına inanmak.

Zira iman; Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in Allah-u Teala’dan getirdiği zarûri ve kesin olarak bilinen şeylerin tamamına inanmaktır.

Bu kavram, azlığı ve çokluğu kabul etmez. Dolayısıyla iman ne artar, ne eksilir. Bu tasdik kendisinde olana: “Mümin”, olmayana: “Kâfir” denir.

İman iki rükün (temel) den ibarettir;

1- Kalb ile tasdik,

2- Dil ile ikrar.

Kalb ile tasdik rükn-i asli’dir; dil ile ikrar ise rükn-i zaiddir.

Rükn-i asil olan kalb ile tasdik hiç bir surette müminden düşmesi ihtimali bulunmayan bir rükündür.

Rükn-i zait olan ikrar ise müminden düşmesi ihtimal dahilinde olan bir rükündür.

Şöyleki; öldürülmekle veya bir uzvunun telef edilmesiyle veyahut şiddetli bir dayakla tehdit edilmesi durumunda dil ile ikrar düşebilir.

Nitekim dilsiz hakkında da bu rükün düşünülemez.

Konu 14: Şirkin    dışında    büyük    günah    işlemenin    mümini    iman    dairesinden çıkarmayacağına inanmak.

Bu konu bir önceki konunun neticesi konumundadır.

Büyük günahlar, İbn-i Ömer (Radıyallahu Anhüma) dan rivayet edildiği üzere dokuzdur:

1- Allah-u Teala’ya şirk koşmak,

2- Haksız yere adam öldürmek,

3- Namuslu kadının iffetine iftira etmek,

4- Zina etmek,

5- Savaştan kaçmak,

6- Sihir (büyü yapmak veya yaptırmak),

7- Yetim malı yemek,

8- Müslüman olan ana ve babaya asi olmak,

9- Mescid-i Haram’da günah işlemek.

Ayrıca Ebû Hureyre, bunlara faiz yemeyi, Hazreti Ali (Radıyallahu Anh) hırsızlığı ve şarap içmeyi eklemiştir.

Konu 15: Allah-u Tealâ’nın duaları kabul edip, ihtiyaçları göreceğine inanmak.

Çünkü Allah-u Teala Kur’an-ı Kerim’de; “Bana dua edin, duanızı kabul edeyim” buyurmuştur. (Gâfir Suresi: 60’dan)

O halde hayatta olan insanların ölülere dua etmelerinde ve onlar için sadaka vermelerinde fayda vardır.

Bu  konuya  delil  olarak  Taftazani  (Rahimehullah),”ölülere,  özellikle  cenaze  namazında yapılan dualarla ilgili olarak nakledilen sahih hadisler vardır.

Ve selef (geçmiş büyükler) de, bu gibi hususlar öteden beri anane haline gelmiştir. Yapılan duada ölü için fayda olmasa, bu gibi şeylerin manasız olması gerekirdi” demiştir.

Aişe  (Radıyallahu  Anha)  dan  rivayet  edilen  bir  hadis-i  şerifte  Peygamber  Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

“Sayıları yüze varan bir cemaatin namazını kıldığı ve hep birlikte duacı olduğu hiç bir ölü yok ki, bunların o zat hakkındaki duaları kabul edilmemiş olsun” buyurmuştur.

Konu 16 : Kulun kendi iradesiyle yaptığı bütün iyi ve kötü fillerinin yaratıcısının Allah- u Tealâ olduğuna inanmak.

Çünkü Allah-u Tealâ Kur’an-ı Kerim’de;

“Sizi de yaptıklarınızı da yaratan Allah (-u Teala) dır.” (Saffat Suresi: 96)

“Yaratan,  yaratamayan  gibi  olur  mu?  düşünmez  misiniz?”  buyurmaktadır.  (Nahl

Suresi: 17)

Bu ayet-i celile yaratıcılıkla övünme makamında nazil olmuştur. Şayet yaratıcılık Allah-u

Teala’ya ait olmasaydı, bu ayetle övünmesinin bir manası olmazdı.

Ehl-i Sünnet Vel cemaat mezhebinden olan bir kişinin bu şekilde inanması lazım geldiği için yaratmak kelimesini kullara isnad ederek: “Falanca kişi yarattı” demekten sakınmalıdır.

SORU : Kulun bütün fiillerini yaratan Allah-u Teala olduğuna göre, kul yaptığı fiilden niçin mes’uldür.

CEVAP : Allah-ü Teala kullarına hayrı da şerri de seçebilecek bir irade vermiştir.

Kul, bu seçme kudretini hayır ve şerden dilediği cihette (yönde) kullanabilir. Kulun iradesini hayra ve şerre sevketmesine: “Kesb” denilir.

Kulun bu kesbinin Allah-u Tealâ’nın kul için yaratmış olduğu fiille ilgisi ve birlikteliği vardır. Dolayısıyla  kulun  yapmış olduğu fiilde Allah-u Teala’nın onu cebretmesi (zorlaması) söz

konusu olamaz.

Görüldüğü gibi kulun mesuliyeti kesbinden kaynaklanmaktadır.

Konu  17:  Yolcu  veya  yolcu  değil  iken  mestler  üzere  meshetmenin  caiz  olduğuna inanmak.

Hasan-ı Basri (Radıyallahu Anh) demiştirki; Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in  ashabından ulaşmış olduğum yetmiş kişinin hepsi mest üzere meshetmenin caiz olduğu görüşünde idi.

Bundan dolayı Ebû Hanife (Radıyallahu Anh) “Gün gibi açık deliller elde etmedikçe, mestler üzere meshin caiz olduğuna kanaat getirmedim.” demiştir.

Tabakât-ı Fukaha’nın üçüncü tabakasından: “Müctehid fil mes’ele (müctehidin görüşünün bulunmadığı  meselelerde  müctehidin  kaide  ve  usulüne  uygun  bir  şekilde  ictihad  etme yetkisine sahip) olan İmam-ı Kerhi (Rahimehullah) demiştir ki;

Mest  üzere  meshetmenin  caiz  olmadığına  kanaat  getirenlerin  kafir  olmalarından  endişe ederim.

Çünkü bu konuda nakledilen eserler ve haberler tevatür hükmündedir.

Netice; mest üzere meshetmenin caiz olmadığı kanaatine varanlar bid’at ehlidir.

Konu 18: Kabirde Münker ve Nekir’in sual sormalarının hak olduğuna inanmak.

Münker ve Nekir: Kabre girerek, insana Rabbinden, dininden ve Peygamberinden sual soran iki melektir.

“Ölü mezara gömülünce, birine: ‘Münker’ diğerine: ‘Nekir’ adı verilen siyah ve gözleri mavi iki melek gelir.

Ona derler ki, ‘şu Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) denilen zat hakkında ne dersin?’ O da (dünyada) dediğini söyler.

‘O, Allah (-ü Tealân) ın kulu ve Resulü dür. Ben şehadette bulunurum ki, Allah (-u

Tealâ) dan başka ilah yoktur, Muhammed (Aleyhisselam) da O’nun kulu ve Resulüdür.’

Bunun üzerine melekler; ‘biz senin böyle diyeceğini zaten biliyorduk.’ derler.

Sonra onun mezarı enine ve boyuna yetmiş arşın genişletilir. Daha sonra bu ölünün mezarı aydınlatılır. Neticede melekler ölüye: ‘Yat, uyu’ derler. 0 da (sevincinden dolayı): ‘Aileme döneyim ve (bu iyi halimi onlara) haber vereyim (mi?)’ der.

O zaman Melekler ‘Zifafa giren ve sadece en çok sevdiği kişi tarafından uyandırılan

şahıs gibi mahşer gününe kadar sen uyumana devam et.’ derler.

Ölü münafık olursa; ‘Halkın Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) hakkında birşeyler söylediklerini işittim, ben de onlar gibi konuştum, başka bir şey bilmiyorum (yani onun gerçekten Peygamber olup olmadığını bilmiyorum)’ der.

Melekler: ‘Böyle diyeceğini zaten biliyorduk.’ derler.

Daha sonra yere: ‘Bu adamı alabildiğine sıkıştır.’ diye hitap edilir

Yer de başlar adamı (mengene gibi) sıkıştırmaya… O kadar ki (kaburga) kemikleri hur da haş olur.

Allah-u Tealâ onu o yattığı yerden diriltinceye kadar orada daima azaba uğratılır.” (Tirmizi )

Konu 19 : Kâfirlere ve asi olan bazı müminlere yapılacak kabir azabının hak olduğuna inanmak.

Çünkü İbn-i Abbas (Radıyallahu Anhüma) dan rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) iki kabrin yanına uğradı ve şöyle buyurdu;

“Bunlar azap olunuyorlar, büyük bir şey hakkında azap olunmuyorlar. Evet (insanlar katında değilse de Allah-u Tealâ katında büyük bir şeyle azap olunuyorlar).

Bunlardan biri  küçük  abdesten  sakınmazdı  (üzerine  sidik  sıçratırdı).  Diğeri  ise  laf taşırdı.”

Daha sonra yaprakları soyulmuş yaş bir dalı aldı ve onu iki parçaya böldü. Sonra her bir kabre bir parça koydu.

0 zaman sahabe-i kiram: “Ya Resülallah! Bunu niçin yaptın?” diye sorduklarında, Resulullah

‘(Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

Bu çubuklar yaş kaldıkları müddetçe, onların azaplarının hafifletileceğini umarım.” buyurdu. (Buhari, Vüzü ‘:54 No: 213, 1/88 Müslim, İman: 34 No: 292, 1/240 Ebu Davud, Taharet:11 No:20)

Kabir azabı hakkında daha çok hadis-i şerifler vardır, biz bir tanesiyle yetindik.

Konu  20:  Müslümanların  Cennete  girmeleri,  amellerinin  karşılığı  olmayıp,  bilakis

Allah-u Tealâ’nın fazl-u keremi ile olduğuna inanmak.

Müminlerin Cennetteki derecelerinin farklı olması amellerinin azlığı ve çokluğuna bağlıdır. Ancak cennete  girmeleri Allah-u Tealâ’nın fazl-u keremine bağlıdır. Zira kulların yapmış olduğu ameller çok bile olsa, Allah-u Teala’nın verdiği nimeti karşılaması düşünülemez. Nitekim Ebu Hureyre (Radıyallahu Anh) dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

“Hiç birinizi ameli Cennete sokamaz” ‘buyurdu. 0 zaman: “Sen de mi? Ey Allah’ın Resulü!” diye sorulduğunda Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):

“Ben  de   (giremem).   Ancak   Allah   (-u   Tealâ)   beni   fazl-u   rahmetiyle   kuşatırsa (girebilirim).” buyurdu. (Buhari, Merza:19 No:5349, 5/2147 Müslim, Sıfatü ‘l-Münafikin:l7 No:2816, 4/2169)

Konu 21: Öldürülenin, eceliyle öldüğüne inanmak.

Şöyleki Allah-u Teala öldürme hadisesinin gerçekleşeceğini, evveli olmayan ilmi ile bilmiş olduğundan öldürülenin ecelini ona göre belirlemiştir.

Katil ise yasak olan öldürme cinayetini işleyip Allah-u Teala’nın takdirinin bu şekilde tecelli etmesine sebep olduğu için mes’ul olmuştur.

O halde öldürülen kişi için: ‘ (ölüm zamanı) nı tamamlamadan ölmüştür.’ denilemez.

Konu 22 : Peygamberlerden sonra insanların en faziletlisinin Hazreti Ebûbekr-i Sıddık ve Hazreti Ömer (Radıyallahu Anhüma) olduğuna inanmak.

Konu  23  :  Hazreti  Osman  ve  Hazreti  Ali  (Radiyallahu  Anhüma)  yı  sevmenin gerekliliğine inanmak.

Ehl-i Sünnetin  cumhuru  (çoğunluğu)  na  göre,  Hazreti  Osman,  Hazreti  Ali’den  üstündür. Bazıları bunun aksini iddia etmişlerdir.

Konu  24:  Veliler  (Allah-u  Teala’nın  dostların)  ın,  kerametlerinin  hak  olduğuna inanmak.

Veli: İmkan dahilinde Allah-u Teala ve sıfatları hakkında bilgi sahibi olan, ibadetlere devam eden,  günahlardan  kaçınan,  lezzetlere  ve  şehvetlere  dalmaktan  yüz  çeviren,  dünyaya  sırt çeviren, kalbine yönelen, Mevla Teala’yı zikre devam eden kişidir.

Mucize: Peygamberlik davasıyla ilgili olan harikulade hadiselerdir.

Velilerin kerameti: Peygamberliği iddia etmemek şartıyla onlardan zuhûr eden harikulade (adet dışıi) hadiselerdir.

İstidrac: İman ve amelle ilgisi bulunmayan kişilerden zuhûr eden harikulade hadiselerdir.

Veli olan kişi bir Peygambere tabi olduğunu ikrar ettiği için onun göstermiş olduğu keramet, tabi olduğu Peygamber için mucize sayılır.

Bu kerametler ne gibi şeylerdir?

Tayy-i Mekân: (az süre içinde uzun mesafe katetmek).

Mesela; Süleyman (Aleyhisselam) in adamı olan Asaf İbn-i Berhiya’nın göz açıp kapama süresi içerisinde Belkıs’ın tahtını uzak bir mesafeden getirmesi gibi. (Neml Suresi: 40)

İhtiyaç duyulduğunda yenilecek, içilecek ve giyilecek şeylerin kendiliğinden ortaya çıkması. Nitekim Hazreti Meryem hakkında bu durum gerçekleşmiştir. (Ali imran Suresi: 37)

Su üzerinde  yürümek,  havada  uçmak,  cansız  maddelerin  ve  hayvanların  konuşmaları  ve benzeri şeyler Selef-i Salihinden, inkarı mümkün olmayacak derecede çok kişiden nakledilen harikulade hadiselerdir.

Konu 25: Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in Cennetle müjdelemiş olduğu on kişinin cennetlik olduğuna dair şehadette bulunmanın hak olduğuna inanmak.

Nitekim Abdurrahman  ibni  Avf  (Radıyallahu  Anh)  dan  rivayet  edilen  bir  hadis-i  şerifte

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

1- Ebûbekir (Radıyallahu Anh), cennettedir

2- Ömer (Radıyallahu Anh), cennettedir.

3- Osman (Radıyallahu Anh), cennettedir.

4- Ali (Radıyallahu Anh), cennettedir.

5- Talha (Radıyallahu Anh), cennettedir.

6- Zübeyr (Radıyallahu Anh), cennettedir.

7- Abdurrahman bin Afv (Radıyallahu Anh), cennettedir.

8- Sa’d (bin Ebi Vakkas (Radıyallahu Anh)), cennettedir.

9- Said (bin Zeyd(Radıyallahu Anh)) cennettedir.

10- Ebu Ubeyde bin Cerrah (Radıyallahu Anh), cennettedir.” 

 11-Bedir ashabı(ra) Uhud şehidleri(ra) Cennettedir.

(Tirmizi, Menakib:26, No:3 747, 5/647, Ebu Davud, Sünnet:8, No:4 649, 2/623, Ahmed ibni Hambel, Müsned, No:1675, 1/410)

Yine böylece Hazreti Hatice, Hazreti Fatıma, Hazreti Aişe ile Hasan ve Hüseyin (Radiyallahu

Anh) ve diğer bazı sahabeler hakkında cennet müjdesi dünyada verilmiştir.

Bu hususta bir çok hadis-i şerif ve rivayetler mevcuttur.

Bunları veya bunlardan birini tenkit eden kişi mübtedi’ (ehl-i bid’at) tır.

Biz bütün müminlerin cennet ehli, kafirlerin de cehennem ehli olduklarına şahitlik ederiz fakat hakkında bir nas (ayet ve hadis gibi bir delil) bulunmadıkça belli bir kimsenin cennetlik veya cehennemlik olduğuna dair şahitlikte bulunamayız.

Konu 26 : Kitabın hak olduğuna inanmak.

Yani hafaza meleklerinin, mükellef kulun taat ve isyanlarını yazdıkları divan haktır. Bu defter mü’minlere sağ elinden kafirlere ise sol ellerinden ve sırtlarının arkasından verilecektir

Fasık  mü’mine  defteri  nasıl  verileceğine  dair  ihtilaf  varsa  da  meşhur  olan  görüş,  sağ tarafından verileceğidir.

Konu 27: Sualin hak olduğuna inanmak.

Kıyamet günü hesap zamanı Mevla Teala’nın, kullarına dünyada yaptıklarını sorması haktır. Mevlâ Teala  mü’minlerin günahını teşhir etmeyip onlarla teke tek görüşecek ve neticede günahlarını mağfiret edecektir.

Kafirler ve münafıklar hakkında ise bütün mahlukatın huzurunda:

İşte bunlar, Rablerine karşı iftirada bulunanlardır. Allah’ın laneti o zalimlerin üzerine olsun.” (Hud Suresi:18 den) diye nida edilecektir.

Konu 28 : Havz-ı Kevser’in hak olduğuna inanmak.

Abdullah ibni Amr (Radıyallahu Anh) dan rivayet edildiğine göre Bu hususta Resulullah

(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:

“Benim havzım (açıları eşit olmak üzere) bir aylık genişliktedir. Onun suyu sütten beyaz, kokusu miskten daha hoştur.

Bardakları gökteki yıldızlar gibi (çok) tur. Ondan (bir kere) içen artık ebedi susamaz.”

(Buhari,  Rikâk:53,  No:6208,  5/2405,  Müslim,  FezâiI:9,  No:2292,  4/1793,  Ahmed  İbni

Hanbel, Müsned, No:15123, 5/189)

Konu 29  :  İnsanların  Peygamberlerinin,  meleklerin  Büyüklerinden,  meleklerin büyüklerinin,   insanların   Peygamber   olmayanlarından,iman ehli    insanların   Peygamber olmayanlarının  da  meleklerin  büyüklerinden olmayanlarından  daha  faziletli  olduğuna inanmak.

Melek nev’inin Büyüklerinin, insanlar dan Peygamber olmayanlara üstün oluşu icma ile, hatta zarüri olarak sabit olan bir hükümdür.

İnsan nev’inin Peygamberlerinin, melek nev’inin Büyüklerinden , Peygamber olmayan insanların, Büyük  olmayan meleklerden üstün oluşu bir kaç şekilde izah edilebilir.

a) Allah-u Teala meleklere Adem (Aleyhisselam) a tazim ve tekrim yolu ile secde etmelerini emretti.

Hikmetin gereği Allah-u Teala’nın, fazilet bakımından altta olanın üstte olana secde etmesini emretmesidir.

b) ilim ehli olan herkes;

“Allah (-u Tealâ) Adem (Aleyhisselam) a bütün isimleri öğretti.” (Bakara Suresi: 31 den) Ayeti  ile  Allah-u  Teala’nın,  Adem  (Aleyhisselam)ı  meleklerden  üstün  kıldığını,  Adem

(Aleyhisselam) ın ilminin fazlalığı sebebiyle, tazim ve tekrimi hak ettiğini anlar.

c) Şüphesizki Allah (-u Teala) Adem (Aleyhisselam) ı, Nuh (Aleyhisselam) ı,İbrahim ailesi ile İmran ailesini seçip alemlere üstün kıldı.” (Ali İmran Suresi: 33)

Bu ayet-i  celilede  zikredilen  Âlem  kavramına  melekler  de  dahildir.  Peygamber  olmayan insanların, Büyük  olan meleklerden üstün tutulmayacakları icma ile istisna edilmiştir.

Bu  istisna  dışında  ayetin  genel  hükmü  bakidir.  Bu  genel  hüküm  de;  “İnsan  nev’inin Peygamberlerinin,  melek  nev’inin  Büyüklerinden ,  Peygamber  olmayan  insanların, Büyük  olmayan meleklerden üstün oluşu” dur.

HATİME

(Son söz)

Bu risalede açıklanan inançlara sahip olmak ne kadar önemli ise bu itikadı korumak ve bu inanç üzere ölmek de o derece önemlidir.

Bu yüzden risalemizin sonunda, imanı vesvese ve şüphelerden kurtaracak ve son nefeste koruyacak bazı duaları yazmayı münasip gördüm.

Ruhûl Beyan, Kurtubi ve Cemel tefsirlerinde zikredildiğine göre, Sabahleyin En’am suresinin başından 3 ayeti kerimeyi okuyan kimsenin kalbine şeytan her ne zaman yanlış bir fikir atmak istese, beraberinde demirden bir kamçı bulunan bir melek yedinci kat semadan inerek onunla şeytan arasına yetmiş bin perde koyar. (Tefsir-i Cemel, 2/2, Kurtubi, 6/383)

Ayet-i kerimelerin okunuşu:

Rivayet edildiğine göre her gün on kere:

okuyan kimse, o gün şeytanın bütün vesveselerinden kurtulur.

Aşık Muhammed el Halidi en Nakşibendi (Kuddise Sırruhu) Hazretlerinin beyanına göre güneş doğmadan ve batmadan, Âli İmran suresinin 18. ayeti kerimesini, zikredilecek dua ile birlikte okuyan kişiye son nefeste  imanı bağışlanır. (Miftah-u Kenzil Esrar Fit Tarikatin Nakşibendiyye, Sh:21)

Ayeti Kerimenin dua ile birlikte okunuşu:

Şeyh Muhammed Ali ibni Hakim et Tirmizi (Rahimehullah) buyurmuştur ki: Allah-u Tealâ

Hazretlerini bin kere rüyamda gördüm ve O’na:

“Ya Rabbi! Ben imanımı kaybetmekten korkuyorum.” dedim.

O’da bana: “Sabahın sünneti ile farzı arasında bir kere şu duayı okumamı emretti.

“Ey Hayy ve Kayyum! Ey Celâl ve ikram sahibi! Ey göklerin ve yerin yaratıcısı olan Allahım! Senden,  kalbimi marifetinin nuruyla ebediyyen diriltmeni isterim. Ya Allah! Ya Allah! Ya Allah!”

Bir rivayette, bu duanın üç kere, diğer bir rivayette de kırk kere okunması emredilmiştir. (Molla ilyas, Akaidi Taftazani hami-şinde 5.134)

Üstadımızın Üstadı Hacı Ali Haydar Efendi (Kuddise Sırruhu), Üstadımız Hacı Mahmud

Efendi Hazretlerine, kalbinin kaymaması için şu duayı devamlı okumasını vasiyet etmiştir

“Ey Rabbimiz! Bizi hidayete eriştirdikten sonra kalplerimizi kaydırma. Bize tarafından rahmet  bahşeyle.  Şüphesiz  ki  sen  ancak  sen  son  derece  hibe  edensin.”  (Ali  İmran Suresi:8)

Akşamın  sünnetinden sonra  okunan  şu  dua da  kalbin imanda  sabit kalmasına  büyük  bir vesiledir:

Ümmü  Seleme  (Radıyallahu  Anh)  a  validemizden  rivayet  edildiğine  göre,  Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) akşam namazını kıldıktan sonra (yanıma) girer iki rekat namaz kılar ye sonra:

“Ey kalpleri çeviren Allahım! Kalplerimizi dinin üzere sabit kıl.” diye dua ederdi. (İbni Sünni, Amelül yevmi velleyle, Sh.232, No:658)

DUANIN OKUNUŞU:

Yine böylece sabah namazının sünnetini evde kılıp cemaate çıkmakta, son nefeste imanlı ölmeye sebep olacak en faziletli amellerden olarak zikredilmektedir.

Dünya ve Ahiret en büyük sermayemiz olan imanımızı koruyabilmemiz için elden gelen bütün  gayreti  göstermemiz  gerekirken,  yapılması  bu  kadar  kolay  olan  vazifeleri  de  terk edersek elbette bu, büyük bir acizlik belgesi ve imana önem vermeme göstergesi olur ki bu hale düşmekten Allah-u Teala’ya sığınırız.

Allah-u TeaIâ’dan en büyük niyazımız ve O’na olan en son duamız, bu risalede belirtilen

“Ehli Sünnet Vel Cemaat” mezhebinin inancı üzere yaşayıp ölmeye bizi muvaffak kılmasıdır.Amin.

 

Şeyhe üstada hocaya siyasi lidere mala kadına erkeğe çocuğuna nefsine dünyaya muhabbeti Allah cc ve Resulünün asm muhabbetinden ileri olanlar imanınız yokki müslüman geçiniyorsunuz Köpek kadar kıymetimiz olsaydı Ashabı keyfin köpeği kıtmır gibi olurduk nefisler satın alınmadıkça din yalnızca Allahcc a has kılınmadıkça güzel Ahlaklı helal namuslu vicdanlı Adil olmadıkça işimiz zor En mühim fiil kötülük oluşmadan kaynağını kurutmaktır yılanın kafasını küçükken ezmek lazımmış pkk yı fetoyu 40,50 yıl bağrında besleyenler bir adam liderliğe soyunmuşsa aslını araştıracaksın fetonunda aponunda ermeni yahudi piçleri olduğunu bugün konuşanlar bu adamlar bu derece bela oluncaya kadar bu devletin istihbaratı neredeydi kimlerle yatıp kalktılar hiçmi görmediler ulan melun şeytan işin filimini iyi biliyorsun alimini zalimini sahte evliyasını iyi kullanıyorsun piyasada piçinde çok sana verilen her malzemede insanların hayatının parçası işin kıyak pis melun Nurculuk kemalizim tarikatçılık süleymancılık siyasiler futbol TV dizileri Dünya muhabbeti Allah cc tan ziyade sevillen herşey hep ninni söylüyor kuran ve sünnet ile tanışmadıkça hakikatı göremiyeceksiniz ölüm var uyanın.Halid Bin Velid kadar Arap Selahaddin Eyyübi kadar Kürd Fatih Sultan Mehmed kadar Türküz ortak gayemiz islamdır.

 

Risalei nurun bir hizmet değil İslam adına hezimet olduğuna şahidim 16 ayrı gurup olmuşlar her biri birbiriyle papaz olmuş kaldıki islamın malı olmayan nice ölçü var.

Piyasada şirkin Dinleri ve put adamlar itibar gördüğü sürece kimse için kurtuluş yok nice biçare insanda cehenneme taşınıyor insanlık adına külli cinayetler.

 

 

Hem nurcu hem mümin,hem tarikatçı hem mümin, hem Süleymancı hem mümin hem Atatürkçü hem mümin ,hem şucu bucu hem mümin olamazsın belki Rab olarak ALLAH(cc)ı Peygamber olarak Hz.Muhammedi(asm)ı Din olarak İslamı Benimsemişsen sende Müslüman muamelesi görürsün İnşallah Alemi İslam yangın yeri bunu başta Siyonist emperyalist kafalar içimizdeki hainler sonra dinciler yapıyor cinni pisliklerin talimatıyle onların hegemonyası uğruna bütün yaptıkları insi cinni şeytanların paratonerliği,iyileri güzellikleri zehirlemek

 

İşlerinizde ifrat ,tefrit yapmayınız daima mutedil ,orta halli ve doğru olunuz,sizden hiçbiriniz yapmış olduğu ibadetle kendini kurtaramaz .Hadisi Şerif.

 

Hiçbir iyiliği küçük görmeki ALLAH(cc)ın Rahmeti onda gizli olabilir hiçbir kötülüğüde küçük görmeki ALLAH(cc)ın Gazabı onda gizli olabilir.İmami Gazali

 

Nefsinin efendisi ol nefsin senin efendin belki ilahın  olmasın seni şeytana ve yandaşlarına satmasın hayatını nefsinle değil Aklın kalbin ve vicdanınla güzel Ahlakla düzenle.

İyiler için tuzak bir tane değilki  melun şeytan düzemediğini insi cinni köpeklerine düzdürüyor öyleleride din adına insanlık adına düzemediğini şeytana ,küfrü mutlaka insi cinni şirk küfür ve zülüm ehline haramzadelere din hırsızlarına düzdürüyor korunan sadece şansı olan gerisinin düzülmesi kimsenin umurunda değil masumda olsa mazlumda olsa bu Dünyada çirkef bir kadere mahküm olduktan sonra nice güzel istidadlı güzel yaratılmış insanın neyinin hesabını soracak ALLAH(cc)

 

Bir somun ekmek bir bardak su şu açılıp saçılıp insanları tahrik eden belki fuhşiyata aklı eren kadınlardan daha hayırlıdır en azından karnını doyurur susuzluğunu giderirsin ancak açılıp saçılıp tahrik eden kadın kız nefsini azdırıp cehennemini hazırlıyor moda böyle. Kitle iletişim araçları medyatik maymunlar o dersi veriyor gün akşama kadar kaç nazarla karşılaşıyorsan o kadar insanın günahına giriyor ve kendinide cehenneme şeytanın kucağına atıyorsun uyan ey biçare yaşadığın hayat insanlık değil  imtihan için geldin Dünyaya Müslümanlık hiç değil senin hayatın ecdadın namusu için can verdi ve bu vatanı sanada banada vatan yaptı batı savaşta yapamadığını kültür emperyalizmiyle yaptı 1800 lü yıllarda papazın biri bu milleti tüketmenin tek çaresi namusunu pazara dökmektir dedi 200 yılı aşkın  zamandır bunun tahribatı var Ey Türk kızı ey müslümanın kızı sen bu olamazsın nene hatunları şerife bacıları sahabi(ra)Annelerimizi örnek alıp hakiki kimliğine dönmedikçe kıyamet başımıza kopacak birde içimizdeki şeytanın piçleri varki özellikle çocuklara genç kızlarımıza ehli namusa musallat onları kötü yola düşürmek için maddi manevi her pisliği icra edenler her birinin canları cehenneme inşallah onlar bu deccalizim döneminin aktörleri birde din yobazları varki kadın kız onlar için günah keçisi uyanın bu Dünyanın cazibesi sizi boğmasın şeytan sizi ateşli azaba çağırıyor siz ALLAH(cc)a koşun kendiniz için iyilik yapın ebedi cennete layık olacak gibi güzel Ahlaklı helal namuslu vicdanlı dosdoğru merhametli fedakar kullar olun aslınıza dönün kurtulun

 

Şeytanlarla ortak çalışıp insanlığın felaketini hazırlayanların şirkini küfrünü zülmünü her haramı çare diye satanların cehennem ebedi mekanı olsun inşallah

 

 Ben yalnızlığı sevdiğim kadar bugünün İslam Dünyasını sevmedim ne Adalet ne Ahlak nede vicdan var sadece insanlığı düzme yarışı var her şey mübah.

 

Ne yaşadınsa yaşadın unut intikam sevdalısı olma bırak ALLAH(cc)a o hiçbir Hak sahibinin hakkını zayi etmez.Menfi kaderim bir masum mazlumun kaderi olmasın.

 

Donan suyun  çelik boruyu patlatabilmesi,yumuşacık bitki köklerinin  kayaları delip geçebilmesi kendi gücü ve kudretinin eseri değildir  belki ALLAH(cc)ın gücü  ve kudretinin göstergesidir.

 

Ne Atatürkü ne sait nursiyi nede sivri dostlarını nede bir insi cinni şeytanın zerresini bir masum mazluma bir güzelliğe ehli imana ehli namusa bana aileme yük etme bizleri her fitneden her şeytandan günahlarımızdan arındır rızana erdir ya Rabbi. Bana afiyet ve huzuru bahşeden ALLAH(cc) değer verdiğin her kulunada ver.Ne anormal haller yaşadım ne büyük günahlara düştüm ancak sen mazlumun hakkını her zaman gözeten ve razı olansın bugün her ne kadar katında affedilmiş olsamda haddimi bilmek isterim şaibeli bir kulunum şeytanın akibetine uğratma temizle.

 

 

Şeytana tağuta insi cinni şirk küfür zülüm ehli haramzade pisliklere her fitneye ,iman ,islam ,Ahlak namus helal yaşamın düşmanlarına vatan haini vicdansızlara şeytanın soyuna ebedi lanet sihirbazın büyücünün yalancının hasedçinin iftiracının gıybetçinin insi cinni şeytanların şarlatanların münafık ve kafirlerin şerrinden şirk küfür ve zülümden her haramdan her fitneden Allah cc cümle güzellikleride masum mazlumuda benide ailemide ehli imanı ehli namusuda arındır bizleri rızana uygun yaşat Ey Devletin başındaki irade Adalet ve barıştan yana ol savaş çığırtkanı olma ancak fitneye teröre vatan hainlerine ve işbirlikçilerinede fırsat verme konarsan güle kon düşmana konma eski düşmanların dost olur sanma.Hevanızı terk etmedikçe Adaletli olamazsınız.A.Kerime israfa son verin alacağınız kararları meşveretle ortak Akılla kalbi mutmain bir vicdanla alın münafığa kafire haine itibar etmeyin.

Zalim ve kafirler çok çalınca çok çalışınca haklı olmuyor belki zülümleri katlanıyor

Elimde olmadan gelişen her fitnenin hakkından gel benide fitne olmaktan koru ya Rabbi Adili mutlak, haramzade zalimler hala beni ve şahsımda nice güzelliği güzel değeri boğmanın derdinde fırsat verme.

 

Üzülme! Ye'se düşme!Seni bir gözeten var...En dara düştüğün anlarda,En çıkmaz dediğin sokaklarda"O" var.Seni senden iyi bilen,Sana senden yakınTüm karanlık geceleri aydınlatan bir Rabbimiz var Allah’ım,Senin sevginden daha çok kalbime koyduğum sevgiler için EstağfirûllahSenin için dökmediğim gözyaşlarım için

Estağfirûllah,Ey Rahmeti sonsuz,Affetmeye lâyık,Olduğumuz için değil Sen affetmeyi sevdiğin için biz aciz kullarını affet,Allah'ım Rabbim!Hayatta attığmız her adımın,hayırlısını,Yediğmiz, içtiğimiz her nimetin helâlini,Aldığımız her nefesin hayırlısını,Ölmeden önce tövbe etmeyi,Ölüm anında şehadet getirip cennetine varmayı nasip eyle. Ya Rabb'im!Bize hayra giden gönüller,hayra açılan eller

Hayrı gören gözler,Hayra varan sevgiler,Hayra eren ömürler ver.Sen Rabbimiz'sin...

Gücü yetensin,Günahlarımızı affeyle... RABB'İM!Ömrümüzü Sabah eyle,

Sabah gibi HAYIRLI,Sabah gibi HUZURLU,Sabah gibi BEREKETLİ,

Sabah gibi aydınlık ,Sabah gibi pak,Sabah gibi saf eyle.. Rabbim !

Bizleri Hizmet Kapısından,Rahmet Nazarından,Cennet Kokusundan, Kendi Rızasından,Mahrum Etmesin Sabahımız Nur olsun,Sıkıntılarımız yok olsun

Sağlığımız her daim olsun,Dualarımız kabul olsun. Esselamu Aleyküm

Hayırlı sabahlar..

 

Atatürk öncelikle cinni şeytanların sait nursilerin şeyh takımının sonrada meclisinde arkadaş edindiği mason ,Yahudi ve Ermenilerin laik dinsizlerin ve bütün bunlardan sonra kendine mal edilen nefsin kölesi ve günah keçisidir sonrada ingilizin senaryosunun kuklasıdır yoksa mazisi şerefli bir adam o derece zülümlere aktör olamazdı belki onca cürmünden sonra uyandıysada bugün putlarla temsil edilen ve ruh ikliminde insi cinni şeytanların nemalandığı şirkin küfrün zülmün haramların hükümran olduğu fitne bir görüntüsü var.

 

ALLAH(cc) bize Rahmetiyle muamele etsin Adaletiyle muamele ederse hepimiz yanarız demiş hoca efendi bizde acizane amellerimize güvenmiyoruz  hele günahlarımızın çokluğuda ürkütüyor inşallah ALLAH(cc) bizide ruhumuzdaki her fitneden insi cinni şeytanlardan arındırır Rahmetiyle kurtarır

Bir kimse hele mümin kul günahlarından arınmışsa Allah cc ın Adaleti o kulu niye yaksın yukarıdaki söz şeytanın ninnilerinden ibarettir öyle inandığınız içinde Adaletsiz bir dünyada yaşıyoruz hem Allah cc benim Rahmetim gazabımı geçmiştir demiyormu her duyduğunuzu din diye satıp insanları dinden soğutmayın

 

Eğer adalet yerine gelecek olursa nefsini satın almış şaibesiz hakiki müminler hariç masum yavrular hariç  hiç bir insan cennete giremez. Öyleki göz nimeti nin hakkını bile ödeyemez..İnsan Ancak Allahın rahmetiyle cennete girer.

Cabir b. Abdullah Ensârî’den [Radıyallahu Anh] rivayet edilen bir hadisi-şerifte ALLAH(cc) Resulü(asm)Az önce dostum Cebrâil [Aleyhisselâm] yanımdaydı. Bana şunları anlattı.

– Seni hak peygamber olarak gönderen Allah adına yemin ederek söylüyorum ki, Allah Teâlâ’nın kullarından biri, bir dağın tepesinde tam 500 yıl O’na ibadet etmişti. Bu dağ, enine boyuna 15 metrekareden daha büyük değildi. Dört bir tarafı 4000 fersah uzunluğunda denizlerle çevriliydi. Allah Teâlâ o kimse için bu adada bir parmak kalınlığında tatlı bir su çıkarmıştı. Bu su, dağın eteğinde bir yerde birikiyor, o adam da buradan ihtiyacını karşılıyordu. Aynı şekilde ona bir nar ağacı vermişti. Bu ağaçta her gün bir nar büyüyordu.

Bu adam akşam olduğu zaman dağın eteğine iniyor, abdestini alıyor ve yiyeceğini yiyordu. Ardından kalkıp namazına devam ediyordu. Bir gün bu adam Rabbinden, ruhunun secdede iken alınmasını, cesedinin toprak olmamasını ve secde halinde iken diriltilmesini istedi. Allah [Celle Celâluhû] onun dileğini kabul etti ve secdede iken ruhunu aldı.

Cebrâil [Aleyhisselâm] anlatmaya devam ediyor

– Biz yeryüzüne her inişimizde ve çıkışımızda onun yanına uğrardık ve onun secde halindeyken ölmüş bedenini görürdük. Biz ilmi ilâhîde (levh-i mahfûzda) gördük ki, bu adam kıyamet günü diriltilip Allah Teâlâ’nın huzuruna getirilecek. Allah Tebâreke Teâlâ meleklerine,

– Kulumu rahmetimle cennete koyun, buyuracak adam ise,

– Hayır, beni yaptığım ameller sebebiyle cenete koyun, diyecek.

Bunun üzerine Allah Teâlâ meleklerine,

– Kulumun amellerini, kendisine verdiğim nimetlerle kıyaslayın, diye emir verecektir.

Melekler ona verilen nimetlerle kulun amellerini karşılaştırmaya başlayacaklar ve göreceklerdir ki, sadece göz nimeti kulun 500 senelik amelini dahi karşılamamaktadır. Bedeninin diğer nimetleri ise karşılıksız kalmıştır.

Bunun üzerine Allah [Celle Celâluhû] meleklerine,

– Kulumu cehenneme atın, diye emir verecektir. Melekler onu cehenneme doğru götürürken adam,

– Ey Rabbim! Beni rahmetinle cennetine koy, diye feryat edecektir. Allah Teâlâ meleklerine,

-Kulumu geri getirin, emrini verecektir. Kul, Allah [Celle Celâluhû] huzuruna getirilince ona soracaktır:

-Ey kulum! Sen hiçbir şey değilken seni yaratan kimdir? O,

-Sen yâ Rabbi, diyecektir. Allah [Celle Celâluhû],

– Bu senin amelin sayesinde mi oldu yoksa benim rahmetimle mi? diye soracak o da,

– Bilakis senin rahmetinle, diye cevap verecektir. Allah [Celle Celâluhû],

Sana beş yüz sene ibadet yapma kuvvetini kim verdi, diye sorar o da,

– Sen verdin ey Rabbim, diye cevap verecektir. Allah [Celle Celâluhû],

– Seni denizin ortasındaki bir adaya yerleştirip tuzlu suların içinden tatlı suyu sana çıkaran, her sene sadece bir tane meyve vermesine rağmen sana her gün nar meyvesi ikram eden kimdir? Nenden ruhunu secdede iken almamı istedin; bunu senin için yaptım. Peki bunların tümünü kim yaptı, diye sorar. adam,

– Sen yaptın ey Rabbim, diye cevap verir. Bundan sonra Allah [Celle Celâluhû] şöyle buyur.

– Bütün bunlar benim rahmetimle olmuştur. Seni rahmetimle cennetime koyacağım. Meleklerim! Bu kulumu rahmetimle cennetime sokun.

Cebrâil [Aleyhisselam] der ki, “Her şeyde Allah’ın rahmetinin bir tecellisi vardır.”

 Hiç şüphesiz Allah cc ın Rahmetiyle kurtuluş ancak o Rahmeti celbeden kulun iyi amelleridir müminler Allah cc ın Adaleti ile helak olmaz belki Rahmetine mazhar olur yoksa imtihanın ne önemi kalır kötülerin helak olması Allah cc ın Adaleti iledir

 

 Uğrunda mücadele ettiğimiz şeyleri terk edersek yaptığımız mücadelenin ne önemi var  Hz.Ali(ra)

 
 
Adalet, mizandır. Adalet, ölçüdür. Adalet, yönetimin temel direği ve ruhudur. İster bireysel ya da toplumsal bazda olsun her daim adalet üzere olmak, herkesin yararınadır. İster Yakınımız, dostumuz, ister düşmanımız olsun, temel ölçümüz ve şaşmaz terazimiz adalet olmalıdır. Adalet vasfını yitiren yönetimler, güvenirliklerini de yitirirler. Bunun sonucu olarak çöküş, mukadderdir. Adalet, insanlık için TUZ hükmündedir. Tuz kokarsa, felaket olur.
Adalet; hikmettir, aydınlıktır karşıtı ise karanlıktır, zulümdür. Adalet, her şeyi yerli yerine koymaktır. Adalet, her şeyi yerli yerine koyarken, karşıtı olan zulüm ise, her şeyi yerinden ederek bir kaos ortamının oluşmasına sebebiyet vermektedir. Kimliği, rengi, ırkı, inancı, coğrafyası ne olursa olsun, her daim adil olmak, mazlumun yanında, zalimin karşısında olmak, hayatımızın temel şiarı olmalıdır. Hangi toplumsal katmanda olursak olalım, maiyetimiz altındakilere karşı her daim adalet düsturuyla, şefkat ve merhamet yaklaşımıyla ve sorumluluk bilinciyle yaklaşmak durumundayız. Adaletin güneşi Hz. Ömer, “Kenar-i Dicle’de bir koyunu bir kurt kaparsa, korkarım ki, İlahi adalet onu Ömer’den sorar” diyerek, medeniyet tasavvurumuzun temel dayanağı olan adaletin mihenk taşını ortaya koymuştur. Bir aile reisi olarak ailenin tüm bireylerine karşı, bir şirket patronu olarak çalışan tüm emekçilere karşı, bir yönetici olarak maiyetimiz altında çalışan tüm bireylere karşı, bir öğretmen olarak öğrencilerimize karşı ve nihayet bir devlet başkanı olarak tüm yurttaşlara karşı adil olmamız, adaletle hükmetmemiz, mensubu olmaktan onur duyduğumuz, kökü ezelde ve dalı ebedde çağlar üstü mutlak nizam olan İslam’ın bizlere yüklediği bir yükümlülük ve sorumluluktur.
Adaletle hükmetmemiz, geleceğimizin sağlam temeller üzerine inşası bakımından hayati derecede önemlidir. Adalet, bütün bir evreni aydınlatan ve ısıtan güneşe benzer. Güneş, ayırım yapmaksızın bütün bir varlık dünyasını ısıtır, aydınlatır. İnanan, inanmayan her insan ve tüm canlı ve cansız organizmalar, onun ışığından yararlanır. Onun ışığı, herkese hayat kaynağı olur. Adalet de böyle bir şeydir. Adil olmak, beraberinde sorumluluğu da getirir. Yaratılmışların en şereflisi, en onurlusu ve en değerlisi insanın sorumluluğu kuşanması, karakteristik özelliğinin ve yaratılış fıtratının gereğidir. Dolayısıyla bizlerin; kendimize, ailemize, komşularımıza, bölgemize, ülkemize ve içinde yaşadığımız evrene karşı sorumluluklarımız vardır. Bu sorumlulukların bilincinde olan ve adaleti temel ölçü ve mizan kabul eden bir insanın yanlış yapma riski olabilir mi? Elbette olamaz. Bu güzel düsturlarla hayatını inşa eden ve gelecekle alakalı planları, projeleri ve projeksiyonları bu sorumluluk perspektifinde düşünen fertlerden oluşan bir toplum, özlenen bir toplumdur. Kimisi buna “hayal” diyebilir. Evet, bu bir “hayal”dir. Zira, hayali olmayanın geleceği yoktur. Ancak, bu gerçekleşebilir bir “hayal”dir. Kadim medeniyetimizde, bu örnekleri görmek zor değildir. “Asr-ı Saadet” ve sonraki dönemlerde çokça örnekler vardır. Zira adalet, medeniyet tasavvurumuzun ve Aziz İslam’ı bir “Hayat Tarzı” olarak gören Müslümanın özünde saklıdır.
Hz. Ali’nin “Adalet” ile ilgili şu sözleri çok anlamlıdır:  
“Adalet, ülfet(kaynaşma) doğurur, Zulüm ise insanı saptırır (doğru yoldan çıkarır).
Adalet, insaftır (insanlarla eşit şartlarda yaşamaktır).
Adalet, hayattır ve en hayırlı hükümdür.
Adalet, hükümlerin hayatıdır ve yöneticiler için bir erdemdir.  
Adalet, kurtuluş ve yüceliktir ve bağışların en yücesi adalettir.
Hükümdarların en üstünü, adil olandır.”      
Mizanı, ölçüyü, hikmeti, ülfeti, merhameti, insafı, hayırlı hükmü, kurtuluş ve yüceliği esas alan ve bu sütunlar üzerine inşa olan “adalet”, “mikro evren” ve “âlemin özü” olan insanı inşa etmek ister. İçinde yaşadığımız bu dünya da böyle inşa olmuş bir insanı bekler. Böyle insanlardan oluşmuş bir toplum, ne güzel bir toplumdur! Böyle bir toplumu inşa etmek için hepimize sorumluluklar ve görevler düşmektedir. ŞEMSETTİN DURSUN

 

 

Ya RABBİ!Tövbesi bile tövbeye muhtaç bizleri sensiz bırakma.içimizdeki sabi kulların hürmetine musibet verme.Şımardık,affet bizleri.Biz sensiz,secdesiz,camisiz ve vatansız bırakma Allah’ım.En büyük gurbet,sana olan uzaklıktır.Sensizlikten sana sığınırız.Bizi sensiz bırakma Allahım! "Yaratana hamd olsunYaratıp imtihan edene

İmtihandan geçirip zafere erdirene,Bilinçleri bileyip sabırlar verene,Rahman olana

Rahim olana,Muin olana,Hamd olsun" Dua eden insan anlar ki,Bir güç var,

Onun kalbinden geçenleri işiten,Her şeye eli yetişen,Her bir arzusunu bilen,

Acizliğine merhamet eden. Ey dualara icabet eden;Şan Senin,Yücelik Senin,

Rahmet ve Magfiret Senin.Bizi, sevdiklerimizi, sevenlerimizi esirge ve bağışla

.ALLAH'IM Zikrinle lisanımızı dillendir.Kelâmınla kalbimizi nurladındır

Rahmetinle Gönlümüzü güzelleştir Sevginle Ruhumuzu aydınlat ,Aşkını ve sevgini kalbimize nakşeyle,Korkunla Yüreğimize imân ve teslimiyet ihsân eyle!

Mağfiretinle Bedeninizi canlandır. Ey bize bizden Yakın olan ALLAHım!

Acı günümüzde sabırdan, tatlı günümüzde şükürden ayırma! Her halimizde bizi Rahmetinle sarıp sarmala, mağfiretinle bağışla! Hayatı ve ölümü hakkımızda hayırlı eyle! Allahım Bu saatte İbadeti için kalkanların ibadetlerini,El açıp dua edenlerin dualarını kabul eyle,Çoluk çocuklarının rızkı için kalkıp yolara düşenlerin rızkını bol eyle. .. "Ey her şeyi bilen Rabbim kalbimizin kirini İslam'ın nuruyla yıka bizi aydınlat,bağışla,Allah'ım bizi sıratı müstakim üzerine gidenlerden,hak yoldan dönmeyenlerden eyle,Elfettah isminin hürmetine karanlıklarımızı dağıt Umut bekleyen gariplere kurtuluş nasip eyle,Amin

Esselamü Aleyküm Hayırlı sabahlar

 

Türkiye insanı doğru ilimden uzak nefsani ve şeytani alemlerde şekillendi cumhuriyet tarihi boyunca filimler diziler futbol haramlar insi cinni şeytanlar şirk küfür zülüm hep hayatımızın parçası oldu nice şerefsiz şerefli diye şişirildi önderimiz liderimiz kurtarıcımız oldu kimi kimden kurtardılarsa Ahlaksızlık vicdansızlık Adaletsizlik hayatımızın temel taşlarıydı şeytan içimizde karargahını kurmuştu din adına sahneye çıkanlarında siyasilerinde sermayesi olan koyun sürüsü olarak yaşadık Dinimiz ise nefsimizin Dini olmaktan ileri gitmedi ruhbanlık çare diye satıldı Emperyalist Siyonist kapitalist satanist faşist komünist kültür emperyalizmiyle yapacağı tahribatı yaptı bugün az çok kurani ilimlere aşina olunca bu cinayetleri daha net görebiliyorum hala uykudayız çocuklarımızın bizden alacağı fazilet adına fazla bir şey yok ye iç dışkı çıkar hayvan dediğin daha iyisini yapıyor ve insanlardan daha vicdanlı hem Rabbine isyanıda yok daha güzel ibadet yapıyorlar ey insan sana yaradılış gayeni unutturdu insi cinni şeytanlar. İnsanlar uykudadır ancak öldüklerinde uyanırlar .H.Şerif

 

Her şey ALLAH(cc)tan ölçüsünü nasıl anlamalıyız Hayır ve ibadetlerde güzel Ahlakta muaffak olabiliyorsak başta aldığımız ehli imanın mümin kulların  ihlaslı dualarının temiz arkadaşlıkların  neticesi helal namuslu Ahlaklı Adaletli vicdanlı merhametli bir kişiliği yakalarız tabbiiki iradei cüziyemizi hayra ibadete zorlamakta bizim işimiz olacak haliyle her hayır ALLAH(cc)tan gelir şerleride ALLAH(cc) başta melun şeytanın telkinlerini dinlersek ve kötü Ahlaklı haramzade şirk küfür zülüm ehliyle aynı ortamları paylaşır arkadaşlık edersek nefsimize uyup onlar gibi olmayı normal görürsek onların karakterine boyanır iradei cüziyemizi şer yolunda harcarsak  ALLAH(cc)ta şerleri halkeder her iki durumdada ALLAH(cc) Adaleti ve hikmeti gereği yaptığı sadece takdir etmektir hesap ise Mahşerde birde zülmen senin iradeni hiç hükmüne getirip sihirle büyü ile iftira ile yalan ile gıybet ile hased ile sana yanlış yaptırılıyorsa orada ALLAH(cc) sadece takdir edicidir hak sahibinin hakkını Mahşerde elbetteki alacak hak sahibine verecek.   Şeytan sizi ateşli azaba çağırıyor,siz ALLAH(cc)a koşun.A.Kerime

 

 Bir tane Halil Dudak bir tane Habip Dudak var oda yalnız kendisi şucu bucu diye değişik platformlarda profilini dikerek çirkef çıkarları için kullananlara ruhunun güzelliklerini gaspedip gerçeğini savunmasız bırakanlara asla hakkımı helal etmiyorum yetmemiş insi cinni şeytanlarla yoğurup sen busun diyenlere ebedi lanet birileri kulluğu bırakıp ilahlığa soyunmuş şirkin küfrün zülmün haramların mimarı olmuş yinede en doğrusu kendini sanıyor öylelerin şerrinden koru ya Rab.

 

"İSLAMDA ANNELER BABALAR GÜNÜ DİYE BİR ŞEY YOK, ÇÜNKÜ HER GÜN BİZİM İÇİN ANNELER BABALAR GÜNÜDÜR"
İslâm’da doğum ve ölüm günü kutlamaları olmadığı gibi, kâfirlerin bayramlarının ve çıkardıkları uyduruk günlerin onlarla birlikte kutlanması da yoktur. 
Din adına konuşanlardan bazıları şöyle demekteler:
“Anneler Günü, Babalar Günü, çocuğun yaş günü, hanımla beyin evlilik yıl dönümü, hatta Yılbaşı.. gibi daha ziyade dışarıdan gelme yabancı âdetler, aslında iyiliklere vesile yapılabilecek âdetlerdir. Bunların içeriğini İslam’a göre düzenleyip uygulamakta mahzur olmaz…” diyerek din tahripçiliği yapmaktadırlar.
Subhanallah! Nasılda hüküm veriyorlar? İşte bu zihniyet, ümmeti batılıların işgaline uğratan zihniyettir. Batı, leştir. Batı, hastalıktır. Batı, pisliktir. Leşte, pislikte güzellik arayanların hastalanması da gayet normaldir.
Ümmetin bu zilleti de zaten bizim olanları bırakıp kâfirlerin olanlara sarılmasından kaynaklanmaktadır. Bu zilleti, bu İslam ümmetinin içerisine düşeceği taklit ve bozulma felaketini Peygamberimiz tarif ederken “Hristiyan ve Yahudiler bir kertenkele deliğine girseler siz de oraya gireceksiniz.” (Buhârî, Enbiya, 50) diye buyurarak tarif etmiştir.
İslâm toplumunun örfünü-âdetini, gelenek-görenek ve ananesini belirleyen kâfirler olamaz. Müslümanın kâfirlerin öğretilerine, kâfirlerin bayramlarına, kâfirlerin günlerine ihtiyacı yoktur. Dinimizde eksiklik yoktur ki, kâfirlerden aldıklarımızla tamamlayalım. 
 Vahşi batı Kapitalizminin tüketiciliği körüklemek, inaçnç ve Kültürleri iğdiş etmek için, kendi dogmalarından uydurdukları bu gibi günler Müslümanlara ait günler değildir. Bu günler, İslam ve insanlık düşmanı ABD’nin izni ve desteğiyle insanlara sunduğu günlerdendir. ABD, İslâm ve Müslüman düşmanlığı ile hareket eden bir küfür ve zulüm devletidir. Küfrünü ve zulmünü dünyaya yayarken, bu azgın uygarlığın insanlığa verebileceği bir şey yoktur. Hele hele Müslümanların onlardan alacağı hiçbir değer yoktur. Ne kadının değerini, ne annenin değerini biz onlardan öğrenecek değiliz. 
Anneler günü denilen gün, aslında farklı ülkelerde yılın farklı günlerinde kutlanılmaktadır! Söylendiğine göre anneler günü, Antik Yunanların Yunan mitolojisindeki pek çok tanrı ve tanrıçanın annesi olan Rheaonuruna verdikleri yıllık ilkbahar festivali kutlamalarıyla başlar. Antik Romalılar da ilkbahar festivallerini İsa’nın doğumundan 250 yıl öncesinden ana tanrıça Kibele onuruna kutluyorlardı. ABD’de Anna Jarvis’in kaybettiği kendi annesi için 1908 yılında başlattığı anma günü, 1914 yılında Kongrenin onayıyla Amerika çapında genişledi. Yine babalar günüde 19 Haziran 1910 yılında ABD’de kutlanmış, 1972 yılında da ABD’de resmi tatil ilan edilmiştir.
Türkiye de anneler gününü resmen kutlama kervanına 1955 yılında katılıyor. Bugün kapitalist kültür sömürüsünün ana unsurlarından olan anneler günü, annemize duyduğumuz saygı ve sevginin tesiriyle yayıldı ve böylece kapitalist hakimiyet küreselleştirildi.
Sevgilileri, anneleri, babaları derken dalgalar halinde bütün bir yılı tüketim çılgınlığıyla dolduruyor ve saygının, sevginin tüm hayatı dengeli biçimde kuşatması gereken derin ruhunu kaybediyoruz. “Anneler günün kutlu olsun.” Sözümüzü Rabbimiz nasıl karşılar bir düşünelim. Peygamberimiz bizden duyacak olsa nasıl karşılar çok çok iyi düşünelim.
Annemize saygımızı sunacaksak neden neden ille de böyle bir günle sınırlı olsun? Neden tüm yeryüzü toplumlarını türettiği çeşitli ritüelleri benimseterek küreselleştirip sömürülerini sürdürmeye çalışanlara teslim olalım? Bizim dinimiz eksiksiz olarak her şeyin hakkını adil bir şekilde tahsis etmiş, özellikle Cennetin ayakları altına serildiği Annenin hakkınıda yılın 365 gününe yayarak en güzel şekilde ortaya koymuştur. Bu hususta ki bir çok Ayet ve Hadisten bazıları,
“Rabbin kendinden başkasına kulluk etmemenizi ve ana-babaya iyilik etmenizi emretmiştir. İkisinden birisi ya da her ikisi, senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara; “öf!” bile deme. Onları azarlama. Onlara güzel söz söyle. Onlara rahmet ve şefkat dolu tevazu kanadını ger. Onlara alçak gönüllü ve şefkatli davran ve onlar hakkında dua edip şöyle de: “Ey Rabbim! Bunlar küçükken beni nasıl yetiştirip büyüttülerse, Sen de onlara merhamet et, acı!” (İsra: 17/23-24)
“Biz, insana ana-babasını (onlara karşı iyiliği) tavsiye ettik. Anası onu zayıflık üstüne zayıflık çekerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içindedir. Hem bana, hem anne ve babana şükret, dönüş yalnız Banadır.” (Lokman:31/14) Bu ayetler, bir ömür boyunca bütün bir hayata, bütün günlerimize serpilmesi gereken bir bakış açısı değil mi? Bize şefkatle kol kanat geren anne babalarımızı hemen her gün dururken, anneler/babalar gününde anma ile bağdaşabilir mi? Biz bu İslami bakışı ihmal edip, yıl boyunca unuttuğumuz anne babalarımızı senede bir hatırlayıp “Anneler  (veya babalar) günü kutlu olsun!” dersek, bu tutumumuza Allah rahmet eder mi
Bu taklitçiliğimiz öylesine derinleşiyor ve detaylanıyor ki, hak, hukuk, huzur ve adalet ikliminden ibaret olan kendi medeniyetimiz bu taklitlerin gölgesi altında kararıp yeni nesillerimizin gözlerinden kayboluyor. Bize yakışan bu değil.
Tüm güzellikleri Yüce Yaradan’ın lütfettiği 365 güne ve tüm ömrümüze yaymak dururken, neden günleri kadınlar, sevgililer, anneler, babalar günü yaftalamalarıyla sınırlıyor ve söndürüyoruz.  Sırf kapitalizm, tüketim kültürü ve ruhsuz maddecilik yüreklerimizi daha fazla semirsin diye türetilen bu tür günleri sürüler gibi taklit etmek ve kültürel bir esarete boyun eğmek bizim gibi değerli milletlere yakışır mı? 
Ey! Müslüman kardeşim, batılıların peşinden gidipte Dünyada zelil olup, Ahirette de bin pişman olma. Gelin, şu  gâvurların günlerini bırakın! Kendi günlerinize dönün!Gelin, gâvurların sistemlerini bırakın! Kendi sisteminize dönün!
Gelin, gâvurların batıl yolundan ayrılın! Kendi hak yolunuza dönün!
Son Cümle; ANNELER GÜNÜ DENİLEN GAVUR BAYRAMINI ŞİDDETLE REDDEDİYOR, LA DİYORUM.Osman AYDIN'DAN...
 
 

Allah cc korkusunun eseri yapacağın doğru işlerdir kişi  yanlış işler yaparak sevdiğini kaybetmekten korkmalı fazilet hissi insanlarda Allah cc korkusundandır Devletin başındakiler cemaatler başındaki şahıslar Allah cc ve Resulünün asm kurani ölçülerin cephesinde vatanına kudsi değerlerine sevdalı olduğu sürece deskekçisiyim ihanette olanınsa düşmanıyım Ahlaklı bir duruşunuz yoksa

dini veya fikri duruşunuzun hiç bir kıymeti yoktur. yemeği biraz fazla kaçırınca bir harama bakınca belki elinde olmadan küfür edince bugünün dünyasında müslüman kafir damgası yiyor tövbede etse yine kafir ancak kul hakkı yiyene şirk koşana haramzadeye zülmedene ses yok şeytanın dini hakim .

Bize saldırmayı düşünmüyorsanız S400 lerin size bir zararı yok Hulusi Akar biz çöplüklerde büyümüş çiçeğiz yazdığımız eser özlemlerimiz yoksa fazlasıyle ham insanlarız koşulsuz sevgi sadece Allah cc ve Resulünün asm belki ana babamızın çocukların hakkı çoğumuz bencillikle kibirle tam tersini yapıyoruz çirkin günahlarımı bir masum mazluma güzelliklere ehli iman ehli namusa aileme bela etme ey Adili mutlak Erhamürrahimin benide rızana uygun yaşat.

 

Ben nimet veren değil nimet yiyenim. Yerdeki ve gökteki hazineler ALLAH(cc)ın

dır.A.Kerime medem bir damla suyu bir anlık havayı zerre gıdayı yaratmaya bizim gücümüz yetmez zerre nimete afiyete sonsuz Elhamdülillah aczimizi anlayıp kulluğun şuuruyla Ebedi hayatı kazanmanın gayretiyle her şeyde ilahi rızayı bütün kalbimizle hissederek Aklımızla şuurumuzla kabullenerek dosdoğru kul olmalıyız.

 

 Üç aylık bebeğini son kez emzirip ,seni bana ALLAH(cc) verdi .Bende seni ona emanet ediyorum deyip şehid olan ağabeyinin tüfeğini alarak  sokağa fırlayan ve Bebem anasız büyür Vatansız büyüyemez  diyerek cepheye koşan  Nene hatunu ölüm yıldönümünde Rahmetle anıyoruz ALLAH(cc) ın Rahmeti üzerine olsun.

 

Ölülere okunan kuran onlara bir faydası yok diyenlere Kurandan cevap.Haşr süresi Ayet -10-Onlardan sonra gelenler ise şöyle derler: “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin.”

 

Sanayi Teknoloji Bakanı Mustafa Varank ‘ın TBMMeclisindeki konuşmasını dinledim ve AKP zihniyetinin büsbütün boş olmadığını bir yandan düşmanlarına zaman zaman   bize göre gereksiz tavizler vermişsede halkını belki tatmin edecek bir duruş göstermemişsede sosyal Adaletin hakkını verememişsede  Türkiye cumhuriyet tarihinde görmediği cesur hamleleri üstü kapalıda olsa AKP döneminde gördü Tayyip Erdoğanın bir sözü vardı aynen Rahmetli Adnan Menderes gibi köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyeceğiz demişti Rahmetli Adnan Menderes başaramadı içimizdeki hainler CHP zihniyeti başını yedi ancak onun mirasını devralan Turgut Özal ve şimdi Tayip Erdoğan bütün olumsuzluklara rağmen zor olanı başardı başarıyor bende bugüne dek yanlışlarını görebildiğim ölçüde eleştirdim ancak doğrularınada destek ve duamı eksik etmedim milli ve manevi değerlerimize sahip çıkacak Vatanın ve Vatandaşın hayrına doğru iş yapan herkes gönlümüzde yaşayacak ALLAH(cc) yinde hepimizi ıslah etsin yanlışlardan israftan arındırsın insaflı vicdanlı Akıllı Ahlaklı Adaletli merhametli idareciler nasip etsin inşallah.

Bu şehid kanıyle sulanmış Vatanda Bereket arıyorsanız Her türlü harama karşıda köklü bir mücadeleniz olsun haramları kanunlarınızla korumaktan vazgeçin artık.

 

Sizin Hayırlınız Dünyasınıda Ahiretinide yapandır.H.Şerif Hiç ölmeyecekmiş gibi Dünya için yarın ölecekmiş gibi Ahiretin için çalış.H.Şerif Akıllı insan Dünyası için Ahiretini feda etmez.Dünya muhabbeti bütün hataların başıdır.H.Şerif evet ibadet on kısımdır dokuzu helal kazanmaktır.H.Şerif Doğru tüccar Peygamberlerle(asm) şehidlerle(ra) Evliyalarla(ra) haşredilecek.H.Şerif Dünyadanda nasibini unutma .A.Kerime bütün bunlar ders veriyorki helaliyle güzel Ahlakıyle doğruluğuyla namusuyla Dünyasınıda Ahiretinide kazanır insan tabbiki önemli olan Farz ibadetleride ihmal etmemek Dünyasını kazanmak için bir meslek sahibi olmak her şeyden bir şeyleri bir şeydende her şeyi bilmek bir meslekte uzman olmak belki birkaç meslekten anlamak cihazlanmak faydalı kitaplar okumak özellikle kuran ve sünnetin dersini almak gerek Dünyevi gerek uhrevi işlerinde ne büsbütün tenbellik nede kendini yıpratacak kadar çalışmak yani ifrata ,tefrite girmemekte önemli

Dünyamızıda Ahiretimizide fesada uğratan en önemli husus haramlara dalmaktır her türlü haramdan haramzadeden  şirk,küfür ve zülüm ehlinden uzak olursan hayatın bereketlenir.  Her bir masum mazlum ,helalinden rızkının peşine koşanlar özellikle bacılarımız analarımız ALLAH(cc)a emanet ,onlara fitne muamelesi yapanlara ALLAH(cc) düşmanı etiketi takanlarada ALLAH(cc)iyi gün yüzü göstermesin inşallah

 

 

ÜÇ PARÇA EKMEK 
 
Hz. Ali'nin ağabeyi Ca'fer b. Ebû Tâlib'in oğlu Abdullah, sıcak bir günde, bir kabilenin hurmalığına inmişti. Abdullah burada dinlenirken, hurmalıkta çalışan köleye, yemek vakti 3 parça ekmek geldiğini gördü. Adam ekmeklerden birini ağzına götürmek üzereydi ki, birden önünde açlığı her halinden belli bir köpek belirdi. Köle elindeki ekmeği köpeğin önüne attı. Köpek ekmeği derhal yedi. Köle ekmeğin ikinci parçasını da attı. Köpek bunu da bir kerede sildi süpürdü. Köle bunun üzerine üçüncü parçayı da köpeğe verdi. Kalkıp, yeniden işine dönmek üzereydi ki, olup biteni uzaktan seyreden Abdullah, yaklaşıp sordu:
–Ey köle, bugünkü yiyeceğin ne kadardı? Köle sıkılarak cevap verdi:
–İşte bu 3 parça ekmek...
–O halde neden kendine hiç ayırmadın?
– Baktım ki, hayvan çok aç. O halde bırakmak istemedim.
–Peki, sen ne yiyeceksin şimdi?
–Oruç tutacağım. Bunun üzerine, Abdullah b. Ca'fer, köleden sahibini, evinin nerede olduğunu sordu. Sonra da gidip adamdan bu hurmalığı içindeki köleyle birlikte satın aldı. Sonra döndü, köleye bu tarlayı ve onu sahibinden satın aldığını söyledi ve ekledi:
–Seni azad ediyorum. Bu hurmalığı da sana hediye ediyorum. Cömertliğiyle meşhur Abdullah b. Ca'fer, kendisinden daha cömert birini tanıyıp tanımadığı sorulduğunda, bu olayı anlatır ve:
–Ama o köpeğe topu topu 3 parça ekmek vermiş; sense ona koskoca bir hurmalığı ve hürriyetini vermişsin, dediklerinde, şu karşılığı verirdi:
–Ama o elindeki her şeyi verdi; ben ise elimdekinin bir kısmını.
 
Ey Rabb'imiz! Bizlere ikrâm ve ihsan etmiş olduğun nimetlerle rızanı elde edebilmeyi cümlemize nasip eyle
 
Şirk ,küfür ve zülmün iman hizmeti diye satıldığı,haramzadelerin evliya geçindiği, kafire velayeti layık gören , yahudiye felsefeciye cihad Ruhunu yakıştıran her saniye kul hakkı yiyen ve masum mazlumu günah keçisi yapanların kurbanı Müslüman Dünya şeytan ne emir veriyorsa dinleri o fitne tam gaz cehenneme koşuyoruz..
 

"Rabb'inin Huzurunda Durmaktan Korkan ve Nefsini Hevâ ve Hevesten Alıkoyan Kimseye Gelince, Cennet Onun Varacağı Yerin Ta Kendisi Olacaktır."
(Nâziât: 40-41)"Gördün mü O Nefis Arzusunu İlâh Edineni?"
(Furkân: 43)

"Gerçekte Onlar Hayvanlar Gibidir, Hatta Onlar Daha Şaşkın Haldedirler."(Furkân: 44)

"Ey Allah'ım! Gözümü Açıp Kapatıncaya Kadar Beni Nefsime Bırakma ve Bana Verdiğin İyi Şeyleri Geri Alma."(Bezzâr)

NEFİS TERBİYESİ, NEFİS DERECELERİ,SIFAT-I HAYVANİYE VE KURTULMANIN YOLLARI

 Nefsi terbiye etmek için birinci plânda ölümü çok anmak ve çöl yolculuğuna çıkacak olan bir insanın bu tehlikeli yolculuktan başka bir şey düşünmediği gibi düşünmek lâzımdır.

Şu kadar var ki lütuf ancak Allah-u Teâlâ'dan gelir. Kişi helâl lokma yemeye dikkat ederse, ihlâs ile ibadetlerine devam ederse, nefsinin arzu ettiği şeyi yapmayıp, arzu etmediği şeyi tercih ederse, merdivenden yukarıya çıkmaya başlar.Tarikat merdivenlerine bu üç şeyle çıkılır. Bütün bunlar ilâhî lütuftur, O verecek ki sen yürüyeceksin. Merdivene basa basa çıkarsın. Ruh ve nefis iki ordu gibidir, devamlı harp halindedirler. Hangi taraf ne kadar alırsa orası onundur.Hepsini alırsa işgal eder, diğerini esir alır. Ruh iyiliğe meyyaldir, nefis kötülüğe meyyaldir. Hangisi beslenirse o iktidara geçer.İşimiz rızâ olsun, nefsimiz değil, ruhumuz doysun.(Ömer Öngüt -kuddise sırruh-)

 Bir insan "Kalp, Ruh, Sır, Hâfâ, Ahfâ" letaiflerini geçmedikçe hayvani sıfatından kurtulamıyor. Bunun izalesi için nefsin derecelerini geçmesi lâzım.Bunu duyurarak, sizleri uyandırmak istiyoruz. Bu mevzular bir çok kitabımızda detaylı bir şekilde açıklandığı halde, okunmadığı için bilinmiyor. Sıfat-ı hayvaniye'den de kurtulanamıyor. Bunun için bu mevzuyu güzel bir şekilde okumak ve anlamaya çalışmak gerekiyor.

Şimdi şöyle düşünün; Hakk Celle ve Alâ Hazretleri bu yolu sevmiş, seçmiş. Kimseye vermediğini vermiş. Hayvan olarak mı çıkılsın yani? Bu ne kadar ağır bir şeydir. Cenâb-ı Hakk'a sığınalım, sıfat-ı hayvaniyeden çıkmak için hiç olmazsa letaifi bitirelim.Birinci mektebi bitirirsek, dilerse diğer mektepleri de lütfeder, dilerse de hiç olmazsa da hayvani sıfatlardan kurtulmuş oluruz.Tarikatın bir zâhirî, bir de bâtınî manası vardır.Zâhirî manası; tarikat-ı aliye'ye girersin çalışıyorsun, namaz kılıyorsun, zekât veriyorsun ama zâhirî kısmındasın.Bâtınî kısım ise Cenâb-ı Hakk buyuruyor ki:"İçinizde... Görmüyor musunuz?" (Zâriyât: 21)O içindekiyle meşgul, öteki dışındakiyle.Bâtınî kısmında alınanlar, zâhirî kısmında çalışanlar.Kimisi yıpranırcasına çalışır, kimisi sessiz-sedasız. O O'nunla meşgul, o da zâhirle meşgul.Hataya düşenler nereden düştüğünü, kaybedenler nereden kaybettiğini bilmiş olsun. Kişi nerede olduğunu bilsin. Hataya düşenler gibi olmamanız için; ilim, amel, ihlâs, mahviyet lâzım. Bunlar olmadıkça terakkiyat mümkün değil.Bâtınî kısım içeride başlar. Lâfza-i celâl ile dereceleri çıkar. "Kalp, Ruh, Sır, Hafâ ve Ahfâ"dan geçmek lâzım. Geçmedikçe sıfat değişmiyor.Sıfatların, sıfat değiştirmesini basit bir şekilde şöyle anlatalım:Vücutta iki ruh var, birisi ulvi, birisi sufli. Ulvi ruh vücutta hakim olursa nefis onun emrine tabi olur. İnsan ilâhi emir ve hükümlere göre hareket eder. Fakat nefis hakim olursa, ruh hükümsüz kalır, bütün işleri ve icraatları nefis yapar. Nefis "Kalp"tedir. Bir insan hakikaten emir olarak Hazret-i Allah'ın lâfzını çeker "Allah, Allah, Allah!" derse, lâfza-i celâl nur olduğu için nefis bu nura tahammül edemez, "Kalp"ten çıkmak zorunda kalır. Çıkar ama evi terk etmez. Başka odaya girer. "Kalp"ten "Ruh"a, ruh odasına girer. Bu sefer zikir "Ruh"a geçer. Lâfza-i celâl çekile çekile orayı da terk eder. "Ruh"tan "Sır"a, "Sır"dayken de zikir yapılır, oradan da "Hafâ"ya, "Hafâ"dayken de zikir yapılır, oradan da "Ahfâ"ya kaçar. Boşaltıyor evi. Çünkü ölüme mahkûm olacak."Ahfâ"dan da bir insan onu çıkarmaya muvaffak olursa "Nefs-i kül"e geçer, oradan da "Allah, Allah, Allah birdir!" deyip çıkarmaya muvaffak olursa sıfatı küçülür ölmez, bundan sonra murakaba dersine geçer yükselmeye başlar ve o zaman sıfatta değişir.Bunlar geçilmedikçe sıfatlar değişmez. Onun için dış aleme değil, iç aleme çalışalım.

Nefisle Mücadele ve Çok Sığınmak:Bu noktada mühim bir incelik vardır. Ruh ne kadar kuvvet bulursa bulsun, kişi bu tecelliyâtı Allah-u Teâlâ'nın lütfundan olduğunu bildikçe muhafazadadır. Kendisinden bilirse helâk olur, yahut o an için bırakılır. Allah-u Teâlâ nefsine ruhsat verir ve musallat eder. Ruhsat nispetinde musallat olur, müsade edilmezse yine bir şey yapamaz. Bu noktada Allah-u Teâlâ'ya nasıl sığınmak ve merbudiyet kurmak gerektiğini, kişinin bırakıldığı anda düşmanın kendisini istilâya hazır olduğunu belirtmek istiyoruz.

Âyet-i kerime'de:"Eğer Rabb'inden bir işaret görmemiş olsaydı, belki Yusuf da ona kastetmiş gitmişti. Böylece biz ondan kötülüğü ve fuhşu bertaraf ettik. Çünkü o bizim ihlâslı kullarımızdandı." buyuruluyor. (Yusuf: 24)Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in bir duâları şöyledir:"Ey Allah'ım! Gözümü açıp kapatıncaya kadar beni nefsime bırakma ve bana verdiğin iyi şeyleri geri alma." (Bezzâr)Diğer bir duâları da şöyledir:"Beni nefsime bırakma! Eğer sen beni nefsime bırakırsan, nefsim beni kötülüğe yaklaştırır ve iyilikten uzaklaştırır."Mücadele etmek suretiyle Allah-u Teâlâ'ya sığınmaktan başka kurtuluş çaresi yoktur. Kişinin son gayretiyle mücahede ve mücadelesini yapması, sonra da yapamadığını anlayıp Allah-u Teâlâ'ya sığınması gerekir. İşte nefisle mücadele budur.Âyet-i kerime'de:"Nefis olanca şiddetiyle kötülüğü emreder." buyuruluyor. (Yusuf: 53)Nefsi size şöyle tarif edeyim:"Nefsimin küçücük olduğunu gözümle görsem -ki Allah-u Teâlâ dilediğine gösterir-, bu küçük nesne bin parçaya ayrılsa, bir parçasından Allah'ıma sığınırım. Değil binde birinden, tozundan Allah'ıma sığınırım. Çünkü onun şerrinden ve hile-i desiselerinden beni ancak Rabb'im kurtarır."İmran bin Husayn -radiyallahu anhümâ-dan rivâyete göre, Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şu duâyı talim buyurmuştur:

"Ey Allah'ım! Bana hidayetimi ilham et. Beni nefsimin şerrinden koru." (Tirmizî)Nefsi terbiye etmek için birinci plânda ölümü çok anmak ve çöl yolculuğuna çıkacak olan bir insanın bu tehlikeli yolculuktan başka bir şey düşünmediği gibi düşünmek lâzımdır.Şu kadar var ki lütuf ancak Allah-u Teâlâ'dan gelir. Kişi helâl lokma yemeye dikkat ederse, ihlâs ile ibadetlerine devam ederse, nefsinin arzu ettiği şeyi yapmayıp, arzu etmediği şeyi tercih ederse, merdivenden yukarıya çıkmaya başlar. Tarikat merdivenlerine bu üç şeyle çıkılır. Bütün bunlar ilâhî lütuftur, O verecek ki sen yürüyeceksin. Merdivene basa basa çıkarsın.

Ruh ve nefis iki ordu gibidir, devamlı harp halindedirler. Hangi taraf ne kadar alırsa orası onundur. Hepsini alırsa işgal eder, diğerini esir alır.Ruh iyiliğe meyyaldir, nefis kötülüğe meyyaldir. Hangisi beslenirse o iktidara geçer. İşimiz rızâ olsun, nefsimiz değil, ruhumuz doysun.İmam-ı Rabbanî Hazretleri de nefsi şöyle tanıtıyorlar:

"Bütün fesadın kaynağı nefs-i emmaredir. O zâtî bir hastalıktır, öldürücü bir zehirdir. Kulluk makamına zıttır." (Mektubât. 440. Mektup)

"Şeytanın hilesi çok zayıftır. Ne yapıyorsa, düşman olan nefsin ona yardım ve yataklık yapması ile yapar. Gerçekte bizim belâmız ruhlarımızın da düşmanı olan nefs-i emmare'dir. Bu hasis düşmandan başka kendine düşmanlık yapan hiçbir şey yoktur. Hariste olanlar ne yapıyorsa onun yardımı ile yapmaktadırlar.

Öyleyse yapılması gereken şey nefsin başını kesmektir. Ona boyun eğmekten kaçınmaktır." (445. Mektup)Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyurmuşlardır:"En şiddetli düşmanın iki yanın arasındaki nefsindir." (Beyhakî)

Nefis öyle bir mahlûktur ki, zâlimdir, kâfirdir, Allah-u Teâlâ'ya bile karşıdır. Gaye bu kâfiri müslüman etmektir. Nefisle mücadeleden maksat da budur, yani nefsi tortularından süzmek, hülâsasını meydana çıkarmak ve insanî nefis hâline getirmektir.

Nefsin her bir arzusu bir put mesabesindedir. Süflî nefsi, his ve meyillerinden arındırıp tezkiye etmedikçe kişi nefsin putlarına tapmaktan kurtulamaz.Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde:"Gördün mü o hevâ ve hevesini ilâh edinen kimseyi?" buyuruyor. (Furkân: 43)İnsanlar nefislerinin hevâ ve heveslerine tâbi olunca nizam ve intizam bozulur, hayatın gerçeklerinden uzaklaşılır. 

Tarikattaki terbiye :İlk nefis terbiyesi tarikatta başlar. Zira Tarikat-ı aliye'ye dehalet etmeyen bir kimse, nefsini tanıyıp tehlike ve tuzaklarından haberi olmaz ki onunla mücadele etsin, ıslahına çalışsın.Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir Hadis-i şerif'lerinde:"Küçük cihaddan büyük cihada döndük."Buyurarak kâfirle olan cihadı küçük, nefisle olanı büyük saymıştır.İnsanın kendi nefsi ile cihad etmesine "Cihad-ı ekber" denilmiştir. Çünkü düşmanların en büyüğü nefistir. Bir insanın sana yapacağı en büyük düşmanlık seni öldürmesidir. Bu ise şehâdetine vesile olduğu için, seni en yüksek mertebeye erdirir. Nefsin elinde ölürsen ebedi hayatın mahvolur.Bir Hadis-i şerif'lerinde de, nefsin bir mümin için ne büyük tehlike olduğunu haber veriyorlar ve şöyle buyuruyorlar:"En şiddetli düşmanın iki yanın arasındaki nefsindir." (Beyhakî)Kişi Tarikat-ı aliye'ye dehalet eder etmez iç âlemine dönüş yapar. İç düşmanını görür, onunla mücadele ve mücahedeye başlar.

En büyük düşmanla mücadeleye girişildiği için Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz bir diğer Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyurmuşlardır:"Hakiki mücahid, nefs-i emmâresi ile savaşan kimsedir." (Tirmizî)

Abdullah bin Amr -radiyallahu anhümâ-dan rivayet edilen bir Hadis-i şerif'lerinde ise şöyle buyurmuşlardır:"Muhacir, Allah'ın yasakladığı şeylerden kaçınandır." (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 10)Mükerrem denilmeye lâyık olan insan, nefsini tezkiye etmiş, güzel ahlâk sahibi olmuş; içini, dışını, işini temizleyen, şeriat hizmetinde, tarikattaki esaslara nâil ve vâkıf olan insandır.

Allah-u Teâlâ bir Âyet-i kerime'sinde insanların kendilerini temize çıkarmalarını yasaklamakta ve şöyle buyurmaktadır:"Kendinizi beğenip temize çıkarmayın. Çünkü O, kötülükten sakınanı daha iyi bilir." (Necm: 32)İyiler de kötüler de gün gelecek Hakk'ın huzurunda seçileceklerdir.Nefis başlangıçta yeni doğan çocuğa benzer. Terbiye ile ıslah veya ifsada kabiliyetli bulunduğundan, bir ilim-irfan erbabının taht-ı terbiyesine girmeye muvaffak olursa; ilim, irfan ve fen öğrenerek terbiye olur, dünya saadetine ahiret selâmetine erer.

Nefsin her bir arzusu bir put mesabesindedir. Süflî nefsi, his ve meyillerinden arındırıp tezkiye etmedikçe kişi nefsin putlarına tapmaktan kurtulamaz.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde:"Gördün mü o hevâ ve hevesini ilâh edinen kimseyi?" buyuruyor. (Furkân: 43)İnsanlar nefislerinin hevâ ve heveslerine tâbi olunca nizam ve intizam bozulur, hayatın gerçeklerinden uzaklaşılır.Tarikat-ı aliye'deki nefis terbiyesine en güzel misal, yünlerin halı hâline gelmesidir.

Çok uzak yerlerden getirilen kirli ve karışık yünler evvelâ kazanlarda yıkanıp temizlenir. Sonra çeşitli taraklardan geçerek didik didik olur, tel tel ayrılır ve iplik hâline gelir. Benliği tamamen gider, renk renk boyandıktan sonra istenilen şekilde yumak olur.

Halı olabilmesi için de, bir dekoratörün kâğıda çizdiği dekorlar üzerinde renklerine ve ölçülerine göre yerleştirilmesi gerekir. Nihayet tezgâhlarda dokunarak bu ipliklerden en güzel halılar meydana gelir.

Daha önceleri üzerine bastığımız zaman ayağımıza dolaşan o kirli yünler, şimdi artık basmaya kıyamadığımız nâdide birer halı olmuştur. Hiç kimseyi incitmez.

İşte nefis de kirli yün gibidir. Ayrı ayrı bölümleri vardır. Temizlene temizlene, incele incele, taraklardan tezgâhlardan geçe geçe halı gibi olup, ayak altına serilmedikçe terbiye ve ıslahı mümkün olmaz, tarikat mektebi de bitmiş sayılmaz. O ana kadar fırsat buldukça kişinin hep ayağını dolaştırır.

Evvelâ didik didik yapacaksın, halı gibi olduktan sonra onu yere sereceksin. Ayak altına serdiğin zaman rahat ayak basabilirsin. Yoksa hilekârdır, emniyet etmeye gelmez.

 

Hakikattaki Terbiye:

Hakikattaki nefis terbiyesinin misâli de buğday tanesidir. Bir buğday tanesi toprağa düştüğü zaman önce çürüyor, varlığı yok oluyor. Sonra izn-i ilâhî ile filiz veriyor, birçok başak yetiştiriyor. Olgunlaşıp başını eğince ehli onu biçiyor. Harmanlarda atların ayakları altında, makinelerde haddelerin arasında çiğneniyor. Taneleri ve samanları ayrılıyor. Buğday ambara, saman samanlığa konuluyor.

Bütün bunlara rağmen buğdayın işi bitmez. Değirmene götürülerek taşların arasında ezilir ve un hâline gelir.

Bu kadarla da bitmez, su ile yoğrulup hamur olur. Sonra fırına atılır. Şiddetli ateşler içinde uzun zaman yanar ve pişer. Güzel bir ekmek hâline gelir. Ancak bundan sonradır ki faydalı bir gıda hâline gelmiştir.

Ekmek fırına girip piştiği gibi, insan da ibtilâ çeke çeke pişer ve olgunlaşır.

Rivayet olunur ki Musa Aleyhisselâm bir gün: "Yâ Rabb'i! Müminleri harplerde atların ayakları altında niçin çiğnetiyorsun, kullarını cehennemde niçin yakıyorsun?" diye münâcatta bulunur. Bunun üzerine Allah-u Teâlâ Cebrâil Aleyhisselam'ı göndererek ona buğday ekmesini emreder. Musa Aleyhisselâm buğdayı eker, biçer, harman yapar. Buğdayı ambara, samanı samanlığa koyar. Kalan hışırtıyı da yakarken Cebrâil Aleyhisselâm gelir. "Yâ Musa ne yapıyorsun?" diye sorar. "Buğday ektim, biçtim, harman yaptım. Buğdayı ambara, samanı samanlığa koydum. Hışırtıyı da yakıyorum." diye cevap verir O zaman Cebrâil Aleyhisselâm: "Allah-u Teâlâ da işte böyle yapıyor." buyurur.

Bir insanın beşeriyete faydalı olabilmesi için mânevî olarak ekilip varlığını yok etmesi lâzımdır. Ondan sonra çeşitli ibtilâlara, imtihanlara maruz kalır. Bu sıkıntılarda ihlâsını ve teslimiyetini ibraz ederse, tanenin samandan ayrıldığı gibi ayrılır. Ona ibtilâ verilmeseydi samanlar arasına karışıp gidecekti. Mânevî ibtilâ fırınlarında pişe pişe ekmek olur, ondan herkes gıdalanır. Artık onun kendisine âit hiçbir varlığı yoktur. Allah-u Teâlâ onu öyle bir hâle koyar ki, üstündeki varlığın sahibine ait olduğunu çok iyi bilir.

Bunlar Mürşid-i kâmil olan kısımdır. Allah-u Teâlâ ona o vazifeyi vermiştir. Veren O, gönderen O, yaptıran yine O. "Yaptım" diye bir şey yoktur. "Yaptım" dememesi için zaten onu o hâle koymuştur.

Diyelim ki sen bir buğdaysın, toprağa düştün ve çürüdün. Sonra tekrar filizlendin, başak verdin. Kesildikten sonra harman oldun. Tanelere ayrıldın. Taşların altına girerek öğütüldün, un oldun. Üstelik o toz da üfleyince yok oluyor. Peki senin varlığın nerede kaldı? Bütün fiiller Fâil-i mutlak'ındır. Mevlâ dilediğini dilediği yere koyar, dilediği yerde vazife gördürür. Bütün icraatların kendisine âit olduğunu dilediğine duyurur.

Âyet-i kerime'de şöyle buyuruluyor:"Allah kime dilerse ona kat kat verir." (Bakara: 261)Bu veriş, Allah-u Teâlâ'nın dilediğince olacaktır.

Marifetteki Terbiye:

Marifetteki terbiyeye gelince; Dağ kadar büyük bir kaya düşünün. Nefsin kendisini parçalamak, bu kayayı parçalamaktan zordur. Parçalandıkça, her bir parça ile nefsin bir varlığı atılır. Her parçanın atılışında da yükseldiğini ve terakkî ettiğini görür. Bu yükseliş çok süratlidir. Mümin-i kâmil'in kalbi Arşırahmân'ın fevkinde olduğuna göre, tasavvur buyurun ki o insanın ne kadar yükselmesi gerekiyor?

Kişi varlığını yok etmedikçe, eriyip hiç olmadıkça aslâ marifete erişemez.

Bu dağ gibi kaya paramparça olduğu zaman, içindeki öz meydana çıkar. Bu dağ parçalanacak ki o nur ortaya çıksın. Nefsin nurunu bulmak demek, onu halkedeni bulmak demektir. "Men arefe"nin sırrı burada tecellî eder.

Şimdi bir nefsin simsiyah durumuna bakın, bir de onu halkedene bakın. İşte oraya erişen o nurla erişir. Artık o karanlık nefsinin varlığından eser kalmaz. Vücudunun en kötü yeri iken, şimdi en iyi yeri olur. Çünkü o artık nurdur, o nur ile Âlem-i lâhut'a erişir. Başka türlü Lâhut âlemi'ne erişemezdi.

Hatta bazı kimselerin "Benim yolum tarikat yolu değil hakikat yoludur." demeleri insana ne kadar tuhaf geliyor. Halbuki tarikattaki mücadeleyi bilse, değil o yola girmek, hemen kaçar. Bu yolları yürümeden, Tarikat-ı aliye'ye ayak basıp hakikate çıkmadan, insanın mârifete ulaşması; ilkokulu okumayan bir insanın üniversitede okuyorum demesine benzer.

 

Netice Olarak:

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde kendisine inanan ve Resul'ünü tasdik eden kullarına; İslâm'ın bütün hükümlerini benimsemelerini, buyruklarını uygulamalarını, yasaklarını terketmelerini emir buyuruyor:

"Ey iman edenler! Hep birden tam bir teslimiyetle İslâm'ın sulh ve selâmetine girin. Şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır." (Bakara: 208)

Allah-u Teâlâ'ya gerçek mânâda teslim olun, hem dışınızla hem içinizle O'na itaat edin. İslâm'a bir başka şeyi karıştırmayın.

Hakk'a uymayıp, Hakk'ı kendi arzu ve heveslerine uydurmaya kalkışanlar hakkında Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'sinde şöyle buyurur:

"Eğer hak onların heveslerine uysaydı, gökler ve yer ile bunlarda bulunanlar bozulur giderdi." (Müminûn: 71)

Çünkü onların hevâ ve hevesleri bozuktur, farklı farklıdır, tutarsızdır.

Onlar nefislerinin arzularına meylettikleri için, Hakk'ı ve hakikati duymak, üzerinde düşünmek istemezler.

"Hayır! Biz onlara zikirlerini (şan ve şereflerini) getirdik. Fakat onlar kendi zikirlerinden yüz çeviriyorlar." (Müminûn: 71)

Ona iltifat etmiyorlar, ondan feyiz alarak nefislerini ıslâh etmek istemiyorlar. O sayede nefislerinin şerrinden kurtulmak arzusunda bulunmuyorlar, arzu ve heveslerine uymaya devam edip durmak istiyorlar.

Hesap ve cezâ gününü düşünerek hayatını ona göre düzenleyen, Rabb'inin rahmetine ümit bağladığı kadar azabından da o nispette korkan, nefislerini hevâ ve heveslerine tâbi olmaktan alıkoyan müminlere çok büyük müjdeler vardır.

Allah-u Teâlâ Âyet-i kerime'lerinde buyurur ki:

"Rabb'inin huzurunda durmaktan korkan ve nefsini hevâ ve hevesten alıkoyan kimseye gelince, cennet onun varacağı yerin ta kendisi olacaktır." (Nâziât: 40-41)

Allah'tan korkan kimse hevâ ve hevesine uymaz, ibadet ve taate yönelir. Nefsâni arzulardan uzaklaştıkça iffetli olur, haramlardan ve şüpheli şeylerden kaçındıkça verâ ve takvâ sahibi olur.

Şeddâd bin Evs -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyurmuşlardır:

"Akıllı kimse, kendisini hesaba çeken ve ölümden sonrası için çalışandır.

Âciz de, nefsini hevâsının peşine takan ve Allah'tan temennide bulunan kimsedir." (Tirmizî: 2461)

Nefsine uyup günahlarda ısrar ettiği halde, Allah-u Teâlâ'nın kendisini affedip cennete koyacağını temenni eder durur.

Ebu Hüreyre -radiyallahu anh-den rivayet edildiğine göre Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hadis-i şerif'lerinde şöyle buyuruyorlar:

"Allah altmış yaşına kadar ömür verdiği halde, (yaratanı ve yaşatanı tanımayan) kimsenin mazeretini kaldırmıştır." (Buhârî. Tecrîd-i sarîh: 2020)

Dinî, dünyevî saadet ve selâmet yollarını öğrenmek için tecrübe zamanı demek olan bu müddet Hadis-i şerif'te altmış yaş olarak sınırlandırılmıştır. Artık bu yaşa varan kimsenin kusurları hakkındaki mazeretleri kaldırılmış oluyor. Ancak tevbe istiğfar etmek ve gönülden Hakk'a yönelme yolu bulunuyor.

Bir kardeşimizle konuşurken nefisle mücahededen bahis açılmıştı. "Yavaş yavaş alışacağız inşaallah." dedi. Bu sözü hem tuhafımıza gitti, hem de hoşumuza gitti. Yaşını sorduk. "Altmış üç" dedi. "On üç desen daha çok yakışacak." dedik. Çünkü yavaş yavaş alışacağımıza göre, demek ki önümüzde çok vakit var.

Ve mücahedenin, mücadelenin hakikatini ona izah ettik.

 

AMELLER NİYETLERE GÖREDİR;

Selmân-ı Fârisî Hazretleri (r.a.): “Bir sinekten dolayı bir kişi cennete, bir kişi de cehenneme girmiştir.” buyurdular. “Bu nasıl olur?” diye sordular.

Selmân-ı Fârisî (r.a.), “Sizden önceki zamanlarda yaşayan iki kişi yanlarında putları bulunan bir topluluğa rastladılar. Putlarına kurban vermeyen hiç kimsenin oradan geçmesine izin vermiyorlardı. Birisine, putlarımız için kurban ver, dediler. O da yanımda hiçbir şeyim yok, dedi. Bir sinek de olsa kurban ver, dediler. O da, bir sineği putlar için kurban etti ve oradan geçti. İşte bu kişi cehenneme girer. Diğerine de kurban vermesini söylediler. O da, ben Allâhü Teâlâ’dan başka hiç kimse için kurban kesemem dedi. Böyle dediği için onu öldürdüler. Bu kişi de cennete girer.” buyurdular

 

Ey Rabbimiz! Sen her türlü noksanlıklardan münezzehsin!Bizleri son nefesimize kadar sağlıklı eyle! Sağlığı bizim için varisimiz kıl! Halîm,Kerîm, Rahman ve Rahim olan Sensin!Her türlü sıkıntı ve hastalıklardan muhafaza et Ya Şafii! Dua eden insan anlar ki, bir güç var.Onun kalbinden geçenleri işiten,Her şeye eli yetişen,Her bir arzusunu bilen,Acizliğine merhamet eden.Ey dualara icabet eden;Şan senin,Yücelik senin,Rahmet ve mağfiret senin.Bizi, sevdiklerimizi, sevenlerimizi esirge ve bağışla.Ettiğimiz her DU'ADerdimize DEVA,

Sağlığımıza ŞiFA,Gözümüze NUR,Gönlümüze HUZUR,Ailemize ve sevdiklerimize

HUZUR getirsin InşaALLAH...İlâhi ,Ya Rabb..!Kapından başka gidecek yerimiz yok..

Duadan gayrı tesellimiz yok.İmansız gitmekten başka korkumuz yok.İki cihanda da rahmetinle, merhametinle nasiplendir. Allah'ım..! Amin HAYIRLI NURLU SABAHLAR

 

 
Adana'da Covid 19 nedeniyle  rahmeti Rahman’a kavuşan Adana  İmam Hatip Lisesi Müdürü İsmail İNAN’ın 17 Kasımda sosyal medya üzerinden aile fertleriyle  paylaşmış olduğu yazıyı istifadelerinize sunuyorum:  Mekânın cennet olsun kardeşim...
 
“Ömür Dediğin:
Hayata ha şimdi, ha sonra başlayım derken bir bakıyorsun 
tükenmiş ömür...
Avucumuzda son kullanma tarihi çoktan geçmiş bir yığın 
TECRÜBE kalıyor.Atsan atılmıyor, satsan satılmıyor!..
           "Gençlik bir kuştu;tutmak istedim tutamadım.
Yaşlılık bir paçavra; satmak istedim satamadım."B i r   i k i n d i  g ö l g e s i
Ö M Ü R   d e d i ğ i n...Gece olur duramazsın, güneş vurur kalkamazsın. 
Sade bir ikindilik, kısa bir dinlencelik…Dünyaya ait ne varsa harcanıp gidiyor. Yiyip içmeler, gezip tozmalar, gülüp eğlenmeler... 
Evin, arabanın taksitleri, filanca yerde yaptığımız tatiller, almalar vermeler, 
saçıp savurmalar, bizim zannettiğimiz saklayıp durduğumuz  altınlar, 
azıcık bile vermeye kıyamadığımız paralar…Hepsi bir bir kaçıyor bizden,ya da istemesek de biz onlardan ayrılmak zorunda kalıyoruz…
B i r    S E C D E   y e r l e r i   k a l ı y o r  g e r i y e
Alnımızda mıh gibi çakılı kalıyor. Bozulmuyor, kokmuyor, yitmiyor… 
Bir o bize kalıyor…O k ş a n m ı ş  b i r  y e t i m  b a ş ı   ö p ü l m ü ş  
a n n e   e l i   a l ı n m ı ş b i r  ana  b a b a    d u a s ı
 
Reyyan kapısından geçmek için vize mahiyetinde, saklanmış ORUÇ’lar…
Gizliden;  şöyle kimseye çaktırmadan bir fakirin eline tutuşturulmuş SADAKA'lar kalıyor…
 
Masivadan sıyrılıp, vakit saat dinlemeden açılmış eller, tek O’ndan istemeler, 
tek O’na gönderilmiş dilekçeler kalıyor.Yürekten söylenmiş Elhamdülillah  
acizce,kulca edilmiş nasuh bir t e v b e, isyanları yıkayan g ö z y a ş l a r ı 
kalıyor…Mümince gülüşler, şeker tadında sözler….Kimsenin etini yemeden, 
kırıp dökmeden, gözünde yaş bırakmadan geçirilmiş günler kalıyor...
             Biraz dur, bekle biraz…Arada bir arkana dön ve geriye neler bıraktığına bak...
Harcanmış yıllarını seyret usulca. Bak nasıl bitiyor ömür dediğin… Bir KAPIYA bir kere gidersin,ikincisinde utanırsın...Ama bir K A PI var ki her          gün gidersin, gitmelere D O Y A M A Z S I N    Çünkü bilirsin seni KAPISINDAN kovmayacak bir tek“O”  V A R D I R  Her gün,
her gün içini dökersin,bir O SIKILMAZ senden,bir O affeder seni,
bir O yüzüne vurmaz AYIPLARINI ?akıttığımız her damla gözyaşı cehennem ateşini söndürsün inşallah
Dua ve muhabbetle...O sonsuz rahmet sahibi ALLAH 'ıma emanet olun inşaallah...”

 

 

 

Mısırlı âlim Muhammed Mutevelli eş Şa’ravi şöyle der:

Ben San Francisco’da iken bir müsteşrik bana sordu:

- Sizin Kuran’ınızda bulunan şeylerin tamamı doğru mu?

Cevap verdim:

- Kesinlikle evet.

Tekrar sordu:

- O halde Allah niçin kâfirlerin müminlere galip gelmesine imkân veriyor?

(Hâlbuki Kuran diyor ki: “Allah kâfirlerin müminlere galip gelmesine asla imkân vermez.” Nisa: 141)

Dedim ki:

- Çünkü bizler müslümanız, mümin değiliz de ondan.

- Müminlerle Müslümanlar arasındaki fark nedir?

Şeyh Şa’rafi şöyle cevap verdi:

- Günümüzde Müslümanlar namaz, zekât, hac ve Ramazan orucu gibi İslam’ın ibadet cinsinden bütün sembollerini yerine getiriyorlar fakat onlar tam bir sıkıntı ve yokluk içindedirler!!

İlmi, iktisadi, sosyal ve askeri sıkıntılar… vs.

Bu yokluk ve sıkıntıların sebebi nedir?

● Kuran’da geçen bir ayette şöyle denilir:

“Göçebe Araplar biz iman ettik, diyorlar. Onlara de ki: Siz iman etmediniz. Fakat Müslüman olduk, deyin. Çünkü iman henüz kalplerinize girmedi.” (Hucurat: 14).

Bana sordu: O halde onlar niçin sıkıntı ve yokluk içindedirler?

- Bunu Kur’an-ı Kerim açıklıyor. Çünkü Müslümanlar müminler merhalesine yükselemediler. Şunları iyi düşün:

● Onlar gerçek mümin olsalardı Allah onlara mutlaka yardım ederdi.

Bunun delili Allah’ın şu ayetidir:

“Biz müminler yardım etmeyi üzerimize borç kıldık” (Rum 47).

● Eğer mümin olsalardı diğer ümmetler ve halklar arasında daha önemli ve saygın bir konumda olurlardı.

Bunun delili Allah Teala’nın şu ayetidir:

“Gevşemeyin / yılgınlık göstermeyi ve üzüntüye kapılmayın. Eğer (gerçekten) inanıyorsanız üstün gelecek olan sizsiniz.”

● Eğer mümin olsalardı Allah Teâlâ diğer milletlerin onların üzerinde herhangi bir hakimiyet kurmalarına izin vermezdi.

Bunun delili Allah Teâlâ’nın şu ayetidir:

“Allah kâfirlerin müminlere galip gelmesine asla imkân vermez.” Nisa: 141)

● Eğer mümin olsalardı Allah Teâlâ onları bu hor ve hakir durumda bırakmazdı.

Bunun delili Allah Teâlâ’nın şu ayetidir:

“Allah müminleri içinde bulunduğunuz durumda bırakacak değildir.” (Âli İmran: 189).

● Eğer mümin olsalardı Allah Teâlâ her durumda onlarla beraber olurdu.

Bunun delili Allah Teâlâ’nın şu ayetidir:

“Muhakkak ki Allah müminlerle beraberdir.” (Enfal:19).

● Fakat onlar Müslümanlık aşamasında kaldılar, müminlik aşamasına yükselemediler. Allah Teala buyuruyor ki:

“Onların çoğu mümin değildirler.”

● O halde müminler kimlerdir?

Buna da Kur’an-ı Kerim şöyle cevap veriyor:

Onlar:

“Günahlarından uzaklaşan tövbekârlar,

ibadetlerine devam eden âbidler,

Allah’a hamd edenler,

lezzetlerden uzaklaşarak oruç tutan zahitler,

rükû ve secdeleriyle Rablerine boyun eğenler,

iyiliği emredip, kötülüğü engelleyenler

ve Allah’ın belirlediği sınırları aşmayanlardır.” (Tevbe 112)

Yani Allah Teâlâ zaferi galibiyeti, hâkimiyeti ve yüksek bir durumda bulunmayı müminlere vaat etmiştir, Müslümanlara değil.

Müslüman ile mümin arasındaki farkı mukayeseli olarak açıklayan güzel bir yazı. Paylaşmak istedim.

Günahlarından uzaklaşan, ibadetlerine devam eden, iyiliği emredip, kötülüğü engelleyen ve Allah’ın belirlediği sınırları aşmayan mümin lerden olabilmek duasıyla

iyi bir hafta dilerim.

Yine Mısırlı meşhur alim Şaravi anlatıyor;

İslami bilgisi zayıf ve dini yanlış yorumlayan geçlerden biriyle tartışıyordum. Sordum;

-İslam ülkelerinden birinde bir gece kulübünü havaya uçurmak, helal mi yoksa haram mı?

Genç;

-Elbetteki helal, onları öldürmek caizdir.

Şaravi;

-Onlar Allah'a karşı günah işlerken siz onları öldürürseniz, cennete mi yoksa cehenneme mi daha yakın olurlar?

-Tabiki cehenneme...

-Peki, şeytan onları nereye götürmek istiyor?

-Tabiki cehenneme.

-Öyleyse siz şeytanla aynı hedefi paylaşıyorsunuz. Onun da amacı insanları cehenneme sokmak!

Şaravi o gence şu hadisi hatırlatır:

Bir Yahudi cenazesi geçerken Resûlullah(sav) ağlamaya başlar. Derler ki;

- Seni ağlatan nedir, Yâ Resûlallah?

Der ki;

-Fırsatı kaçırdı, ateşe gidiyor.

Şaravi gence son olarak şöyle der:

İnsanların hidayeti ve ateşten kurtulmaları için koşan Resûlullah(sav) ile aranızdaki farkı iyi düşünün.

Siz bir vadide, sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) farklı bir vadide!

 

27.08.2020 09:26 - bahattin yilmaz: KUR’AN'IN
ANA 
KONUSU 
TEVHİT
ŞİRK 
VE 
AHİRETTİR
 
Kur’anın ana konusu TEVHİT ve ŞİRK, yani sadece Allah’ı ilah ve Rab tanımak, ilahlık ve Rabliğa dair vasıfları sadece Allah'a has kılmak ve sadece O’na kulluk (İBADET) etmek, bu şekilde kulluk imtihanını başarıyla tamamlayıp AHİRET kurtuluşuna erişmektir. 
 
Bilindiği gibi İmanın en temel 2 şartı Allah'a ve Ahirete iman etmek olup, Allah’a imandan kasıt, Allah’ın varlığına iman etmek değil, Allah’a ŞİRK koşmadan iman etmek olan TEVHİT iken; Ahirete imandan kasıtta, dünya için değil ahiret için yaşamak, yani İSLAM olmaktır.
 
Zira Kur’anın kendilerine hitap ettiği Mekke Müşrikleri tıpkı bizim gibi Allah’ın varlığına iman ediyorlardı ama şirk koşarak iman ediyorlardı ve bu nedenle Allah’ın varlığına imana değil, Allah’a şirk koşmadan imana davet edildiler.
 
Kur’anı en iyi anlayan ve uygulayan Peygamberimizin hayatıda (SİYERİ - GERÇEK SÜNNETİ) bize tevhit ve şirk ile AHİRET KURTULUŞUNUN TEK YOLU OLAN sadece Allah’a kulluğu (İSLAMI) pratik olarak öğretmektedir. 
 
Peygamberimizin hayatı şirkle mücadele ile geçmiş, tevhidi iman ve sadece Allah’a kulluğun en güzel misalini oluşturmuştur. 
 
NİTEKİM 2.BAKARA SURESİ 143. AYETTE BU DURUM VURGULANMIŞTIR. “Böylece, sizler insanlara birer şahit (ve örnek) olasınız ve Peygamber de size bir şahit (ve örnek) olsun diye sizi dengeli bir ümmet yaptık…."
27.08.2020 14:35 - faruk liman: SELAM NE DEMEKTİR-NASIL VERİLİR VE ALINIR?
    "Selam" Allah`ın isimlerindendir. Sesli verilmesi ve sesli iade edilmesi gerekir (Kurtubi V/303).
Selam, emniyet, huzur, selamet, sağlık, barış, rahatlık, iyi netice, kurtuluş gibi manalara gelir. Selam vermek, bir kimseye yapılacak en güzel duadır. Selam, (Ben müslümanım, benden sana zarar gelmez, selamettesin) manasına, selamet üzere ol, müslüman olarak öl manalarına da gelir. Gayrı müslimlerin hidayete kavuşmaları niyetiyle, ihtiyaç olduğu zaman onlara selam vermek, hidayete kavuşmaları için dua etmek caizdir. (R.Nasıhin, Redd-ül Muhtar)
Her milletin bir selamlaşması vardır, İslam milletinin selamlaşması da " Selam " kelimesi ile olan selamlaşmadır. Yani müslümanlar selam verirken 
"selamün aleyküm" derler. 
 Elle, parmakla, ayakla selamlaşma olmaz. Müslümanlar karşılaştıklarında ilk sözleri "Selam" (selamün aleyküm) olur. (Es-selam kablel-kelam).
 
"Merhaba" ise bir selamlama değil bir ağırlama terimidir", "yer genişliği" anlamını ifade eder. Bu itibarla gelen birisine "merhaba" denir. Yani; darlık çekmeyesin, geniş olasın, rahat edesin... demek olur. Bazan buna "ehlen" kelimesi de eklenir ve; yabancılık hissetmeyesin, ehlinin ve çoluk-çocuğunun yanındaki gibi rahat olasın, anlamına gelir (bk. Ragib, Müfredat,191; Ibnü`1-Esir, en-Nihaye, N/207). 
 
Görüldüğü gibi bu anlamdaki bir kelimeyi, uzaktan gelenin selam olarak söylemesinin anlamı yoktur. Gelen, selam verir. Bulunanlar selamı "aynen, ya da daha güzeli ile" iade ederler (bk. K. Nisa, (4) 86). Sonra da "merhaba", -ya da "merhaba, ehlen" derler. Bu, işaret ettiğimiz gibi onu ağırlamak ve ona iltifat olmuş olur. "Merhaba" terimi, bu anlamda Rasulüllah Efendimiz (sav) tarafından da çokça kullanılmıştır. (örnek olarak bk. Buhari, iman 40; Müslim, iman 24; Ebu Davud menasik 56). İslam alimleri de bunlara dayanarak, gelenin selamı alındıktan sonra ona "merhaba" demenin de müstehap olduğu hükmünü çıkarmışlardır (Ibn Hacer, agk.; Ayni, Umedetü`1-Kari, I/355).
 
Anadolumuzun hemen her yerinde, sünnetten kaynaklanan bu güzel uygulama devam etmektedir. Bir gelenek olarak değil de, sünnette yer aldığını hesaba katarak söylenmesi halinde söyleyene sevap da kazandırır.
 
"Günaydın" asla bir selam değildir!. Batılılardan gelen Fransızca "bonjour", ingilizce "good morning" sözlerinin açılımıdır! Batıyı taklit etmekten başka bir anlamı yoktur! Belki bir hava durumunu bildiren bir mesaj olabilir!
***
Selam vermek sünnet, almak ise farzdır. Selam verirken, selamın sünnet olduğunu düşünmeli ve o kimseye dua etmeye niyet etmelidir! Sünnet olduğu düşünülmeden, alışkanlık halinde, şuursuzca selam verilince, sevap olmaz. Bir yere girerken de, çıkarken de selam verilir. Dinimizde selamın önemi büyüktür. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Bir yere, bir meclise giren oradakilere selam versin. Oradan kalkıp giderken yine selam versin.) [Tirmizi]
 
(İnsanların en âcizi dua etmeyen, en cimrisi de selam vermeyendir.) [Taberani]
 
(Bir eve girince, ev halkına selam verin. Çıkarken de selam verin.) [Beyheki]
 
***
Selamlaşırken eğilmek günahtır. Hadis-i şerifte, (Karşılaştığınız zaman birbirinize eğilmeyin, kucaklaşmayın) buyuruldu. (Berika)
 
Eshab-ı kiram, yolculuktan döndükleri zaman kucaklaşırlardı. Şu halde, uzun yoldan gelmiş veya uzun zamandır görülmeyen bir arkadaşla kucaklaşmak caiz olur.
 
Selamün aleyküm 
diye selam vermek caiz ise de
 Esselamü aleyküm 
demek daha iyidir.
 
Selamün aleyküm  
denince, 
Ve aleyküm selam 
demek farzdır. 
Esselamü aleyküm
 denince de, 
Ve aleykümüsselam 
denir. Her ikisinde de "ve" harfini söylemelidir! (Ve aleyküm...) deki "ve", (dahi) manasındadır. Yani, (Allah’ın selamı bizim üzerimize olduğu gibi, sizin de üzerinize olsun!) demektir. Sadece (Aleyküm selam) ise, sanki (Selam bize değil size olsun) gibi uygunsuz bir manaya gelebilir.
Selamı düzgün verip düzgün almak iyidir. “Ve” söylemeden de almak caiz ise de, ve'li söylemelidir.
 
Verilen selamı daha güzeli ile almak da farz değil ise de, çok sevaptır. Peygamber efendimiz,
 (Selamün aleyküm) diyen için, (On sevap kazandı) buyurdu. 
Başka biri, (Selamün aleyküm ve rahmetullahi) dedi. (Yirmi sevap kazandı) buyurdu. 
 
Dinimizde selamlaşmanın önemi büyüktür. Müslümanların yanına girerken, çıkarken, karşılaşınca, ayrılırken mutlaka selam vermelidir! Bu husustaki hadis-i şeriflerden birkaçı şöyle:
(Mümin kardeşine selam vermek, yanına gelince ona yer göstermek ve hoşlandığı isimle hitap etmek, aradaki sevgiyi pekiştirir.) [Taberani]
 
(Darlıkta infak eden, rastladığı müslümana selam veren, kendi aleyhinde de olsa adaletli davranan, iman hasletlerini toplamış olur.) [Ebu Nuaym]
 
(Yirmi müslümana selam veren bir mümin Cenneti hak eder.) [Deylemi]
 
(Tatlı dilli olmak, selamlaşmak ve yemek yedirmek, Cennete götürür.) [Hakim]
 
“İslam'da cemaatle beraber olunması tavsiye edilir. Cemaatle beraber olmak "hakla", "hakikatle" beraber olmaktır! Tek başına olsa bile, hakikatle beraber olan cemaattir. Hakikatten kopmuş olanlar, milyonlarca da olsa tefrikadadır.”
 “Bugün maalesef tüm İslâm âlemi emperyalist güçlerin sultası altındadır. Kuş uçurtmazlar, takip ederler... Hem de kendisi takip etmez... Amerika seni John'la takip etmez, Smith'le takip etmez. Adı senin benim gibi olan Müslümanla takip eder; canına okur. O milletin içinden çıkmış hain vasıtasıyla takip eder ve millete en büyük zararı, kendi içinden çıkmış insanlara yaptırır. Parayla satın alır, ajan edinir ve öyle kullanır.”
 “Herkese ajan demiyoruz; metot bilmediğinden, ilimden uzak olduğundan emperyalist onu kullanır, fark etmez. Sahte bir takım organizasyonlar var, topluyorlar insanları etraflarında, ondan sonra onları toptan satıyorlar! Götürüyor, olmadık yere bağlıyor... Mü'min feraset gözüyle bunları anlayabilmeli. Hizmet ediyorum diyen insanları, organizasyonları irfan teraziniz ile tartın!”
 “Böyle birtakım insanlara, organizasyonlara körü körüne bağlanmayın! Her birinize istiklâl tavsiye ediyorum. Hür olun, hizmeti kendiniz tespit edin, yapmaya çalışın!”
“Emperyalistlerin türlü oyunları var. İslâm, bir kimsenin hizmetiyle yürüyecek hâle gelirse, o kimseyi yok ederler, öldürürler, satın alırlar, tehdit ederler. Ne yapmak lâzım? Hizmeti yaygınlaştırmak lâzım, herkesin lider olması lâzım. "Tek lider, vazgeçilmez insan..." diye bir şey olmaz. Bakın, Filistinli çocuklarla niye başa çıkamıyorlar? Hepsi lider.”
 “Bir lidere, tek hocaya, tek ekibe bağladığı bir yığın insanı, böyle üzüm salkımını sapından tutar gibi, istediği yere götürüyor!”
 “Onun için, teşkilât kurdurtuyorlar; teşkilâtın başına kendi adamlarını --hain bir kimseyi-- koyuyorlar. Öteki insanların hepsini, üzüm salkımı gibi oraya buraya götürüyorlar.”
 “Müsaadeli, ağabeyli, bilmem neyli hizmet olmaz... Tâbî olmayın kimseye! 
 Bana da tabi olmayın! 
 Bana tabi olursanız, beni sıkıştırırlar. Ondan sonra, 
 "Sen bu adamlarına şöyle yap!" derler. 
 İslâm'a, Allah'ın emrine tabi olun! 
 Allah'ın dinine hizmet edin! 
 Tek başınıza olsanız da, hakla beraber olun! 
 O zaman İslâm kalkınır; başka türlü kalkınamaz! 
 "Aa, efendim, dirlik, düzenlik, birlik, beraberlik, organizasyon bozulmasın" diyorlar.
 “Her biriniz İslâm için, kendinizin dünyada kalmış tek adam olduğunuzu düşünün. Ama senin gibi aynı hedefe yürüyen başka insanlar varsa; onlarla da işbirliği yap! Yapmıyorsa, silkele at be! 
 Sen onu sırtında taşımak zorunda mısın? 
 Beni sırtında taşımak zorunda mısın? 
 Kimse kimseye hürriyetini vermesin! 
 Hürriyet aziz şeydir. İnsan, ancak Allah'a kul olur.
"Allahım! Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz" 
5 Mayıs 1990
| Merhum Prof.Dr. M.Esad Coşan Hocaefendi
14.10.2020 11:01 - faruk liman: İŞTE MÜSLÜMAN OLAN FARKLI İKİ KİŞİNİN TAMAMEN FARKLI BAKIŞ AÇISI! GEL DE İŞİN İÇİNDEN ÇIK! ÇIKAMAZSIN... ANCAK KUR'AN VE SÜNNET'E UYARSAN VE YAŞARSAN, ALLAH(C.C) FERASET VERİR... YOKSA HİZİPLERDE BOĞUŞUR DURURUZ!
***
MÜ’MİN OLMAK-MÜSLİM OLMAK
 Kuranın kavramları önemlidir. Bazen farklı olduğu halde aynı konuda birbirlerinin yerine kullandığımız kavramlar olur. Oysa teknik olarak bu doğru değildir. Aralarında mutlaka anlam farkı vardır. 
 Bu konuda ele almamız gereken örneklerden biri de mü’min ve müslim kavramlarıdır. Bu konuda Kurandan hareketle anladığım şeyleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
 Mü’min kavramı iman kelimesiyle aynı kökten gelir. İman etmek “güvenmek” demektir. İnsanların birbirlerine söylediği “Ben sana inanıyorum” sözü aynı zamanda “Ben sana güveniyorum” anlamına gelir. Güvenin söz konusu olduğu durumlarda somut deliller aranmaz. 
Mesela, bir öğrenciye “Ben senin başaracağına inanıyorum”, bir hastaya “Senin iyileşeceğine inanıyorum”, filan kimse için “başıma bir iş geldiğinde bana yardım edeceğine inanıyorum” dediğimizde bunu somut olarak ispat edemeyiz. Bu yüzden iman etmek ya da güvenmek dediğimiz şey kendine göre gerekçeleri olan ama somut olarak ispatlanamayan bir iç kabulden ibarettir, diyebiliriz.
 Müslim kavramı ise islam ile aynı kökten gelir. İslam olmak “teslim olmak” demektir. Teslim olmanın kökeninde aslında itaat etmek anlamı vardır. Mesela, kovalamakta olduğunuz birini kıstırdığınız yerde silahı çekip “teslim ol” dediğinizde, o da ellerini havaya kaldırıp dediklerinizi yapmaya başlar. Yani size itaat etmeye başlar. Arapça sözlüğe baktığımızda da islam kelimesine itaat etmek anlamı verildiğini görürüz.
 Bu izahlardan hareketle iman etmenin, diğer bir ifade ile mü’min olmanın bir süreç olduğunu, bunun yanında islam olmanın, diğer bir ifade ile Müslüman olmanın ise bir sonuç olduğunu düşünüyorum. 
Demek istediğimi bir örnekle somutlaştırmak gerekirse, bir erkeğin bir kıza evlilik teklif ettiğini düşünün! İlk defa gördüğü bir erkeğin kendisine evlilik teklifi karşısında o kız hemen cevap vermez, daha doğrusu veremez. Çünkü evlilik temelde güvene dayanan bir kurumdur. Bu yüzden o kız o gençle defalarca görüşür, konuşur ve bu arada ciddi şekilde araştırır.  Bu sürecin sonunda kız o gençle güzel bir aile hayatı yaşayacağına inanırsa/güvenirse kararı olumlu olur. Bu karar neticesinde nikâhlanıp düğün yaparak kendini bir eş olarak kocasına teslim eder ve yuvalarını kurmuş olurlar. 
Bu evlilik sürecine dikkat ederseniz iki aşamadan oluşuyor. Birinci aşaması güven/iman, ikinci aşaması ise kendini teslim etmek.
İnsan-Allah ilişkisi de buna benzer bir süreçle oluşuyor. Şöyle ki, Allah insanı kendine kul olmaya, diğer bir ifade ile teslim olmaya çağırıyor. Bu çağrı karşısında insan, O’nun tarafından yaratıldığını, mülkün O’na ait olduğunu, bundan dolayı başkasının mülkünde istediğini yapamayacağını, O’nun tarafından yedirilip yaşatıldığını, O’nun en merhametli olduğunu ve rahmet etmek istediğini, kendisinin her yönüyle O’na muhtaç olduğunu ama O’nun hiçbir şeye muhtaç olmadığını, dolayısıyla O’ndan bir kötülük gelmeyeceğini, en önemlisi de yaratılanların yaratıcısıyla uyumlu olması gerektiğini ve bunun O’nun hakkı olduğunu düşünerek O’na inanır.  İşte bu iman insanı O’na teslim olmaya sevk eder. Teslim olan insan her denileni yapar, yani itaat eder. Zaten Müslüman kelimesi “teslim olan” anlamına gelir.
Yasin süresinde şehir halkını Allah’a kul olmaya çağıran elçileri şehrin uzağından koşarak gelen, dinleyen ve düşünen o adam tam da yukarıda söylediğim gibi hareket ederek sonuçta şöyle diyor:
“Bana ne oluyor ki, beni yaratmış olan ve hepinizin dönüp varacağı Allah’a itaat etmeyeyim?”(Yasin/22)
Bir kimsenin doğru söylediğinden emin olursak onun dediklerine uyarız. Bu yüzden Allah Kuranda Mü’minleri anlatırken bazı şartlardan ve aşamalardan bahseder. Çünkü bir konuda kesin kanaat insanın kalbinde bir anda oluşmuyor:
“Mü'minler ancak o kimselerdir ki, Allah'a ve Resul’üne iman ettikten sonra, hiçbir şüpheye düşmeyen ve böylece Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla savaşan kimselerdir. İşte iman iddiasında doğru olanlar onlardır.”(Hucurat/15)
“Müminler ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığında yürekleri ürperir ve onlara Allah'ın âyetleri okunduğunda, bu onların imanlarını arttırır ve onlar yalnız Rablerine güvenip dayanırlar. Onlar namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcarlar.”(Enfal/2,3)
“Aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak «İşittik ve itaat ettik» demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir.”(Nur/51)
Yukarıda görüldüğü gibi Allah bir kimsenin iman etmiş olabilmesi için bazı şartlardan bahsediyor. Bu şartlar hem kalbe, hem de davranışlara yöneliktir. 
Mesela, kalben tereddüt yaşadığınız halde Allah’ın istediği bir davranışı bir takım sebeplerin zorlamasıyla yapsanız bile iman etmiş sayılmıyorsunuz. Teslimiyeti dışarıdan bir zorlamayla değil, kendi bilinçli kabulünüzle yerine getirmeniz gerekiyor. Kısacası, ayetin de vurguladığı gibi(Nur/51) iman etmekle itaat etmek birbirinden ayrılamaz. Biri varsa kesinlikle öteki de olacaktır.
Yazının başında mü’min olmanın bir süreç olduğunu belirtmiştim. Bu yüzdendir ki, Kuranda imanın artacağından bahsedilmiştir. Çünkü bir sürece tabi olan şeyler ancak artar veya eksilir. Mesela, mü’minlerin birtakım durumlarda imanlarının artacağını Rabbimiz kitabında şöyle buyurmuştur. 
“Her ne zaman bir sure inse, "Bu sure hanginizin imanını arttırdı," diye soranlar var. Gerçekten mü’minlerin imanını arttırmıştır ve onlar (her surenin inişiyle) sevinip birbirlerini müjdelerler.”(Tevbe/124)
“Müminler ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığında yürekleri ürperir ve onlara Allah'ın âyetleri okunduğunda, bu onların imanlarını arttırır ve onlar yalnız Rablerine güvenip dayanırlar.”(Enfal/2)
“Bir kısım insanlar, müminlere, “Düşmanlarınız size karşı asker topladılar, sakının onlardan!” dediklerinde bu, onların imanlarını arttırdı ve “Allah bize yeter. O, ne güzel vekildir!” dediler.”(Ali İmran/173)
İlginçtir ki, Kuranda imanın, diğer bir ifade ile mü’minliğin artacağına dair ayetler olmasına rağmen teslimiyetin, diğer bir ifade ile Müslümanlığın artmasına dair bir tanecik bile ayet yoktur. Çünkü teslimiyet, yani Müslümanlık bir sonuçtur. İmanın sonucunda denileni yapıyorsanız konu kapanmıştır. Zaten istenilen de budur. Bu yüzden Allah “Ey iman edenler! Allah'a karşı sorumluluğunuzun hakkıyla bilincinde olunuz ve ancak Müslümanlar olarak can veriniz.”(Ali İmran/102) buyurduğu gibi, Yusuf/101. ayette de Yusuf(as)un ağzından “Beni Müslüman olarak vefat ettir” şeklinde dua etmemizi istiyor. Bu bağlamda Kuranda “Ancak mü’minler olarak can verin” diye bir ayetin olmaması da oldukça düşündürücüdür.
Burada Hucurat/14. ayete de açıklık getirmeye çalışalım. Ayet şöyle:
“Bedevîler, “İman ettik” dediler. De ki: “Siz iman etmediniz, ama ‘Teslim olduk' deyiniz. Henüz iman kalplerinize girmedi. Eğer Allah'a ve Peygamberine itaat ederseniz, Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez.” Çünkü Allah, affedicidir; merhamet sahibidir.”
Müslümanlar Arabistan coğrafyasında ciddi bir güç haline gelince birtakım kabileler gelip Resulullah(as)a bağlılıklarını bildirerek boyun eğdiler. Yani siyaseten islami otoriteyi tanıdıklarını söylediler. Kısacası, iman ettikleri için değil, güce boyun eğmek zorunda kaldıkları için böyle davrandılar. Bunun adına da “Biz de iman ettik” dediler. Gerçekten iman etselerdi hayatlarında Allah ve Resulüne itaat olurdu. Oysa hayatlarında islami yaşantı yoktu. Bu yüzden ayette “Eğer Allah'a ve Peygamberine itaat ederseniz” buyruluyor.
 Ayrıca ayette “Henüz iman kalplerinize girmedi.” buyruluyor. Çünkü iman kalplerine girseydi yaşamlarında da itaat olurdu. Bu yüzden “Siz iman etmediniz, ama ‘Teslim olduk' deyiniz” buyruluyor. Buradaki teslim olmaktan maksat da Müslüman olmak değil, güce mecburen boyun eğmek anlamınadır.
Demek istediğim odur ki, bir insan bir şeye inanıyorsa onu yapar, iman etmek itaat etmektir, yapmaktır. İtaat ettiğiniz zaman teslim olmuş oluyorsunuz. Teslim olduğunuzda Müslüman oluyorsunuz. Bu açıdan bakıldığında iman ettiklerini söyledikleri halde hayatlarında itaat olmayanlar, yani teslim olmayanlar bir kez daha düşünsünler! 
Gelin, vakit varken kendiliğinizden teslim olun. Eğer böyle yapmazsanız bir gün istemeseniz de teslim olmak zorunda kalacaksınız. Tıpkı şu ayetin anlattığı gibi:
“Allah, meleklerine şöyle emreder: “Zâlimleri, onların işbirlikçilerini, Allah'tan başka taptıklarını toplayınız. Onlara cehennemin yolunu gösteriniz. Onları tutuklayınız, çünkü onlar sorguya çekilecekler. Size ne oldu ki, birbirinize yardım etmiyorsunuz? Hayır! Onlar o gün teslim olmuşlardır.”(Saffat/22-26)
Rabbimiz! Müslümanlar olarak canımızı al!
  
 
 
 
İstanbul sözleşmesi mecliste nasıl kabul edildi                                                

Türkiye Batı’dan gelen tekliflere, davetlere, çağrılara her zaman çok duyarlı davranmıştır. TBMM’de yapılan kimi oylamalar, hem Batı tarafından kabul görmenin bizim için ne denli önemli olduğunu, hem de kendimizi Batı’ya kabul ettirebilmek için ne kadar iştahlı olduğumuzu yansıtır.

18 Şubat 1952 tarihinde TBMM, Kuzey Atlantik Antlaşmasına (NATO) Türkiye Cumhuriyeti’nin Katılmasına Dair Kanun Tasarısı’nı oylamak için toplanmıştı. Meclis tam bir ittifakla NATO’ya “evet” dedi; 409 kabul, “sıfır” ret oyu çıkmıştı. Çekimser çıkan tek oy Adana vekili Cezmi Türk’e aitti. Ondan önce de, 1947’de IMF’ye üyelikle ilgili yasa tasarısı oylanmış; o gün Meclis’te bulunan 305 üyenin hiç birinden “red” cevabı gelmemişti.

Aradan yıllar geçti. Tam 8 yıl önce, 24 Kasım 2011 tarihinde, Meclis bu sefer çok riskli, çok tehlikeli bir belgeyi; İstanbul Sözleşmesi’ni oylamak için toplandı. Sonuç yine aynıydı; sözleşme o gün AK Parti, CHP, MHP ve BDP’nin “kabul” oylarıyla Meclis’ten geçti. Avrupa Birliği Parlamentosu Başkanı Jerzy Buzek de Genel Kurul’a hitap etmek için o gün oradaydı. İstanbul Sözleşmesi, Meclis’in 5. oturumunda gündeme alındı. Görüşmeler 22.50’de başladı, 23.16’da bitti. Tam adı “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” olan Sözleşme; ulusal bir uzlaşıyla, 26 dakikada, hukuk hiyerarşisinin en tepesine işte böyle yerleşti. Tereyağından kıl çeker gibi, bir yudum su içer gibi, kaydıraktan kayar gibi; sorunsuz, pürüzsüz, tartışmasız...

Oysa ki, Sözleşme’nin 4. maddesi LGBT haklarını güvence altına alıyor; 12. maddesi, “kadına ve erkeğe ilişkin alışılagelmiş rollerin bulunduğu düşüncesine dayanan” örf, adet, gelenek ve her türlü uygulamayı “kökünden kazımayı” amaçladığını söylüyordu (Metnin orjinalinde “eradicating” geçmektedir. “Ortadan kaldırma” olarak çevrilen bu kelime kökünü kurutmak, kökünden söküp atmak, kökünü kazımak gibi anlamlara gelmektedir). Hemen hiç bir konuda anlaşamayan bu dört parti İstanbul Sözleşmesi oylamasında aynı çizgide hizalanmış, aynı safta durmuşlardı. Oylamadan 246 kabul, “sıfır” ret oyu çıkmıştı. Çekimser oyu veren tek vekil ise ertesi gün Meclis’e dilekçe verdi. Yanlışlıkla “çekimser” tuşuna basmıştı, oyunu “kabul” oyuyla değiştirmek istiyordu.

Her şey gözümüzün önünde, göstere göstere olmuştu; Avrupa gelmiş Meclis’in ortasında aile kurumuna operasyon çekip gitmişti. Mevzu öyle gizli-saklı filan değildi. Örneğin İstanbul Sözleşmesi’nin imzalanmasından iki yıl önce, Aile Bakanlığı’nın sahibi olduğu bir araştırmada “Aile kurumu kadınlar için güvenilir bir yer değildir” yazıyordu; yıl 2009’du. O yıl aynı zamanda boşanan çift sayısı ilk defa 100 binin üzerine çıkmış, 114 bin 162 olarak açıklanmıştı. Bu daha başlangıçtı. 2018’e gelindiğinde boşanan çift sayısı 142 bin 448’e yükseldi. 2000 yılında 13 evliliğe karşılık 1 boşanma gerçekleşirken, bu oran 2018’de 3,9 evliliğe karşılık 1 boşanma şeklinde gerçekleşmişti. Evlilikler azalıyor, boşanmalar artıyor; aile kurumu herkesin gözü önünde eriyip gidiyordu.

Kimseden “çıt” çıkmıyordu. Herkes bambaşka alemlerdeydi. Fakat, Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf bir şeylerin yanlış gittiğini anlamıştı. 2009 Haziranında Viyana’da yapılan Avrupa Konseyi Aileden Sorumlu Bakanlar Konferansı’na katılmış ve “farklı aile formları” diye bir kavram geçtiği için tavsiye karar metnini imzalamamıştı. Sebep, bu kavramın eşcinsel aileleri de içeriyor oluşuydu. Yurda döndüğünde niçin imzalamadığını anlattı ve o meşhur çıkışını yaptı: “Eşcinselliğin bir hastalık olduğuna inanıyorum.”

Tabii ki kızılca kıyamet koptu. Bakan hakkında feminist örgütler bir “cadı avı” başlattı. İlginç olan, Bakan’ı kendi partisinden vekillerin de azarlamış olmasıydı. Dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ “Bunları kişisel özgürlük meselesi olarak ele almak lazım” demişti. AK Parti Sivas Milletvekili Nursuna Memecan’a göre Kavaf’ın açıklamaları “talihsiz sözler”di. AB Başmüzakerecisi Egemen Bağış ise Der Spiegel’e verdiği demeçte, “Ben eşcinselliği bir hastalık olarak görmüyorum” diyecekti.

Selma Aliye Kavaf 2011 seçimlerinde aday olmadı ya da yapılmadı. 2011 seçimlerinden sonra Bakan da, Bakanlığın adı da değişti. Yeni Bakan, 19 Eylül 2011’de Rixos Grand Hotel’de LGBT örgütlerin de bulunduğu bir toplantıda STK temsilcileriyle bir araya geldi. Bakan o toplantıda eşcinsel haklarının anayasal güvence altına alınmasına “pozitif yaklaştığını” söyledi.

Şimdi, tekrar başa dönmek ve çok önemli bir ayrıntıyı dikkatinize sunmak istiyorum. Sözleşme’nin onaylanmasının uygun bulunduğuna dair kanun tasarısı 24 Kasım 2011’de Meclis’te oylanmış ve   8 Mart 2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanmıştı. Fakat geçenlerde fark ettim ki, Meclis’in oyladığı Sözleşme ile, Resmi Gazete’de yayınlanan aynı değildi. Sözleşme’nin belki de en kritik maddesi olan 4. maddenin 3. bendindeki “cinsel tercih” kelimesi, Resmi Gazete’de “cinsel yönelim” olarak değiştirilmişti. Bunun hukuki karşılığının ne olduğunu bilemiyorum. Ama öyle görünüyor ki, Kanun, Meclis’ten çıkıp Resmi Gazete’ye gidene kadar, bir el araya girmiş ve o ifadeyi değiştirmiş. Kısacası, bugün yürürlükte olan Sözleşme, Meclis’in onayladığı Sözleşme ile aynı değil.

Bütün bunlar olurken, toplumu uyandırması gereken kesimler sessizdi. Ne Bakan’ın açıklamaları, ne imzalanan sözleşmeler, ne de Bakanlığın araştırmasındaki o ifadeler dindar-muhafazakar çevrelerde gündem olmadı. Dediğim gibi, Türkiye o sıralar bambaşka alemlerdeydi. Kimse eleştiri duyacak, dinleyecek durumda değildi.

Sonunda olan oldu. Türkiye’nin İslamcıları çocuklarının gözlerinin önünde savrulup gittiğini, ailenin çözülüp çöktüğünü izlemeye ve dolayısıyla farklı düzeylerde tepkiler vermeye başladı.

*

Peki neden böyle oldu, oluyor? Bizler neden her sorunu ancak o sorun kucağımıza oturduktan sonra fark edebiliyoruz? Niçin illa ateş ocağımıza düştükten sonra feryad etmeye başlıyoruz?

Bunun, tek sebebi olmasa da, temel sebebi eleştiri kültürünün saltanat rejimleriyle birlikte zaman içinde buhar olup gitmesidir. Dikkat edin, “yoktu” demiyorum, “zaman için yok olup gitti” diyorum. Çünkü bir zamanlar bizim kültürümüzde halife de dahil herkes ulaşılabilir ve eleştirilebilir idi. Yaşlı bir kadın çıkıp Hz. Ömer (ra) gibi adalet timsali birini herkesin içinde eleştirebiliyordu. Hz. Ömer (ra) de onu dinleyip, eleştirilere cevap veriyor, açıklama yapıyordu. Bu kültür, bu edeb, bu hassasiyet zaman içinde eriyip gitti. Bize, kürsülerden, Hz. Ebubekir’e (ra) “Eğer yanlış yaparsan seni kılıçlarımızla doğrulturuz” sözlerini anlatan hocalar, o kadar çok şeyi dokunulmaz kıldılar ki, aklımıza takılan herhangi bir şeyi sormaya korkar olduk. Zamanla aklımıza takılanlarla yaşamaya alıştık. Gün geldi, aklımıza takılanlar, ateş olup evimize, mahallemize, okulumuza ve sınıflarımıza düşmeye başladı.

Bizler insanız; yanlış yapabiliriz. Belki yapmalıyız da; kendimizi insan üstü görmememiz için. Evet, İstanbul Sözleşmesi’ni imzalamak yanlıştı. Ama bugün, o sözleşmenin kimileri tarafından savunulduğuna şahit oluyoruz.Oysa,

Bir şeyi yanlış yapmaktan daha kötü olan şey, o yanlışı korumak zorunda kalmak; ondan da kötüsü, yaptığın yanlışın doğruluğuna inanmaya başlamaktır.

Özetle: “Yol yakınken dönün” diyemiyorum, çünkü epey yol alındı. Ama yine de dönmek mümkün; sorun metastaz yapmadan, acılar içinde kıvranan aile yapımızı morga kaldırmadan önce bu yoldan dönün.

 

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM

Ey Rabbimiz!Bizi hidayete erdir Hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi saptırma.

Bize kendi katından Rahmet ihsan eyle!Şüphesiz ki sen karşılıksız verensin!

Ali İmran/8Ya Rabbi!Uyandırdığın bu Cuma  sabahında bahşettiğin nefes ve lutfettiğin sayısız nimetlere binler şükür Sabahın en müstesna vaktinde "Fefirru ilallah" ALLAHA FİRAR eden,gönül heybesi aşkla dolu muhabbet erler hürmetine..Bize rahmet Bize merhamet Bize şifa Bize felah Bize necat

YA ERHAMERRAHİMİN!Küllü günahlardan arındır bizi,İmanımızı ihlasımızı ilmimizi Ziyade et Rıza yolunda gayretimizi artır Razı olduğun hal ile öldür

Razı olduğun halde haşreyle!Rabbena!Ümmeti muhafaza eyle!Ümmeti muzaffer eyle!Ümmetin tamamını mağfiret eyle!Allah'ım..!Uyandırdığın her güne

Verdiğin her NEFESE Elhamdülillah CUMAMIZ nur rızkınız ve sevabınız bol Dünya ve Ahiretiniz cennet olsun inşallah. Hayırlı Sabahlar HAYIRLI CUMALAR

 

 

BÎSMİLLÂHİRRAMÂNİRRAHÎM

Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla Lâ İlâhe İllâllah Muhammeden Resûlüllah(asm).ALLAH’IM Ey Gücü herşeye yeten ulu Allah'ım 99 Adın Hürmetine, Resûlün Efendimiz Hz-Muhammed Mustafa ( asm ) in Hürmetine Bizleri mü’min ve muvahhid olarak huzuruna gelmeyi nasip eyle YâRabbî Açık gizli, büyük küçük, öncesi ve sonrası işlediğimiz günahlarımızı affet Ya Rabbi! Bizleri rızana uygun hayırlı ameller işlemeyi cümlemize nasip ve müyesser eyle! Allahım! Sana Senin yüce dinine, Kitabına Peygamberine Sana inanalara ve Senin Hoşnutluğunu hiçbir beklentiye girmeden, Hak-Hakikat yolunda hizmet etmek suretiyle kazanmaya çalışan masum insanlara düşmanlık besleyen art niyetli hep kötülük planlayıp kötülük peşinde koşan kendini bilmez nadanlara haince planlarını gerçekleştirmeleri için fırsat verme Şayet hidayete istihkakları yoksa ve haince düşüncelerini el Kahhâr isminin tecellisiyle kahr-u perişan eyle Allah'ım istikametinde inat ve ısrar içinde olmaya devam ederlerse Sen onların birliklerini dağıt Cemiyetlerini darmadağın et. menfi emellerini uygulamak için kullanacakları her türlü malzemeyi asla kullanamayacakları bir hale getir. Ya Rab Şanının ululuğuna ve saltanatının azametine yaraşır şekilde hamd bütünüyle sadece sanadır. Bizde sadece Sana hamd ediyoruz.Resulün(asm) ve Habibin Hazreti Muhammed Mustafa (asm) aline ashabına salatü selam eyle ve o nebiler Serverinin yüzü suyu hürmetine bizim dualarımızı da kabul buyur YaRabbi Allahümme Salli Ala Seyyidina Muhammedin ve Ala Ali Seyyidina Muhammed ( Sallallahu Aleyhi Vesellem ) AMÎN YA RABBEL ÂLEMÎN.

 

 

Ey sevilmeye en lâyık olan en iyi Habîb, Ey dertlere şifa olan en iyi Tabîb, Ey mutlak hakiki kâfi, yapılan her şeyi kaydeden hesabını zamansız en iyi yapan Hasîb, Ey yakın olanların en iyisi, en yakını Karîb, Ey her nidaya en güzel cevap veren, en iyi icabet eden Mücîb

Sabah vakti namaz ve dualarla rahmet kapıları aç. Nasip, kısmet ve rızkımızı bol ver.

Şüphesiz Sen'in gücün her şeyeyeter.. O en büyük O en güçlü O tek büyük O en merhametli

O her şeyi biliyor O Alemlerin Rabbi O benim Rabbim O her şeyin en güzelini yapar

O kulunu yalnız bırakmaz O tövbeleri kabul eder O affedici O duaları işitir O benimRabbim

ELHAMDÜLİLLAH Ey Latif ve Rauf Olan Her Sabrın ve Her Şükrün Sahibi Olan Rabbimiz  Kuvvet Kudret Sahibisin Bizleri Koru Kalplerimizi İyilik güzelliklerle Donat Ya Cebbâr! Ya Şafi !..Ey hükmünü ve dilediğini hakkıyla yerine getiren Allah'ım!İyileşmesi zor,Çözülmesi müşkül,Tedavisi olmayan her sıkıntıdan koru..!!!ALLAH’ım Peygamber’im Hz.Muhammed(asm)’in senden istediği bütün hayırları biz de istiyoruz, Sana sığındığı bütün şerlerden biz de sana sığınıyoruz Senden doğru iman, güzel huy, âfiyet ve sağlık diliyorum Herkes güne iyi başlamayı ister ama pek azı sabah namazıyla şereflenir. Bizi her sabah secdeyle şereflenen kullarından eyle Ya Rab! AminYeni güneYeni haftaya BİSMİLLAH Hayırlı sabahlar.

 

 Hatasını kabul etmeyeni affetme  ,lafını dinlemeyene başka söz etme ,yüzüne gülüp arkandan konuşanla  muhabbet etme,,kendisinden başka bir şey düşünmeyene güvenme,her şeye kulp bulanı memnun etmeye çalışma  ,kendinden ödün verip başkasını vezir etme ,elinden tutan insanı Ahirettede bırakma.

 

ALLAH(ccc)ım beni nefsimin ve şeytanın şerrinden kurtar istikrarlı bir şekilde helal dairede güzel Ahlaklı namuslu vicdanlı bir kişilikle islamı yaşamayı nasip et alakadar olduğum ehli imanı ehli namusu masum mazlumu ailemi güzellikleri günahlarımın şerrindende her şeytani ruhtanda koru rızana uygun yaşat.

Deccalizim bütün ihtişamıyle tahribatına devam ediyor hiziplerin desteğinde.

 

Çok uğraştım insanların söküklerini dikmek için  ama beceremedim iyiliğim bile aksülamel olarak bana geri döndü  anladımki  sökük kişilikteyse maalesef dikiş tutmuyor olgun insana güzel Ahlaklıya kusurunu söylersen teşekkür eder Ahlaksız karaktersize kusurunu söylersen seni boğmaya kalkar sende olmayan çok şeyide sana yakıştırır,onun için sadece güzel Ahlaklıyı dost edin muhatabın kabul et.

Bir delille 40 Alimi susturdum 40 delille bir cahili susturamadım.Mevlana.  

Hayat boyu çok zalimleri insan zannettik kimsenin kusuruyla uğraşmadık ancak geldiğimiz noktada gördükki her biri pisliğini masum mazluma güzelim insanlara bize layık görecek kadar karaktersiz Ahlak fukarası vicdansız zalimlerle yanmışız.

 

Namazsız ve Ahlaksız bir hayat cehenneme yolculuktur kaldıramadığın bir hayatta iki cihanda cehennemi bir hayattır kula kullukta cehennemi bir hayattır,nefsine hevana benliğine insi cinni pisliklere kullukta zilletin en büyüğüdür cehennemdir.

 

 Bugünün Türkiyesinde Hükümetin duruşu iç ve dış hainlere zalimlere geçit vermiyorsa benim gibi Vatanına Dinine kudsi değerlerine güzelliklere sevdalı ve bu hususta eser veren mücadele edenlerin duruşu sayesindedir şer güçler bizi fitne ilan etmenin gayretinde ey basiretsizler bizi Fetolarla Apolarla hdp chp pkk feto kafalılarla bir görürseniz okçular tepesi sahipsiz kalır mağlup olursunuz anarşi ve terörden kurtulamazsınız ALLAH(cc)ım deccalizim fitnesinin ve aktörlerinin hakkından gel her şeytani ruhu kahret kurani manayı hakim kıl şirki küfrü zülmü haramları bertaraf et bizi kurtar bu şehid kanıyle sulanmış Aziz Vatanı iyileri kudsi değerleri ve sevenlerini her pislikten temizle güzel Ahlaklıların sayısını çoğalt razı olduğun gibi yaşat razı ol. Cümle masum mazluma her güzelliğe aileme bana ehli imana ehli namusa sahip çık her haramın haramzadenin hakkından gel iyileri gör.

 

 Hz .Ömer(ra)den  kulağımıza küpe olacak muhteşem bir söz Haramda mutluluk ararsan mutluluk sana haram olur.

Sevecekseniz  eğer bir insanın merhametini güzel Ahlakını vicdani hareketini sevin  para ,mal,mülk tükenir  güzellik yakışıklılık gider  ancak merhamet bakidir  merhamet güzel Ahlak vicdanlı olmak bir insana yakışan en güzel aksesuarlardır.

 Düşmanların ne kadar çok olursa olsun sen imanlı güzel Ahlaklı Adaletli vicdanlı dürüst dengeli helal namuslu yaşa mesleğinin muhabbetinden şaşmaki  kazanırsın.

 

İnsanları tanımak için tüm gücünüzü verin ancak tüm sevginizi vermeyin  çünkü onları  tanımaya başlayınca verdiğiniz sevgiye acıyacaksınız.

 

Bu memleketin ve memleket insanının dini imanı namusu şerefi satılmıştır Ahlakı ve vicdanı ipotek altındadır haram başta Devlet idaresinde olmak üzere her sahada hükümrandır şirk küfür zülüm dinci dinsiz herkesin sermayesidir kurtarıcı rölünde olanlarsa hain ve zalimdir kula kulluktur insanımızın yaşantısı kendini korumaya çalışan hakiki müminlerse kendilerini ifade edemiyecek kadar maddi manevi mahkümdür dürüstlük bu toplumda en büyük suçtur namus kavramı namussuzlukla eşdeğerdir kurtuluş savaşındaki Çanakkaledeki ruh Malazgirtteki Bedirdeki ruh 100 yıldır azap içindedir en çok Ahlakına namusuna helaline düşkün insanlar musibet yaşıyor çünkü Devlet her haramı kanunlarla koruyor ALLAH(cc)için bir şey yok dinini yaşadığını iddia edenlerse nefsinin dinini yaşıyor onun için İslam Alemi fitne kazanı.Hocalar boğazından düzene bağlı kurani hakikatler anlatılmıyor zülmün karşısında susan dilsiz şeytanı oynuyorlar hepsine göre her şey normal çünkü Din kisvesi altında sanki siyasilerin her yaptığı yanlış cemaatlerdeki dinin kuran ve sünnetteki ölçülerin dışında çok şey islamın kendisiymiş gibi yutturuluyor uyumak çokları için tek yol hakikatı söyleyen ya deli ya suçlu anarşist uyan ey her türlü haramı kanunlarıyle koruyan siyasi irade zehir ile bal aynı tabakta sunuluyor insanlar uykudadır ancak öldükleri zaman uyanırlar H.Şerif Benim bildiklerimi bilseydiniz çok ağlar az gülerdiniz.H.Şerif.

 

Tayyip Erdoğanın Trendi bu milletin ve geleceğinin Dünya ve Ahireti içinmi yoksa verilen tehlikeli onca taviz bir ihanet ve isyanmı hala bir hainliği içindemi saklıyor işin sonunda netleşecek hatta hiçbirinin Ahireti net olmayan İslami belki isyani cemaatlerin durumu ise ancak Ahirette netleşecek bugün hala kula kulluk moda yalnızca ALLAH(cc)a has kılınmış bir Din bir İslam anlayışı Tevhid bazlı kuran ve sünnete uygun duruş yok hala her türlü haram kanunlarla korunuyor hala kafir bir Anayasa Hukuk anlayışı hakim hele Ahlaki fesad israf had safhada her sahada bunlar çok cesur sanki her an gadabı ilahi üzerimizde biz ise hiçbir olumsuzluğa rızamız olmadığı halde günah keçisiyiz sonumuzu ALLAH(cc hayretsin inşallah.

 

Araf﴾155﴿

 Mûsâ tayin ettiğimiz vakitte buluşmak üzere kavminden yetmiş adam seçti. Onları o müthiş deprem yakalayınca Mûsâ dedi ki: “Ey rabbim! Dileseydin onları ve beni daha önce helâk ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir; onunla dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim velîmizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin.


Araf﴾156﴿

Bize bu Dünyada da Ahirette de iyilik yaz! Şüphesiz biz sana yöneldik.” Allah buyurdu ki: Azabıma dilediğimi uğratırım; rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır; ayrıca Rahmetimi Allah korkusu taşıyanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım.

 Nurculuk ve kemalizim siyasiler ihanetlerle dolu hiçbirine güvenmiyorum.Çünkü Adaletsiz Ahlaksız çok şey var sair İslami diye gezen cemaatlerdede zülüm var.

 

 Günümüz Müslümanları hem işin kaymağına talip oldu hemde ihanetlerle dolu bir hayattan geri kalmadı ey gafiller bu Din kolay kazanılmadı ALLAH(cc) en ziyade sevdiklerini ne çilelerle imtihan etti bu ne riyakar sait nursi ile Atatürklerle belki hala net olamayan siyasilerle belki zülümden geri kalmayan sözde İslami cemaatlerle olup biteceği yok yara büyük masum mazlum işlemediği günahların bedelini ödüyor özellikle lokomotif olanlar ya nefsinizi sorgulayın kuran ve sünnetin yoluna gelin yada layık olduğunuzu bulun bugün hala çirkef bir kumar oynanıyor iyilerde iyi olmaya çalışanlarda nice güzelliklerde günah keçisi,helakette

 


2023 için kafanıza göre çok şeyler hedeflediniz ancak Ahlaki ve Adaletli bir toplum olmamız için hiçbir çalışmanız ve eğitimi milli manevi değerlerimize uygun hale getirmek için hiçbir çabanız yok,insanımızın ebedi hayatının helaketi söz konusuyken vicdani bir duruşunuz yok ne cemaat ve tarikatlarda nede siyasilerde,işin muğlak bir halde kula kulluktan ileri gittiği yok Tevhid bazlı Dinini yalnızca ALLAH(cc) has kılmış cihad ruhunu içinde yaşatan,güzel Ahlaklı helal namuslu kuran ve sünneti esas alan ve şirke küfre zülme haramlara insi cinni şeytanlara fitnelere şer güçlere sed çekecek kişilik sahibi Adaletli Ahlaklı vicdanlı merhametli her olumsuzluğa haramlara karşı mücadele edecek hakiki mümin kullar olmak için hiçbir çaba yok,çaba gösterende katlediliyor. Osmanlı 623 sene saltanat sürdüyse Osmanlının başarısının temelinde insanı yaşatki Devlet yaşasın felsefesi vardı onlar insan odaklıydı şimdikiler saltanat şöhret Dünya odaklı nefsani belki şeytani haramlarda yüzüyor.

 

 

 

Bugün 111.100 gr geldim 4 tane 1 yanyana kişiliğimizide imanımızıda Ahlakımızıda İslami yaşantımızıda Dünya ve Ahiretimizide ALLAH(cc) 4x4 lüklere kavuştursun inşallah hakiki müminlerden olalım şirk küfür zülüm ve haramlara karşı insi cinni şeytanlara tağuta karşı cihad ruhunu ve güzel Ahlakı şahsında yaşatan kuran ve sünneti ders alan ve dinini yalnızca ALLAH(cc)a has kılan Adaletli vicdanlı merhametli bir duruşun insanı olmamız nasip olsun.

 

 

iman ve islam nimeti ne büyük nimet bütün güzelliklerin kaynağı bir nebzede olsa yaşıyabilmişsem sonsuz Elhamdülillah bu güzel nimeti bahşeden Allah cc a sonsuz teşekkürler ömür boyu din hırsızı domuzlar için hayatımızı yemişiz ne zaman uyandık öylelerin günah keçisi olduğumuzu gördük isyan ettik en domuzu biz olduk onların kitabında dinlerinin ilahıda kendileri herşey mübah öyleler için kuranı manada hiçbir şey yok ben bir mümin kul olarak alemin sorumlusu değil kendimden sorumluyum herkes evinin önünü temizlerse sokaklar tertemiz olur nefisler terbiye edilmedikçe kişinin kendine faydası yokki aleme olsun sevginin fedakarlığın emeğin kıymetini bilen ve imansız islamsız ahlaksız vicdansız Adaletsiz merhametsiz yaşamın sonunun cehennem olduğunun şuuruna eren herkesten Allah cc razı olsun pisliğe düşen altını pislik kabul etmek ve onu kurtarıp faydalanmak yerine pislikle özdeşleştirmeye çalışmak deccalizmin karakteridir din müfritlerine din ile dünyayı talep edenlere dini silah gibi kullanıp masum mazluma güzelliklere zülmedenlere fırsat verme ya Rabbi ne mutlak benliği nede birbirinde fani olmayı kabul etmiyorum ikiside helakete açık şeytani ölçülerdir.

 

 Ben araştırmacı yazarım mürşidi kamilde değilim ehli sünnet alimi olacak kadar şaibesiz biride değilim şişirlmeyede lağvedilmeyede tahammülüm yok ancak Adaletli Ahlaki değerleri olan vicdanlılar anlar beni benim için esas benim yaşadığım belki bana yaşatılan envai çeşit fitnelerin kazığını yediğim hayatım değil eserim ve fikirlerimin muhtevası cihad ruhu ve güzel Ahlak İslam dur yolcu isimli din siyaset ve hayat okulu muhtevalı kitabım esastır başka bir fikrin savunucusuda değilim derdim Vatanım derdim İslam derdim eserim derdim güzel Ahlak derdim cümle masum mazlumun güzelliklerin ailemin kendimin ehli imanın ehli namusun iki Dünya saadeti derdim kurani mananın Hakimiyeti islamın aziz kılınması.Belki hepsinden önemlisi şerlerin her tarafı istila ettiği bu deccalizim asrında her haramın şirkin küfrün zülmün şeytanların tağutun bertaraf edilmesi iki cihan saadeti.

 

Dünya çöplük cezbeden haramlarla süslü ne kurtarırsan güzellik adına o kardır

 
 
NAMAZIN AHLAKIMIZA ETKİSİ
Yine bir şuur sohbetinde beraberiz. Birbirlerini seven, birbirlerine inanan ve güvenen kardeşler topluluğu olarak bir araya gelmeyi bizlere nasip eden Yüce Allah’a sonsuz hamd ve senalar, Efendimiz’e (s.a.s.), tertemiz Ehl-i Beytine ve şerefli ashabına sonsuz salat ve selamlar olsun.
Cenab-ı Hak unuttuklarımızı hatırlamayı, bilmediklerimizi öğrenmeyi, hatırladıklarımız ve öğrendiklerimizi de hayatımızda uygulamayı bizlere nasip eylesin. İslam’ı gerek fert olarak gerek cemaat (toplum) olarak gerekse düzen olarak yaşamayı bizlere nasip eylesin.
Kardeşlerim!
İnsanları İslam’a davet etmek büyük bir sorumluluktur. Bu sorumluluğun gerçekleşmesi için, birçok özellik gerekir. Bu özelliklerin başında da mükemmel bir ahlaka sahip olmak yer alır. Çünkü ahlaki zaaf ve sıkıntılar, kimi zaman davet ve tebliğ çalışmalarına muhaliflerden ve düşmanlardan daha büyük zararlar verebilmektedir. Ahlakımıza ve yaşantımıza etki etmesi açısından, bize günde 5 kez kimliğimizi, Müslümanlığımızı ve nasıl bir ahlaka sahip olmamız gerektiğini hatırlatan en önemli ibadetimiz namazımızdır. Namazımız etki edecekse önce ahlakımıza etki etmelidir. 
Rabbimizin “Namazı dosdoğru kıl, çünkü namaz, insanı kötülüklerden ve çirkin işlerden alıkoyar” (Ankebut: 29/45) ilahi hükmü gereği namazımızın hayatımıza etkisini, bizi kötülüklerden alıkoyup, koymadığını test ettiğimizde nasıl bir sonuçla karşılaşıyoruz?
Namazımız evimize ve aile yaşantımıza etki ediyor mu? Ben namaz kılan bir Müslüman olarak; Eşime zulmedemem, çocuklarımın İslami eğitimlerini ihmal edemem, akrabalarımla ilişkimi kesemem, komşularımla küs duramam diyebiliyor muyuz?
Namazımız evimizde izlediğimiz dizi ve programlara etki ediyor mu? Ben namaz kılan bir Müslüman olarak; bu ahlaksız dizi ve filmleri izleyemem ve aileme de izletemem, benim evimde yüzlerce ahlaksız kanal bulunamaz diyebiliyor muyuz?
Namazımız internet ve sosyal medya ile ilişkimize etki ediyor mu? Ben namaz kılan bir Müslüman olarak; günah içeren sayfalarda dolaşamam, sosyal medyadan hakaret, küfür, iftira ve gıybet, benim evimde sınırsız, kontrolsüz, denetimsiz internet bulunamaz diyebiliyor muyuz?
Namazımız düğünümüze etki ediyor mu? Ben namaz kılan bir Müslüman olarak; haremlik-selamlık, tesettür ve mahremiyet prensiplerinin ihlal edildiği bir düğün yapamam diyebiliyor muyuz?
Namazımız ahlakımıza etki ediyor mu? Ben namaz kılan bir Müslüman olarak; başkasının ırzına, namusuna, iffetine göz dikemem, flört edemem, eşimi aldatamam, karşı cinsle seviyesiz, ciddiyetsiz, yakışıksız, laubali muhabbetler kuramam diyebiliyor muyuz?
Namazımız alış verişimize etki ediyor mu? Ben namaz kılan bir Müslüman olarak; içki satan marketlerden, kazancı emperyalistlere ve din düşmanlarına giden ticaret hanelerden alış veriş yapamam. Helal ile beslenmeye dikkat ederim, haram katkılı gıdaları kesinlikle evime sokamam diyebiliyor muyuz?
Namazımız ekonomimize etki ediyor mu? Ben namaz kılan bir Müslüman olarak; faizi ekonominin vazgeçilmez bir şartı olarak kabul edemem, ticaretimi faizle yürütemem, faizli kredilere, promosyonlara tamah edemem, evime, arabama faiz bulaştıramam diyebiliyor muyuz?
Namazımız siyasetimize etki ediyor mu? Ben namaz kılan bir Müslüman olarak; Müslümanların aleyhine emperyalistlerle iş tutamam, haksızlık ve zulümlere ortak olamam. Kul hakkına ve yetim hakkına el uzatamam. Harama imza atamam. Yanlışa sessiz kalamam. Bu bendendir diyip hataların üstünü örtemem, diyebiliyor muyuz?
Namazınız bürokratik mertebelerdeki tavrımızı etkiliyor mu? Ben namaz kılan bir bürokrat olarak; rüşvet yiyemem, ihaleye fesat karıştıramam, yolsuzluk yapamam, haksız kazanç elde edemem, görevimi ve bağlantılarımı kullanarak hediye ve mal biriktiremem diyebiliyor muyuz?
Namazımız gözümüzü ve midemizi haramdan koruyor mu? Namazımız dilimizi gıybetten, hakaretten, küfürden koruyor mu? Namazımız kalbimizi hasetten, nefretten ve kinden koruyor mu? Namazımız öfkemizi yatıştırıyor mu? Namazımız bizi kul haklarından alıkoyuyor mu?
Günde en az beş kez söz verip, aynı gün içerisinde en az beş yüz kez sözünden dönen bir Müslüman, söz verdiğine sürekli sadakatsizlik ediyor demektir. Ancak bu, bizi kesinlikle umutsuzluğa sevk etmemeli aksine namaza dair motive etmelidir. Çünkü Efendimize (s.a.s.) namaz kıldığı halde kötülüklere ve günahlara devam eden birisinden bahsedildiğinde Efendimiz (s.a.s.), “Bir gün namaz, onu diğer günahlardan ve kötülüklerden alıkoyacaktır” buyurmuştur.
O halde bize düşen; hatalarımız ve günahlarımızda olsa, her şeye rağmen namazımıza sıkı sıkıya sarılmaktır. Çünkü bizi kötülüklerden alıkoyabilecek tek umudumuz namazımızdır. Namazını kaybeden, kötülükler karşısında bütün umutlarını kaybetmiş demektir.
İnsanlar, genel olarak sıkmayan bir yumuşaklığa, kendilerine yardım ettiği halde hiçbir karşılık beklemeyen, üzüntüleriyle ilgilendiği halde kendi derdiyle onları üzmeyen, yanında her zaman ilgi, gözetim, şefkat, hoşgörü, sevgi ve hoşnutluk buldukları büyük bir kalbe ihtiyaç duyarlar. 
Yegâne örneğimiz olan Rasûlullah (s.a.v)’in ahlakı da böyle bir ahlaktı. İnsanlarla beraber bu ahlak üzere yaşıyordu. Efendimiz bir kerecik olsun kendi şahsı için onlara kızmadı. Beşeri zaaflarından dolayı onlara karşı kalbinde bir sıkıntı hissetmedi. Hayatın nimetlerinden hiçbir şeyi kendine mal etmedi. Aksine, elinde ne varsa hepsini büyük bir hoşgörü ve cömertlikle onlara verdi. Yumuşaklık, iyilik, şefkat ve yüce bir sevgiyle onları sardı. O’nunla konuşan, O’nu gören hiç kimse yoktur ki kalbi, O’nun büyük ve geniş gönlünden fışkıran sevgi duygularıyla dolmasın. İşte bu hal ve tavırlar, cahiliye toplumunu dönüştüren temel ahlaki dinamikler oldu. 
Kendi elleriyle kendi çocuklarını diri diri toprağa gömen; içki, kumar, faiz, zina gibi haramları alenen işleyen; belki de tarihin en gaddar ve cahil insanlarından, Allahın razı olduğu böyle bir nesli yetiştirmek muhteşem ve mübarek bir devrimdir. İşte bu devrimin temelinde Allah Rasulü’nün hilm, bağışlayıcılık, af, merhamet ve muhabbete dayanan örnek ahlakı, en büyük paya sahiptir. 
Bu anlayış sayesindedir ki; taşlara, ağaçlara ve hatta helvadan yaptıkları putlara tapan insanlar, kıyamete kadar Allah’a kulluk örneği olacak bir nesle dönüşmüştür. Namus anlayışı-nın dibe vurduğu bir toplumdan, hayâ ve iffet timsali adamlar çıkmıştır. Ekonomik sisteminin temelini faizin oluşturduğu bir toplum; infak ve zekât toplumuna dönüşmüştür.
Hakka ve adalete dayalı yeni bir dünyayı “Asr-ı Saadet’i”, inşa eden çekirdek kadro, muhteşem bir ahlak ile bezenmişti. Efendimiz, kıyamete kadar örnek olacak ashabın ahlakını adeta ilmek ilmek işlemişti; çünkü iyi huyluluk ve güzel ahlak en büyük düşmanları bile dize getirecek, açılmaz kapıları açacak ve en katı kalpleri bile yumuşatacak yegâne prensiptir.
Efendimiz, bu prensibin önemini vurgulayan ve günümüz davetçileri için her biri ayrı bir ders niteliğinde olan birçok hadis zikretmiştir.
“Kıyamet gününde Mü’min kulun terazisinde güzel ahlâktan daha ağır bir şey bulunmaz. Allah çirkin hareketler yapan, çirkin sözler söyleyen kimseden nefret eder” Tirmizî, Birr, 62.
“Bir Mü’min, güzel ahlâkı sayesinde, gündüz oruç tutup gece namaz kılan kimselerin derecesine ulaşır.” Ebû Dâvûd, Edeb, 7.
“Yumuşak huylu olup, yumuşak davranamayan kimse, bütün hayırlardan mahrum kalmış sayılır.” Müslim, Birr, 76.
“Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu (düşmanına) teslim etmez. Kim, (Mü’min) kardeşinin bir ihtiyacını giderirse Allah da onun bir ihtiyacını giderir. Kim Müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, bu sebeple Allah da onu kıyamet günü sıkıntılarının birinden kurtarır. Kim bir Müslümanı(n kusurunu) örterse, Allah da Kıyamet günü onu(n kusurunu) örter.” Buhârî, Mezâlim, 3.
Rabbim! Namazı, ahlakına ve hayatına etki edenlerden eylesin.Amin...Alıntı...

 

 

 Nefis nasıl terbiye edilir.1-Helal gıda-2-istiğfar ve dua-3- Kuran okumak ve ahkamına tabi olmak-4- ibadetleri huşu ile eda etmek-5-infak fakir fukarayı görüp gözetmek-6- Geceleri ihya etmek-7- zikrullah ve murakabe-8- salavati şerifeye devam etmek-9-Güzel Ahlak sahibi olmak-10- Salih ve sadıklarla beraber olmak.

 

Elbette ve katiyetle Hakimiyet kayıtsız şartsız ALLAH(cc) ındır insan cin hayvan neki tertemiz gıdalar yeyip dışkı çıkaran makineler bir damla suyu bir anlık havayı belki bir kuru yaprağı yaratmaktan aciz iken ve Rabbimize her şeyimizle muhtaçken beton kemalin dediği gibi hakimiyet nasıl kayıtsız şartsız milletin olabilir her güzelliğin güzel nimetin tek yaratıcısı hiç şüphesiz ALLAH(cc)tır Yerdeki ve gökteki hazineler ALLAH(cc)ındır der A.Kerime Bütün insanlar ve cinler bir araya gelse bir sivrisineğin kanadını yaratamazlar sinek kendilerine bir zarar verse ondanda korunamazlar .A.Kerime Biz kuluz kibirlenmek ne haddimize Yeryüzünde Din tamamıyle ALLAH(cc)ın oluncaya kadar kafirlerle ve münafıklarla mücadele edin der Rabbimiz şirke küfre zülme haramlara insi cinni şeytanlara tağuta karşı mücadele ile vazifeli her mümin kul haddimizi bilecek ve Vahyin öğretilerine kurana sünnete sahip çıkacak hayat tarzı yapacağızki insani kamil olalım yaradılışımızın gayesi ALLAH(cc)a kulluktur nefse şeytana şirk küfür zülüm ehline haramlara Dünyanın cazibesine kulluğun  sonu cehennemdir.

 

 

TİŞÖRT YAZILARINA KİM "DUR" DİYECEK!

Ahlak ve Kültürümüze savaş açan bu yazıların

Farkında mısınız?

Çocuklarımıza aldığımız TİŞÖRT'lerin ön veya arka yüzlerinde neler yazdığını biliyor muyuz?

"Nereden bilelim?" diyeceksiniz, çünkü hepsi İngilizce, merak da etmiyoruz, ürün kaliteli olsun da!...

Bir gün ortaokula yeni başlamış bir kız çocuğunun giydiği tişört dikkatimi çekmişti, arkasında "FOLLOW ME" yazıyordu, yani "Beni takip et!". Sende öğretmenlik var ya! Çocuğa yaklaşarak:

"Kızım hangi okula gidiyorsun? Sınıfın kaç, Dersler nasıl?" gibi kısa sorulardan sonra dedim ki:

"Tişörtün çok güzelmiş ama arkasındaki yazı dikkatimi çekti, anlamını biliyor musun, ne yazıyor?"

"Hayır dedi, bilmiyorum, ne yazıyor?"

Cevaplamadan önce tekrar sordum:

"Peki, tanımadığın biri peşinden seni takip etse, memnun olur musun?"

"Hayır dedi, çok rahatsız olurum üstelik korkarım"

"Ama dedim, tişörtünde İngilizce 'BENİ TAKİP ET' yazıyor"

Yüzü kızaran çocuk: "Öyle mi, bilmiyordum, annem almıştı da.." diyebildi ve yavrucağın utancından başı yere eğildi.

Ne hazindir ki, bunun farkında olmayan yüz binlerce aile var ve çocuklarını bu ahlaksızlığın aracı yapıyorlar, farkında değiller! Bu YOZLAŞMA'nın mutlaka önüne geçilmesi gerekiyor. Aksi halde, göz göre göre kendimizi ve yakınlarımızı ateşe atıyoruz haberiniz olsun!

“Ben aç köpeğim” yazısı olmuştur. Böylece, tişörtlerin üzerinde bulunan baskı, resim ya da yabancı dildeki yazıları daha detaylı olarak inceleyin her tişörtü çocuğunuza giydirmeyin yada giymeyin

Yabancı dilde yazılı cinsellik içeren tişörtleri örneklendirirsek;

“Erkek Arkadaşım Kasaba Dışında”

“Erkek Arkadaşım Gelmeden Öp Beni”, “Rahatsız Etme Henüz Sarhoş Değilim” “Maddiyatçı Kız”,“Bu Gece Boşum”“Porno Yıldızı”“Seni İstiyorum”

“Erkekler! Meşhur, Başarılı, Zenginseniz, Boştayım”

gibi İngilizce yazı yazan tişörtleri giyen insanlarımız ne yazık ki anlamlarını bile bilmeden rahat rahat çarşı pazar geziyorlar.

Bir teyzenin üzerinde “Porno Yıldızı” yazan tişört var, teyze habersiz tişörtünde ne yazdığından.

Otobüste giden bir vatandaşımızın giydiği şapkada “Kötü Kız”yazıyor…

Bir genç camide namaz kılıyor tişörtünde ise “Dünyaya İçmeye, Dans Etmeye ve Cinsel İlişki Kurmaya Geldik” yazıyor.

Bir başka gencin tişörtünde "oral seks olur daha iyi iş" yazıyor.

Cinsellik mesajları içeren o kadar çok tişört yazısı var ki hatta bazılarını burada dile getirmekten hicap duymaktayım. Birçok ailenin çocukları ile birlikte izlediği bir dizide başrol oyuncusunun tişörtünün üzerinde “Hotmale, try it for free” yani “Ateşli Erkek! Ücretsiz Dene” yazıyor, bu yazıya yorum bile yapmıyorum…

Tişört yazılarında yer alan ve din karşıtı yazılar ve baskılar içeren mesajlar ise, gerçekten korkunç, alenen dini değerler ile alay edilmekte, saf masum vatandaşımız ise bu oyunlara alet edilmektedir. Örneklendirmek gerekirse; bir vatandaşımız camiye namaz kılmaya gidiyor ancak tişörtünün arkasında “God is Busy, Can I Help You?” yani “Tanrı Meşgul. Ben Yardımcı Olabilir miyim?” yazıyor ve şeytanı temsil eden kırmızı bir kafa resmi var. Ateizme yönlendirmeye çalışan diğer bir tişört yazısı örneği ise “Muhtemelen Tanrı Yok, Endişelenmeyi Bırak, Hayatını Yaşa” , “Korku Kul Yapısıdır, Din Korkudur”.

Diğer taraftan “Hayat Eğlencedir”, “Uyuşturucuya Güven” gibi bireyleri tamamen yaradılış amaçlarından uzaklaştıran ve bireylerin bilinçaltılarına olumsuz mesajlar gönderen tişört yazılarının çokluğu ve halkımızın bilinçsizce bu yazıları üzerilerinde taşımaları gerçekten çok üzücüdür.

Bu giysileri üreten firmalar bilinçli ya da bilinçsiz olarak maalesef bu küresel oyunun bir parçası olmakta, kültür yozlaşmasında maşa görevi yapmaktadırlar.

“Peki sonuç olarak, bizler birey olarak neler yapabiliriz?”

Bu bağlamda, Türk Kültürü ile bağdaşmayan ve asla kabul etmediğimiz bazı yazıları üzerinde taşıyan insanların en azından bu yozlaşmanın bir parçası olmamalarını ve çevrelerindeki kişileri uyarmalarını sağlamak birey olarak hepimizin görevidir.

Doç. Dr. Yağmur KÜÇÜKBEZİRCİ Konya Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi

 

 

Zor şeydir insan olabilmek dürüstlük ,doğruluk ister ,iyilik,güzellik ister güven ister ,merhamet vicdan ister alçak gönüllülük tevazu ister kendini bilmek haddini bilmek ister helaliyle namusuyla güzel Ahlakıyla imanlı örnek kişilik sergilemek ister ki Adaletli gerçek insan insanı kamil sıfatına layık olasın.

 

 

Ey kuşlar familyası acaba diyorum sizin riyasız ihlaslı teslimiyet içindeki temiz ibadetinizin binde biri kadar Rabbimizi andıkmı yoksa hep isyanlardamıyız sonra çokta sabırsızız buna rağmen kendimize hep iyi şeyler istiyoruz iyilerede ver ya Rabbi Ey Erhamürrahimin nefsimize çok zülmettik bizi bağışla rızana erdir affet ya ALLAH(cc) ya Rahman Ya Rahim ey Rabbül Alemin merhametlilerin en güzeli,en merhametlisi ,en Adaletlisi insanlığın felaketine çalışanlara islamiyetin kuran ve sünnetin düşmanlarına Kahhar  Cebbar olan Rabbimiz senin herşeyin hikmetli bizi bir an bile ne nefsimize nede senin ve insanlığın düşmanlarına terk etme taşıyamadığımızı yükleyenlere fırsat verme,hakkımızda hayırlı kapılar aç kurtar

 

Günümüzde uyanan müslümanında halkın şuurlanmasına uyanmasına uğraşanında kafasını kesiyorlar kuran ve sünnete davet en büyük suç uyumak en iyi Müslüman olmakmış meğer din diye yutturulan her şeyi kabullendinmi kula kulluğa razı oldunmu hele birde hiziplerine fedakarlık ettinmi senin gibisi yok ne zaman onların kabullenmediği kurani bir hakikatten bahsedersen senden kötüsüde yok.Onların yolunda yalnızca ALLAH(cc)a has kılınmış bir Din anlayışına teslim olmak suç.

 

 Güzel Ahlak hayırlı  bir yoldaştır,Akıl hayırlı bir arkadaştır edep ise hayırlı bir mirastır.Hz.Ali(ra)

Ey sait nursi denen sahte kahraman insi cinni kafirlerin tekelindeki nefis ve ruhunla Çanakkaleyi ve bu yurdu gavura dar eden müslümanın birlik ruhuna öyle bir kazık attınki ne İslam birliği diye bir şey kaldı ne Ahlak ne namus ne Adalet ne vicdan nede edep nede merhamet nede kurani manada bir tasarruf yüz yıldır yaptığın tahribatla Deccalizmin senaryosunu sen yazmışken hala günah keçisi arıyorsun m.kemal sadece senin egonun ve insi cinni tağut dostlarının talihsiz bir kurbanı ömrün boyu haram yedin oldun evliya müceddid anadan babadan seyyit ömrün maddi manevi hırsızlık ve zülüm ile dolu düş bu şerefli milletin yakasından hele beni ve ailemi biçare bacıları mümin kullarıda rahat bırakın bugün şirk küfür zülüm haramlar sayenizde altın çağını yaşıyor yetiştirdiğin sivrilerede sanada asla hakkımı helal etmiyorum edemem çünkü benim hayatımı doğduğum gün çaldın.

 

Ülkücülük  Din ve Vatan aşkı olarak özetlendiğinde yanındayım ve sahip çıkarım aksine İslama ve Vatana kudsi değerlerimize zarar verenlerle yoğrulduğu sürece Batı güdümlülerden hiçbir farkı yoktur benim için kirli bir davaya sahip çıkmam.

 

Kuranın bir ayetini yorumlarken kuranın bütününü göz önüne getirip yorumlarsan sünnetin hakkını vermiş olursun Resulüllah asm müşahhas kurandı bizim için en güzel kuran tefsiri Resûlüllahın asm yaşantısıdır Dünyayı sevmeyen Akıllı,aldatıcı ve yalan zevklerine kapılmayan zeki,Allah cc'ın takdirine razı olan zengindir Şakiki Belhi sait nursi zaten yanlış adamda izinden giden bekir berklerin sait nurilerin mehmet feyzilerin mustafa sungurların müslüm gündüzlerin, feto adnan oktar gibi hain yahudi uşaklarınında çakma mehdilerininde çok zararını gördü bu millet bu ümmet Allah cc diye diye Allah cc'ın nurunu söndürmeye kuranı manayı öldürmeye çalışmışlar güzel bakan güzel görür güzel gören güzel düşünür güzel düşünen hayatından lezzet alır. Mevlana. Ya Rabbi  ayaklarımızı kaydırma bizi sırat-ı müstakimde daim eyle rızana uygun yaşat güzelim Allah cc ım affet .

Ey kul Haramdan uzak dur enerjini iyilerin güzelliklerin masum mazlumun ehli imanın ehli namusun güzel değerlerin güzel Ahlak sahiplerinin kuran ve sünnetin hakkını vermeye çalışanların muhabbetine harca ihlasla istikrarla kötüler kötülükler dökülür nurculuk kemalizim ve şarlatan şeyhlerin nefsi doymak bilmeyen tatminsiz nefis ve ruhlardır herbiri insi cinni şeytanların ruh ikizidir her fitneyi barındırır felsefeleri bu çarpıklığı açıklamaya yetiyor belki kendini bilen kökü sağlam insanlar korunuyor kuru kuruya yalvarmakla olmuyor maddi manevi nimetlere kavuşmak istiyorsan istikrarla dengeli güzel Ahlaklı vicdanlı helal namuslu merhametli cömert Adaletli vefalı edepli kudsi değerlere saygılı vatanına dinine ezanına bayrağına kurana sünnete saygılı bir kişiliğin tesisi için çalışacaksın

 

Aptal isen belki zalimsen Dünya saltanatına feda edersin Ahiretini belki Dinini belki başkasının Dünyası uğruna yakarsın yıllara mal olmuş maddi manevi kazancını emeğini ibadetini zarara rızasıyle gidene acınmaz.

Edep nasip et ya  Rabbbi ilmim amelim rızana uygun ihlaslı olsun.  Helal,namuslu güzel Ahlaklı,vicdanlı merhametli Adaletli kulun olayım.

 

Birşeyin sana ait olduğunu anlamak için onu özgür bırak bize iman islamiyet Akıl irade şuur güzel Ahlaklı vicdanlı merhametli cömert Adaletli vefalı edepli kudsi değerlere saygılı vatanına dinine ezanına bayrağına kurana sevdalı kişilik bahşeden Allah cc a sonsuz Elhamdülillah iyiliğin gayretindeki kullarından razı olsun her fitneden korusun cümle masum mazlumu güzellikleri ailemi beni ehli imanı ehli namusu kurtarsın Güzel değerleri savunan bir felsefecimi olmalı yoksa vahyin mesajını dinleyip nefsini terbiye ederek güzel Ahlaklı vicdanlı imanlı merhametli Adaletli insanı kamil kul olup Allah cc'ın rızasını kazanmakmı önemli Aptal isen belki zalimsen Dünyaya feda edersin Ahiretini belki yıllara mal olmuş kazancını zarara rızasıyle gidene acınmaz Dünya muhabbeti bütün hataların başıdır H.Şerif Her ümmetin bir fitnesi var benim ümmetimin fitneside maldır. H.Şerif Güzel seciyeleri olan fedakar güzel değerleri savunan güzel Ahlaklı vicdanlı merhametli Adaletli kullar bu özelliklerininizle Allah cc a yanaştınız inşallah iman edin ve ebedi cennetin varislerinden olun.iman aküyü şarza bağlamaktır yoksa kendi başına akü ne kadar kalitelide olsa şarz etmedikçe bir işe yaramaz,zamanla çürür çöplük olur.

 

 

Cennet nefsin hoşuna gitmeyen şeylerle Cehennem nefsin hoşuna giden şeylerle çevrilidir.H.Şerif Oruç ne güzel ibadet nefsin terbiyesi için ALLAH(cc)rızası için Biz Dinimizi yalnızca ALLAH(cc)a has kılarak yaşamak istiyoruz kula kul olmak istemiyoruz dışkı çıkaranlara nefse hevaya benliğe insi cinni şeytanlara ALLAH(cc)tan ziyade sevip birilerine değer verip kulluk yapıyorsak o manada  kulluk şirktir zülümdür küfürdür zillettir neticesi cehennemdir müflis kullar olarak ALLAH(cc)ın huzuruna varmaktır aptallığın zirvesidir kısacık Dünya hayatına bedel Ebedi hayatını yakmaktır.En yüksek muhabbet ALLAH(cc) ve Resulüne(asm) tevcih edilmeli ,mümin kullar masum mazlum ALLAH(cc)için sevilmeli nefsani sevmeklerde yeri gelir şirke,küfre,zülme harama mahküm eder.

 

Hayatımda doğru iş üzere olduğum sürece taşıyacaksam masum mazlumu ehli imanı ehli namusu ailemi kendimi güzellikleri taşımak kurtuluşumuza çalışmak isterim yoksa Dünyamı Ahiretimi cehenneme çeviren insi cinni şeytanları münafıkları kafirleri  ALLAH(cc)sız Ahlaksızları değil zerre günahıma hiçbir değer verdiğin kulunu mahküm etme ya Rabbi günahlarımı bağışla affet.

 Oruç her ne kadar nefsime ağır gelsede Aklıma ,imanıma,Ahlakıma,vicdanıma  huzur ve zevk veren şerefli bir ibadet Elhamdülillah.

 

 

Dünyanın en güzel insanları gönlü geniş sevgi dolu imanlı güzel Ahlaklı vicdanlı merhamet sahibi Adaletli cömert helal namuslu kuran ve sünnete gönül veren ve Dinini yalnızca ALLAH(cc)a has kılmış  insanlardır onlar şirke küfre zülme haramlara insi cinni şeytanlara ve nefislerine karşı devamlı mücadele ederler ne verecek sevgileri biter nede verecek ekmekleri çünkü ALLAH(cc)rızasını isterler iyi bilinsinki gerçek cennet ehli kişilik, karakter sahibi fedakar insanlar onlardır.

 

Servetine güvenme bir kıvılcım yeter güzelliğine güvenme bir sivilce yeter Etik kelimesinin karşılığı doğru karakter doğru insan olmakmış doğru insanın öncelikle Allah cc a iman eden güzel Ahlaklı kuran ve sünneti ders alan kula kulluktan uzak hakiki müminler olduğunu kabul etmiyorlar ileri gitmeyin hiçbir konuda hasediyle iftirasıyle yalanıyle gıybetiyle din hırsızlığıyle insi cinni şeytanıyle sihiri büyüsüyle alemi şekillendiren domuzlar kurban arıyor kendiniz olun dengeli kaliteli az arkadaşla Güzel Ahlaklı vicdanlı Adaletli merhametli olmazsan Oruç tutmazsan haramlara dalarsan farzları yapmazsan nefsin Aklını yer insi cinni şeytanların boyutuna düşersin fakiri görmekle infak etmeklede korunursun Senden kaçıpta şeytanların kucağına cehenneme razı olmak Akıl işimi vicdan işimi Allah cc ım peşin verilmiş onca nimete teşekkür namaz ne güzel ibadet bütün mahlükat Rabbini tanımış ve tesbih ediyor tevekkül ve teslimiyet içinde biz insanlar nefsimizi satın almadıkça hayvan kadarda kıymetimiz yok ölmeden uyandıran imandan islamdan nasiplendiren güzel değerlerin kıymetini idrak ettiren her güzelliği Allah cc için sevdiren Akıl şuur irade iman ahlak vicdan merhamet fedakarlık doğruluk bahşeden helal ve namuslu adaletli kul olmanın kıymetini öğreten merhametli Rabbimize sonsuz Elhamdülillah bize insanı kamil kainatın en şereflisi olmayı kuran ve sünnet ile ders veren sevgili pak fedakar Resulünede asm sonsuz teşekkürler

Hiç haram olan bir şey ALLAH(cc)ın Rahmeti olurmu o haramda şifa yaratmadı.

 Kar amacıyla Dini eserleri satmak Din ile Dünyayı talep etmektir lanetlenmiştir.

 

 

Yine söylüyorum ben yanlış adam değil yanmış adamım eğer gerçekten yanlışlara çalışan biri olsaydım yanlış adam olsaydım beni çoktan helak etmişti ALLAH(cc) maneviyatımda ne darbe yediysem başta insi cinni şeytanların sonrada onların kullandığı dinci yobazların darbesini yedim zaman zamanda kendi kendime zarar verdim nefsani olduğum demlerde oldu . ALLAH(cc) ruhumuzdaki her fitneden her şeytani pislikten arındırsın inşallah.

 

Nice güzelim yavrunun güzelim bacının masum mazlumun doğru müslümanın günah keçisi yapıldığı bir Dünya yarattılar yahudi kafalılar dinci kafirler şirk küfür zülüm her türlü haram yolları.Güzel olan her zaman iyi değildir ama iyi olan her zaman güzeldir .mevlana Alemi islamda huzur ara evliya geçinen din hırsızları nefsinden ve egosundan başka rehberi olmayan ruhbanlığı şirki küfrü zülmü haramları ısrarla hayatımıza geçirenler kurani manayı öldürenler hakim.Kurani manada bir Adalet istiyorum her zaman herkes için her yerde günümüzde kurani manayı din adına öldüren sahte evliya haramzade pisliklerin nefsinin dini hakim nice güzellikleri şeytanlara boğdurmakla meşguller masum mazlum günah keçisi Hiçbir konuda ileri gitme haddini bilmek islamın temelidir edep ilmin özüdür güzel Ahlaklı vicdanlı Adaletli merhametli sevgi dolu olmak islamın kendisidir benim ailemin iyilerin güzelliklerin felaketimize çalışanlara söyleyecek sözüm kalmadı yalnız şu kadarını söylüyorum keser döner sap döner gün gelir hesap döner, sular kabardığında balıklar karıncaları yer,sular çekildiğinde karıncalar balıkları yer

 Ne ben ne aile fertlerim şişirilmeyede razı değiliz lağvedilmeyede. Büyük oynayanlar faturasına kendileri katlansın güzellikleri lağvedenlerde  kahrolsun.

 

Alemin bir tane kutbu var o da ALLAH(cc) ın kendisidir  kanun koyucu olarak ALLAH(cc) yeter.Onun Anayasası Kurandır üstündede rızası esastır.

 

Ey Deccalizmin cenderesinde can çekişen bu asrın müslümanı Haksızlığı Hak zannedenler senin gibi saf Müslümanları yediler kurtarıcı oldular kula kulluk çare diye satıldı nice günahsız insan özellikle bacılar çocuklar hep bedel ödedi.Bu fitne asırda ancak özlemlerimizin müslümanıyız bedava kahramanlar hayatımızı çaldı.

 

Tayip Erdoğanın pozitif manada islamın müslümanların devletin yararına yaptığı pozitif manadaki işleri ben yapamazdım diyorum negatif manada yaptığı işleri ve  verdiği tavizleri verecek kadarda geniş karınlı olamazdım adam kedi gibi dört ayak üstüne düştü her seferinde belki mücize dualarla belki destek gördüğü iyilerle.

 

Güzel ameller hayır ve ibadetler güzel muhabbetler kudsi değerlere kuran ve sünnete Vatanımıza güzel Ahlaklı insanlara olan sevgimiz pozitif kişiliğimiz ilacımız şirke küfre zülme haramlara insi cinni şeytanlara sed çekişimiz kurtuluşumuz için umut kapımızdır ALLAH(cc) razı olduğuna kavuştursun inşallah.Bizi kula kulluktan kurtarsın dinimiz yalnızca ALLAH(cc)a has olsun biz bu değerlerle altın kıymetindeysek her yerde altınız inşallah umutsuzluk yok. Nefsi için kainatı isteyen ebedi cehennem isteyen bir nurcu ,ruhbanlığa,şirke  anormalliğe kula kulluğa tabi bir tarikatçı Süleymancı ,ışıkçı şucu bucuda olmak istemiyorum sizi kula kulluktan kurtardığını iddia edipte kendine zalim nefislere firavunlara deccallara kul eden betonlarla temsil edilen zalimede kul olmak istemiyorum kula kul azgın nefse şeytanlara hain ve zalimlere kafirlere hevama kul olmak istemiyorum kafir kanunlarla yönetilen her türlü haramı kanunlarla koruyan ve eğitim sistemiylede her şeyiyle ALLAH(cc) a savaş açmış bugünkü Devlet düzeninede kul olmak istemiyorum belki Aklımı başıma alıp kuran ve sünnetin dersiyle vahyin Aklına tabi olup nefsimi satın alarak hakiki mümin kul olmak istiyorum, Çünkü cennet sadece hakiki müminlerin yurdudur gerisi sevdiklerinden isyeyecek amellerinin karşılığını zaten bir kalpte en yüksek muhabbet ALLAH(cc) ve Resulüne(asm) a ait değilse o kalpte iman yoktur.

 

Hayatımda nefsani ve şeytani ne varsa şerrinden  ALLAH(cc)a sığınırım.Belki alakadar olduğum değer verdiğin her kulunu koru cümle insi cinni şeytandanda. Belki acaizane ibadet ve hayrımla rızanı kazanamıyorum yardımını esirgeme. Kaldıramayacağım bir imtihanlada büsbütün helak etme sahip çık ya Rabbi. Sen her halime şahitsin beni benimle alakası olmayan çok şeyle zehirlediler ya Adl,ya Hakem,ya Kuddüs sadece rızana uygun olanı kurtar gerisini yak alakadar olduğum değer verdiğin bir kulunun hayatına zehir olmak istemem her güzelliğe sahip çık.

 

TEVEKKÜL

Tevekkül, elden gelen fedakârlıkların ve sorumluluklarının gereğini yerine getirdikten sonra sonuçta Yüce Allah'a güveni esas almak demektir. Müminlerden istenen de böyle bir güveni hayatların da tesis etmeleridir. Tevekkül sadece Yüce Allah'a yönelik gerçekleştirilmelidir; çünkü vekil yani "güven kaynağı" olarak Allah yeter; her şeye vekîl olan O'dur; “ O en güzel vekildir."

Al-i İmran Suresi, 160. ayet: Eğer Allah size yardım ederse, artık sizi yenilgiye uğratacak yoktur ve eğer sizi 'yapayalnız ve yardımsız' bırakacak olursa, O'ndan sonra size yardım edecek kimdir? Öyleyse mü'minler, yalnızca Allah'a tevekkül etsinler.

Enfal Suresi, 2. ayet: Mü'minler ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperir. O'nun ayetleri okunduğunda imanlarını arttırır ve yalnızca Rablerine tevekkül ederler.

Tevbe Suresi, 129. ayet: Eğer onlar yüz çevirirlerse, de ki: "Bana Allah yeter. O'ndan başka İlah yoktur. Ben O'na tevekkül ettim ve büyük arşın Rabbi O'dur."

Hud Suresi, 123. ayet: Göklerin ve yerin gaybı Allah'ındır, bütün işler O'na döndürülür; öyleyse O'na kulluk edin ve O'na tevekkül edin. Senin Rabbin yaptıklarınızdan habersiz değildir.

Al-i İmran Suresi, 173. ayet: Onlar, kendilerine insanlar: "Size karşı insanlar topla(n)dılar, artık onlardan korkun" dedikleri halde imanları artanlar ve: "Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" diyenlerdir.

Nisa Suresi, 132. ayet: Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Vekil olarak Allah yeter.

İsra Suresi, 65. ayet: "Benim kullarım; senin onlar üzerinde hiçbir zorlayıcı gücün (hakimiyetin) yoktur." Vekil olarak Rabbin yeter.

Furkan Suresi, 58. ayet: Sen, asla ölmeyen ve daima diri olan (Allah)a tevekkül et ve O'nu hamd ile tesbih et. Kullarının günahlarından O'nun haberdar olması yeter.

Ahzab Suresi, 3. ayet: Allah'a tevekkül et; vekil olarak Allah yeter.

Zümer Suresi, 62. ayet: Allah, herşeyin Yaratıcısı'dır. O, herşey üzerinde vekildir.

Müzzemmil Suresi, 9. ayet: (Allah,) Doğunun ve batının Rabbidir. O'ndan başka İlah yoktur. Şu halde (yalnızca) O'nu vekil tut.

 

Ya Rabbi lütfüna talibim,sen ikram etmezsen  ben gariplerdende garibim  sen dilersen boşa çıkmaz emeklerim  Dost ver ya Rabbi kıyamete kadar seven olsun  can ver ya Rabbi uğrunda ölen olsun  göz ver ya Rabbi Dünyada ağlasada Ahirette gülen olsun,iman ver ya Rabbi Mahşerde şahidim olsun,sabır ver ya Rabbi kabirde ışığım olsun,haya ver ya Rabbi yüzüme perde olsun,Edep ver ya Rabbi başımı önüme eğdirsin  takva ver ya Rabbi Salih amel işletsin samimi bir damla gözyaşı ver ya Rabbi azap ateşimi söndürsün ,ilim ver zatını bulayım ,Akıl ver imanla öleyim ölürken cemalini görüp zatına gülerek geleyim hayırlı zürriyet evlat belki ehli iman sağlıklı dostlar nasip etki arkamdan duaları eksik olmasın.   Ehli imanı ehli namusu masum mazlumu her güzelliğide beni ve ailemide kurtar.

 

Hayatımızda çirkef bir rekabet eksik olmadı doğdum doğalı sait nursi kafalılara düzülüyorum kullandıkları zaman benden iyisi yoktu kullanamadıklarında ise benden kötüsü yok açtıkları fitne kapısından nice insi cinni pisliğede düzüldük bunlarınki asla islam kardeşliği değil düşmeye gör bencilliklerinden geçilmiyor müstesna dostlardanki belki hakiki müminlerden başkası imanın şuurunda değil

 


Alem o haldeki şansı olan korunuyor isterse en zalimi olsun şansı olmayan katlediliyor isterse en masumu en mazlumu olsun çünkü Kuranı manada bir tasarruf yok insi cinni şeytanlar ve zalim nefisler hakim Din simsarları alemin zalimleri belki şeytanların insisi cinnisi ömür boyu ninnilerin dinini sadece nefsani olanı yaşattı kuranı manaya az çok vakıf olduğumuzda kudurdular hayrım ibadetim doğru işim öyleleri kudurttu Atatürkte sait nurside Tayyip Erdoğanda hayrıda şerride bol tipler lider şaibesiz olmayınca güven vermiyor uğruna ölümüne gidilecek ancak Allah cc ve Resûlüdür asm hakiki iman budur bunun haricinde liderleri ilahlaştırmak küfre zülme şirke dalalete hıyanete haramlara insi cinni şeytanlara açık kapıdır doğruluk ve kalp temizliği olmadan hiçkimse Allah cc a yanaşamaz.Kavga Savaş en son iş Akılla Ahlaki ölçülerle ilahi Hukuk ve insanlık Hukuku çerçevesinde doğrulukla çözeceksin her işi her şeyden önce sen doğru olacaksın.Adaletli merhametli vicdanlı olacaksınki haklı taraf olasın. Bu memlekette Vatan hainleri ve İslam düşmanları hariç herkes kardeştir müslümanın ayıbıyle uğraşma nefsine bak.

Ömür boyu adeta karşılık beklemeden hizmetinize koşan ana ,baba eş,dost ve kardeşinize sık sık teşekkürü ALLAH(cc) razı olsun demeyi ihmal etmeyin Dünya ve Ahireti için duacı olun  belki sizde elinizden gelen her fedakarlığı yapın empati yapın yapıcı olun eleştirmeyin. Kırıcı konuşmayın paylaşmasını bilin bugün varsa yarın yok deyin dostluğu kardeşliği saygıyı sevgiyi muhabbeti  emeği Ebedileştirecek gibi ALLAH(cc) ve Resulünün(asm) rızası için sevin.

 

İnsanın elde edebileceği her iyi şey ilahi  rızktır. Muhabbet ilahi bir rızktır. İman en büyük rızıktır.ALLAH(cc)için sevmek,sevilmek   izzet, şeref, onur,temiz  hilkat,güzel Ahlak ,Akıl,irade ,huzur,sağlık,doğruluk Adaletli merhametli olmak vefalı fedakar olmak,helal namuslu yaşam vicdani hareketler   rızktır, hem de büyük rızıklardır bunlar. Bu rızıklardan nasibi olmayan insanlar şekerle avunurlar. Onun için rızk deyince aklına şeker, rızk deyince aklına ekmek gelenlerin aklına nereden gelsin imanın rızk olduğu, vahyin rızk olduğu,Kuranın sünnetin ebedi saadetimizin kaynağı olduğu  hidayetin rızk olduğu.Temiz dostluğun Onurun, izzetin ve hikmetin, bilginin, ilmin rızk olduğu nereden gelsin

 

17s  · 

Şöyle bir olay nakledilir: Îsâ (asm), bir Yahûdî ile yolculuğa çıkar. Îsâ (asm)’ın yanında üç yufka vardır. Bunları Yahûdîye teslim edip muhâfaza etmesini ister. Bir müddet sonra Yahûdî yufkalardan birini yer. Îsâ (asm) bir yere gelince Yahûdîden yufkaları getirmesini ister. Fakat Yahûdî, iki yufka ortaya koyar. Îsâ (asm) “üçüncüsü nerede?” diye sorunca Yahûdî kendisine: “İki yufkadan fazla teslim etmediğini” söyler.

Beraberce yola devam ederler. O kişi, Îsâ (asm)’dan hayret verici birçok hâdise müşâhede eder. Üçüncü yufkayı yediğini ikrâr etmesi için Îsâ (asm) ona yemin verdirirse de adam bir türlü ikrâra yanaşmaz. Yola devam ederler. Biraz gittikten sonra üç parça külçe altına rastlarlar. Yahûdî bunları görünce hemen Îsâ (asm)’a: “Haydi bunları bana taksim et,” der.

Îsâ (asm): “Şu biri senin, diğeri benim, üçüncüsü de yufkayı yiyen üçüncü

arkadaşımızın” der. Yahûdî sabredemeyip: “Üçüncü yufkayı yiyen benim,” der.

Îsâ (asm): “Öyleyse benden uzak ol artık! Cenâb-ı Hakk’ın bunca kudret ve âsârını gördüğün halde bu suçunu itiraf etmedin de beş paralık dünyevî menfaatı görünce ikrâr ettin. İnsaniyet derecen bu kadarmış” deyip altın külçelerinin hepsini ona bırakıp yoluna devam eder.

Çok geçmeden üç tane hırsız gelir. Anlaşıp Yahûdîyi oracıkta öldürürler. Sonra acıkmış bulundukları için içlerinden birini şehrin çarşısına gönderirler. O gidince geriye kalan ikisi onu öldürüp üç altını üçe değil ikiye taksim etmek üzere anlaşırlar ve derler ki: “O çarşıdan dönüp geldiği zaman onu öldürürüz. Altını ikiye taksim ederiz. Onun payını da biz almış oluruz.” Çarşıya giden de; arkadaşlarını öldürüp altının hepsini almak düşüncesiyle yiyeceklerin içine zehir koyarak getirir. Zehiri de bol koyar ki çabuk ölsünler. O çarşıdan dönüp geldiği sırada diğer ikisi el birlik hücûm ile onu öldürürler. Sonra oturup ölüsü yanında onun getirdiği yiyeceği yerler. Daha yiyecekler bitmeden onlar da oracıkta yığılır kalırlar.

Bir müddet sonra Îsâ (asm)’ın yolu buraya uğrar. Bir de görür ki üç parça altın yanında yatmakta olan dört ölü. Hayretler içinde onlara bakarken Cebrâîl (asm)inip olup biteni kendisine haber verir.

HEVES EDİP DURDUGUNUZ DÜNYA BU İŞTE

 

Asrımızın müslümanı nice helal namuslu güzel Ahlaklı insanlar nice güzel yaratılmış kul cinni insi kafirlere şeytanlara Din sinsarlarına hep günah keçisi yapıldı ömür boyu düzüldü bencil dincilere din hırsızlarına münafığa kafire devir Deccalizim devri Kurani manaya savaş açanlar Evliya geçiniyor sadece kendileri Müslüman başkasının ALLAH(cc)ına saf inancına bile düşman bunlar tablo bu olunca islamın ruh birliği kurani mana ayaklar altına alındı ve bu nezih milletin başta Ahlakına namusuna sağlığına  ve cihad ruhuna zülümle yola çıktılar rant cinni kafirlere ve tağut insan bozmalarına nice güzel istidad idam olurken islamın ruh birliğinin müşahhas hali Çanakkale ruhu katledildi 100 yıldır Deccalizmin hakimiyeti var kendini dindar zannedenler sadece nefsinin dinini yaşıyor kula kulluktan başka bir Müslümanlık yok Dinini yalnızca ALLAH(cc)a has kılan doğru müslümanın katliamı var iman ile küfrün nikahı kıyılıyor şeytan misali bir insan bozması  –Deccal-yaratmanın  gayreti varki kökü ta Hz.Ali(ra)lere Abdülkadir Geylanilere dayandırılıyor Kurani mananın temeli güzel Ahlak ilahi Hukuk insanlık Hukuku delik deşik ancak bu işi yapanlar bozuk kuran tefsirlerini üstadlarını şeyhlerini hocalarını liderlerini kusursuz diye satıp ilahlık makamına oturtup öylelerine kul olmakla 100 şehid sevabı kazandıklarını sünnetin hakkını verdiklerini iddia ediyorlar çoğu bencil tipler gavsmış müceddidmiş evliyaymış seyitmiş hep böylelerin içinde her biri ALLAH(cc)tan ziyade söz sahibi uyan ey asrın gafil müslümanı kuran ve sünnet bu bozuk tablolardan uzaktır hakikatı ALLAH(cc)ın kitabından öğren hevasına benliğine cinlere tabi olmuş din hırsızı münafıkların sana vereceği bir şey yok,belki Ebedi hayatın ,ömür boyu yaptığın ibadet ve hayırlar öylelerin ipoteği altında halbuki mülkünde dilediği gibi tasarruf sadece ALLAH(cc) a aitken bir sürü hizip neyin nesi hepside doğru sadece kendini görüyor şucu bucu değil Bütün müminler kardeştir cemaatinin acizane ferdi olacaksınki fitne olmayasın. Manevi hava o kadar kirliki islam yalnız kuran ve sünnette ve kusursuz denecek seviyedeki kitaplarda,şirkin ilahlarında değil.

Nurcu PKK lı ,fetocu varsa Tarikatçı PKK lı fetocu varsa Atatürkçü PKK lı fetocu varsa saadetçi AKP lisi CHP lisi PKK ya fetoya sıcak bakıyor aynı havayı soluyorsa ne Vatan sevgisinden ne hakiki imandan nede islamdan Adaletten Ahlaktan nasibi olmayan hainlerdir şirke küfre zülme haramlara kafir kanunlara rıza gösterip kurani ölçülere düşman olanlarda şehidimin ruhuna azap veren gerçek pislik gerçek Vatan haini kudsi değerlerimizin tarihi kazanımlarımızın düşmanı insi cinni kafirlerin ruh ikizi Ahlaksız Adaletsiz vicdansızlardır.

 

DEVE ile DEVECİ

Adam uzun yıllar devesiyle taşımacılık yapmış. Yaşlanan deve yolun sonuna gelmiş. Artık öleceğini anlayınca:

— Sahibimi çağırın da helallik vereyim, demiş.

Devenin sahibi:

— Ne hakkı varmış ki bende? demiş. Demiş ama yinede merak etmiş. Dayanamayıp devesinin yanına gitmiş.

— Ne hakkın var ki bende? demiş.

Deve:

— Öyle deme! Benim taşıma gücüm belliyken, sen bunun iki katı çuval yüklerdin bana. Bu hakkımı helal ediyorum sana.

— .....

— İkinci olarak; benim günlük 10 kg yiyeceğe ihtiyacım varken, sen hep 8 kg verir kalanı vermezdin. Bu hakkımıda helal ediyorum.

— .....

— Üç günlük yolu iki günde gitmem için sopayla döverdin beni. Bu hakkımıda helal ediyorum.

— .....

— Hatta bir yavrum olmuştu. Onu kesmiş, misafirlerinle bir güzel yemiştiniz. Bu hakkımıda helal ediyorum.

— ......

— Amma bir hakkım var ki, onu asla helal etmeyeceğim. Mahşerde bunu senden soracağım.

Sahibi merakla sormuş.

— Nedir o?

— Her seferinde ben yolu bildiğim halde, tüm yükü ben taşıdığım halde, yularımı eşeğe verirdin. Beni eşeğe mahkum ederdin ya, işte bu hakkımı helal etmeyeceğim..!

Bizi ALLAH(cc)tan koparıp insi cinni şeytanların din şarlatanlarının,fasıkların  ALLAH(cc)sız Ahlşaksızların münafıkların kafirlerin iblislerin habislerin niyeti pislerin güdümüne vererek çirkef bir kadere mahküm edenlerede şirkin küfrün zülmün haramların temsilcilerinede nice güzellikleri katledenlerede bizde  asla hakkımızı helal edemeyiz.Çünkü hiçbirşey hiçbir zaman Adaletli olmadı.

 

Ehli iman Dinini yalnızca ALLAH(cc)a has kılmış canından malından çoluk çocuğundan herşeyden ve herkesten ziyade ALLAH(cc) ve Resulünü(asm)seven kuran ve sünneti hayatının gayesi yapan Tevhid ehlidir onlar şirke küfre zülme haramlara insi cinni şeytanlara nefislerine karşı devamlı mücadele halindedirler her hatalarında imanlarını tazeler yollarına devam ederler onların muhabbeti hakiki müminlere güzel değerlere masum mazluma, buğzu ALLAH(cc) düşmanlarına ve insanlığın felaketini hazırlayanlara karşıdır gayeleri ALLAH(cc) rızasıdır,Dünyevi bir menfaat hiçbir zaman hayatlarında yer almaz.Hiçbir siyasi parti için hiçbir isyanı cemaat için hiç kimsenin Dünyası için kendini yakacak kadar aptal olma fedakarlık yapacaksan kendin için ailen için masum mazlum güzellikler için Allah cc ve Resûlünün asm rızası için yap Elbette kendin olacaksın kendini nefsini tanıyacak Rabbini bulacaksın dinini yalnızca Allah cc a has kılacak kişilik sahibi mümin kul olacaksın kuran sünnet dairesinde yoksa Aklını kiraya verip helak olmayacaksın.şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır deyip insanlığı zehirleyen şeytan kafalıların Allah cc lığı kendine layık görecek kadar azanların şeytanların şarlatan din simsarlarının şerrinden cümle masum mazlumu güzellikleri ailemi beni ehli imanı ehli namusu koru şirk küfür zülüm her türlü haramın temsilcilerine fırsat verme bilerek zehirleyen zülmeden her şeytani pisliği kahreyle.yemek yapmak çocuk bakmak evi temizlemek kadınların görevi değil size ikramıdır.Hz.Muhammed (asm)

Fani bir ömür, her saniye ölüm söz konusu ,Rabbim ALLAH(cc) yanlış işlerden korusun günahlarımın şerrindende her bir insi cinni şeytandanda her haramdan şirk küfür ve zülümden arındırsın nefsi emmareden korusun rızasına erdirsin,ahir ömrümüzü hayırlarla yaşamamızı nasip etsin iman ile cihad ruhuyla öldürsün.

 

Tayyip Erdoğan imkanın olduğu halde islamın Hakkını verecek bir tavrın yok Kurani şuurdan uzaksın buna rağmen şeffaflığı doğru vatandaştan eksik etmez eleştirilerini hazmedersen Adaletli Ahlaklı vicdanlı merhametli kararların insanı olur şirke küfre zülme haramlara karşı mücadeleni verirsen iyilerin dostluğundan mahrum kalmazsan Atatürklerin İnönülerin akibetine uğramazsın inşallah.Koskoca bir milletti mazlum bir ümmeti temsil ettiğine inanıyorsan her zaman hareketlerine dikkat etmesi gereken sensin sayın Başkan egon ile değil bu milletin pozitif beyinleriyle ortak akılla kuranı sünneti çiğnemeden hareket edeceksinki Adil olasın.Elbette La Galibe illallah her halükarda ancak  Kuran ve sünneti temsil ettiğin sürece sende selamettesin .Aksi ise küfür zülüm ve şirkin haramların insi cinni şeytanların saltanatıdır cehennemdir.

 

Bunları siz seçmediniz; Doğum yerinizi,cinsiyetinizi,ten renginizi,isminizi,anne babanızı kökeninizi.Ama böyle olmayı seçebilirsiniz;Adaletli,Güzel Ahlaklı,iyi kalpli,vicdanlı ,merhametli ,dürüst,saygılı,sevgi dolu,helal,namuslu,öğrenmeye aç,kendini geliştiren düşünerek Akıllı hareket eden yaradılışın gayesini merak edip Hak din islamı kuran ve sünneti öğrenip yaşıyarak Dünya ve Ahiretini kurtaran fedakar vefalı fakirin düşkünün hastanın yetimin masum mazlumun derdiyle dertlenen empati yapan vatanını kudsi değerlerini seven iyilerle dost kötülere sed çeken şirk,küfür,zülüm ve haramlara insi cinni şeytanlara karşı devamlı mücadele.

 

Kin çıkmaz sokaktır İnsanlar yanlış yoldaysa şahıslarına kinle muamele etmekten ziyade şirkine küfrüne zülmüne haramlara karşı tavır koymalı. Genel olarak Dualarımızda hem kendi günahlarımızdan hemde insi cinni şeytanların şerrinden her türlü fitneden ALLAH(cc)a sığınmalıyız. Hakkımızda hayırlısını her zaman istemeliyiz.Ancak insanlığın felaketine çalışan şeytanlaşmış tiplerlede devamlı mücadele şart.Şayet Hakimiyeti öylelerine bırakırsan helak olur gidersin.

 

 

Kim olursa olsun başta ALLAH(cc)ın kitabı Kuranla tanışmalı Hak Dini tanımalıki okuduğu her kitabın artısını eksisini görebilsin.

 

Nurculuk Süleymancılık tarikatçılık ışıkçılık kemalizim gibi akımlar her ne kadar İslami görüntü versede her biri şirk küfür zülüm ve haramların paratoneridir kurani manayı tahrip ediyorlar içlerinde belki iyilerde var ancak çoğu münafık.

 

 

Namaz kılmayan çok insanda öyle güzel Ahlak öyle vicdan varki çok namaz kılanda yok çünkü helale harama daha çok  dikkat gösteriyorlar evcildirler sevgi doludurlar dürüsttürler günah işliyorlarsa günah diye yapıyor. Ancak sözde namaz kılan münafık karakterli  için çok şey mübah,böyleleri islama karalar çalıyor.  Böyle bir değerlendirme yaptım diye namazsızlar havaya girmesin Namaz Dinin direğidir.H.Şerif.

 

Suçu açığa çıkarmak suç olarak kabul ediliyorsa ,suçlular tarafından yönetiliyorsunuz demektir.EdwardSnowden.

 

Nefsinin isteklerine uyup yaşarsan başın dertten kurtulmaz her istediğini yaparsan Aklını yersin belki müflis kul olur çıkarsın.

 

 Nerede yaradılış gayesi nerede insanların ve cinlerin yaşantısı ibadet edende şeyhine üstadına liderine nefsine tapmış.

 Cinni kafirler ve tağut yandaşları din bozguncusu şarlatanlarında desteğiyle kurani manayıda insanlığıda mahvetti günümüzde zirve yaptı.

 

 

ALLAH(cc) kullarına hiçbir kötülük düşündüğü yok belki kirli nefis ve melun şeytan öyle gösterir yanlışa düşünce tövbe istiğfarla infakla ALLAH(cc)a koşmalı bir ceza gelsede sabır ALLAH(cc) sadece Adaletiyle yargılar ikaz eder zülmetmez.

 

Bana bak melun şeytan ben doğru iş üzere olduğumda kuduruyorsun itlerinide başıma sarıyorsun olayın özeti bu münafık kafir ALLAH(cc)sız Ahlaksız insi cinni şeytanlar senin has adamın hepiniz insanlığın felaketine çalışan pisliklersiniz cümle güzellikleri güzel istidadları ALLAH(cc) şerrinizden korusun inşallah.

 

Her güzel nimet her güzel dostluk her güzel muhabbet ALLAH(cc)ın lütfüdür ALLAH(cc)a şükür sebep olanada teşekkür.

 

İnsanlığın çoğu ALLAH(cc)ın mesajı Kuranı ve sünneti merak ettiği yok hayat tarzı yaptığı yok Müslüman olduğunu iddia edenlerin çoğu ise nefse dışkı çıkaran ilahlara şirkin içindeki insan ve cinlere tabi olmuş kula kulluk asırlardır pöpüler din anlayışı rant insi cinni şeytanlara halbuki sevgili Peygamberimiz(asm) size iki emanet bırakıyorum onlara sımsıkı sarılırsanız sapıtmazsınız onlar ALLAH(cc)ın kitabı kuran ve benim sünnetimdir der ancak terk edilen bu safi din anlayışı yerine Dinini yalnızca ALLAH(cc)a has kılmak yerine kula kulluk asırlardır pöpüler şeyhin üstadın hocanın liderin her şeyi din olmuş Vahyin mesajı örtülmüş bozuk 72 fırka fitne bir İslam Dünyası Kurandan kaçışın acı faturası yan yanabildiğince. Haliyle şirk,küfür,zülüm ,haramlar her türlü fitne  tam gaz şirkin ilahlarıyle.

Biz samimi Müslümanları cinni kafirlere ve tağut yandaşlarına boğduranda kendinin ALLAH(cc)olduğunu iddia ediyor evet insanlığın neredeyse tamamı Ey cinler topluluğu siz insanlara çok çektirdiniz siz insanların çoğunu aldattınız ve kendinize bağladınız .Enam-128 A.Kerime  bu pislik cinler ve tağut dostları güzel istidadlı belki ibadet ehli güzel insanları melun şeytanlarla yoğurmanın derdinde iyiyi kötü kötüleride iyi diye satıyorlar tarih boyu nice evliya diye satılanıda iyi kullanmışlar 60 yıldır ninnilerin dinini yaşattılar ne zaman kurana sünnete bir derece aşina olduk hiziplikten kula kulluktan kurtulmanın gayretine girdik özellikle 40 yaşından sonra emek verdiğim eserim cihad ruhu ve güzel Ahlak İslam dur yolcu adlı Din siyaset ve hayat okulu temalı eserim kudurttu o şeytani ruhları insanlık kuran ve sünnete sarılmadıkça dinini yalnızca ALLAH(cc)a has kılıp nefsini satın almadıkça hakiki müminler olmadıkça kurtuluş hayal gün akşama gece sabaha kadar zehirleniyoruz ve bugünün Dünyasında kurani manada bir tasarruf yok kulu kulluk insi cinni şeytanlara kulluk Aklını kullanmayan ve Vahyin Aklına kuran ve sünnete teslim olmayan her insanın kaderi tövbe istiğfar hayır ve ibadet iyilerle dostluk insi cinni şeytanlara karşı din şarlatanlarına karşı şirke küfre zülme haramlara karşı nefse karşı devamlı mücadele şart doğruluktan ayrılmadan güzel Ahlaklı helal namuslu merhametli Adaletli bir vicdan sahibi olmanın gayretiyle en azından farzları yapan haramları terk eden hayırlıları iyileri seven kullar olmalı dinimizi yalnızca ALLAH(cc)a has kılan ve nefsani olmaktan kurtulan hakiki müminler olmalıyız nefisler satın alınmadıkça kuran ve sünnete yapışmadıkça kurtuluş yok.

İşte cinni insi şeytanların güdümündeki firavunlaşmış deccallaşmış ismet İnönü 19 Ağustos 1923Gençliğin kafasını  ALLAH(cc) Peygamber(asm) gibi  boş laflardan ve kavramlardan  kurtarmış olacağız diyor. Ve o devirde insanımızın İslami şuura ulaşması için mücadele veren Rahmetli Necip Fazıl Kısakürekte cevaben diyorki  CHP bir parti değil  Türke Dinini,Dilini  ve özünü kaybettirmeye  memur bir fitne katliam müessesesidir.

 

 

Kıyamet aşırılıkların maddi manevi kirliliğin kaosun ve yoklukların artan zülümlerin ürünü olacak hiçbir konuda ileri gidilmediği takdirde Ahlaki Adil ve vicdani hareket eden idarecilerle dünyanın ömrü uzayabilir ancak Ezeli takdir değişmez Edep nasip et ya Rabbi ilmim amelim rızana uygun olsun. Helal,namuslu güzel Ahlaklı,vicdanlı merhametli Adaletli kulun olayım. Birileri aleyhimde çalışıyormuş kuyumu kazıyormuş umurumda değil Allah cc a havale eder yoluma devam ederim benim iki düşmanım var nefis ve şeytan ancak,nefis ve şeytanla uğraşma sadece şerlerinden Allah cc a sığın doğru iş üzere ol farzları ihmal etme Ahlakını güzelleştir haramlardan uzak ol iyileri dost edin nefsin susar şeytan ümidini keser sen kendini düzeltmeye bak alemi değil Feto Deccalizmin sembölü olmuştur her vatan haini islam düşmanı feto misalidirki deccalizmin şahsı manevisini temsil eden bir ağacın zehirli  meyveleridir çaremiz kuran sünnet kalesine sığınmaktır haramdan uzak.lükse merakım düşkünlüğüm olmadı hiçbir zaman ancak yeterince lükste yaşadım güzel yemekler olmasada aramam ancak güzel yemeklerde yedim güzel değerleri güzellikleri hep sevdim bendeki nimetlere başta melun şeytanlar sonrada o pisliklerin güdümündekiler hep hasedle karşıladı Siz velayet hikayesiyle uğraşın put dikin temiz ruhları zehirleyen insi cinni şeytanların güdümünde Ahlak namus adalet helal yaşam kuranı mana doğruluk vicdan felç olmuş cehenneme koşuyoruz.

 

İşlerin olumsuz gidiyorsa musibetler yakanı bırakmıyorsa kaldıramadığın haller yaşıyorsan sevdiklerinden uzaksan çokça tövbe et, belki fakirleri sevindir infak et

 

Ebedi saadetin yolu yalnızca ALLAH(cc)a has kılınmış bir din anlayışı Hak din İslam olduğunun şuurundayım iki cihan saadetinin tek proğramı ALLAH(cc)ın kitabı kuran ve Resulünün(asm)sünnetidir.Adım Türk soyadım İslam,Baba adı Devlet Ana adı Vatan,Ruhum bayrak kitabım Kuran,Türk olduğum için gurur Müslüman olduğum için onur duyuyorum,iman ve İslam nimetine sonsuz Elhamdülillah.Vatan sevgisi imandandır.H.Şerif. Doğru iman ise canınızdan malınızdan çoluk çocuğunuzdan her şeyden ve herkesten ziyade ALLAH(cc) ve Resulünü(asm) sevmektir sonrada iman ehlini iyileri güzel değerleri ALLAH(cc) için sevmektir.Hayatımızın temeli ise Tevhid inancı olmalı ALLAH(cc) için sevip ALLAH(cc)için buğz etmek temeli olmalı şirk küfür zülüm haramlar insi cinni şeytanlar düşmanımız olduğunun şuurunda olmalıyız ve güzel Ahlaklı helal

namuslu,Adaletli merhametli vicdanlı dosdoğru imanlı şuurlu insan olmanın gayretinde rızai ilahiyi esas almalıyız.ALLAH(cc)sız Ahlaksız Adaletsiz merhametsiz vicdansız her pisliğe rıza gösteren münafık hainler Türkümde dese müslümanımda dese canları cehenneme.

Ey Müslüman Türkün evladı günahlarınla pilin tükendiğinde kimseden bela arama imanını tazele tövbe istiğfara sarıl haramı terk et farzları yap.

Kış çiçeği kardelen bu fitne zamanda bu kadarına muaffak oldu hava soğuk iyiler üşüyor zalimler çaldıkları hayatımızla bu Dünyada keyif sürüyor,istediği zülmüde yapıyor haliyle şirk küfür zülüm haramlar tam gaz,insi cinni şeytanların canları cehenneme bizimle alakası kalmasın.

 

ALLAH (C.C)



Kâinatın ve kâinatta bulunan tüm varlıkların yaratıcısı, koruyucusu olan tek varlık, ibâdet edilmeye lâyık tek Rab, Mevlâ, Huda'ya ait özel isim. En yüce varlık olarak inanılan, bütün kemâl sıfatları şahsında bulunduran ve her türlü noksan sıfatlardan uzak olan gerçek Ma'bud. Varlığı zorunlu olan tek yaratıcıya ait yüce bir isim. Bu isimle çağrılan bir başka varlık olmamıştır, olmayacaktır da.

İsim, ifade ettiği ilâhî manasıyla yalnız Allah'a aittir ve hiçbir kelime bu ismin manasını ve muhtevasını ifade gücüne sahip değildir. Bu isim başkası için de kullanılamaz (Meryem Suresi, 19/65).

İsmin, ait olduğu yaratıcı bir olduğundan, ikili ve çoğulu da yoktur. Ancak cinsleri olan varlıkların isimleri çoğul yapılabilir. Cinsleri olmayanın ismi de çoğul yapılamaz. Lisanımızda "şehirler" denilir ancak yine bir şehir olan fakat bir ikincisi olmayan İstanbul için "İstanbullar" denilerek çoğul yapılamaz. Ancak muhtelif lisanlarda Allah'u Teâlâ'nın ayrı ayrı isimleri olabilir. Türkçe'de Tanrı, Farsça'da Hudâ, İngilizce'de God, Fransızca'da Dieu gibi. Ne var ki bu isimler "Allah!' gibi özel isim değildir. ilâh, rab, ma'bud gibi cins isimdirler. Arapça'da ilâhın çoğuluna "âlihe", rabbın çoğuluna "erbâb" denildiği gibi Farsça'da Hudâ'nın çoğulu da "hudâyân" ve lisanımızda da "tanrılar", rablar, ilâhlar, ma'budlar denilir. Çünkü bu isimler gerçek ma'bud -Allah- için kullanıldığı gibi, Allah'ın dışında gerçek olmayan bir nice ma'bud kabul edilen şeyler için de kullanıla gelmiştir. Eski Türklerde gök tanrısı, yer tanrısı; Yunanlılar'da güzellik tanrıçası, bereket tanrısı, vs olduğu gibi. Halbuki "Allahlar" denilmemiş ve denilemez. Manasındaki birlik ve özel isim olması nedeniyle Allah ne tanrı kelimesiyle ne de bir başka kelimeyle tercüme edilebilir.

İslâm'ın temel ilkesi olan "Lâ İlâhe İllâllah" tevhid kelimesi, meselâ Fransızca'ya tercüme edildiği zaman "Diyöden başka diyö yok" Türkçe'ye aktarılmasında "İlâhtan başka ilâh yoktur." denir. O zaman da Allah kelimesi "ilâh" kelimesiyle tercüme edilmiş olur. Bu da yanlış bir tercümedir. Çünkü ilâh cins isimdir, Allah ise özel isimdir. Kelime-i Tevhid "tanrı" kelimesiyle Türkçe'ye çevrildiğinde aynı çarpıklık ve yanlışlık ortaya çıkar. "Allah" kelimesinin kökenini araştıran dil bilimcileri bu konuda birçok beyanlarda bulunmuşlarsa da en kuvvetli görüş; bu kelimenin Arapça olup herhangi bir kelimeden türetilmeden aynen kullanıldığı ve has bir isim olduğudur.

Allah; kendi iradesiyle evreni yoktan var eden, ona belli bir düzen veren, gökleri ve yerleri ve bunlarda en küçüğünden en büyüğüne kadar canlıları yaratan, onlara hayat ve rızık veren, öldüren-dirilten, dilediğini dilediği şekilde idare ve tasarrufu altında bulunduran, varlığı bir başka etkenle değil, kendinden olan, her şeyi bilen, gören, işiten, yarattıklarında en ufak bir çarpıklık ve dengesizlik bulunmayan, herşeye gücü yeten, bütün mülkün gerçek sahibi, emir ve hüküm koymaya tek yetkili; övülmeye, itaat edilmeye, şükredilmeye gerçek lâyık, bir benzeri daha bulunmayan, bütün varlıkların, güneşin, ayın, gök ve yer cisimlerinin itirazsız itaat ettiği, boyun eğdiği, ismini ululadığı, ibadet edilmeye lâyık Hak mabud. Allah, mabud olduğu için Allah değil, Allah olduğu için mabudtur. Onun İlâh oluşu, ibadete lâyık oluşu, bir başka sebepten değil; kendi 'zat'ının yüceliğindendir. insanlar zaman zaman putlara, ateşe, güneşe, yıldızlara, millî kahramanlara veya hakkında korku ve ümit besledikleri herhangi bir şeye tapınmışlar; bu hâlleriyle de onları ilâh ve mabud edinmişler, bilâhare bunlardan cayarak, onları tanımaz ve tapınmaz olmuşlardır. O zaman da daha evvel mabudlaştırdıkları varlıkların mabudluk vasıfları yok olur. Hülâsa Allah'ın dışındakiler ancak insanların mabudlaştırmalarıyla mabud telâkki edilebildikleri hâlde Allah, bütün beşer ona inansa da, inanmasa da; ibadet etse de etmese de o, zatıyla Allah olduğu için ibadete lâyıktır. Beşerin inkârı onu Allah olmaktan uzaklaştıramaz.

İnsanlık tarihi incelendiği zaman görülür ki, ilk devirlerden beri her asırda yaşayan insanlarda Allah fikri ve tapınma meyli; dolayısıyla bir dîni inanca eğilim vardır. Batılı dinler tarihi yazarlarının bir çoğuna göre bu duygunun var oluşu çeşitli arizî sebeplere bağlanmış ise de, müslüman âlimlerin genel kanaatlarına göre tamamen fıtrî ve doğuştandır. İlk insan olan Hz. Âdem'in yaratılışından önce Allah ile melekler arasında cereyan eden konuşmayı (el-Bakara, 2/30) ve bu konuşmada Âdem'in-insanın- Allah'ın halifesi olarak yaratılması hususunu düşündüğümüzde de anlarız ki; insan yaratılmadan evvel, onun mayasına Allah'a halife olacak özellikler verilmiştir. Bu da bize Allah'a bağlılığın ve din duygusunun fıtrî olduğunu bildirir. Hz. Peygamber'in (s.a.s.) "Her doğan insan, İslâm fıtratı üzere doğar, onu Mecusi, Hristiyan veya Yahudi yapan ana ve babasıdır" (Müslim, Kader, 25; Buhârî, Cenâiz:, 92; Ebû Dâvud Sünnet, 17) hadisi ve "Sizi karada ve denizde yürüten odur. Gemide olduğunuz zaman (ı düşünün): Gemiler içinde bulunanları hoş bir rüzgârla alıp götürdüğü ve (onlar) bununla sevindikleri sırada, birden gemiye, şiddetli bir kasırga gelip de, her yerden gelen dalgalar onları sardığı ve artık kendilerinin tamamen kuşatıldıklarını, (bir daha kurtulamayacaklarını) sandıkları zaman, dini yalnız Allah'a halis kılarak Ona yalvarmağa başlarlar. And olsun eğer bizi bu (felâket) den kurtarırsan, şükredenlerden olacağız. (derler). (Yûnus, 10/23)" ayeti de keza Allah inancının -her ne suretle ortaya çıkarsa çıksın- insan ruhunun derinliklerinde var olduğunu ispat etmektedir.

Nereye gidilmişse orada basit ve batıl da olsa bir dîne, bir tanrı fikrine rastlanmıştır. Geçmiş devirlerde çeşitli şekillerdeki putlara tapanlar, ateşi, güneşi, yıldızları kutsal sayanlar dahi bütün bunların üstünde büyük bir kudretin bulunduğuna, herşeyi yaratan, terbiye eden, esirgeyen bir varlığın mevcudiyetine inanmışlar, dış âlemde taptıkları şeyleri Ona yaklaşmak için birer vesîle edinmişlerdir." "Biz, bunlara, sırf bizi Allah'a yaklaştırsınlar diye tapıyoruz." (ez-Zümer, 39/3) Cinsleri, devirleri ve ülkeleri ayrı, birbirlerini tanımayan toplumlarda inanç konusundaki birlik, dîn fikrinin umumî, Allah inancının da fıtrî olduğunu ispat etmektedir.

Bunun içindir ki, her şeyi bilen ve yaratmaya kadir olan bir Allah'a inanmak, ergenlik çağına gelen akıllı her insana farzdır. İlâhî dinlerin kesintiye uğradığı dönemlerde yaşayan insanlar bile, akılları ile Allah'ın varlığını idrâk edebilecek durumda olduğundan, Allah'a îmanla mükelleftirler.

Akıl ile Allah'ın bilinebileceğine, birçok ayet delîl olarak gösterilebilir. Bunlardan en dikkat çekici olanı, Hz. İbrahim'in daha çocukluk dönemlerinde iken parlaklıklarına bakarak yıldızı, ayı, güneşi Rab olarak kabul etmesi ancak daha sonra bütün bunların batmaları, ile zamanla yok olan şeylerin Rab olmayacaklarını idrâk etmesi ve neticede gerçeği görerek "...ben, yüzümü tamamen, gökleri ve yeri yoktan varedene çevirdim ve artık ben Ona ortak koşanlardan değilim. " (el-En'âm, 6/79) ayetidir. Maturîdiyye mezhebine göre Allah'a iman, insan fıtratının icabıdır. Zira her insan evrendeki bu muazzam varlıklara bakarak bunların büyük bir yaratıcısı olduğuna aklen hükmedebilir. "Akıl ve nazar 'marifetullah'da kâfidir." derler. "Göklerin ve yerin yaratıcısı olan Allah'ın varlığında şüphe mi vardır? " (İbrahim, 14/10) ayetini delil gösterirler. Eş'ariye imamları ise "akıl ve nazar 'marifetullah'da kâfi değildir." derler ve "Biz bir kavme peygamber göndermedikçe onlara azap etmeyiz. " (el-İsrâ, 17/15) ayetini delîl gösterirler. Netice olarak, semavât ve arzın yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde ve kâinatta meydana gelen insan gücünün dışındaki binlerce tabiat hadisesinin belli bir düzen içerisinde cereyan etmesinde her akıllının kabul edebileceği gibi, Allah'ın varlığını ispat eden delîller vardır. (el-Bakara, 2/164).

Allah'ın zatı üzerinde düşünmek haramdır. Onun zatını idrak etmek aklen mümkün değildir. (Çünkü Allah'ın hiçbir benzeri yoktur. Hiçbir şey O'na denk değildir. (İhlâs, 112/1-5). Gözler Onu idrak edemez, (el-En'âm, 6/103). Çünkü aklın ulaşabildiği ve kavrayabildiği şeyler ancak madde cinsinden olan şeylerdir. Allah ise madde değildir. Duyu organlarımızla tespitini yaptığımız ve hâlen yapamadığımız eşyanın tümü noksanlıklardan uzak olan bir yaratıcı tarafından yaratılmıştır. Yaratılan ise yaratıcısının ne parçası, ne de benzeridir. Allah'ın varlığına inanmak, her müslümanın ilk önce kabul etmesi gereken bir husustur. İslâm ıstılâhına göre inanmak ise Allah'ın varlığına, birliğine, yani, Allah'tan başka ilâh olmadığına ve inanılması gereken diğer hususlara (Allah'a, Allah'ın meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, kaza ve kadere, öldükten sonra diriltmeye) tereddütsüz iman etmek ve bunu kalp ile tasdik etmektir. İnanan insana mümin, inanmayana ise kâfir denir. Akıl sahibi olan her insanın, Allah'ın varlığına inanması gerekir. Allah'ın varlığına inanmak, insan fıtratının icabıdır. Allah'ın varoluşu vaciptir, zarûrîdir. Varlıklar vücud bakımından üç türlüdür:

a) Vâcibu'l-Vücûd: Varlığı mutlak gerekli olan, olmaması mümkün olmayan varlık. Bu da sadece Allah Teâlâ'dır.

b) Mümkinu'l-Vücûd: Varlığı mümkün olan, yani, varolması da, olmaması da mümkün olan varlıklardır ki Allah'ın dışında tüm yaratıklar böyledir .

c) Mümteniu'l-Vücûd: Varlığı mümkün olmayan. Allah'ın eşi ve benzerinin olması gibi. Allah'ın eşi ve benzerinin olması mümkün değildir.

Allah, bizatihi (kendi kendine) ve bizatihi (kendiliğinden) Allah'tır. Kur'an'da Allah hakkında varid olan birçok vasıflar onun bir cisim olduğunun delili değil, ancak ona ait mecazi vasıflamalardır. (Bk: 5/69; 38/75; 39/67; 54/14; 2/109, 274; 6/52; 18/27 ayetler) Bu sıfatlarla Allah'ı cisimlendirme veya bir başka varlığa benzetme sözkonusu değildir.

Bütün yaratıkların ilâhı bir tek ilâhtır. Ondan başka ilâh yoktur. O rahman ve rahîmdir. (2/163). Üçyüzaltmış putu kendilerine ilâh kabul eden Mekkeli müşrikler, bu muazzam âlemin bir tek ilâhı olduğu gerçeğini duyunca hayret etmişler, "Ey Muhammed! bu kadar insanlara bir ilâh nasıl yetişir." demişlerdi. Müşriklerin maddeci görüşlerini reddedip Allah'ın tek yaratıcı olduğuna, varlığının isbatına delil olacak birçok âyetlerden biri de şudur: "Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün değişmesinde, insanların faydasına olan şeyleri denizde ta, sıyıp giden gemilerde, Allah'ın gökten su indirip onunla ölmüş olan yeri dirilterek üzerine her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgârları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için (Allah'ın varlığına ve birliğine) delîller vardır. " (el-Bakara, 2/164)"

Her insan, kâinattaki bu muazzam ve mükemmel varlıklara bakarak, bunların büyük bir yaratıcısı olduğuna aklen hükmedebilir. Bir bilginin kesinlik kazanması için o konuda ispat edici deliller aranır. Allah'ın varlığı hakkında da bilgimizin kesinlik kazanması için birçok deliller vardır. Bu deliller, aklî ve naklî deliller olmak üzere iki grupta toplanabilir.

A) Aklî deliller

1-Hudûs (sonradan varolma) delilleriyle Allah'ın varlığını ispat.

Bu âlem, yok iken sonradan var olmuştur. O halde, başlangıcı olmayan bir var ediciye muhtaçtır. Varlığı ve yokluğu kendinden olmayan bu âlemin, varlığını yokluğuna tercih eden bir mucide ihtiyacı vardır. O mucidin de varlığının kendinden olması; Vâcibu'l-vücud olması gerekir. Bir başka yaratıcıya muhtaç olmadan varlığı kendinden olan tek varlık ise Allah Teâlâ'dır. bu halde bu âlem vâcibu'l vücud olan bir yaratıcıya muhtaçtır. Bu delîli de iki maddede inceleyebiliriz:

a) Cisimlerin sonradan yaratılması esasına dayanan delil. Kelâm âlimleri bu delîli şöyle açıklarlar: Bu âlem, suretiyle ve maddesiyle hâdistir (sonradan varolmuştur). Her hâdis (sonradan varolan) mutlaka bir muhdise (mucide) muhtaçtır. O halde bu âlem de bir muhdise muhtaçtır. O da yüce Allah'tır. Bu âlemin sonradan yaratıldığı gözlem ve aklî delillerle ispat edilmiştir. Söyle ki: Âlem; (Evren) cevher ve arazlardan meydana gelmiştir. Ârâz, cisimlere ârız olan hareket, sükûn, ictima (birleşme), iftirâk (ayrılma) hâlleridir. Bu hâllere "ekvân-ı erbaa (dört oluş) denir. Ekvân-ı erbaa, cisimlere değişik hâl ve şekiller veren sıfatlardır. Bu sıfatların hepsi sonradan varolmuştur. Sükûndan sonra hareket, karanlıktan sonra aydınlık, beyazlıktan sonra siyahlık hâllerinin oluştuğu gibi. Bu ârâzlar yok olduktan sonra görülmezler. Görülmemeleri hâdis olduklarının, yani sonradan yaratıldıklarının delilidir. Hâdis olmasaydılar, vacip (varlığı kendinden) olmaları gerekirdi. Vacip olsaydılar bu defa da, zıdlarının gelmesiyle yok olmamaları gerekirdi. Halbuki zıdları gelince yok oluyorlar. O halde vacip değil, hâdistirler. Hâdis oldukları sabit olan ârâzlar, kendileriyle birleştikleri cevherlerin de hâdis olduklarının delilidir. Çünkü hâdis, ancak kendisi gibi hâdis olan cisimle birlikte olur. Cevherler (cisimler) de mutlaka bu dört durumdan birisiyle birliktedirler. O halde cevher ve ârâzlardan ibaret olan bu evren hâdistir sonradan yaratılmıştır. Her hadisin de bir muhdise ihtiyacı vardır. O muhdis ise; bu âlem cinsinden olmayan varlığı zatının icabı, yani Vâcibu'l-Vücud olan mutlak kemâl sahibi Allah Tebârek ve Teâlâ'dır.

Bu âlemi yaratan varlık; Vâcibu'l Vücud değilse Mümkiniu'l-Vücud'tur. Yani vücudu sonradan yaratılmıştır. O hâlde o da, varlığında başka bir yaratıcıya muhtaçtır. Şayet o yaratıcı da bu mucit gibi başka bir yaratıcıya muhtaç ise; yaratıcılar zincirinin böylece sonsuzluğa doğru silsile hâlinde devam edip gitmesi gerekir. Böyle bir teselsül ise batıldır, mümkün değildir. Varlığı farzedilen bu yaratıcılar silsilesinin bir noktada durması ve başkasına muhtaç olmayan, her bakımdan mükemmel, varlığı zâtının gereği olan bir yaratıcıya dayanması şarttır. Bu varlık, âlemin yaratıcısı olan Allah'tır.

b) İhtirâ (İcat Etme) delîli. Gökler ve yer, bitki ve hayvanlar yoktan var edilmiştir. Her yoktan var olunana da bir var edici gerekir. Bu âlemin de bir var edicisi vardır. O da Allah'tır. Âlemde gördüğümüz herhangi bir bitki veya hayvan sonradan varolmuştur. Her birinin varlığının bir başlangıcı vardır. Cisimlerde zamanla hayat idrak, akıl gibi hâller icat olunuyor. İlliyet kanununa göre her icat olunan şeye bir icat eden gerekir. Çünkü hayat, idrawek ve akıl gibi durumlar kendiliğinden var olmazlar. Mutlaka bir yaratıcıya muhtaçtırlar. O da, varlığının başlangıcı ve sonu olmayan, herşeyi bilen ve herşeye güç yetiren Allah 'tır

c) Terkip delili. Bu âlem mürekkep (parçaları bir araya getirilmiş olan) bir varlıktır. Terkip olunan her varlık, kendinden önce varolan bir terkip ediciye muhtaçtır. Terkip olunan varlık, parçalardan meydana gelir. Parçalar, bütününden önce vardır ve ondan ayrı şeylerdir. O halde, terkip bulunan varlık yok iken, daha sonra parçalarının birleştirilmesiyle sonradan yaratılmıştır. Her sonradan yaratılan gibi o da bir yaratıcıya muhtaçtır. Bu yaratıcı, terkip edilen ve kendinden başkasına muhtaç olan bu âlem cinsinden olamaz. Aksi halde yaratıcıların teselsülü gerekir. Teselsül ise batıldır. O hâlde bu yaratıcı, varlığında başkasına muhtaç olmayan ezelî bir varlıktır. O da, Vâcibu'l-Vücud olan Allah'tır.

2-İmkân Delîli

a) Bu âlem, varlığı da, yokluğu da mümkün olan bir varlıktır. Her mümkün, varlığını yokluğuna tercih eden bir kuvvete muhtaçtır. Bu âlem de, var olabilmek için böyle bir müessir kuvvete muhtaçtır. O kuvvet de bu âlemin dışında, vücudu zatından olan bir varlıktır. O da Allah'tır.

b) Hakîkatta bir mevcut vardır. Bu mevcut, ya varlığı zatındandır ya da varlığı ve yokluğu mümkün olandır. Varlığı zatından ise; bu özelliğe sahip olan yalnız Allah'tır. Bu mevcut, varlığı mümkün olan ise; mümkün olan varlığın mevcûdiyeti zatının icabı olmadığından, var olabilmesi için, varlığını yokluğuna tercih eden bir müreccihe-yaratıcıya ihtiyaç vardır. O yaratıcı-müreccih ise Allah'tır.

c) Âlemde görülen madde daima hareket hâlindedir. Maddenin hareket hâlinde olması ilmen ispat edilmiştir. Madde ve maddedeki hareketin mucidi kimdir? Maddeciler, madde ve ondaki hareketin ezelî olduğunu söylerler. Oysa maddedeki bu hareket, bir evvelki hareketin neticesidir. O da bir evvelkinin... Bu hareketler silsilesi sonsuzluğa doğru devam edip gidemez. Bu hareket silsilesinin bir noktada durması ve ilk hareketin, vücûdu vâcip olan bir illete, bir hareket ettiriciye dayanması zarûrîdir. O da herşeyin yaratıcısı olan Allah'tır.

3- İbdâ' ve İllet-i Gâiyye Delîli. içinde bulunduğumuz âleme dikkatle bakacak olursak, onun çok güzel ve çok mükemmel olarak ve daha önce bir benzeri olmadan vücuda getirildiğini görürüz. Gökyüzü, güneş, ay, hülâsa canlı-cansız her varlık bir amaç için yaratılmıştır. Âlemde varolan hiçbir eşya faydasız, maksatsız ve boş yere yaratılmamıştır. Bu âlem bir güzellik, gaye ve vesîleler toplumudur. Âlemde en değerli varlık olan insan, rastgele vücuda gelmiş, sebepsiz ve gayesiz bir varlık değildir. Her azasıyla güzel, mükemmel, faydalı ve maksatlıdır. İnsanın yaratılışı güzel ve mükemmel olduğu gibi, yaratılış gayesi de Allah'ı bilmek, tanımak ve O'na ibadet etmektir. İnsanın olduğu gibi, canlı-cansız her mevcudun da varlığının bir gayesi, hikmet ve faydası vardır. İşte âlemde görülen canlı ve cansız varlıklardaki ibdâ ve gayeler manzumesi; bütün bunları icat edip yaratan bir yaratıcının varlığını, aynı zamanda o varlığın ilim ve kudret sahibi bir ilâh olduğunu isbat eder. Her şeyi bir maksada göre yaratan bu varlık, Vâcibu'l-Vücud olan Yüce Allah'tır. Kur'an-ı Kerîm'de bu delîli dile getiren bir çok ayet vardır. (Bakara, 2/22, Nebe', 78/6-16, ....)

Netice olarak diyebiliriz ki; inat ve garazdan uzak her sâlim akıl sahibi, Allah'ın kendisine lûtfettiği aklı kullanarak esere bakıp müessiri, binaya bakıp bânîsini, yaratılmışlara bakıp yaratıcısını keşfedebilir. Bunun için Allah, Kur'an'ın bir çok yerinde, zatının varlığına delil olabilecek eserlere bakmalarını, onun üzerinde düşünmelerini, akletmelerini istemektedir. Aklı delillere ilâveten Allah'ın varlığını isbat eden naklî delillere de kısaca göz atalım.

B) Naklî Deliller:

Naklî delillerden kastımız, Allah'ın varlığını dile getiren ve üzerinde düşünmemizi isteyen Kur'an ayetleridir. Sayıca bir hayli kabarık olan bu ayetlerden sadece birkaç tanesini zikredeceğiz:

1- "Biz yeryüzünü bir beşik, dağlan da onun için birer kazık kılmadık mı? Sizi çift çift yarattık, uykunuzu dinlenme vakti kıldık, geceyi bir örtü yaptık, gündüzü geçimi sağlama vakti kıldık, üstünüze yedi kat sağlam gök bina ettik, parlak ışık veren güneşi varettik, taneler, bitkiler ve ağaçları sarmaş-dolaş bahçeler yetiştirmek için yoğunlaşmış bulutlardan bol yağmur indirdik." (Nebe', 78/6-16).

2- "Göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, insanlara yararlı şeylerle denizde süzülen gemilerde, Allah'ın gökten indirip yeri ölümünden sonra dirilttiği suda, her türlü canlıyı orada yaymasında, rüzgârları ve yerle gök arasında emre amade duran bulutlan döndürmesinde, düşünen kimseler için deliller vardır." (el-Bakara, 2/164).

3- "Allah'ın göğü yedi kat üzerine nasıl yarattığını görmez misiniz? Aralarında Ay'a aydınlık vermiş ve güneşin ışık saçmasını sağlamıştır. Allah sizi yerden bir bitki olarak bitirdi. Sonra yine oraya geri çevirecek ve tekrar çıkaracaktır. " (Nûh, 71/15-18).

4- "Şimdi gördünüz mü attığınız meniyi? "

"Siz mi onu yaratıyorsunuz yoksa yaratan biz miyiz? Aranızda ölümü takdir eden biziz. Ve bizim önümüze geçilmiş değildir. (Size böyle ölümü takdir ettik) ki sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilmediğiniz bir biçimde yaratalım. Andolsun, ilk yaratmayı bildiniz, (bunu) düşünüp ibret almanız gerekmez mi? Ektiğinizi gördünüz mü? Siz mi onu bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz? Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık, hayret ederdiniz. 'biz borçlandık, doğrusu biz yoksun bırakıldık! (derdiniz). İçtiğiniz suya baktınız mı? Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz? Dileseydik onu tuzlu yapardık. , Şükretmeniz gerekmez mi? Çaktığınız ateşi gördünüz mü? Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz? Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlere bir fayda yaptık. Öyleyse Ulu Rabb'inin adını yücelt. " (el-Vâkıa, 56/58-74).

5- "Yer ve gökleri yaratan Allah'u Teâlâ'nın varlığında şüphe edilir mi?" (İbrahim, 14/10).

6- "Andolsun onlara: "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan, mutlaka "Allah" derler, "Hamd Allah'a lâyıktır" de. Hayır, onların çoğu bilmiyorlar. " (Lokman, 31/25).

7- "Sen yüzünü, Allah'ı birleyici olarak doğruca dîne çevir: Allah'ın yaratma kanununa (uygun olan dîne dön) ki, insanları ona göre yaratmıştır. Allah'ın yaratması değiştirilemez. işte doğru dîn odur. Fakat insanların çoğu bilmezler." (Rûm, 30/30).

Allah'ın sıfatları: İslâm'da iman esaslarının ilk ve en mühim şartı Allah'a imandır. Allah'a iman ise; yalnız Allah'ın mücerret zat-ı ilâhisine inanmakla olmayıp, aynı zamanda o yüce varlığın zatı hakkında vacip olan "Kemâl sıfatlarıyla", yüce zatına vasfedilmesi mümkün olmayan "noksan sıfatlara" ve zat-ı ilâhisi hakkında inanılması caiz olan sıfatlara toptan ve tafsilatlı olarak inanmakla olur. Zatî ve sübûtî sıfatlar olarak iki bölümde ele alınan bu sıfatlar sırasıyla şunlardır:

Zatî sıfatlar

1-Vücut. Bu sıfat, Allah'ın var olduğunu ifade eder. Allah vardır ve en büyük varlık O'dur. O'nun varlığı, herşeyin varlığından daha belirgindir. Allah olmasaydı hiç bir şey var olmazdı. Kâinatın varlığı O'nun varlığına en büyük şahittir. Âlemde hiçbir şey kendi kendine var olmuş değildir. Hiçbir şey ne kendi kendine var olabilir, ne de yok olabilir. Halbuki çevremizde sayılamayacak kadar varlık vücuda gelmekte ve yok olmaktadır. En ufak çarpıklık olmaksızın, en ince hesaplarla var olan ve varlığını çarpıcı özellikleriyle devam ettiren bu âlemin tesadüflerle ortaya çıkması ve varlığını devam ettirmesi mümkün değildir. Bütün bunlar, bu âlemi var eden, yok eden, kuvvet ve hikmet sahibi bir yaratıcının varlığının şüphe götürmez delilleridir .

Allah'ın varlığı, başka bir varlık vasıtasıyla olmayıp; ilâhî vücudu, zatının gereğidir. Vücudu zatının icabı olduğu içindir ki; Allah'a "Vâcibu'l Vücud" denmiştir. Allah'ın zatının ve sıfatlarının hakikatini anlamak; sıfatlarının zatının aynı mı, yoksa ondan ayrı, ona zıt bir şey mi olduğu hususunu kavrayabilmek aklen mümkün değildir. Allah'ın ilâhî vücudu ister zatının aynı, ister gayrı olsun, her mükellefe vacip olan husus; Allah'ın var olduğuna inanmaktır. O'nun varlığına inanmamızı gerektiren akli ve naklî delilleri yukarıda izah ettik.

Vücudun zıddı olan yokluk, Allah için mümkün değildir. Yokluk, Allah için muhâl olan noksan sıfatların birincisidir. Allah'ın yokluğu ne geçmişte, ne de gelecekte mümkün değildir.

2-Kıdem. Allah'u Teâlâ, varlığı, zatının icabı olduğu için kadîmdir ezelîdir. Geçmişe doğru ne kadar gidilirse gidilsin, Allah'ın var olmadığı bir zaman düşünülemez. Eğer Allah kadîm-ezeli olmasaydı, hâdis- (sonradan var olmuş) olurdu. Sonradan var olan her şey, kendisini icat eden bir (muhdise)- yaratıcıya muhtaçtır. Aksi takdirde yok olan bir şeyin varlığını yokluğuna tercih eden bir yaratıcı olmadan meydana gelmesi gerekirdi ki; bu durum bütün düşünürlere göre batıldır. Allah kadîm olmasaydı, var olmak için kendinden başka bir yaratıcıya muhtaç olurdu. Halbuki Allah'ın vücudu, zatının icabıdır. Yani varlığı kendindendir. Bir şeyin bir anda hem var, hem de yok olması ise mümkün değildir. Öyleyse Allah hâdis değil, kadîmdir.

Kıdem sıfatının zıddı "Hudûs-sonradan var olma" sıfatıdır. Allah kadîm olduğu için O'nun hâdis olması aklen mümkün değildir.

3-Bekâ. Allah ebedîdir, varlığının sonu yoktur. O daima vardır. Varlığı kendinden olduğu için O, hem kadîm ve eze!î; hem de bakî ve ebedîdir. "O, evvel ve ahirdir." (el-Hadîd, 57/3), "Kâinattaki her şeytani -yok olucudur. Celâl ve İkram sahibi olan Rabb'im -zatı bakî'dir- ebedî'dir-. " (er-Rahman, 55/27) Bu ayet-i kerimeler, Allah'ın bakî olduğunun delilleridir. Allah'ın vücudunu harici bir kuvvet yok edemez. Çünkü kadîm olan Allah'ın dışındaki tüm kuvvetler hâdistir (sonradan yaratılmıştır.) Hâdis olan bir kuvvet ise, kadîm olan zatın vücudunu yok edemez. Zira vacibü'ı-vücud olan Allah, kudret sahibi olup; bütün eksik sıfatlardan uzaktır. Varlığını devam ettirememe acizliktir. Acizlik ise noksanlıktır. Allah noksanlıktan münezzehtir. O'nu yok edecek bir kuvvet tasavvur edilemez, öyleyse Allah bakîdir, varlığının sonu yoktur.

Bekâ'nın zıddı "fena -(bir sonu olmak)"dır. Allah'ın fânî olması ise aklen muhaldir.

4-Muhalefetü'n li'l-Havâdis. (Sonradan vücut bulan varlıklara benzememe). Allah zat ve sıfatı ile sonradan yaratılmış olan hiçbir şeye benzemez. Bu sıfatın zıddı olan benzerlik, Allah hakkında akla aykırıdır, mümkün değildir. Sınırlı olan aklımızla Allah'ı nasıl düşünürsek düşünelim, hayâlimizde nasıl canlandırırsak canlandıralım, O, bizim düşündüklerimizden hayal ve tasavvurumuzdan geçirdiklerimizin hepsinden başka ve hiçbirine benzemeyen ilâhî bir varlıktır. Hayalimizden geçirdiğimiz bütün varlıklar, yok iken sonradan var olan, varlığı, bir başkasının varlığına muhtaç olan ve sonunda yok olmaya mahkûm, noksan varlıklardır. Allah ise her türlü noksanlıklardan uzak mükemmel ve mukaddes bir varlıktır. Böyle yüce bir varlık, önce yok iken var olan sonra yine yok olacak hiçbir varlığa benzemez. Allah kendi zatını "O 'nun benzeri yoktur. O, herşeyi işitici ve görücüdür. " (eş-Şûrâ, 42/11)" ayetiyle vasıflandırmıştır. Peygamberimiz de (s.a.s.), "Allah aklına gelen her şeyden başkadır. " buyurmuştur. Allah, sonradan olanlara benzeseydi, bu takdirde hâdis yani başkasına muhtaç bir varlık olurdu. Kadim ve bakî olan bir varlık ise hâdis olamaz. Başkasına benzemeye muhtaç olan bir varlık, benzediği varlığın ve diğer varlıkların yaratıcısı olamaz. Allah, tek yaratıcı olduğuna göre, yarattıklarına benzemez ve muhalefetü'n li'l-havâdis sıfatıyla muttasıfdır. Bu sıfat aynı zamanda, Allah'ın, diğer varlıklarda bulunan cisimlik, cevherlik, arazlık, parçalardan bir araya gelmek, yemek, içmek, oturmak, uyumak, kederli ve sevinçli olmak gibi sıfatlardan da uzak olduğunu ifade eder." (Fetih, 48/10; er-Rahman, 55/27; Tâhâ, 20/5). ayetlerinde geçen "Allah'ın eli", "Allah'ın yüzü", ''Allah'ın arşı istiva-istilâ etmesi" gibi maddî varlıklara ait sıfatların Allah hakkında kullanılmış olması, Allah'ın başka varlıklara benzediğinin delili değildir. Bu kelimelerin hepsi mecazî anlamındadır. Allah'ın eli: Allah'ın kudreti; Allah'ın yüzü: Allah'ın zatı manasında kullanılmıştır.

5-Kıyâm Binefsihi. Her şey, kendi dışında bir varlığın yaratmasına muhtaç olduğu halde, Allah, başka bir zata ve mekana muhtaç olmadan kendi kendine vardır. Bu sıfatın zıddı olan "mutlak ihtiyaç" Allah hakkında muhal olan noksan bir sıfattır. Âlemde bulunan her varlık, yar olmasında ve varlığının devamında bir yaratıcıya muhtaçtır. Hiç bir şey kendi kendine var olmamıştır, varlığı sonradan vücûda gelmiştir. Buna mukabil Allah'ın varlığı kendi zatı'nın gereğidir, var olmasında, kendinin dışında bir başka varlığa muhtaç değildir. Zatı düşünüldüğü zaman, vücudu da zatıyla beraber düşünülür. Ne zatı vücudundan, ne de vücudu zâtından ayrı tasavvur edilemez. Kâinatın var olması, kendinden evvel var olan, ezeli ve ebedî bir yaratıcı sayesindedir, O'da Allah'tır. Allah yaratıcıdır, diğer varlıklar ise yaratılandır. Yaratıcı, yaratılana muhtaç olamaz.

"Ey insanlar! Siz, Allah'a muhtaçsınız. Allah ise -her şeyden- müstağnîdir (muhtaç değil), öğünmeye lâyık olandır." (Fâtır, 35/15)

"Şüphe yok ki Allah, bütün âlemlerden müstağnîdir." (el-Ankebut, 29/8).

6-Vahdâniyet. Allah'ın her yönden bir olduğunu bildiren vahdaniyet, bir kemal sıfatı olduğu için, bu sıfatın zıddı olan "birden fazla olmak, bir ortağı bulunmak", Allah hakkında mümkün olmayan bir sıfattır. Allah birdir, ortağı ve benzeri yoktur. Bütün semayı dinlerdeki inanç esaslarının temelini "Allah'ın birliği" sıfatı oluşturur. Bu inanca "Tevhîd Akîdesi" denir. Tevhid akidesine dayanmayan hiç bir inanç, güzel is, Allah katında makbûl değildir. En son ve en mükemmel din olan İslâmiyet de bu inancı temel kabul etmiş ve bütün insanları öncelikle bu temel inanca çağırmıştır. Çünkü Allah, bütün âlemlerin, bütün varlıkların ve bütün insanların Rabb'ıdır. Her şeyi yaratan, rızkını vererek besleyen, büyüterek kemâle erdiren yalnız O'dur. O'nun ortağı, oğlu veya kızı yoktur. Doğurmamıştır, doğurulmamıştır. Hiç bir şey O'nun eşi ve benzeri olamamıştır. Bu inanç ile İslâmiyet insanları Allah'ın dışındaki varlıklara kul köle olmak zilletinden kurtarmış, onlara mutlak istiklâllerini iade etmiş. Allah'ın birliği fikrini zedeleyen her türlü kölelik zihniyetini yasaklamış, tabiat kuvvetlerine ibadeti, insanın insana köle ve esir olma despotluğunu ortadan kaldırmış, Allah'tan başkalarını rab edinmeyi en büyük günah ve şirk kabul etmiştir. Böylece İslâmiyet, dünyaya akıl, ruh ve ahlâk sahalarında olduğu kadar, fizikî sahada da tam bir özgürlük müjdelemiş; tevhîd akidesiyle bütün insanların tek bir mabûdu olduğunu, dolayısıyla beşeriyetin de bir ana ve babadan meydana geldiğini ifade ederek "beşer ırkında birlik" fikrini telkin etmiştir. Her müslüman Allah'ın bir olduğunu söylemeli ve bu inancını Allah'tan başkasına ibâdet etmemekle, ibadetine dolaylı olarak da olsa hiçbir şeyi veya kimseyi ortak koşmamakla ispat etmelidir. Bu noktada, sözü ile ibadetindeki birlik ruhu aynı olmalıdır. Allah'ın birliğine delil olan ayetlerden bir kısmını şöyle sıralayabiliriz:

a) "De ki: O Allah birdir. Allah Sameddir. (Her şey varlığını ve varlığının devamını O'na borçludur. Her şey O'na muhtaçtır. O, hiç bir , şeye muhtaç değildir. Her şeyin başvuracağı, yardım dileyeceği tek varlık O'dur). Kendisi doğurmamıştır ve (başkası tarafından)doğurulmamıştır. Hiçbirşey O'nun dengi olmamıştır." (İhlâs, 112/1-4) .

b) "De ki: Ey kâfirler! Ben sizin taptıklarınıza tapmam. Siz de benim taptığıma tapıcılar değilsiniz. Ben asla sizin taptıklarınıza tapacak değilim. Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim banadır." (Kâfirûn, 109/1-6).

c) "Allah'tan başka bir yaratıcı var mıdır?" (Fâtır, 35/3).

d) "O'nunla birlikte hiçbir ilâh yoktur. (Eğer olsaydı) muhakkak ki her tanrı kendi yarattığını kabullenir (ve korur) ve mutlaka kimisi de diğerine galebe ederdi." (Mü'minun, 23/91)

e) "Eğer her ikisinde (yer ve gökte) Allah'tan başka ilâhlar olsaydı, her ikisi de harap olurdu." (el-Enbiyâ, 21/22).

Allah, zatında, ilâhlığında, mabud ve yaratıcı oluşunda birdir. Ondan başka yaratıcı yoktur. Kâinatı bizzat yaratmaya, yaşatmaya, yok etmeye gücü yetmeyen bir zat Allah olamaz. Bunun içindir ki ikinci bir Allah'ın varlığına imkân yoktur. Çünkü iki Allah olduğu farzedilse, bu iki Allah'tan biri kâinatı yalnız başına yaratmaya muktedir ise, diğeri zâid-fazla olmuş olurdu. Bunun aksine, yalnız başına kâinatı yaratmaya muktedir değilse, bu durumda da aciz-güçsüz olurdu. Aciz ve zâit olan bir zat ise Allah olamaz. Bu nedenle Allah vardır ve birdir.

Sübûtî sıfatlar

7-Hayat. " Allah hayat sahibidir. " (Âli İmrân, 3/2). Bu sıfat, Allah'ın zatına vacip olan sıfatlardandır. Fakat Allah hakkında vacip olan bu sıfat, mahlûkatta görülen ve maddenin ruh ile birleşmesinden doğan geçici ve maddi bir hayat olmayıp ezelî ve ebedîdir. Allah hakkındaki vücut sıfatının kamil olması, O'nun diri olmasıyla mümkündür. Hayatın zıddı ölümdür. Ezelî olan Allah hakkında ölümü düşünmek, akla aykırıdır. Bir varlık hem ezelî, hem de ölümlü olamaz. İlim, irade, kudret ve diğer kemâl sıfatlarını zatında bulunduran Allah'ın diri olması zaruridir. Çünkü ölünün âlim, her şeye güç yetiren, işitici, görücü olması düşünülemez. Ölüm, bir noksanlık sıfatıdır. Allah ise noksanlıklardan uzaktır. O hâlde Allah'ın hayat sahibi olduğu bir gerçektir. Bu sıfat, ancak Allah'ta ezelî ve ebedîdir.

"Ölmek şanından olmayan, daima hayat sahibi (olan Allah)'a dayanan. " (el-Furkan, 25/58).ayeti ve benzeri ayetler Allah'ın, hayat sahibi olduğunu ifade eder.

 

 İmtihan dediğin Adaletli olur öyle bir şey genel olarak yok kurani manada bir tasarruf yok kaderini ruhuna sokulan herkes etkiliyor hür iraden zehirleniyor,belki hayır ve ibadetlerin sana yansıtılmıyor din hırsızları her tahribatı yapıyor sürün.

Piyasada Din hırsızlarının hakimiyeti doğru müslümanın masum mazlum güzelliklerin   katliamı var kurani mana katlediliyor.

 

Şu piyasada yalancılar haramzadeler bozuk felsefeler şirk küfür zülüm ehli insi cinni şeytanlar Ahlaktan namustan helalinden vicdandan imandan nasibi olmayanlar söz sahibi oldukça huzur ve insanlık arama kimsenin içimde işi yok ne iyisinin nede kötüsünün kendim olmadıkça imtihanın Ahlaki ve Adil olması mümkün değil cümle bozuk felefecilerede lanet olsun Ahlaki ve Adil olmayan islamın malı olamaz Hiç günah işlemesem hiç yanlış yapmasam hiç musibet yaşamasam dostu düşmanı fark etmem mümkün değil Piyasadaki sözde islami hakikatte isyani cemaatlerde kemalizimde vallahi billahi şeytanların tağutların paratoneri din hırsızı yapılanmalardır rant zalimlere insanlık cehenneme.Daha fazla malım olsun için değil daha fazla hayrım olsun için çalış farzları ihmal etme harama dalma Dünyevileşme gör bereketi Ey Allah cc ile masum mazlumun güzelliklerin arasına girenler ey din hırsızları amellerimizin hesabı size kalmadı imanımızla islamımızla ruhumuzla sağlığımızla kumar oynamayın Bir doğru varsa kuran ve sünneti rehber edinen dinini yalnızca Allah cc a has kılan şaibesiz ehli iman hakiki müminlerdir hizipler din hırsızlığı yapıyor Helal Ahlaki vicdani ve Adaletli değiller kurani manayı katlediyorlar.

 

Piyasada yanlış bir görüş var Teheccüd namazı mehdi için kılınacakmış böyle bir  ölçü şirktir ibadet yalnız ALLAH(cc)için yapılır.

 

Yarım Hoca Dinden imandan yarım doktor candan yanlış kılavuz kötü arkadaş, haram yaşam kula kulluk her şeyinden eder.

 

 

 

Kadınlarla ilgili hadislerden bazıları:

“Sizin hayırlınız, kadınlarına hayırlı olan (iyi davranan)dır

"Sizin en hayırlınız, ehline karşı en iyi davrananızdır. Ben âileme en iyi olanınızım

“Kadınlara ancak kerîm olanlar ikrâm ederler (değerli olanlar değer verirler); onlara kötülük edenler ise leîm (kötü) kişilerdir"Mü'minlerin iman bakımından en kâmil/olgun olanı; ahlâkı güzel olan ve âilesine nâzik davranandır."

Uğursuzluk yoktur. Ancak üç şeyde uğur olabilir: Kadında, atta, evde.

Kadınlar, erkeklerin kız kardeşleridir

Erkek, ailede yöneticidir ve yönetiminden sorumludur. Kadın da kocasının evinde yöneticidir ve elinin altındakilerden sorumludur

“En güzel dünya nimeti, insanın sahip olabileceği nimetlerin en hayırlısı: Zikreden dil, şükreden kalp ve insanın iman doğrultusunda (müslümanca) yaşamasına yardımcı olan kadındır

“Dünya bir metâ’dır. Dünya metâının en hayırlısı sâliha kadındır

“Bir mü’min erkek, bir mü’mine kadına buğzetmesin. Çünkü onun bir huyunu beğenmezse başka bir huyunu beğenir

“Kadın, beş vakit namazını kılar, bir aylık orucunu tutar, nâmusunu korur ve kocasına itaat ederse ona: ‘Hangi kapıdan dilersen oradan cennete gir’ denilir

“Sizin dünyanızdan bana üç şey sevdirildi: Güzel koku, kadın ve gözbebeğim kılınan namaz

“Bana, (dünyanızdan) koku ve kadın sevdirildi. Gözümün nûru ise namazda kılındı

“Sizden biri, hangi düşünceyle hanımını köle döver gibi dövmeye tevessül eder? Akşam olunca aynı yatakta beraber yatmayacaklar mı? "Dul kadın kendisiyle istişâre edilmeden evlendirilmemeli, bâkire kız da izni alınmadan nikâhlanmamalıdır

"Rasûlullah (s.a.s.), kızın arzusu hilâfına, babası tarafından gerçekleştirilen bazı nikâhları, şikâyet üzerine, iptal etmiştir

"Üç kişi vardır, cennete girmeyecektir: Anne babasının hukukuna riâyet etmeyen kimse; içki düşkünü olan kimse; verdiğini başa kakan kimse."

İmam Mâlik’e ulaştığına göre, Hz. Ali (r.a.): “Karı-kocanın arasının açılmasından endişelenirseniz, erkeğin âilesinden bir hakem ve kadının âilesinden bir hakem gönderin, bunlar düzeltmek isterlerse, Allah onların aralarını buldurur.” âyetinde temas edilen iki hakem hakkında “karı-kocanın ayrılma veya birleşme kararları, bu iki hakemin vereceği hükme kalmıştır” diye beyanda bulunmuştur.

“Kadınlara hayırhah olun, onlara karşı hayır tavsiye ediyorum... Onlara hayırlı şekilde davranın.

Rasûlullah’a soruldu: “Ey Allah’ın Rasûlü!, bizden her biri üzerinde, zevcesinin hakkı nedir?” “Kendin yiyince ona da yedirmen, giydiğin zaman ona da giydirmen, yüzüne vurmaman, takbîh etmemen, evin içi hâriç onu terk etmemen.”

“Kim kız çocuklarla sınanır (kime kız çocuğu verilir) de onlara güzel bakarsa onlar, onun için ateşe karşı koruyucu perde olurlar.”

“Kim iki kıza bakıp ergenlik çağına kadar, onları yetiştirirse, Kıyâmet gününde o, benimle şöyle olur.” (Peygamber, böyle deyip parmaklarını birbirine geçirmiştir

“Kimin üç kızı yahut üç kız kardeşi veya iki kızı, ya da iki kız kardeşi olur da onlara güzel bakar, onlar hakkında Allah’tan korkarsa (onlara haksızlık etmezse), onun için cennet vardır.

“Kadın dört hasleti için nikâhlanır: Malı için, nesebi (soyu) için, güzelliği için, dini için. Sen dindarı seç de huzur bul.”

“Kadını olmayan erkek miskindir/fakirdir!” Yanındakiler: “Çokça malı olsa da mı?” dediler. Rasûlullah: “Evet, çokça malı olsa da!” buyurdu. Sözlerine devamla: “Kocası olmayan kadın da miskînedir, miskînedir/fakirdir” buyurdular. Yanındakiler: “Çokça malı olsa da mı?” dediler. Peygamberimiz: “Evet kadının çok malı olsa da!” buyurdu.[

“Allah’ın kadın kullarını Allah’ın mescidlerinden men etmeyiniz.”

"Birinizin hanımı mescide gitmek için izin talep ederse ona engel olmasın (izin versin)."

 

Kazık yemeden akıllanmayacak çokları hala kula kulluk marifet ey zavallı insan bir damla su bir anlık hava yaratamayanı gönlünde ilahlaştırıyorsun cehenneme koşuyorsun. Her ferdi hatta her topluluğu hoşlandığı yem ile avlarlar. muta nikahını islam sayan kafirdir. nerede gezersen kimlerle arkadaş olursan onların boyasıyla boyanırsın karakterleri karakterin olur aklen kalben ruhen nefsen etkisi sarar seni onların sevincide musibetide etkiler ruhunu onun için arkadaş seçerken dikkatli ol. ılımlı islam projesiyle güneşin ışığında eriyen kar misali samimi müslümanlar eriyor ruhen piçleştiriliyor ruhlarındaki pozitif birikimleri çalınıyor savunmasız bırakılıyor her fitneye kurban ediliyor Doğru müslümanın masum mazlumun iyilerin doğru değerlerin kıyımı var her saniye kuranı mana din kisvesi altında çiğneniyor din hırsızlığı kula kulluk kul hakkı yemek moda iyiler kötü kötüler iyi diye satılıyor.Tövbe etmemi engelleyen nefis ve şeytandır Dünyada kötülerde nefis ve şeytanın tarlasıdır. Aklı başında her insan ancak helalinden rızkı için Dünyayla meşgul olmalıki farzları ihmal etmeyen bir Müslüman için helal rızık ibadetin onda dokuzudur Ey ruhumla kumar oynayan ve derecemle uğraşan ard niyetli şeytani karakter derecem tertemiz gıdalar yeyip dışkı çıkaran makineyiz,ot kadar faziletimiz,hayvan kadar ibadetimiz yok.Belki kuran ve sünnetin hakkını veren ve ALLAH(cc)ın rızasını kazanan her kul insani kamil seviyesine çıkarlar.

 

Bu memlekette idareciler imanlı  Adaletli,Ahlaklı,namuslu,helal, merhametli vicdanlı doğru insanlar olduğu sürece ve haramlara şirke küfre zülme fitnelere karşı bir potansiyel güç olduğumuz sürece emniyetteyiz  kimse  zarar veremez.

Kıyametin sürecini hızlandıracak önemli etkenlerden biride çokları insanların sadece ayıplarıyle yanlışlarıyla meşgul olup  doğrularını artılarını örtmesi olacak  

Çare nefis sahipleri değil kuran sünnet ve o doğrultudaki hakikat sözler.

 

Onca musibet hastalık felaket ve helaketten sonra sağlıklı bir hale geliyorsam temiz dostluklar, haramdan uzak, doğruluğum ve doğru fikirlerimdir sebebi.

 

Zalimler kafirler şeytanlar attıkları kazıklara iftiralara kendileri  inandığı için her zaman yalanlarına sahip çıkarlar.

 

Komünizmi Rusyada çökerten en önemli etken Afganlının ruh birliğiyle Cihadıydı eğer Türk askeri Afganistana giderse Alperenlerle  yeniden o ruhu tesis etmeli ABD gibi olmamalı kardeş kanı akmamalı özellikle Hükümetle Talibanı İslami bir çatı altında toplamalı başka förmül emperyalizme siyonizme hizmettir.

 

Kusurlarınızı söyleyen arkadaşlar edinin ,dikkat edin yalnızca size söyleyen.lao tzu

 

Pozitif benlik vatanını ve kudsi değerlerini seven her güzel Ahlaklı Adaletli imanlı Vicdanlı kulun özelliği olmalı kula kul olup pasifize olmamalı.

 

Pozitif benlik güzellikleri güzel nimetleri iyilerle masum mazlumla paylaşmasını bilen Ahlaklı Adaletli merhametli doğruluğu şiar edinen  vicdanlı kişiliklerdir

 

Sensiz hiçbir güzelliğin vücüd bulduğuna inanmıyorum ALLAH(cc)ım  nefsani ve şeytani her şey senden uzaktır,biz iyi niyetli kullarındanda uzak kıl rızana erdir.

 

Af ver afiyet ver ALLAH(cc)ım günahlarımı affeyle her derdimi defeyle,beni Anamı kardeşlerimi ailemi masum mazlumu güzellikleri bağışla rızana erdir.

 

Kişiliğimin tahlilini yapan facebook diyorki Güçlü bir inancı var,Aile odaklı,iyi tavsiyeler yapar,oldukça güvenilir,sözünün eri demiş hiçbirine itirazım yok Doğruluğumda karakterimin özünü teşkil eder hayatımda ne kazandıysam doğruluğumla kazandım yalancılık Ahlaksızlık Adaletsizlik vicdansızlık merhametsizlik benim karakterim olamaz insanım nefis sahibiyim günaha düşsemde tövbe eder yoluma devam ederim şirke küfre zülme haramlara insi cinni şeytanlara tahammülüm yok zülüm şirk küfür haramlar kahrolsun.

 

Vatanımı kudsi değerlerimizi severim Dinini yalnızca ALLAH(cc)a has kılan hakiki mümin kullardır gerçek kardeşlerim kuran ve sünnetin Dinidir benim için esas batıl dinleri ve hizipleri gizli açık şirkten hisseleri olduğu için dışlarım dindeki hiziplerle hayatta çok alakadar oldum ancak geldiğim noktada Bütün müüminler kardeştir cemaatinin aciz bir ferdiyim geçmişimin sadece artıları ile barışığım hayatıma sokulan her fitneyi fitne şahsiyeti dışlıyorum ve Hakiki mümin kul olmayı kuran ve sünnetin dersleriyle öğrendim hiziplerde İslamın mallı olmayan çok şey var onun için islamın ruh birliği yok hepsi fitne üretiyor.Hayatımda benden kaynaklanan bir mükemmellik yok her şeyimle aciz zayıf belki hayat boyu kula kulluğu en doğru Müslümanlık zannedip ömrümüzün ahirinde ancak doğruluğuna inandığım hakiki müminlerden dostlar edindim ve hayatıma şekil veriyorum.

 

 

Tağutun ,şeytanın kafirin münafıkın nefis ruh ve amelini bize masum mazluma güzelliklere aileme layık gören cümle insi cinni pisliklerin canları cehenneme

 

Kula bela gelmez Hak yazmadıkça Hak bela vermez kul azmadıkça Arhavi festival yapamıyor yazık her yıl rezillikten geçilmezdi tamda festival ayında afet sefilleri yaşıyor ben böyle söyleyince Arhavili arkadaş itiraz etti inanmıyorum Hopada daha büyük rezillikler dönüyor neden Arhavi dedi bende cevaben Hopa 7- 8 sene evveli daha büyük tokat yedi 9 can kaybı var ancak hala uyanmayıp şirk küfür ve zülümde haramlarda ısrarcı oldukları sürece kul hakkıda yenecek ilahi hukukta çiğnenecek belki gün gelecek umumi bir afet bile sözkonusu olacak ancak o kadar ceza ile kalmayacak büyük suçların cezası büyük mahkemelerde Mahşerde gerçek Adalet tecelli edecek topluca tövbe etmeli yaradılışın gayesine uygun yaşamalı Ezeli takdir değişmez ancak Aklını kullanacak doğru iş üzere olacaksın yoksa yanlışta ısrar edip kaderim buymuş demiyeceksin iyi olmaya güzel Ahlaklı vicdanlı merhametli Adaletli haramlardan uzak kurani manaya uygun Dinini yalnızca Allah cc a has kılan mümin kul olmaya pozitif bir kişiliğin tesisine çalışacaksınki cenneti kazanmak nasip olsun.

 

40i,le70 yaş arasındaki kuşağı göklere çıkarıyorlar her biri sorarsan pröfessör ne eğitim almışlar ne okumuşlar çoğu hiçbişey okumamış okuyanda ya Teksas Tommiks Zagor Siwing Tom Braks Teks gibi vurdulu kırdılı ABD kültürüyle zehirlenmiş çoğu nefani kitaplar okumuş  siyasi eğilimi olanlarda hep ideolojik çıkarlara dayalı eserler okumuş kendini geliştirmek hususunda müspet eğitime Ahlakı ve Adaleti vicdanı olanı ders veren Akıl kalp ve ruhun haliyle nefsin eğitimine yönelik hemen hemen hiçbir şey öğrenmemiş islamı merak edip o kudsi Dinin kitabını ömründe bir kez olsun okumamış şimdiki nesilede okumuyor çokları kişisel gelişime ait bir şeylerde okudukları yok belki bu hususta gayretli bugün bile yüzde 5 bile değil kimse eğitimliyim diye havalara girmesin zaten olgun insan ben bilirim havasında değildir tablo bu olunca Dünya standartlarına göre fazlasıyle eğitimsiz görgüsüz belki Ahlaksız denecek seviyede sosyal Adaletttende nasibi olmayan bir toplumuz biz bir şey olmayınca gelecek neslede doğru örnek olamadık bir şey vermedik veremedik artık onlarda kukla bir nesil belki 40ile 70 yaş arası doğa ile uyumlu belki bir derece hayat taşınıyor ancak Z kuşağı tabir edilen bizden sonraki nesil korkarımki hepten bocalayacak kaos bir Dünya kuracaklar kendilerine evet okuyun en başta Rabbinin ismiyle oku diyen Evrensel hukuku 360 güzel Ahlak kuralını içeren içeren ALLAH(cc)ın mesajı vahyin Aklı ile Akıllan mümin vasfı ile vasıflan doğru mesaj kuran ve sünneti öğrenmedikçe okuduğun eserlerin artısını eksisini görmez her okuduğunu doğru telakki eder negatif bir kişiliğe yatırım yapar Dünyanıda Ahiretinide yakarsın hayatımızın temeline yaradılışımızın gayesini Tevhidi oturtmadıkça kuran sünneti hayat tarzı yapmadıkça Dünyamızda Ahiretimizde kişiliğimizde şeytani olmaktan kurtulamaz.

 

Beton kemal sait nursi Abdülkadir Geylani gibi zalimlerin pazarlığından masum mazlum güzellikler nefes alamaz oldu rant insi cinni şeytanlara münafıka kafire

 

 Aile fertlerin hastaysa musibet yaşıyorsa sen nefsani yaşıyorsun haramzadelerle haram rızıkla besliyorsun ALLAH(cc) haramlarda şifa yaratmadı.H.Şerif.

 

Bedenine değil kendine değer ver  ve gönlünü olgunlaştır  çünkü kişi bedeni kadar değil  Ruhu kadar insandır .İmami Gazali. Evet güzel Ahlaklı helal namuslu Adaletli vicdanlı merhametli fedakar cömert dürüst kişilikli insanlar olmak lazım.

 

 

Peygamberimiz(asm)dada hakiki müminlerdede toplumun pozitif tabakasını pozitif değerlerini kucaklayacak Ahlaki Adaletli  ve vicdani kişilik her zaman olmuştur.

 

 Nefsinize sabah yaşadıklarınızı akşamleyin akşam yaşadıklarınızıda sabahleyin anlatmayın.Hadisi Şerif Ben bu hataya çok düştüm geçmişin olumsuzluklarını çok dile getirdim çok olumsuzlukları tekrar yaşadım ALLAH(cc) affetsin inşallah.

 

Matematik gibi olacaksın  etrafındaki güzellikleri,güzel değerleri doğru fikirleri  toplayacaksın,Seni üzenleri zararını gördüğünü hayatından çıkaracaksın,Gerçek dostlarla maddi manevi nimetleri ekmeğini aşını böleceksin ,iki yüzlülere  asalak zehirli tiplere elinin tersiyle çarpacaksın.

 

Müslüman Aklı hayatın her alanında ALLAH(cc)lı yaşar ,düşünür ve konuşur Acının zirvesinde ALLAH(cc) der,Düşmanın üzerine yürüdüğünde ALLAH(cc) ALLAH(cc)der Gücünü toplaması gerektiğinde Ya ALLAH(cc) Bismillah der,Heyecanlandığında ALLAHÜEKBER der, Bir işe başlarken Bismillah der ,karar verdiğinde Biiznillah der,Hayran olduğunda Maşallah der, üzüldüğünde La Havle Vela Kuvvete İlla Billah der, kızdığında Fesübhanallah der,Bir şey arzuladığında inşallah der, Özür dilediğinde Estağfirullah der  Her halde iken bir nimet tattığında Elhamdülillah der  yemin ederken Vallahi Billahi der ,işlerinin düzene girmesi için Hasbünallahü venimel vekil der hakiki mümin hep islamın şuurunda Dinini yalnızca ALLAH(cc)a has kılmıştır ilahi huzurdadır her an.

 

Ben insan gibi yanaşana her zaman insanım şeytan gibi yanaşanın canı cehenneme

 

Bu zatın yazdığı eser Derya ister iç ister yıkan istersende kıyısında dur atabildiğin kadar pislik at Güneş balçıkla sıvanmaz ancak yazarın nefsini ve ruhunu yargılamaya kalkmayın çünkü orada kendine ait olmayan çok şey var kendini ifade ederken kışın açan kardelelen misali olduğunu söyler evet hava soğuk üşüyoruz ne zamanki kuran sünnet kalasına sığınırız gönlümüze bahar gelir kurtuluruz inşallah

 

Kangren olmuş azayı kesip atmazsan bütün vücüdü zehirler vatan hainini  tecavüzcüyü topluma kazandırmak o toplumun şahsiyetsizliğinin göstergesidir Ahlak Adalet vicdan yoksulluğudur masum mazlumun Hukukunu gaspetmektir zülümdür.

 

Bu zamanda islamın hakkını vermeyenler islamdan bahsettiği için yaptıkları her icraat keyfi nefsani olmaktan öteye gidememiştir

islamiyet sevgi ve buğzdur herşeyden ve herkesten ziyade Allah cc ve Resûlünü asm sevmek imanın ölçüsüdür bu muhabbeti çiğnemek şirktir bir mümin Allah cc düşmanını sevemez en yakını olsa dahi Siz ALLAH cc a has kılınmış bir islam anlayışıyla ALLAH cc a kulluk yapıtınızda ALLAH cc sizi düşmanlarınıza musibetlere gark etti öylemi topluca tövbe edip mümin kul olmaya çalışın haramları terk edin ALLAH cc a kulluk yapın nefesinize tağut şeytanlara değil Başta şeyhiniz üstadınız lideriniz olmak üzere hepiniz doğru ile yanlışı helal ile haramı karıştırmışsınız kuran ve sünnetin dinine tabi omadıkça haramları terk etmedikçe çokça tövbe etmedikçe cehenneme koşuyoruz Şirke küfre zülme haramlara medyatik tahribata karşı samimi mücadele vermedikçe kudsi değerlere sahip çıkan masum mazlumu güzellikleri kurtarma çabanız olmadıkça sürüneceksiniz Şu piyasanın sözde evliyaları fıtrata uygun kuran ve sünnetin hakkını veren güzel Ahlaklı vicdanlı Adaletli merhametli örnek kişilikli doğru kullar oldularda insanlar hidayete gelmedi islam hakim olmadı.kendi mutluluğundan başka amacı olmayan insanlar kötü insanlardır bencil insan negatif karakterdir maddi manevi paylaşmasını bilenlerse gerçek iman vicdan ahlak merhamet sahibi hakiki müminlerdir.Eğer herkes konuşmadan önce düşünmüş olsaydı sessizlik sağır edici olurdu.George Barzan islamın masum mazlumun derdini dert edinmeyen vatandaş bildiğin gibi yaşa hepimizin hesabı Allah cc a kalmış bugünün Türkiyesi kâfir kanunlarla yönetiliyor ve her türlü haram kanunlarla korunuyor müslümanlığıda kimseye bırakmıyorlar başımızda belalardan kurtulmuyor.

 

 Bugünün Dünyasını kuranlar katmerli zındıklara Rahmet okuduğunuz kadar doğru müslümana masum mazluma güzelliklere Rahmet okuduğunuz yok üstelik onların çoğu sizin kitabınızda günah keçisi belki potansiyel suçlu şeytan gibi.

Başta kemalizim olmak üzere nurculukta Süleymancılıkta tarikatçılıkta ismailağa cemaatide ışıkçılıkta şaibelidir hurafeden ruhbanlıktan şirkten zülümden nasibini almıştır genel yapılarıyle kafir ve zalimlerin paratoneri din hırsızıdır hepsi zahiri yaşantılarındada kuran ve sünnetin hakkını verdikleri yok şialık vehhabilik selefilik gibi kurani manayı katledenlerin zaten kafirden farkı yoktur fitnedirler Belki islamın hakkını verenler en azından vermeye çalışanlar Dinini yalnızca ALLAH(cc)ahas kılan kuran sünnet hususunda hassas en yüksek muhabbeti ALLAH(cc) ve Resulüne(asm) tevcih etmeyi bilen ve bütün müminler kardeştir şuuruyla ehli iman kardeşlerini menfaat beklemeden seven masum mazluma güzelliklere merhamet eden şirke küfre zülme haramlara s ed çeken  hakiki müminlerdir onlar güzel Ahlakı helal namuslu yaşamı vicdanlı merhametli Adaletli olmayı arzulayanlardır belki hiziplerin içindede bu özellikleri taşıyanlar var ama bir koltuğa iki karpuzu sığdırmaya çalışıyorlar hem hizip hem mümin olmak gerçekten zor iş bu gibiler fitneye daha çok yatkındırlar haliyle İslam aleminde bir ruh birliği yok her taraf fitne dolu Deccalizim devrini yaşıyoruz başı secdede olanlar bile birbirinin cehennemini hazırlıyorlar.

 

Hz. PEYGAMBER (sav)’in HADİSLERİNDE FİTNE

(Sebepleri, Özellikleri, Çareleri )

Yazar: Yrd. Doç. Dr. Ali ÇELİK

Yayınevi: Çağlayan Yayınları

GİRİŞ

Fitnenin tarifi “Fitne” kelimesi, lügatte attın ve gümüşün iyisini kötüsünden ayırt etmek için ateşe atıp eritmek mânâsına gelen “Fe-te-ne” fiilinden türemiş bir isimdir. Kelime zamanla daha geniş mânâlar kazanarak, iptila, tecrübe, imtihan, insanın ateşe atılıp azap edilmesi gibi mânâlarda kullanılmıştır. Aynı zamanda “küfür, her türlü günah, fısk-ı fücur, insanlar arasında vukua gelen ihtilaf kargaşa, şekavet ve kavgaya da ıtlak olunmuştur. “

Kur'an-ı Kerim’de bu kelime, türemiş şekilleriyle birlikte 60 yerde geçmektedir. Hz. Peygamber (sav), İslam toplumu içinde zamanla ortaya çıkacak, birlik ve düzeni bozacak birtakım fitnelerden çeşitli vesilelerle bahsetmiştir. Söz konusu fitnelerin bir kısmı, kendisinden sonra ortaya çıkacak önemli olaylar, diğer bir kısmı da kıyamet ve ahir zaman ile ilgili haberler şeklinde bir özellik taşır.

Bu hadisler, hadis otoritelerince derlenmiş ve çeşitli bölümler altında hadis kitaplarında toplanmıştır. Kütüb-i Sitte müelliflerinden Nesâi hariç hepsi, tasnif ettikleri hadis kitaplarında “Kitabü’l-Fiten” adı altında bölümler açmışlar ve bu hadislerin büyük bir kısmını burada zikretmişlerdir.

Fitne hadisleri, çok sayıda sahabe tarafından rivayet edilmiştir

BİRİNCİ BÖLÜM

1. Fitneyi Doğuran Sebepler

Fitneyle ilgili hadislerin iki kısımda ortaya çıktığını görmekteyiz. Birinci kısım, kulların iradesi dışında olup tamamen ilahi iradeye bağlıdır. Mesela; güneşin batıdan doğması, Deccal'in çıkması gibi. Bir de ortaya çıkmasında kulların iradesi esas olan fitneler vardır ki, bunlardaki amil, kulun kendisidir. Fitneyi doğuran sebeplerde, kulun iradesi sonucu ortaya çıkacak fitnelerin sebepleri araştırılmıştır.

A. Cehaletin Yaygınlaşması

Ebu Ümame (ra)'nin naklettiği bir hadiste Rasulullah (sav): “Öyle fitneler olacak ki, o zaman kişi mü’min olarak sabahlayıp kafir olarak akşamlayacaktır. Ancak Allah’ın ilim vermek suretiyle ihya ettikleri müstesna “ buyurarak bilgili insanların hiçbir zaman fitnenin tuzağına düşmeyeceklerini haber vermiştir.

B. Alimlerin Bozulması

Abdullah b. Amr b. el-As (ra) diyor ki: Ben Rasulullah (sav)'ı şöyle söylerken işittim: “Allah ilmi insanlardan söküp almak suretiyle kaldırmaz., bilakis alimlerin canlarını almak suretiyle ilmi kaldırır aralarında hiçbir âlim kalmaz da insanlar cahilleri önderler edinirler, onlara sorular sorarlar, onlar da bilgisizce fetva verirler ve böylece hem kendileri sapıtırlar hem de başkalarını saptırırlar. “

Ebu Hureyre (ra)'nin rivayetinde : “İlim öğrenip de onu gizleyen kimse, kıyamet gününde ağzına ateşten bir gem vurulmuş olarak getirilecektir” denilirken, İbn Ömer (ra)'in rivayetinde ise: “İlmi, âlimlere karşı övünmek yahut, sefihlerle mücadele etmek, insanların dikkatini üzerine çekmek için öğrenen kimseyi Allah cehenneme sokar” diye belirtilerek âlimlerin taşıdıkları sorumluluğa ve toplum üzerimde meydana getirecekleri kötü tesire işaret edilmektedir.

C. İdarecilerin Bozulması

Enes b. Malik (ra)'in naklettiği hadiste; “Enes der ki: Rasulullah (sav)'a; Ya Rasulullah İyiliği emretmeyi kötülükten sakındırmayı ne zaman terk ederiz? diye soruldu. Rasulullah (sav): “Sizden önceki ümmetlerde meydana gelen şeyler, sizin içinizde de ortaya çıkınca “, diye buyurdu. “Bizden önceki ümmetlerde meydana gelen şeyler nedir? “ dedik. Rasulullah (.sav): İdare küçüklerinizde, zina büyükleriniz arasında ve ilim de düşük insanlarınızda olmasıdır “ buyurdular.

D. Dini Münakaşaların Yapılması

Enes b. Malik (ra)'ten rivayet edilen bir hadiste şöyle denilmektedir: “Din üzerinde münakaşa yapıyorduk, yanımıza Hz. Peygamber (sav) geldi. Bizi münakaşa eder görünce, şimdiye kadar hiç görülmemiş derecede kızdı ve şöyle dedi: “Ey Muhammed'in ümmeti, nefislerinizi bu derece ateşlendirmeyiniz. Bununla mı emir olundunuz? Bundan nehyedildiniz mi? Sizden öncekiler de bu sebepten yok olmadılar mı?Hayrı az olduğu için mücadeleyi terk ediniz. Münakaşayı terk ediniz, zira münakaşa kardeşler arasına düşmanlık sokar. Münakaşayı terk ediniz, zira fitnesinden emin olunmaz. Münakaşayı terk ediniz, zira o (zihinlerde) şüphe oluşturur, amelleri yok eder. “

E. Dini hayatın zayıflaması

Hz. Ali (ra)'nin naklettiği bir hadiste Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Ümmetim şu on beş hasleti işlerse kendilerine bela iner. “ “Onlar nelerdir? “ diye sorulduğunda Rasulullah (sav) şöyle buyurdu : “Ganimet, muayyen kişiler arasında dolaştığı, emanet ganimet kabul edildiği, zekat ceza kabul edildiği zaman, kişi hanımına itaat edip annesine karşı geldiği, arkadaşına karşı iyi olup babasına cefa ettiği zaman, mescitlerde gürültüler yükseldiği, toplumun en aşağılık insanı onlara lider olduğu, şerrinden korkularak ki i e ikram edildiği, şaraplar içildiği, ipek giyildiği şarkıcı kızlar ve çalgı aletleri edinildiği bu ümmetin. soru evveline lanet ettiği zaman ya bir kızıl rüzgar yahut yere batma ve kılık değiştirme gibi bir bela beklesinler.

F. İyiliği Emredip Kötülükten Sakındırmanın Terk edilmesi

Huzeyfe (ra)'nin rivayet ettiği bir hadiste Rasulullah (sav) şöyle buyurmaktadır: “Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, mutlaka iyiliği emredecek, kötülükten şiddetle sakındıracaksınız., (Eğer bunu yapmazsanız) Allah'ın yüce katından size bir azap göndermesi muhtemeldir. Bu durumda siz O'na dua edeceksiniz fakat O, sizin duanızı kabul etmeyecektir.'

G. Adaletin Terk edilmesi

Abdullah b. Amr b. el-As bir hadisi şöyle rivayet etmektedir: Rasulullah (sav)'ın etrafında halka olmuş oturuyorduk. Fitneden bahsetti ve şöyle dedi: “İnsanları; antlaşmaları bozulmuş, itimat ve güvenleri azalmış gördüğünüz zaman, (parmaklarını birbirine karıştırarak) halleri şöyle karmakarışık olur...”

Hırsızlık suçu işlemesinden dolayı eli kesilmesi gereken bir kadın için, affedilmesine aracı olmak isteyen Hz. Üsame'ye Peygamberimiz (sav): “Allah'ın koymuş olduğu ceza hakkında mı aracılık ediyorsun? “ demiş, sonra da bir hutbe irad ederek “Sizden önceki ümmetleri helak eden, soylu biri hırsızlık yapınca onu bırakmaları, zayıf biri yapınca ona ceza uygulamalarıdır. Allah’a yemin ederim ki, kızım Fâtıma hırsızlık yapsaydı onun da elini keserdim” buyurmak suretiyle, bir toplumun devamı için adaletin ne derece önemli olduğunu belirtmiştir.

II. Fitnenin Çeşitleri

Fitnenin çeşitlerini iki grup altında incelememiz mümkündür.

A. KULUN İRADESİYLE ORTAYA ÇIKAN FİTNELER

Bu grup içine giren fitnelerin ortaya çıkması, kulun iradesine bağlıdır. Kulun tedbirsizliği veya tedbirindeki eksikliği, onu birtakım fitnelerle karşı karşıya getirecektir.

Malın fitnesi

Bundan maksat, bizzat malın kendisinin fitne olmayıp çok fitnelere sebep olması yönüyledir. Onun lezzetine ve çekiciliğine aldanan kimselerin gaflete düşmeleri, daha sonra da Allah’a kulluk yapmaktan vazgeçmeleri muhtemeldir.

Kur’an ‘da: “İyi biliniz ki, mallarınız ve evlatlarınız birer. fitneden ibarettir buyurulmuştur.

Ebu Hureyre (ra) der ki: Rasulullah (sav) “Altın ve gümüşün, kadife ve süslü elbisenin kulu kölesi oları helak olsun “ buyurdu.

Ka'b b. Iyaz, Rasulullah (sav)'tan şöyle işittiğini nakleder: “Her ümmetin bir fitnesi vardır. Benim ümmetimin. fitnesi de maldır. “

Kadınların Fitnesî

Peygamberimiz (sav): “`Benden sonra erkeklere kadınlardan daha zararlı bir fitne (sebebi) bırakmadım” diye buyurmaktadır. Bir başka hadislerinde ise: “Dikkat edin! Dünyanın sizi aldatmasından sakının.” diyerek kadınların fitnesinden sakınmayı buyurmuştur.

Dünyanın Fitnesi

Rasulullah (sav), sâde bir hayat yaşamış ve: “Ben dünya ile beraber değilim. Benim dünya ile beraberliğim ancak bir ağacın altında biraz gölgelenip sonra giden ve ağacı orada bırakan bir yolcunun beraberliği gibidir” buyurarak insan hayatında dünyanın yerinin ne olması gerektiğini ifade etmişlerdir. Buhari'nin naklettiği bir hadis de şöyledir: “Dünya arkasını çevirerek gitmekte, âhiret de (.sizi) karşılayarak aynı hızla gelmektedir. Bu iki alemin çocukları vardır. Siz âhretin çocukları olunuz, dünyanın çocuklarından olmayınız. Bu dünya amel etme günüdür; hesap verme günü değildir. Ahiret, hesap verme günüdür; amel etme günü değildir.

Tefrika Fitnesi

Bu tefrikayı Rasulullah (sav) şöyle ifade eder: “Yahudiler 71 fırkaya, Hıristiyanlar 72 fırkaya ayrılacaklardır. Benim ümmetim ise 73 fırkaya ayrılacaktır. Bunlardan 72’ si cehennem de biri cennettedir. O da kuran ve sünneti rehber edinenlerdir.Şirk küfür zülüm ve haramlara sed çeken mücadele eden dinini yalnızca ALLAH(cc)a has kılan hakiki müminlerdir.

Bir başka hadislerinde Efendimiz (sav) : “Kim cemaatten bir karış ayrılır, sonra da ölürse, cahiliyye ölümüyle ölmüş olur” buyurmuştur.

B. KULUN İRADESİ DIŞINDA ORTAYA ÇIKAN FİTNELER

Kulun irâdesini aşan, tamamen ilahi iradeye bağlı olarak meydana gelen fitneler bu gruptandır. Bunların meydana gelmesindeki hikmetlerin başında, kulun imtihana tabi tutulması ve imanının denenmesi gelmektedir.

Bunlar arasında Deccal fitnesi, güneşin batıdan doğması, Ye'cüc ve Me'cüc fitnesi gibi harikulade olaylar bulunmaktadır.

Bu iki grup fitne çeşitlerini birbirinden kat’i çizgilerle ayırmak oldukça zordur.

III. Fitnenin Belli Başlı Özellikleri

A. Fitnenin Umumi Olması

Fitne baş gösterince, eğer tedbir alınmazsa çok kısa bir zaman içinde, aşama aşama bir yol takip ederek toplumu etkisi altına alır. Bu özellik hadis-i şerifte şöyle açıklanır: Fitne, kalplere hasır(ın örülüşü) gibi çöp çöp konur. Hangi kalp ondan içirilirse, onda siyah bir nokta meydana gelir. Hangi kalp bunu reddederse beyaz bir leke meydana gelir... Bir başka hadiste Efendimiz (sav): “Fitne, sizden her birinizin evinize girecektir” buyurur.

Huzeyfe (ra) der ki:

“İnsanlar, Hz. Peygambere hep hayırdan soruyorlardı. Ben ise, bana da bulaşır korkusuyla hep şerden sorardım. Bir defasında dedim ki:

- Ya Rasulullah (sav)! Biz bir cehalet ve şer içinde idik. Allah bize bu hayrı (İslam'ı) getirdi. Artık bu hayırdan sonra gelecek şer (fitne) var mıdır? Rasulullah (sav):

- “Evet var!.. “ buyurdu. Ben:

- O şerden sonra bir hayır var mıdır? dedim.

- “Evet vardır ve bunun içinde bir bulanıklık olacak, buyurdu. Ben:

- Onun bulanıklığı nedir? dedim. Rasulullah (sav):

- “Bir topluluk, benim getirdiğim hidayetten ayrılacaklar, başka yollara, davet edecekler”dedi

B. Fitnenin Şiddetli Olması

Rasulullah (sav), fitne çıktığı zaman meydana getireceği şiddeti birtakım benzetme, mecaz ve kinayelerle anlatmıştır. Meselâ, fitne: Kabaran deniz dalgalan gibi; karanlık gecelerin (gittikçe koyulaşan) bölümleri gibi, yağmur taneleri gibi kör sağır ve dilsiz şekilde olacak diyerek, gelecekte meydana çıkacak fitnelerin şiddetinin değişik görüntülerini açıklamıştır.

C. Fitnenin Çekici Olması

Fitne, öyle korkunç bir ateştir ki, ona meyledeni mutlaka kendisine çeker. “Sağır, dilsiz ve kör fitneler olacak, kim ona yaklaşırsa o da bunu kendisine çeker” şeklindeki hadiste gerek fitne ortamının vermiş olduğu psikolojik etkilenme gerekse fitne çıkaranların “nasihat dinlememe, hakkı batıldan ayırt etmeme” gibi, kalben kasvet içinde bulunmaları sebebiyle, ona meyledenin mutlaka onun içine gireceği anlatılmıştır.

D. Fitnenin Yok Edici Olması

Fitne yok edicidir. Çıktığı zaman kabaran sel suları gibi her şeyi siler süpürür. Huzeyfe şu hadisi nakletmektedir: “Elbisenin nakışı eskiyip gittiği gibi, (zamanla) İslâm da yok olup izi silinecek. Hatta oruç nedir, namaz nedir, hac umre ibadeti nedir bilinmeyecektir. Allah’ın kitabı da bir gecede kaldırılıp götürülecek ve yeryüzünde ondan tek bir ayet bile kalmayacaktır. Çok yaşlı erkekler ve pek ihtiyar olan kadınlardan oluşan bir takım insanlar kalacak ve: Biz babalarımıza şu “Lâ ilahe illallah” kelimesi üzerine yetişlik de, (dinden bildiğimiz) bu kelimeyi söyleriz, diyeceklerdir.

E-Fitnenin inkarcı olması

Fitnenin karakteristik özelliği de inkarcılığın doruk noktaya ulaşmasıdır. Hz. Aişe (ra)'nin rivayet ettiği bir hadiste: “ Lât ve Uzza’ya tapılmadıkça kıyamet kopmaz” buyurulur.

Yine sahâbe-i kiramdan Câbir (ra) Hz. Peygamber'in: “İnsanlar bu dine kitleler halinde girdiler, kitleler kitleler halinde çıkacaklar” dediğini ağlayarak anlatır.

İKİNCİ BÖLÜM

I. İstikbalde Ortaya Çıkacak Fitneler

Rasulullah (sav), Allah'ın kendisine bahşettiği gayba ait bilgilerin bir eseri olarak, istikbalde ortaya çıkacak bir takım fitneleri haber vermiştir. Bunları şöyle sıralayabiliriz:

A. KIYAMET ALAMETLERİ

Kıyametin vukuunun çok yakın olduğunu haber veren hadislerde, bir takım harikulade olayların ortaya çıkması, kıyâmet alâmeti olarak sayılmıştır. İbn Hacer Tabiin imamlarından Dahhak'ın şu sözünü nakleder: “Kıyamet alametlerinin ilki, Hz. Muhammed (sav)'in peygamber olarak gönderilmesidir.” Efendimizin hadislerinde de şöyle buyurulmaktadır: Rasulullah (sav), iki parmağıyla ( şahadet parmağıyla orta parmağını birleştirerek) işaret edip parmaklarını uzatarak “Ben ve kıyâmet şu (iki parmak misali yakın) gönderildim. “

İbn Ömer (ra)'in rivayet ettiği hadiste ise: “Sizden önceki ümmetlere göre sizin ömrünüz, ikindi vakti ile güneşin batışı arasındaki süre kadardır. “ Huzeyfe(ra)'den rivayet edilen bir hadiste de: “Biz kıyamet hakkında konuşuyorduk. Rasulullah (sav), üzerimize çıkageldi. “Ne konuşuyorsunuz?” dedi. Kıyamet hakkında konuşuyoruz, dedik. Bunun üzerine Rasulullah (sav) şöyle buyurdu:

“Ondan önce şu on şeyi görmedikçe kıyamet kopmaz “ dedi ve şunları zikretti:

“Duman olayı, Deccal 'in çıkması, ye'cüc ve me'cüc'ün çıkması, güneşin batıdan doğması, İsâ (as) 'ın yere inmesi, üç mekanda yere batma olayı olması, Arap Yarım adasında bir yerin yere batması. Bunların. sonucunda ateş çakması hadisesidir ki, Yemen 'den çıkar ve insanları mahşerlerine (toplarıma yerlerine doğru) sürükler. “

Duhan Olayı

Duhan, duman demektir. Hadiste; doğu ile batı arasını dolduracağı, kırk gün duracağı, mü'mini nezle, kafiri de sarhoş gibi yapacağı anlatılır. Bu olay “selef” alimler arasında ihtilaf olmuştur. Bazıları bu olayın Peygamberimiz (sav) zamanında olduğunu, bazıları ise bunun kıyamet öncesi olacağını söylemektedirler.

“...Kureyşliler İslâm'ı kabul etmeme konusunda, Rasulullah(sav)'a karşı geldiklerinde, Rasulullah(sav) onlar hakkında Hz. Yusuf (as)'ın kıtlık seneleri kıtlığa uğramaları için beddua etti. Başlarına öyle açlık ve darlık geldi ki, açlıktan deri ve ölmüş hayvan eti yemeye başladılar. Kişi göğe bakmaya başlardı da içinde bulunduğu sıkıntıdan dolayı, yerle gök arasındaki her şeyi duman görürdü.” Bu rivayete göre duhân olayı asr-ı saadette vuku bulmuştur denir.

Hz. Ali (ra) ise: “Duhân alâmeti henüz geçmedi. O duhân ki, mü'mini nezle tutmuş hale getirecek, kafiri de ölünceye kadar şişirecektir.” diyerek bu olayın daha meydana gelmediğini söylemektedir.

Deccal'in Çıkması

Lügat kitaplarında hiçbir menşe ve merci göstermeksizin “aldatmak” mânâsı olarak kaydedilen “deccale” kelimesinin Arapça olması şüphelidir. İslâm ıstılahında ise; “O, Allah'ın kendisiyle kullarını imtihan ettiği bir şahıstır. Allah onu, kendi ilahi kudreti dahilinde olan şeyleri yapmaya muktedir kılacak, bir müddet sonra da bunları yapmaktan âciz bırakacaktır.” Deccal, iri vücutlu, kızılca renkli, kıvırcık saçlı, sanki üzüm tanesi gibi fırlak, sakat gözlü bir adam olup alnının ortasında “kafir” kelimesi yazılıdır ve her Müslüman tarafından kolayca okunabilir.

Deccal i1k çıktığı zaman, zalim krallardan bir kral görünümünde çıkacak daha sonra peygamberlik iddiasında bulunacak, sonra da ilahlık iddiasında bulunacaktır. O’na ademoğullarının cahilleri ve ayak takımları tabi olacak, salih ve muttaki kullar karşı çıkacaktır.

Dabbe’nin çıkması

“Kendilerine söylenmiş olan başlarına geleceği, zaman yerden bir hayvan çıkarırız ki, o, insanların ayetlerimize kesin olarak inanmadıklarını. söyler” mealindeki ayetle işaret edilen dabbe, kıyamet yaklaştığı zaman ortaya çıkacaktır.

Bir hadiste ise; “Dabbe, beraberinde Süleyman (as) 'ın mührü ve Musa(as) 'ın âsâsı olduğu halde çıkacak, âsâ ile mü'minin yüzünü parlatacak, mühürle kafirin burnunu kıracaktır. Öyle ki oba halkı toplanacak da buna: Yâ Mü'min... Şuna da: Yâ kafir!. diyecektir. “Dabbe'nin nereden çıkacağı ve kaç defa çıkacağı konusunda da hadislerde farklı ifadeler bulunmaktadır. Bir kısım hadislerde dabbe'nin Rükün ile Makam-ı İbrahim arasından çıkacağı anlatılırken başka hadislerde ise Mekke'ye yakın Bâdiye’de bir yerden, bir kayanın altından, Safâ tepesindeki bir yarıktan çıkacağından bahsedilmektedir. Kaç defa çıkacağı konusunda Seharanfuri, “Bezlü'1- Mechud” isimli eserinde şu izahatta bulunur: “Dabbe üç defa çıkacaktır. İlki, Mehdi zamanında, sonra İsâ(as) indikten sonra ve üçüncü olarak da güneş batıdan doğduktan sonra.”

Güneşin Batıdan Doğması

İlahi takdirin bir eseri olarak çıkacak harikulade olaylardan biri de, güneşin batıdan doğması hadisesidir. Güneş, her zaman takip ettiği yörüngesindeki düzenin dışına çıkarak battığı noktadan tekrar doğacaktır.

Hz. Peygamber(sav), En'am suresinin 158. ayetinin tefsirinde bu hususu şöyle ifade etmişlerdir: “Üç alamet çıktığı zaman, “önceden iman etmemiş olan kişiye artık iman fayda vermeyecektir: Dabbetü'l ard, Deccal ve güneşin batıdan doğması. ““

Başka bir hadiste ise: “Güneş batıdan doğmadıkça kıyamet kopmaz, güneş batıdan doğunca, onu gören bütün insanlar iman ederler. Fakat daha önce inanmadıkları için, onlara imanları fayda vermez. “

Hz. İsâ (as)'nın Yere İnmesi

Deccal çıkıp yeryüzüne fitne ve fesat tohumları saçarken Allah (cc) Hz. İsa(as)'yı gönderecektir. Efendimiz (sav)'in hadislerinde : “Hz. İsâ (as), yeryüzüne Dımaşk'ın doğusunda beyaz minare denilen yere, iki elbise içinde ellerini iki meleğin kanatları üzerine koymuş vaziyette iner. “ Diğer bir hadiste: “Sabah namazı vakti iner, Müslümanlara imam olur. İşte tam o sırada Allah düşmanı deccal, onu görünce tuzun suda erimesi gibi eriyecektir. Hz. İsa (as)'ın yeryüzünde yedi veya kırk sene kalacağı hususunda rivayetler vardır.

Bunun sebebi de ; Hz. İsâ (as)'ın göğe çekilmeden önceki hayatı 33 yıldır. Yeryüzünde de 7 yıl kaldığında toplam yaşı kırk yıl olacaktır. Bu yüzden doğru olan yeryüzünde yedi yıl kalacağıdır.

Ye'cüc ve Me’cüc’ün Çıkması

Bunlar, aslı ve nesebi belirsiz, din millet tanımaz, kozmopolit insanlar olup, çıkışları kıyamet alametlerinden sayılır. Tevrat'ta Yâfes'in oğullarından olduğu belirtilir. Bunlar hakkında Ebu Hayyam şöyle der: “Bunların adet ve eşkali hakkındaki sözlerin hiçbiri sahih değildir.”

Merhum Muhammed Hamdi Yazır, tefsirinde konuyu incelerken şu açıklamada bulunur: “Allahu alem, Kur'an'ın haber verdiği bu redim (sed), Zülkarneyn’den onun yapılmasını talep eden kavmin bu sayede teşkil ettikleri heyet-i içtimaiyyeleri olsa gerektir ki, demir kütleleri gibi salabetli olan unsurlarına akıtılan feyz-i rabbani ile teşekkül etmiş maddi ve manevi bir sed demek olur.”

Üç Yerde Yere Batma Olayı

Bu tabiat olayının, fitnelerden sayılması, insanlara vereceği sıkıntı ve kaygı itibariyledir. Hadislerde yere batma olayının sadece meydana gelecek yönü haber verilmiş, nasıl olacağı ve ne zaman meydana geleceği hakkında hiçbir bilgi verilmemiştir. Bu üç yer; doğuda, batıda ve Arap yarımadasında bir yerdir.

İnsanları Mahşere Sürükleyen Bir Ateşin Ortaya Çıkması

Bu ateşin ne olduğu ve ne zaman ortaya çıkacağı belli değildir. Bir hadiste: “ Âden çukurundan çıkacak bir ateşin insanları sürükleyeceği, nerede konaklarlarsa onlarla beraber konaklayacağı, nerede dinlenirlerse onlarla beraber dinleneceği… “denilmektedir.

Ateşin ortaya çıkacağı yer olarak, hadislerde, Hadramut, Yemen'de Aden çukuru ve Hicaz toprakları şeklinde bahsedilmiş fakat hepsi aynı yere işaret etmektedir.

B. İÇ KARIŞIKLIKLAR

Fitne olaylarının doruk noktaya ulaştığı kargaşa ortamı, iç karışıklıklar halinde kendini gösterir. Toplumun her yönden devamlı kötüye gitmesi, kötü insanların topluma egemen olması halinde, sanki zaman hızla yok oluşa doğru akarken kıyamet şerli insanlar üzerine kopacaktır. Bu husus Peygamberimiz (sav)'in bir çok hadisinde ifade edilmiştir.

1. Herc (katliam) Hâdiselerinin Çoğalması

Toplum içinde herc olayları çıkmaya başlayınca, kişinin gözü, kendi aşırı hissi arzu ve isteğinden başka hiçbir şey görmez, akıl hükmetmez olur. Mü’minler birbirlerini öldürürler, komşusunu öldürürler, amca oğlunu ve akrabalarını öldürürler. Bu fitnede “ölen niye öldürüldüğünü, öldüren de niçin öldürdüğünü bilmez.”

2. Melhamelerin Çıkması

Kanlı savaşlar anlamına gelen “Melhame” kelimesi bir çok hadiste geçmektedir. İstikbalde meydana gelecek fitnelerden sayılan bu savaşlar, bir yönüyle gelecekte ortaya çıkacak olayları, Hz. Peygamber (sav)'in mucize olarak haber vermesi özelliğini taşırken, bir yönüyle de kıyâmet öncesi çıkacak fitneler arasına girmektedir.

a. Yahudilerle yapılacak savaşlar

b. Türklerle yapılacak savaşlar

c. Hintlilerle yapılacak savaşlar

d. Rumlularla yapılacak savaşlar

3. Mukaddes Değerlerin Tahkir Edilmesi

Rasulullah (sav) şöyle buyurdu: “Siz, sizden önceki ümmetlerin yoluna kulaç kulaç, arşın arşın, karış karış uyacaksınız. Hatta onlar, bir keler deliğine girseler siz de oraya gireceksiniz. “ Dediler ki: Yâ Rasulullah (sav).. onlar Yahudi ve Hıristiyanlar mı? Peygamberimiz (sav) : “Ya kim.. ? tabi ki onlar” dedi. İbn Ömer (ra)'in rivayet ettiği başka bir hadiste de, Müslüman olmayanlara has özelliklerin, Müslümanlar tarafından taklid edilmemesini isteyerek “Bir topluluğa benzeyen, onlardandır” buyurmuştur.

4. İyi ve Kötünün Birbirine Karışması

Efendimiz (sav), bu konuda da şöyle buyurmaktadır: “( Öyle bir zaman gelir ki ) insanlar alışveriş yaparlar da emaneti eda eden güvenilir hiç kimse bulamazlar. ( O sırada ) şöyle denilir: “Filan oğullarında güvenilir bir adam vardır, ne akıllı ne nezaketli ne civanmert kişi...” Halbuki o adamın kalbinde hardal tanesi kadar iman bulunmaz.”

II. Zuhur Eden Fitneler

l. Fitne kapısının kırılması

2. Kayser ve Kisra'nın helak olmaları

3. Hz. Osman (ra)'ın şehid edilmesi

4. Davaları aynı iki büyük taifenin savaşması

5. Dinden dönme hadiseleri

6. Doğudan gelecek fitneler

7. Hz. Ammar (ra)'ın şehid edilmesi

8. Büyük bir ateşin çıkması

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

I. Fitneye Karşı Alınacak Tedbirler

- Fitneyi körükleyici harekette bulunmamak

- Eve çekilmek veya dağa çıkmak

- Fitne lehine konuşmamak

- Sabretmek

- İbadete sarılmak

- Toplumdan ayrılmamak

- Birlik ve kardeşlik ruhunun canlandırılması

- Fitnecilere karşı caydırıcılık prensibinin uygulanması

II. Fitne Hakkındaki Hadislerin Fıkhi Yönü

Bu kısımda fukahanın delil olarak aldıkları fitneye dair hadislerden bazılarını göreceğiz:

A- Deccal Hadisi

“ Deccal yeryüzünde kırk gün kalacak. Bir gün bir yıl gibi, bir gün bir ay gibi, bir gün bir cuma gibi olacak, diğer günleri ise, sizin günleriniz gibidir” buyurdu. Dinleyenlerin:

- Ey Allah'ın Rasulü, bir yıl kadar uzun günde normal günün beş vakit namazını kılmamız bize kafi gelecek mi? sorusuna:

- “Hayır, kafi gelemez ( O uzun günde ) vakitleri normal günlerdeki ölçüye göre takdir edersiniz “ buyurdu.

Bazı müctehid ve fakihler bu hadisten yola çıkarak, beş vakit namazdan bir kısmının veya tamamının vaktinin teşekkül etmediği yerlerde yaşayan Müslümanlardan, bu namazın sâkıt olmayacağına fetva vermişlerdir.

B- İbnSayyad Hadisi,

İbn Sayyad, Hz. Peygamber (sav) devrinde yaşamış, hadislerde anlatılan Deccal in kendisi olup olmadığı üzerinde tereddütler bulunan bir kişidir.

İbn Ömer (ra)'in rivayetine göre: “... bir gün Peygamberimiz (sav), Meğaleoğulları konağı yanında, bazı çocuklarla oynamakta olan İbn Sayyad'a eliyle dokunarak :

- Benim Allah'ın Rasulü olduğuma şehadet ediyor musun?” buyurdu. İbn Sayyad, Rasulullah (sav)'a baktı ve :

- Benim Allah'ın peygamberi olduğuma sen şehadet eder misin? diye sordu. Rasulullah (sav):

- “Allah tarafından sana ne geliyor?” dedi. İbn Sayyad:

- Bana doğru da, yalan da geliyor, diye cevap verdi. Bunun üzerine Rasulullah (sav) :

-”Senin işin karmakarışık edilmiş” buyurdu.

Bu hadis; “sabi” nin imanının kabul edilip edilmeyeceği konusunda delil olarak kullanılmıştır.

SONUÇ

Görüldüğü gibi fitne olayının başta gelen sebepleri arasında “cehalet” ve “dini hayatın zayıflaması” gelmektedir.

Hz. Peygamber (sav)'in mübarek hadislerinde konunun nasıl ele alındığını, birlik ve düzeni bozan fitne hadiselerinin ortaya nasıl çıktığı ve gelişme seyrini nasıl tamamladığını, genel esasları içinde gördük. Îçinde yaşadığımız İslam topluluğunun bir ferdi olarak, etrafımızda oluşup gelişen hadiselere gözü kapalı olarak bakıp geçmekten ziyade, zaman zaman durum değerlendirmesi yapmak, hadislerde ifade edilen hakikatlere göre kendimizi ölçmek ve neler yapmamız gerektiğini tesbit ederek hayatımıza yön vermek zorundayız.

 

 

Malik bin Dinar Hazretleri, bir gün, bir sabiye ( küçük çocuğa ) rastladı. Çocuk toprak ile oynuyordu. Bazen gülüyor ve bazen de ağlıyordu .

Malik bin Dinar buyurdu:

İçime O çocuğa selam vermek doğdu. Nefsim kibirlenip selam vermekten vazgeçti.

Ben nefsime şöyle seslendim: Ey nefsim! Peygamber efendimiz S.A.V. Hazretleri küçük ve büyük herkese selam verirdi. Sende bu çocuğa selam ver!

Ve O çocuğa selam verdim,

Çocuk:

Ve aleykümselam ve rahmetullahi ve berekatuhu, Ey Malik bin Dinar.

Sordum:

Beni nereden tanıdın? Daha önce beni görmüşlüğün yoktu?

Çocuk:

Melekut aleminde ruhum, senin ruhunla karşılaştı. Ölmeyen ve sürekli hayy olan Allahu Teala bizleri tanıştırdı.

Ben ona sordum:

Akıl ile Nefsin arasındaki fark nedir?

Çocuk:

Nefsin, seni bana selam vermekten alıkoyandır. Aklın ise seni selam vermeye teşvik eden ve zorlayandır.

Yine sordum:

Senin halin nedir? Niye bu toprakla oynuyorsun?

Çocuk:

Çünkü biz Topraktan yaratıldık; yine ona döndürüleceğiz!

Yine sordum:

Bazen gülüyor ve bazen de ağlıyorsun?

Çocuk:

Evet! Rabbimin azabını hatırladığımda ağlıyorum; rahmetini hatırladığımda ise gülüyorum.

Ben sordum:

Evladım! Senin ne günahın var ki?

Çocuk:

Ey Malik bin Dinar! Böyle söyleme! Görmüyor musun büyük odunları tutuşturmak için, önce küçük odunları tutuşturuyorlar!

 

Ey Türkiyeyi yangın arenası yapan insanlık katilleri emperyalist siyonist uzantılar,PPK  ve benzeri oluşumlar Feto Deccalı içimizdeki hainler insanlığın katilleri güzel değerlere güzelliklere güzelim insanlara tahammülü olmayan onun bunun piçleri Bir yandan yangın ateşi,diğer yandan fitne ateşi başaramayacaksınız.insanlık katilleri dilsiz savunmasız hayvanlar size ne yaptı siz insan olamazsınız insanlığın hayat damarı oksijen deposu ormanları yakınca şeytani vicdanınız rahatladımı mahlükatın laneti Kainatın zerratı adedince üzerinize olsun bu Dünyada suçsuz insanlara dilsiz hayvanlara azap biçenler Ebedi azapla milyon misli azabı tadın inşallah.Dünyadada sefil aşağılık mahlüklar olun kendi kendinizden bulun şeytani hesaplarınız ebedi başınızı yesin inşallah.

Rüyamda ananın yaptığı 20 şeyi sayabilirmisin dediler uyandığımda düşündüm Anam Vasfiye Dudak İskender Rıfat ve Eminenin özenle büyüttükleri üzerinde titredikleri tek kızları nelermi yaptı çocuk doğurmak ,büyütmek, terbiye etmek yemek pişirmek çamaşırlarını yıkamak üstelik imkansızlıklar içinde yokuş yukarı su taşıyarak  elbise dikmek kazak örmek meyve fidesi ekmek sebze ekmek meyve toplamak odun kesmek ,odun taşımak, çay toplamak taşımak alım yerinde seçmek satmak üstelik o zamanda yakında alım yeride yoktu onca yükü sırtlarıyle taşıdılar  fındık toplamak defalarca dağlardaki dikenleri temizlemek  eve su getirmek için yapılan çalışmalara iştirak sebzeleri sulamaya şu taşımak engebeli arazide inekleri otlatmak süt sağmak tavuklara bakmak komşu kadınlar hasta olduğunda iyne yapmak kendi hasta olduğunda ilgi görmemek  ineklerin doğumuyla ilgilenmek bütün bunların derdiyle ilgilenirken ayıların ineklere saldırması veya ineklerin kaç tanesinin tedavisi mümkün olmayan hastalıklardan ölmesi hep hasedçilerin kötü nazarcıların bizlere verdiği zarardı komşu çocuklara da bakmak anası kaynanası ailesi hasta olduğunda bilfiil ilgilenmek kuran okumak misafir ağırlamak örgü örmek ramazanda yufka yapmak özellikle beklerdik tatlısını namaz kılmak oruç tutmak hayır yapmak rahatsızlanmadan hac farizasınıda yerine getirdi küçük oğlu Mustafa ve gelini Meryemle birlikte belki başta biz çocuklarına sonra alakadar olduğu dostlarına dua etmek mısır ekmek tarla bellemek komşularının tarlasını bellemesine ürün almasına yardımcı olmak mısır ekmek mısır toplamak ot kesmek ineklere taşımak arılara bakmak bütün bu ev işleri yetmemiş gibi babamın pasta ve şeker yapımında ağır işçi olmak sanki bütün bunlar sadece onun vazifesiydi bütün bu tablonun dışında bilmediğimiz görmediğimiz Allah cc bilir ne güzel meziyetleri vardı güzel Ahlaklı vicdanlı merhametli cömert Adaletli vefalı edepli kudsi değerlere saygılı fedakar namuslu  helalinden rızkını temin eden hakiki müminlerden idi. Hadidi şerifte kişi kendisi için çalışıyorsa ALLAH(cc) yolundadır ,çoluk çocuğu için çalışıyorsa ALLAH(cc) yolundadır Ana Babası için çalışıyorsa ALLAH(cc) yolundadır der inşallah en güzel şelilde ALLAH(cc)a kavuşur.Titiz anlayışsız kocasını idare eden sevenlerinin herşeyiyle takdir ettiği Akıllı Adaletli vicdanlı merhametli kimseye kötü söz söylemeyen sabırlı metanetli dirayetli hem osmanlı hem cumhuriyet kadınıydı onun sosyallığı ailesine akrabasına komşularına dost edindiği insanlara hizmetti yoksa eğlence nedir bilmezdi bir yakınının düğününe gitmeyi bile yasaklamıştı babam sorarsan aile reisiydi anamın yükünü hiçbir zaman paylaşmadı yanyana yürümedi eş olmaktan ziyade hep yük oldu babam buda eşim için diye bir hayırda yapmadı zaman zaman psikolojik baskısı eksik olmadı babam benim gözümdede kaba saba bir adamdı anam öyle bir adama sabredip 5 çocuk yapması ve çocuklarına hem ana hem baba olması pozitif fedakar merhametli vicdanlı güzel Ahlaklı Adaletli olmasını bilen içinde Allah cc korkusu olan imanın lezzetini almış belki kuran ve sünnetin ilmiyle fazla haşir neşir olmamış buna rağmen farzları yapan haramları terk eden namuslu helal bir yaşamın insanıydı tek başına orduydu belki bir kişiyken bin kişiydi tek başına zor şartlarda çocuk büyüttü şimdi o hasta kendini ifade edemiyor çocuk gibi ancak beş çocuğu hiçbir zaman bir anam etmez .Ya Rabbi biz kıymetini bilemedik o hep bizim için çalışırken biz onun için ne fedakarlık yaptık anamı bağışla ya Rabbi ruhen parçalayıp yutanlardan kurtar şifasını ver o bugün Alzheimer bugünün Dünyasında kafirin kadını biyonik babaanne oluyorsa anam sağlıklı Aklı başında şuuru yerinde olmaya daha layıktır bir günahı kalmışsa bana yaz anamı temize çıkar insi cinni pisliklerden arındır şifasını ver ey Erhamürrahimin ya Şafi ya Hafiz ya Rahim ya Adl ya Rahman ya Küddüs ömür boyu tesellisi can arkadaşı bugün tek hizmetçisi Ayşenur bacımızıda anamızıda sev iki Dünyalarınıda  kurtar razı ol günahlarındanda herbir insi cinni şeytandanda cehenneme düşmektende kurtar bizlere acı affet fitnelerden hasedlerden haramzadelerden iftiracı yalancılardan her şeytani pislikten kurtar hakkımızda hayırlı kapılar aç sevdiklerine sevdir dost eyle bizi kendi halimize bırakma ayaklarımızı sırat-ı müstakimde sabit kıl kendine kul eyle zalimlere yedirme razı ol Anama Bu Dünyayı Ahiretide zindan etmek için kıçını yırtan kafir dincilerinde dinsizlerinde cümle insi cinni şeytanlarında ruhumuzu zehirleyip mahküm eden her pisliğinde ALLAH(cc) hakkından gelsin anam olduğu için söylemiyorum tanıyan herkesin belki hasedçiler çekemeyenler hariç takdir ettikleri insan evladıydı.Hiçbir büyük günahı söz konusu olamaz geri kalan günahlarınıda bana yaz Anama bacıma sahip çık ey Adili Mutlak merhameti gadabını geçmiş Erhamürrahimin.Bizi kula kulluğa mahküm etme nefis sahiplerinin insafına bırakma kötülere ve kötülüklere karşı savunmasız bırakma iyilere dost eyle.Babamıda affet dokuz yaşında yetim kalmış yokluk zamanında büyümüş ayakta kalmaya çalışmış belki bencil gibi bir karakter olarak algılasakta bir aile olmuş bütün eksikliklerini affet o çöplük zamanda doğrusuyla yanlışıyla dinini yaşamaya çalışmış her fitneden her şeytandan arındır kaldıramıyacağı bir azaba düçar etme güzel Ahlaktan ziyadesiyle nasiplendir cehennem azabından koru Hala bozuk felsefelerini Din diye satan ve insi cinni şeytanlara paratonerlik yapan ve danada buzağı arayan Din hırsızı zalimlerle iç içeyiz onlar dost olamaz asla Hele kullanamayınca zalimlere kafirlere şeytanlara layık görmeleri ne derece zalimler olduklarının göstergesi hayatımızdaki her şeytani karakterden arındır ey Adili Mutlak Erhamürrahimin.Anamızın bize olan sevgisi bizim ona muhabbetimiz bizi yeterince motive ediyor maddi manevi huzur içindeydik ne zaman ALLAH(cc)ile aramıza birileri girdi Dünyamızda Ahiretimizde bizde yandık yanacağımız kadar hala fitnelerin hür olduğu Dünyada yaşıyoruz .

Bu Dünya masum mazluma zülmeden ebedi cehennem ehlinin cenneti.

Bizim ise zindanımız inşallah Ahirette şereflilerle ebedi cenneti saadeti Cemalullahı tadanlar oluruz.

Patlıcan ALLAH(cc)a ilk iman eden sebzeymiş patlıcanın kulluğu hürmetine bağışla ya Rabbi biz doğru dürüst kulluk yapamıyoruz  iyilerin kulluğu hürmetine banada iyi bir karakter güzel Ahlak nasip et.

 

Resulüllah(asm) ALLAH(cc)ile aramıza giren birileri gibi değildir o ALLAH(cc)ın peygamberidir(asm) ALLAH(cc)ile bütünleşmiştir.Eğer ALLAH(cc)a muhabbetiniz varsa Resulüne(asm)  tabi olun der Kuran.O fiiliyatıyla müşahhas Kurandı Kuranın canlı tefsiriydi her şeyiyle örnekti.

 

 

Herkes senden bir şey koparacak sen ALLAH(cc)a koş kuran ve sünnetin Hakkını vermeye çalış yedirme kendini ,kaptırma kendini her rüzgara. Dengeli istikrarlı ol iyilerin dostluğundan kopma güzel Ahlaklı vicdanlı merhametli helal namuslu sevgi dolu kendinle pozitif manada barışık şirke küfre zülme haramlara insi cinni şeytanlara sed çeken Adaletli Dinine Vatanına kudsi değerlerine sevdalı Kuran ve sünneti rehber edinen pozitif Ahlaklı kişilikli dosdoğru bir insan evladı olmak için  çalış

 

Farzları yapmadıkça Haramları terk etmedikçe Allah cc için sevip Allah cc için buğz etmenin hakkını vermedikçe şirke küfre zülme insi cinni şeytanlara karşı mümince Ahlaki vicdani Adaletli mağrur bir duruş göstermedikçe kurtuluş yoktur Benim için nurculuk tarıkatçılık süleymancılık kemalizim particilik mazide kalması gereken afyondur sarhoşluktur kula kulluktur Dinini yalnızca Allah cc a has kılan kuran ve sünnet ile amel eden mümin kullar olmadıkça yanacağız Bizim kimsenin etlisiyle sütlüsüyle sevabı günahıyle bir hesabımız yok derdimiz vatanımız imanımız dinimiz kudsi değerlerimiz güzelliklerin selameti bu tablonun düşmanları Allah cc'ın ve insanlığın ezeli ebedi düşmanlarıdır. seni yıpratan öncelikle nefsin ve şeytandır insanların seninle uğraştığını telkin edende şeytandır belki bazı karaktersizleride kullanıp başına bela edende şeytandır sen ise nefsini satın almakla mükellefsin bu ise kuran ve sünnete teslim olup iman etmekle ve islamı yaşamakla mümkün haramların terkiyle mümkün. 100 yıldır bu şerefli milleti tarihinden koparıp imansız islamsız sefih haramzade ihanet dolu hayata mahküm edenler kahrolsun hala kafir Anayasa ile her haramı kanunlarla koruyanlar cehenneme koşuyoruz uyanın Şirki,küfrü,zülmü,haramları

,iğrençliği,her fitneyi şeytani pislikleri,Vatan hainlerini insanlığın cehennemini hazırlananları bertaraf eyle ALLAH cc ım.Nefsine karşı iman islam kalesine gir haramları lüzümsüz işleri terk et az ye az konuş az uyu oruç tut farzları yap infak et zikrullah dua iyilerin dostluğu yoksa bu zamanda edindiğin nefis seni çok rahat cehenneme götürür ibadet ve hayır yapıyorsam Allah cc içindir nefsimin terbiyesi içindir olgunlaşmak içindir yoksa dışkı çıkaran sahte ilahlar için değil hayatımı mahveden münafık kâfir şeytanlar için değil riya içinde değil inşallah. Babasından Hz.Hamzayı Fatihi Yavuzu duymayan bir çocuğun kahramanı ya örümcek adam ya süpermendir.ihsan şenocak.

 Ağaçlar bize muhtaç değil ama biz ağaçlara muhtacız onlar olmasa bırak gölgelerini bir dakika bile yaşıyamayız nefes bile alamayız. sait çamlıca

Vicdan gibi rahat bir döşek yoktur ALLAH cc hak eden herkese vicdan rahatlığı versin.kork o mahkemedenki Hakimin kendisi şahittir imam Caferi Sadık(ra)

 

 Devletin başındakiler işlerine baksın doğru vatandaşı Vatanına Dinine sevdalı mümin kulları düşman görmesin hakiki müminler her doğru fiilin en birinci destekçisidir siz doğruluktan şaşmadıkça insanımızın maddi manevi selametine çalıştıkça her doğru işiniz içinde sizin içinde duacıyız destekçiyiz piyasadaki bozguncu münafıklarla doğru müslümanı aynı kefeye koyduğunuzda kendi kendinizi katledersiniz kafir ve zalimlerin ekmeğine bal sürersiniz kaos anarşi terör eksik olmaz ancak gönül istiyorki bugün sorumlu makamdakiler sosyal Adalet hususunda Ahlaksız Adaletsiz vicdansız giden her şey hususunda sizlerinde samimi gayreti olumsuzlukları düzeltecek eğitimide kapsayan samimi çalışmalarınız olsun inşallah .

 

 

Ekrem Altıntop un Bilgelik hikayeleri 100 üzerinden 100 puan verilecek pozitif bir eser Akla kalbe ve ruha hitap ediyor.ALLAH(cc) bir kulunun tecrübesiyle yazdığı esere bu derece güzellik yüklemişse Vahyin ilmi ALLAH(cc)ın Aklının eseri Kuranda bunun milyon misli güzellikler olduğuna inanıyorum gelelim sünnete hadislere peygamberimiz(asm)ın örnek yaşantısına insanların en şereflisinin en Akıllısının en Adaletlisinin en vicdanlısının en merhametlisinin en güzel Ahlaklısının sözlerine o hevasından bir şey söylemez der ALLAH(cc) Sevgilim Habibim dediği Resulü(asm)için o en yüksek Akılı temsil eden en mümtaz şahsiyet onun sözleride elbette milyon kat değerli Ebedi cehennemden kurtaran sonsuz saadeti Ebedi cenneti Cemalullahı kazandıran sözler imanım şuurum vicdanım Aklım bana bu dersi veriyor pozitif değeri yüksek insani vicdani Ahlaki Akıl ve şuurumuzu ruhumuzu kalbimizi pozitif manada motive eden her eser ALLAH(cc)ın hazinesindendir yerdeki ve gökteki hazineler ALLAH(cc)ındır Ayeti Kerime.bu gibi değerli eserler insani kamil olmanın ve nefsin terbiyesinin en önemli taşları.Ancak bu değerli tabloya itiraz edip neredeki bozuk felsefelerden ibaret eserler nefsani her eserde insanlığın Dünya ve Ahirette cehennemini hazırlıyor o gibi eserlerlede insanın Aklı ruhu kalbi bozuluyor azgın şeytani nefisler negatif kişilikler olup çıkıyorlar ve insanlığın felaketine çalışıyorlar.  Belki istisna  dinini yalnızca ALLAH(cc)a has kılan hakiki müminler hariç Dünya Müslümanları ne yapıyor dışkı çıkaran insanlara cinlere üstadına şeyhine liderine,ALLAH(cc)tan ziyade muhabbet ettiklerine  secde ediyor kula kulluk nefislerine hevalarına kulluk yapıyorlar ,bunun haricindeki Müslüman olduğunu iddia edip hiçbir farz ibadetle alakası kalmamış haramlara dalmış niceleri sözde Müslüman  ve geri kalan insanlık zaten kafir konumunda cinler ise islamdan kaçan herkesin akıl hocası yol arkadaşı  halbuki ALLAH(cc) Ben insanları ve cinleri yalnız bana ibadet etsinler için yarattım der .Tablo bu olunca şirk küfür zülüm ve haramlar hakim olunca masum mazlum insanların katliamına ALLAH(cc) müdahale etmiyor veya edemiyor bu Dünyada kafir ve zalimlerin cinayetleri yanlarına kar kalıyor hesap büyük mahkeme Mahkemei Kübrada şirk onun için affedilmeyen günahtır. Topyekün tövbe edip kuran ve sünneti yaşamadıkça bu Dünyadada Ahirettede güzellikler huzur fitnelerden uzak yaşamak  hayalden ibaret. İyilerin suçu nedir diyeceksin zincirleme trafik kazasının kurbanı iyiler,aynı toplumdayız kötülerle iç içeyiz .

 

GAZİANTEP ESKİ CUMHURİYET BAŞSAVCISI SAYIN ÜNAL ARIK'TAN ÖNEMLİ BİR TESPİT.

Aziz dostlarım,

Size bir hatıramı ve tespitimi anlatayım.

Dünyanın bazı büyük ülkelerinde ve büyük kentlerinde,bir elin parmak sayısı kadar 5 yıldızlı otellerde kaldım.

İstisnasız bütün bu otellerin hepsinin odalarında yatak başı komodin çekmecesinde bir tane İNCİL vardı,

İNGİLTERE’de İNGİLİZCE İNCİL,

ALMANYA’da ALMANCA İNCİL,

İTALYA’da İTALYANCA İNCİL vardı ve kitabın birinci sayfasının başında;

“EY RAB,KONSTANTİNA'YI BİZE İADE EYLE, YAVRULARIMIZI DA” yazıyordu.

Batı Avrupalıların unutamadığı iki tarihi olaydan KONSTANTİNA'yı anladım da, yavruları ne idi ?

MOSKOVA'da Türklere yakın bir öğretim üyesi tarih profesörü ile ahbap oldum.

Kendisi dini inancı Ortodoks Hristiyan olan biriydi.

Bu İncil'de yazan son cümlenin ne anlama geldiğini sordum.

Samimi bir insan ve çok bilgili bilim adamıydı.

Beni kırmadı cevapladı.

Belki İstanbul’u kaybetmekten Hrıstiyan alemi bu kadar rahatsız değildi, ama Osmanlı İmparatorluğu döneminde uygulanan bu “DEVŞIRME“ sistemi ile Hiristiyan çocuklarının, en gürbüzlerini katırların sırtındaki sepetlere koyup, önce Çanakkale’ye, sonra da Bursa’ya götürdünüz ve sonra da orada sünnet ettirip, Müslüman yaptınız !...

Çabuk öğrenen ve beyni güçlü olan DEVŞİRME çocukları da ENDERUN’a yolladınız, orada okusun bilim öğrensinler diye. Pazusu güçlü ve kuvvetliyse, onları YENİÇERİ OCAĞI'na gönderdiniz, İyi savaşmayı, iyi savunmayı öğrensin, sağlam bir asker olsun diye.

Sonra bir savaş zamanında o Yeniçerilere savaş meydanında HRISTİYANLARI KIRDIRDINIZ...“

Bu çok uzun bir sohbet oldu...

"Yahu üstat sen şimdi böyle söyleyince, aklıma başka bir şey geldi.

Bizim ülkemizdeki FETO OLAYI, bunun bir rövanşı mı yoksa?" dedim...

“Hah, ta kendisi“ dedi...

Gerçekten de 81 vilayetin en seçkin, gürbüz ve zeki çocuklarını seçmişlerdi, kendi kurdukları özel okullarda eğitmek için, sonra "Vay anasını..." dedim...

25 yaş ile 55 yaş arası bir Türk sosyal kuşağının yok edilişi, böyle büyük bir plan, böyle içten yıkıcı hesaplaşma, bir tarihi intikam almak planıymış meğerse...

50 sene geçse de tamir edilemez bir intikam planıymış !

FETÖ liderine Mezopotamya’nın son NEMRUDU, Anadolu’nun ilk FiRAVUNU diyordum, sözüm de hayli itibar görmüştü.

Dostlarım bu işe Firavun ve Nemrut’un aklı bile çok kısa kalırmış..!

Allah bize feraset ve basiret versin, bu tür tuzaklardan hepimizi korusun.

Emekli Gaziantep Cumhuriyet Baş Savcısı Ünal Arık....

( Cuma Arslanoğlu )

 Kurani mana ile herkes gerçek fiatını bulur insan ruhunu bozan kula kulluk şirkin dinleri üstad şeyh lidere nefse hevaya benliğine insi cinni şeytanlara kulluk,haram yaşam,şirk küfür ve zülme rıza.Dinini yalnızca ALLAH(cc)a has kılmış kuran ve sünneti rehber edinen hakiki mümin kullar olmadıkça bu pröblem bitmez.

 

Ruhumuzun rahatlığı Allah cc'ın her saniye bizi rızıklandırdığının en canlı delilidir bu büyük nimete ve daha nice maddi manevi nimete ne kadar şükrettik bir musibet yaşamadıkça uyanmıyoruz çoklarını musibetlerde akıllandırmıyor uyandırmıyor çoğunluk düşünmeyen yaradılışınızın gayesine uygun yaşamayan bir toplumuz.Bir felakete düçar olmayan huzurun kıymetini bilmez bir hastalığa tutulmayan sağlığın kıymetini bilmez haramların aklı kalbi ruhu nefsi zehirlediğini bilmeyen helalin kıymetini bilmez yokluk görmeyen hayatı bilmez anormal velayetler kıyametin habercisi.

 

Kalbi eğitmeden aklı eğitmek eğitim değildir vicdan olmadan bilgi sahibi olmak tehlikelidir Aristotles

 

 

Günümüzün insanı put dikmeyi iyi biliyor cinni şeytanlarda teşfik ediyor

Masum mazlumu zehirleyen münafıklar kafirler din hırsızları nefsinin dinini yaşıyanlarla kuvvet buluyor kurani ölçülere uymadıkça nefisler satın alınmadıkça  din yalnız ALLAH(cc)a has kılınmadıkça bu olumsuz tablo içinde şirk küfür zülüm haramlar insi cinni şeytanlar piyasanın patronu

 

 

AĞAÇLAR ALLAH’IN SESSİZ KULLARIDIR!

Kıpırdayamazlar, gözyaşı dökemezler, dertlerini anlatamazlar. İçin için ağlar ve sessiz sedasız ölürler.

Ağaçların milleti, ırkı, aidiyeti, mensubiyeti yoktur. Hiçbir ırka bağlı olmayacak kadar üst sınıfta yer alırlar. İnsanların hepsi ağaçlara muhtaçtır. Ağaçlar tüm insanların ortak malıdır. Ağaçlar herhangi bir millete mensup olmadığı için yanan her ağaçla tüm insanlık zarar görür.

Ağaçlar Müslümandır. İsyan etmezler. Allah'ın, secde eder dediği canlılardan bir canlıdır. Rabbimiz Rahman Sûresinde şöyle buyurmuştur: "Yıldız ve ağaç Allah'a secde eder."

Allah'a secde eden bir canlıyı haksız yere kesmek, haksız yere onu yakmak büyük bir cürümdür.

Yanan her ağaçla insan yüreği yanar. Dünyanın hangi ülkesinde ağaç yanarsa, ağaç yakılır ve yıkılırsa büyük bir zulüm yapılmış olur.

Ağaçlar kuşlar için yuvadır. Dinlenme tesisidir, gölgedir, saklanma yeridir ve gözetleme kulesidir. Ağaçlar insanlar için hayattır, meyvedir, candır, dayanılacak bir dosttur, ısıtacak bir candır, sıcağa bir siperdir, evler için sütredir, yuvadır, arkadaştır.

Hiçbir ağaç düşman değildir. Ağaçtan düşman olmaz. Düşmanın ağacı yoktur. Ağaç, her insanın ortak malıdır, her canlının ortak malıdır. Ağaç, tabiatın dilsiz, sessiz ve biçare canlısıdır. Dili olsa da neler söylerdi acaba?

Allah'ım, ağaçlarımızın ateşini sen söndür. Bizler çaresiz kaldık. Bizlere rahmet, merhamet ve şefkat yağmurları gönder. Acizliğimiz ortada. Bizleri ateşin  öfkesinden koru! Ağaçlarımızı sen koru!        Murat Padak

 

 Yüzde ısrar etme doksanda olur ,insan dediğin noksanda olur  bir ben varım deme yoksanda olur,hatasız dost arayan dosttanda olur

ALLAHIN BİZİ SEVDİĞİNİ NASIL ANLARIZ

Musa aleyhisselam bir gün Allah-u Zülcelal’e.

– Ya Rabbi! Senin sevdiklerini, sevmediklerinden nasıl ayırt edeceğim? Diye sordu. Allah-u Zülcelal.

– Ey Musa! Ben sevdiklerime iki alamet bağışlarım, buyurdu. Musa aleyhisselam:

– Ya Rabbi! Bu alametler nedir? Deyince, Allah-u Zülcelal şöyle buyurdu:

– Ey Musa! Birinci alamet olarak, ona beni zikretmeyi ilham ederim de böylece (o beni zikrettiği için ben de) göklerde ve yeryüzünde onu anarım. İkinci alamet olarak da onu haramlardan ve gazabımdan uzak tutarım ki, azabıma ve belama çarpılmasın. Buna karşılık, nefret ettiğim kula da iki alamet veririm. Musa aleyhisselam:

– Ya Rabbi! O alametler nedir? Diye sorunca, Allah-u Zülcelal Söyle buyurdu:

Ey Musa! Nefret ettiğim kula, birinci alamet olarak, beni zikretmeyi unuttururum. İkinci alamet olarak da onu, nefsinin arzuları ile başbaşa bırakırım ki, haramlarıma düşerek gazabıma uğrasında azabıma ve belalarıma çarpılsın.

 

Siyasettede,Ticarettede,Eğitimdede hayatın her sahifesindede temel ilke Dürüstlük olmalıki bereketini göresin,işler yol alsın .

 

ALLAH(cc) Bizden nasıl bir kulluk bekliyor piyasa kula kulluğu en güzel Müslümanlık bellemiş din hırsızı zalimlerin tekelinde

 

Facebook un şempazesi çok günümüz Dünyasının renkli sayfası sorarsan. Çoğu paylaştığı şeylerin cahili kalbini eğitmemiş akıl fukarası vicdani ve Ahlaki olmaktan ziyade nefsani zekavetiyle film çeviriyor Her akşam evine gittiğinde günlük hayatının muhasebesini yap bugün Allah cc ın Resulünün asm kurani mananın huzurunda ne günahım varsa affet ya Rabbi diyerek tövbe istiğfara selatü selama sarılalım mümin kul olalım Allah cc ım keşke senin için dolu dolu ibadet yapabilsek fıtrat kanunlarına rızan dahilinde şerefli bir hayata muaffak olabilsek gücümüz yetmiyor belki enerjimizi hep nefsimize harcıyoruz affet ya Rabbi cahilin bol olduğu memlekette şeytana gerek yoktur Mevlana. Ne nurculuğun ne süleymancılığın ne tarikatçılığın ne ismailağa cemaatinin ne atatürkçülüğün ne siyasilerin herbir masum mazlumu kucaklayacak misyonuda liyakatıda yok hepsi kul hakkı yiyor din hırsızlığı yapıyor illa nice güzellikleri güzel istidadları helal emekleri çalacaklar kahraman olacaklar kuran sünnet ile değil islamın malı olmayan bozuk felsefelerle yol gidiyorlar hiziplere hayat boyu düzüldü insanımız .Masum mazluma şeytani şahsiyetleri layık görenler suçsuz insanları günah keçisi yapanlar kafir ve zalimlere cinni pisliklere rant uğruna güzellikleri yakanlar kahrolun inşallah insanlar gerçek yüzlerini bir zor günlerde birde önemli günlerde birde öfke anında gösterirler başka zaman herşey heryer sütlimandır dost ile düşmanı yanyana görürsün Ancak nefsini terbiye etmiş güzel Ahlaklı vicdanlı Adaletli dürüst helal namuslu kişilikler dost edindiği iyi insanları hiçbir zaman satmaz velev zarar görsede dostunu ezip geçmez.Dünyevi bir makam ve menfaat için elimden niye çıktı diye şikayetim yok imanımla namusumla sağlığımla ebedi hayatımla kumar oynayanlarla bütün pröblemim ruhumu aklımı kalbimi sağlığımı zehirleyenlerle.Hala sait nursileri şeyhleri üstadları mustafa kemalleri siyasileri ilahlaştırıp duruyor hatta yeni ilahlar yaratıyor nefsinize tapıyorsunuz ne zaman Allahcc a kul olup kula kulluktan kurtulacaksınızki fitneler bitsin topluca tövbe etmedikçe her türlü haram kanunlarla korunduğu sürece nefisler satın alınmadıkça medyatik tahribat devam ettikçe milli manevi değerlerimize sahip çıkmadıkça kuran ve sünnetin hakkını vermedikçe her türlü fitnenin zülümlerin sonu gelmeyecek isimsiz kahramanlar olacaksınız put olmayacaksınız mükafatınızı kuldan değil Allah cc tan bekleyecek Ahiret endeksli bir hayata talip olacaksınızki iki cihan şenlensin.

 

Masum mazlumun güzelliklerin doğru müslümanın helal rızık peşinde koşanların katilleri zalimlere kafirlere Rahmet okuyanlar siz kul hakkı yiyenler zülmedenler çok ibadet edince haklı olamazsınız insi cinni kimsenin nefsinin hevasının benliğinin kulu olmak istemem kendi nefis heva ve benliğimin şerrindende her şeytandanda Allah cc a sığınırım fazlasıyle bu millete islam ümmetine mal oldun Tayyip Erdogan bir daha ne ermeniye ne yahudiye ne abd ye çine rusa ingilize ne maşaları pkk feto gibi oluşumlara sıcak bakamazsın Avukatlar Adil sağlam vicdanlı doğruluğu savunanlar olunca mazlum müvekkillerde huzuru mutluluğu haklı olarak tadar zalimler yalancılar iftiracılar hasedler hainler susturulur Adalet tecelli eder din müfriti dengesiz ruh bana dua etme nazar etme hakkımda konuşma istemiyorum senin gibilerle aynı karede aynı dünyada yaşamak istemiyorum hakkımda çirkef hesabı olanlardan Allah cc kurtarsın benide alakadar olduğum masum mazlumuda Nice masum mazlumun kan ağladığı belki vicdansızca katledildiği bir Dünyada kendi afiyetime gönülden Elhamdülillah demekte vicdanımı rahatsız ediyor haramlara dalarsan şeytanlar hayatında eksik olmaz akıl Iman kalp ruh vicdan ahlak bozulur nefis azgınlaşır.

            Vicdansız yalancı zalim adama merhamet etmek affetmek doğrumudur.

Doymak bilmeyen nefis kendisi için çok şey ister istetir sonuç hüsrandır

 Biz cahil insanlarız ya Rabbi ne kadar güzel söz söylersek söyleyelim

Mübarek günlerde oruçtut pazartesi Perşembe sünnet orucunu tut haramlardan uzak dur nefsin terbiyesi için bulunmaz fırsatlar Aklım,kalbim imanım  Ahlakım vicdanımda orucu ihmal etme diyor nefsim ve şeytan ruh iklimimdeki pisliklerse itiraz ediyor kendi alemlerine cehenneme çağırıyor gafleti dakaleti hıyaneti isyanı çare diye sunuyor

 

Kainatın yok edileceği hadisesi beni çok düşündürüyor aslında o zemini hazırlayanlar insanların ve cinlerin azgınları şirk küfür ve zülüm ehli haramzadeler ve onların paratoneri din anlayışları  insi cinni şeytanlar kula kulluk her türlü fitne ,masum mazlumun ve ALLAH(cc)ın suçu  değil.

 

Avrupalılar en büyük fabrikaları açarak gelişirken Osmanlılar en büyük ibadethaneleri açarak yok oldular aynı anlayış devam ediyor diye haksız bir eleştiride bulunmuşlar bizde cevaben diyoruzki :islamdan kuran ve sünnetin ölçülerinden uzaklaştıkları için sizin hayırlınız Dünyasınıda Ahiretinide yapandır diyen çalış kulum vereyim diyen ALLAH(cc)ın ilahi ölçülerinden uzaklaştıkları için kurani gerçeklere ecnebileştikleri için osmanlının çöküşü ise nefsani lüks yaşantıdan batılı kanunlardan devşirme hainlerle çalışmaktan idarede hainlerin hakimiyetinden ibaret 9 yılda osmanlı toprağını onda birine indiren ittihat terakki zihniyeti camiler suç odağı öylemi sorarsak sizde müslümansınız.üstteki haksız sözlerde böyle bir iddiada  kıyasta yanlıştır küfürdür siyasilerin cinayetlerini beceriksizliğini islama mal etetmekte cinayettir onca cami yapıldıysa mümin kulların fedakarlığıyle yapıldı devletin imkanlarını nice milyar dolarları siyasiler yedi lüks israf dolu hayatlarının yanlış siyasetlerinin faturası olarak dışarıya her yıl 30 milyar doların üstünde faiz ödüyorlar siz camilerle uğraşın sade Tayyip devresinde 59 kilise havra devletin imkanlarıyle trilyonlar harcanarak restore edildi halkın elit tabakasının lüks israfına düşman olmadığınız kadar camilere düşman olun ve siz Adaletli müslümanlarsınız öylemi.

Her şeyi unutabilirim ama masum yavrulara masum mazluma güzelliklere kudsi değerlere ALLAH(cc)a Resulüne(asm) kurani hakikatlere savaş açmış insanlık katillerini ve onlara paratonerlik yapıp suçsuz insanları din adınada dinsizlik adınada bilerek zehirleyenleri asla unutamam çünkü onlar melek maskesi takmış şeytanlardır.

Masum mazluma güzel Ahlaklı helal namuslu belki güzel yaratılmış güzel seciyeli Adaletli vicdanlı kullarına mümin kullara ne günahlarımı ne bir insi cinni şeytanı nede İslami olmayan hiçbir şeyi sarma ya Rabbi ALLAH(cc) kitabındaki gibi her saniye Adaletlidir ben kitabımdaki kadar Adaletli olamadım hased edenim zehirleyenim çok oldu yanlış işlerim eksik olmadı gerçek mümin kullardan olamadım şaibeli kadersiz bir kulum diyorum kendim için cehennemlikmiyim onuda bilmiyorum affet ya Rabbi.

Güzel sözlerden çokça bahsetmekle onlara uygun yaşamakla Dünya ve Ahiret güzelleşir güzel sözlerin kaynağı kuran ve sünnettir ve onlara uygun sözlerdir Dünyayı çirkinleştiren yaşanmaz kılan insi cinni şeytanlardır din adına cinayet işliyenlerdir

 

Nurculuk tarikatçılık kemalizim Süleymancılık İslam ile beslenen ancak kurani gerçeklerden büyük ölçüde uzak kul hakkı yiyen ninnilerin dinidir

 

 Yaşadığımız hayatta birileri İnsi cinni şeytanları fazlasıyle ruhumuza katmışlar bana bu özelliği hiçbir zaman benim karakterim kazandırmadı başta nurculuk tarikatçılık sonra kemalizmin bir takım münafıkların ve cin milletinin tahribatı benim ruhum artık paramparça ben ise öylelerin ikliminde yüzüyor öylelerin günahlarının bedelini ödüyorum bütün rahatsızlığımın ve menfi kaderimin sebebi bu bu yüzden zaman zaman o ruhların etkisinde ne dediğimi bilmiyorum çoğu kez Aklı başımda şuurlu hareketim yok buna rağmen kendimi taşımaya çalışıyorum bu hastalığım yaklaşık 30 yıl öncebaşladı bugün ise had safhada benim Akıl hastanesine yatırılmam her seferinde bu hastalığa ivme kazandırdı orda ruhu bozuk bir sürü insanlaki içlerinde ALLAH(cc)a küfredenlerde eksik değildi Akıl hastanesine kapatıldığım üç devrede hayatımın bütün pozitif yönü öldüğünü gördüm ilaçlarla yapılan pansuman belki görünüşte düzeltiyor ama ruh kafirlerin şeytanların ruh ikizi olmaktan kurtulamıyor ne kadar tövbe edersem edeyim düzelemiyorum benim sayın Cumhurbaşkanımıza hakaret ettiğime dair suçlama hakkımda asla Adaletli bir karar değil ben temizlenmeye düzelmeye çalışıyorum ancak din adınada ruhuma sokulan dinsizler adınada  beni mahküm eden çok ALLAH(cc)ise bu Dünyada Adaletini tam olarak tecelli ettirdiği yok yoksa onca masum mazlumun yanmasına müdahale ederdi zalimler zalimliğine devam ediyor benim gibi pozitif yönü yüksek olmama rağmen anormal mahkümiyetler giymemde asla ALLAH(cc)ın Adaleti olduğuna inanmıyorum 30 yıldır sürünüyorum daha fazla cezalandırılmam beni daha fazla bozacak bir eylemdir lütfen bana acımazsanızda Adaletli olun beni insi cinni şeytanlara din şarlatanlarına boğdurmayın .Ben ne hapis hayatını nede tımarhane hayatını taşıyacak kadar güçlü değilim bugün 12000 tl ye varan bir borcum var birde kiracım olan Yunus Özçelik adında Rizeli yalan makinesi bir müteahitten 15 aylık kira karşılığı 11000 tl kadar alacağım var ve icrada 3.5 yıl oldu hala alamıyorum eğer pröblemlerimin katlanmasını benimde kaos bir insan olmamı istemiyorsanız lütfenbana ceza kesmeyin evimde yani dışarıda az çok hürüm ve namazımı kılabiliyor kendi işimi görebiliyorum ancak üç devre bir Cerrahpaşa bir Bakırköy bir Erenköy Akıl hastanelerinde çok kötü günler geçirdim ne namazımı kılabildim nede temizliğimi doğru dürüst yapabildim çamaşırlarımı yıkama imkanım bile yoktu Ailemden ALLAH(cc) milyon kez razı olsun kendi onca dertlerine rağmen o süreçte özellikle bacım çamaşırlarımı taşıdı bugün Annem Alzheimer hastası olduğu için başından ayrılamıyor kendiside hasta lütfen başımıza daha fazla dertler sarıp bütün aileyi felç etmeyin ben cahilliğimden sayın Tayyip Erdoğana hakaret etmişsem onun çözüm sürecinde memleketi PKK PYD  DEAŞ İŞİD FETO gibi hainlerin tarlası  yaptığı günlerdi yüzlerce vatandaş nice asker polis katledildi bende bütün rahatsızlığıma rağmen dayanamayıp yazdığım onca yazıda yalnız kafirin ruh ikizi ve şerefsiz  kelimelerini kullanmışım yalnız onları cımbızlayıp suçlanarak yaklaşık beş yıldır yargılanıyorum hem defalarca özür diledim birinci mahkeme beni mazur görüp mahkemeyi beratla sonuçlandırdı ancak temyizde Yargıtay savcısı Recep bey bana muhakkak ceza kesilmesi için talimat vermiş ve hakkımda ikinci mahkeme açılmış bu uğraş beni çok bozuyor ben en küçük streste bile allak bullak olacak kadar hassas bir ruh ve nefis yapım var ben evimde hayatı taşıyorum ancak eğer bana bir ceza ama hapis ama Akıl hastanesi ama para cezası hepsi benim felaketim olur  hem devamlı dua ediyorum birileri söylemiş Akıllı olup Dünyanın derdini çekeceğine deli ol Dünya senin derdini çeksin diye ben fazla Akıllı bir insan olduğumuda iddia etmiyorum ancak beni delirtecek her eylemde hazmedilmiyecek şeyler Ya Rabbi bir masum mazlum benden zarar görmesin diye dua ediyorum ama bozulursam bu gibi zararlar oluyor endişesine kapılıyorum ne olur anlayış gösterin benim hapise veya tımarhaneye girmem veya alacağım bir para cezası başta Tayip Erdoğan olmak üzere bu millete ne kazandıracak rahatsızlığım boyunca 30 yıldır öyle kötü şeyler yaşadımki en gavurunun öyle şeyler yaşadığına inanmıyorum bana verilecek her ceza ruhuma pisliğini taşıyan insi cinni şeytanları ve din yobazlarını belki en ziyade iblis şeytanı sevindirecek şeylerdir lütfen sizde sebep olmayın çünkü dava sadece ben değil benimle ruhen alakadar olan her masum mazlum evimde günahlarıma tövbe ediyor alakadar olduğum masum mazluma dua ediyorum ben yanlış adam değil yanmış adamım hiçbir güzelim insanın benden zarar görmesini istemiyorum ancak kötülerin günah keçisi olmaktanda kurtulamıyorum ailemide felakete uğratacak işlere sebep olmayın bizler ailece Vatanımıza milli ve manevi değerlerimize sevdalı insanlarız Devletin hükümetin doğru işlerine duacıyız yanlışlarındanda ALLAH(cc) arındırsın  inşallah onlarıda bizide. İnsi cinni şeytanları sevindirmeyin benin Tayyip Erdoğanın doğru işleriyle bir zorum yok Hasbünallahü venimel vekil.ALLAH(cc) ne güzel vekildir benim hiçbir yanlış işim elimde değil beni bozan sebepler yoğunlaşınca oluyor öyle şeyler .Alakadar olduğum her güzelim vatan ve dininin sevdalısı insandan ve Tayip Erdoğandan tekrar tekrar özür diliyorum .Halil Dudak nicelerinin istediği zülmü yapıp hür yaşadığı Dünyada bütün doğruluğuna rağmen boğulan kul birilerinin Adalet adı altında sırf zehirlediği kul.Rabbim ALLAH(cc) Peygamberim Hz.Muhammed(asm) Dinim İslam milliyetçi ve muhafazakar radikalliğe karşı bu memlekette pozitif birikimi olan ve vatanına islama düşman olmayan herkesle ve Dünyadaki her masum mazlumla iyi geçinmeyi onları kendimden değerli bilmeyi şiar edimiş TC vatandaşı Müslüman kimliğiyle hiziplerlede mesafeli olmaya çalışan bir kadersiz kulum ALLAH(cc) benimde aileminde değer verdiği her kulununda sonunu hayretsin.

 

Cahillik öyle bir şeyki elindeki nimetlerden olduğunda yıllar yılı belini doğrultamaz sürünür durursun kimse sana yol göstermezse nefsine büsbütün mahküm olur şeytani ruhların oyuncağı olursun ancak eğer temelde doğru bilgilerle donanımlı hele Kuran ve sünnete aşina doğru bir insan olursan her düştüğünde tövbe eder iyilerle dost olur şeytanlara münafığa kafire pirim vermezsin sana yanaşanın niyetini ferasetinle görür haddini bildirirsin .

 

Ya Rabbi Cümle masum mazlumu ehli imani ehli namusu değer verdiklerini herbir güzelliği ailemi beni şirkten tağuttan küfürden zülümden haramlardan insi cinni şeytanlardan her fitneden koru La ilahe illallah Muhammeden Resulüllah asm diyen herkes müslümanda nefisler satın alınmadıkça farzları yapan haramları terk eden güzel Ahlaklı vicdanlı merhametli mümin kul olmadıkça kurtuluş zor kimsenin emriyle değil Allah cc ın emri olduğu için kılınır namaz şeytan bile seni namaza teşvik eder kendisine secde ettirir üstümüzde müslüman ümmetin salih amelleri değil hevası nefsi benliği nefsani muhabbetleri haram yaşantısı şirkin ilahları insi cinni şeytanlar hüküm sürüyor Allah cc tan çok uzaklaştık kendimize mahkümüz tövbe ya Rabbi milyon kere tövbe kendini hak ile meşgul etmezsen batıl seni işgal eder dürüst doğru sözlü olduğum sürece Allah cc benimle olduğuna inanıyorum Allah cc benimlede ben hakkı ile Allah cc ile olamadım çok kirli sular aktı çok fitneler vurdu bizi .sorunlu insanları taşıyamıyorum bendeki ruhi rahatsızlığı arttırıyorlar karanlıktaysan gölgen bile seni yalnız bırakır. Zalime yardım eden zalimden zarar görür H.Şerif iyiler musibet yaşıyorsa zalimleri adam yerine koydukları içindir Bu kalp imanla dolu dediğinde imanla dolu olmuyor belki haramlardan kötü Ahlaklılardan şirk küfür ve zülümden uzak kalıp kuran ve sünnetin hakkını verirsen imanın kamil olur

 

Devlet idarecilerinin ve Dini cemaatlerin toplumsal örgütlerin her cinayetine göz yumup yağ çekenlerle kahrolduk.Hukuk sağlıklı olmalı.

 

33 yıl evveli yarım saniyelik şeytani bir hesap ile beni kahredip pozitif birikimimi insi cinni şeytani dostlarıyle yiyenler bugünün karanlık Dünyasını kuranlardır ve bu 33 yıllık zaman süresince İslam Dünyasını cehenneme çeviren kafir ve zalimlerin paratonerliğini yapıyorlar ve icraatlerinde kafir ve zalimler içimizdeki hainler kardeşleridir dahası 100 yıldır bu şerefli tarihi olan aziz milleti Deccalizme boğduranlardır patron şeytandır senaryoyu cinni şeytanlar yazdı sait nursileri Mustafa kemalleri birbirine kırdırdı sorarsan her ikiside kendisine göre haklıydı hizipler doğdu, kardeş İslam Dünyası çanakkaledeki birlik ruhu katledildi İngiliz kafiri Yahudiler masonlar Ermeniler 1923 ten sonraki Hükümette artık söz sahibiydi İslam düşmanlığının temelini attılar sait nursi ise o yıllarda yazdığı Risalei nur eserleriyle sorarsan milletin imanını kurtardı Kurani ölçüleri lağveden insan fıtratını bozan Hakiki müminleri piçleştiren ve bacıları şer bela fitne diye zikredip büsbütün ALLAH(cc)tan kopararak yüz yıldır Dünyada nice ehli namus kadını şeytani havalara kafire münafığa mahküm ettiler   Mustafa kemal saiti nursi ve cin milletinin başta olmak üzere meclisindeki dinsiz laiklerin ruhen zehirleyip idam ettikleri talihsiz ancak mazisi şerefli bir kuldur bugün her ikiside ruhen taşınamıyacak kadar zehirli havaları var ve masum mazlum insanları günah keçisi yapıyorlar kim her cinayetlerine sessiz en kaliteli adamlarıdır.onları eleştirmek külli cinayet onlarla cehenneme koşmak en iyi Müslümanlık en iyi Vatandaşlık ancak bugün boğuşmanın bir anlamı yok artılarını alıp yolumuza devam etmeliyiz 100 yıllık uykunun bedelidir her yıl 30 milyar dolar faiz ödememiz yüz yıldır elit tabaka çoğu ermeni yahudi rum kökenli yüz yıldır kaymağını yiyor bu memleketin o zalimlerin hainlerin  piçleriyle dolu bu memleket  maddi manevi kalkınmamıza her zaman en büyük darbeyi vuranlardır feto 50 yıldır onların desteğiyle barındı evliya diye sait nursiyi cinni kafirler ve tağut dostları öyle kullandıki Kurani manayı öldüren bir kitap yazdı ve bu günleri hazırladı artık iman ile küfür aynı pazarda kurt ile kuzu melek ile şeytan namuslu ile namussuz aynı fiata anılıyor Mustafa kemal ise inkılaplarıyle İnönü hıyanetleriyle bu insanlık fukarası toplumu yarattı.Sorarsan hepimiz müslümanız yeseler doymazlar çoğu doğru vatandaşı doğru müslümanı .Çoluk çocuğa sahip çık tayyip başkan bugün senin ikidebir ayağına koştuğun mahmud efendide kitabında Doktor ve hemşirelere helalinden rızkı için çalışan kadınlara ALLAH(cc) düşmanı etiketi takmış nedir bu kadın düşmanlığı her kesimde şeytan bile soyunan kadınlar karımdır diyor bütün çocuklar benimdir diyor yüce ALLAH(cc)ın laneti ebeden insi cinni şeytanların üzerine olsun inşallah

Biz Ailece büyük oynayanların kurbanıyız ALLAH(cc) sonumuzu hayr eylesin hayat boyu yediğimiz kazıkları cümle masum mazlumdan uzak etsin bizede Rahmetini esirgemesin kul hakkı yedirmesin inşallah.

 

Feto kafiri lokomotif olmuştu ümmete yıllardır esaretimize sebepti her türlü fitne münafıkların kafirlerin baş olduğunda hayata geçiyor zaten emanet ehliyetli ellerden ehliyetsiz ellere geçtiğinde kıyameti bekle der Hadisi Şerif ben her ne kadar bir sürü yaraya parmak bassamda asla liyakatlı bir mümin olamadım hakkıyle okuyan bilgi için okusun bu eseri İslam kusursuz ben kusurluyum islamın kitabı kuran ve sünnettir.

 

Nefsime çok zülmettim Ya Rabbi belki alakadar olduğum masum mazlumda zarar gördü beni ve günahlarımı başlarına bela etme pisliklerin hakkından gel.Kimseyi suçlamaya hakkım yok haddimi bilmeliyim. Bir yanlış insanla karşılaşınca bir vurgun yeyince hayatımdaki olumsuzluklar su üstüne çıkıyor zarar vermiş insi cinni şeytanlar ruhumu sarıyor.Benim doğruluğum alemi yakar demişim ayıplarımla uğraşmayın şişirmeyin.  Cümle masum mazlumu her fitneden ALLAH(cc) korusun inşallah.

 

Siz samimi değilsiniz Devletin başındakiler Hükümetin başındakiler  Nurcusu Süleymancısı tarikatçısı İsmailağa cemaati  kemalisti belki samimi olsanız o sevdiğinizi söylediğiniz gönül verdiğiniz değer zannettiğiniz bozuk ölçülerin  içinde nasıl boğulduğunuzu görür şeytanın kucağında kahrolduğunuzu müşahade  ederdiniz belkide samimisinizde yanlışlara sesiniz çıktığı yok ölünce uyananacak neler için kimler için kendimizi yemişiz eyvah diyeceksiniz.Benim bütün hastalığımın temeli samimiyetim doğruluğum hased edenim iftira atanım zülmedenim çok hakkımda yalan söyleyenim onlara itibar edenim sihirleyenim büyü yapanım gerçek kafirler eksik olmadı Fetocu domuzlar hala içimizde fitne tohumları ekiyorlar boğuldum bu memlekette fitne her şeyde ,belki her yerde var.

 

Hayatımızda Hüseyin(ra)ları sevdik ama yezitlerden beter olmamız için alemin pislikleri her kazığı attı.Sonumuzu ALLAH(cc) hayretsin inşallah.

Hiç şüphesiz ALLAH(cc) masum mazlumun yanında zalimlerin karşısında

Hiçbir konuda beni şişirmeye kimsenin hakkı yok hak etmedim öyle bir hayatı benim en birinci düşmanım melun şeytandır hayatımı şeytanlar  ve yandaşları zehirledi sözde Adaletlilerde beni günah keçisi yaptı çekmediğim kalmadı beni sevdiklerine değer verdiklerine bela etme ya Rabbi ey Adili mutlak.

Risalei nurlarıda oku Atatürkün nutuk adlı eserinide ancak öncelikle Kuran ve Sünneti öğren ve yaşaki şaibeli eserlerin ve şahısların kölesi olma. Temize çıkmak öyle anormal mücadelelerle olacak iş değil ALLAH(cc)ın rızasını isteyecek Kuran ve sünnetin masum mazlumun Hukukunu asla çiğnemeyeceksinki seninde mazlum olduğun anlaşılsın.Ya Rabbi zerre günahımdan cümle masum  mazlumu koru musibet yaşatma hiçbirine. Kainatta gerçek haklı ancak ALLAH(cc) ve Resulü(asm) ve onların rızasını kazananlardır.Yoksa insanlığın Kuran ve sünnetin kudsi değerlerin ve ALLAH(cc)ın Resulünün(asm) düşmanlığına soyunanlar değil.

Birilerini hakkında doğru bilgimiz olmadığı halde fişlemek veya doğru bilgimiz  olsa bile insanların sadece ayıplarıyle uğraşmak İslami bir yaklaşım değildir Ahlaki ve Adilde değildir biz nefsimizden mükellefiz

 

Bir zalimi kafiri seviyorsan nefsaniysen büyük günahlardan nasibin vardır demektir senin gibiler masum değildir haddini bil.

Atatürkü münafıklığından dolayı  sevmiyorum ancak  şu sözünü seviyorum İslamiyet yobazlara bırakılmıyacak kadar mükemmel dindir dediği için takdir ediyorum  ancak kendide zalimlikten kafirlikten nasibini aldı.

 

 

Faruk Liman Gözlemlerim.

Bela-musibet ve anlaşmazlıkların sebepleri:

Kur'an arapça okununca dinleniyor da açıklanınca dinlenmiyor-uyulmuyor !

Âdeta ölü kitabı olmuş!

Emri bil maruf Nehyi anıl münker ve tebliğ yapılmıyor! Yapanlar baskı altına alınıyor!

Kur'an-i Kerim, okuyanlar için dünyevî kazanç kitabı olmuş!

Sünnet yolu terk edilmiş,herkes nefsine göre gidiyor!

Faiz yeniyor-Faiz düzenine uyum sağlandı!

Mütrefin hayat özentisi israf tüketimini artırdı!

İnfak yapılmıyor!

Zenginler parayı lükse harcıyor! Emanet olduğunun-mutemet gibi fakirlere dağıtması gerektiğinin farkında değil!

Kapitalist düzen benimsendi!

Tesettür terk edildi-zina yolları açıldı!

Miras ayetleri uygulanmıyor-hileli yollarla haklar gasp ediliyor!

Kul haklarına dikkat edilmiyor!

Helvadan putlar yapılmış!

Zulüm çok fazla!

Zalimler haklı görülüyor- övgü görüyor!

Mazlum ve mağdurlar savunulmuyor,yardım edilmiyor!

Ailede "erkek yöneticidir" ayetine uyulmuyor! Kadınlar ipi ele almış! Dolayısıyle Kur'an ve Sünnet'e göre yönetim şekli yok! Doğru karar alınamıyor!

Şûra ve istişare ile iş yapma terk edilmiş!

Zengine-parası olana göre işler yapılıyor!

Hakk'a göre değil,güce göre karar alınıyor ve işler yürütülüyor!

Düğünler kadın-erkek bir arada haram işlenerek çalgılarla yapılıyor!

Evlenirken eş seçiminde dindar olan tercih edilmiyor!

Para ve hava için okullar okunuyor!

Allah için okuyan yok gibi!

Rızık Allah'tan değil-diplomadan biliniyor!

Beş vakit farz Namaz kılan çok az, kılanların da çoğu Allah rızasına uygun değil!

Dedikodu-gıybet-iftira çok fazla!

Bunlar bir kaç örnek sadece!

Daha eklenecek çok şey var!

Kısacası dünyalık işlerini yaparken, Kur'an'a ve Sünnet'e uyan yok!

Çoklar hizbini övüyor! İslâm'ı, hizbine göre yorumluyor!

Kapitalist(ılımlı) İslam! anlayışı kabul edilmiş!

Bundan dolayı zulüm ve hile önde!

Cumartesi avlanma yasağında hile yapanları maymuna çeviren Allah, bunları yapanları zahiren maymuna çevirmiyorsa, elbette cezalar başka şekle dönüşmüştür! Yaşananlar bunun işaretidir!

ÇARE NEDİR?TÖVBE ELBETTE!YENİDEN İMAN!

KURAN VE SÜNNET'E GÖRE BİR HAYAT!

 

 

Ey insan kadere az bahane bul buğday ektinde arpamı biçtin demiş fuzuli bende diyorumki biz deccalizim asrında her çeşidine düzüldük günahımız olmayan çok şeylerin bedelini ödedik kim yazmış kaderi gör şirkin küfrün zülmün haramların din hırsızlarının münafıkların kafirlerin altın çağı masum mazlumun güzelliklerin güzel değerlerin katledildiği çağ melun şeytana ses çıkarmazlar kafir ve zalimlere de çıkarmazlar ancak islama gönül vermiş hayra ibadete imzasını atmış iyi niyetli benim gibi insanları istedikleri gibi kullanamayınca günah keçisi yapmışlar

 

Tağut Fetonun maneviyatta doğru müminleri eritme ve vurma mücadelesi var en çok nurculuğu ve kafir cinleri kullanıyor dikkat et ey Vatan evladı mümin kul,sen cihad ruhunu içinde yaşattığın sürece kazanacaksın inşallah.kemalizmin işide tahribat, hakiki müminlerdir bu vatanın sigortası dostu düşmanı gören vatan sevdalıları kurana sünnete gönül verenler.Risalei nur Kuran tefsiri değil içine serpiştirilmiş külli cinayetler var genel yapısı mümin kulları bozuyor Kurani manayı öldürüyor uyanık olun.Yaşıyabildiğin kadar yaşa islamı farzları yap haramı terk et her vurulduğunda düştüğünde amentüyü oku tövbe et dengeli ol mümin kulları dost bil kurana sünnete sahip çık bugün piyasa kafir dolu manen zehirleniyoruz.Bugün bu Vatan müslümandan ziyade hainlere kafirlere tarla olmuşsa müslümanın kızı kadını soyunup sokakta geziyor plaja gidiyor kendini milletin iştahına sunuyorsa namus bedava kafirlik yaşanıyor kültür emperyalizmi .Hakiki müminler hariç kimse neye secde ettiği belli olmayan sözde müslümanlardan müteşekkil bir toplum var birde islami hiçbir vecibeyi yerine getirmeyen hevasını Rab edinmiş kalabalık cehenneme koşuyoruz.

 

 

 

Yaptığı ibadetlerin ve hayırların hesabını tutanlar islama ve insanlığa hizmet edemezler seyyit kutup evet yaptığın iyiliği unut ancak kötülüğü unutma çokça tövbe et kul hakkıyse helallik iste zalim olma mazlum ol. kolay iyileşmez iyi niyetinden vurulanlar. günümüzdeki toplu tahribattan en ziyade zarar görenlerdenim ah ulan ah hala hayatımın artılarını inkar edipte beni çıplak savunmasız bırakanlar belki kafir zalim yazanlar sizinkide Adaletmi insanlıkmı günümüzün en önemli fitnelerinin başta gelenlerinden biri çıplak gezen kadınların kızların cazibesidir Allah cc islah etsin .Dengeni koruduğun sürece ifrat tefrite girmediğin sürece haramlara dalmadığın sürece zulüm küfür ve şirke mahküm olmadığın sürece Adaletli Ahlaklı Vicdanlı merhametli olduğun sürece bir musibet yaşamazsın Ey zalim nefis sahipleri ey büyük günahlara imza atanlar ey bilerek zülmedenler ve zalimlerin kafirlerin muhabbetiyle yaşıyanlar kul hakkı tövbe nedir bilmeyenler sütten çikmış ak kaşıkmısınızda cennet istiyorsunuz.Tomurcuk derdinde olmayan ağaç odundur.Necip Fazıl. Aptal olursan zalimlere kafirlere dua eder rağbet edersin gün gelir onların pisliğinde boğulur cehenneme düşerin maddi manevi musibetlerden yakanı kurtaramazsın .

 

Hopayı kafirlerin Vatan hainlerinin deccalların haramzadelerin Allah cc sız Ahlaksızların din şarlatanlarının şeytanların pilot bölgesi yapmaya çalışanlara ebedi lanet.

 

Her devrenin bir hükmü varda ALLAH(cc)ın Hükmünün her şeyi herkezi kuşatacağı Mahşer gününde inşallah kurtulanlardan oluruz.

Kanun koyucu olarak ALLAH(cc) yeter tağuta şeytana fırsat vermesin.

Benim yazdıklarıma şirk küfür zülüm haram karışmışsa ALLAH(cc) sorsun yaşamıma sıra gelince ben yaşamadımki zehirlemeyen kalmadı o hayatın şerrinden her şerliden her bir masum mazlumu ehli imanı ehli namusu ailemi değer verdiğin güzellikleride benide arındır ey merhametli Rabbimiz belki gedabını celbeden çok şeyler hayatımıza karıştı Ey  Erhamürrahimin doğru olanı en mükemmel şekilde hayatımıza ancak sen geçirir bu Dünyadada Adaletini rızanı bir derece hayatımıza Hakim kılabilirsin.Nefsi emmaremin ve ruhuma musallat her pisliğin hakkından gel bir masum mazlum yanmasın.

 

Halil Dudak ı merak eden hayatını didik didik etmesin belki bu fitne zamanda ne derece olumlu fikirlerin insanı olduğunu görsün şahsında kaybolmasın değerli fikirlerinden istifade etsin.Dün sait nursi m.kemal şarlatan şeyhler Süleyman Hilmi Tunahan Tayyip Erdoğan feto cinni insi kafir ruhlar zehirledi bugün kimseye sebep olmak istemiyor şerli bir nefis ve ruh iklimi var.Doğru  olunca yakmıyorsam demekki hak sahibiyim.

Ya Rabbi güzelim ALLAH(cc)ım Atatürkünde Sait Nursininde Şeyh efendilerinde  Tayyip Erdoğanında benimde artılarımız senin lütfündür değerlendir çünkü biz şekavete mahküm insanlarız fitne yapma.

 

Birileri duasında Peygamberin asm senden ne istemişse hepsini bizde istiyoruz diyor ey densiz Sen Peygamber asm gibimi kulluk yaptın Allah cc a Adalete Ahlaka güzel değerlere sevdalı olduk layık olamadık nefse zalimlere köle olduk Kendinizi kandırmayın bu asrın sahte müslümanları siz Allah cc ile karşılaşmak bile istemiyorsunuz Resulünün asm yüzüne bakacak yüzünüz yok görünüşe göre hüküm vermeyin zengin bir kalp ucuz bir gömleğin altında olabilir iskoç atasözü Sen milyon hülya kursanda Allah cc ın dediği olur deccalizmin satanizmin şeytani ruhların saltanatına çomak soktuk karalama kampanyalarının sebebi o. çöplükte bile doğru iş yaptın halil kim ne derse desin sana iftira atıp hased edip yalan konuşarak sihirle büyüyle büyük günahları saranlardır asıl suçlu ama bugün sen ağır yaralısın Allah cc görüyor inşallah kurtarır zararını bertaraf eder cami hocasıda olmak istemezdim bu zamanda nice gebermiş leşi müslüman diye getiriyorlar cenaze namazını kıldırıyorlar kim olursa olsun güzelim yavruları varsa demekki genlerinde güzel değerler eksik değil cahillikten kurtulduğumuz yok haramlara bakmakla en büyük kazığı kendime kendim atmışım beni ne kadar zehirlediler illa kafirlikten nasiplenmelimiydim ne vicdansız bu deccalizim asrı ve sözde Adaletliler işlediğim hiçbir günahta rızam yok diyorum zoru gördüğümde halbuki çıplak kadınlara bilerek baktım Ben hiç evlenemedim ümmetimin şerlileri bekarlarınızdır hadisinin muhatabıyım masum mazluma günahlarımı bela etme ya Rabbi Adili Mutlak Ben büyük oynamayı sevmiyorum haddini bilenlerden olmak istiyorum yanlışımı engelle ya Rabbi.

Beton kemalin bugüne dek attığı kazıklar hep beni fitne yapmaya yönelik

 

Rüya Tabircisi

Padişah, bir gece rüyasında tüm dişlerinin döküldüğünü, yemek bile yiyemez hale geldiğini görür. Sıkıntı içinde uyanır. Vezirini çağırıp sarayın rüya tabircisinin hemen huzuruna getirilmesini buyurur. Uyku sersemi tabirci başı yanına gelince, padişah düşünü anlatıp sorar: Tabirci başı biraz düşünür; sonra . Utana sıkıla:

 

“Şerdir, Padişahım” der. “Uzun yaşayacaksınız; ama ne yazık ki, tüm yakınlarınızın gözlerinizin önünde birer birer ö-lüp sizi yapayalnız bıraktıklarını göreceksiniz.” Bir an sessizlik olur; ardından padişah kükrer: “Tez atın şunu zindana, felaket habercisi olmak neymiş öğrensin!” Tabirci başı, yaka paça götürülüp zindana atılır. Padişah bir başka tabircinin bulunmasını emreder. Huzura getirilen ikinci tabirciye de rüyasını anlatıp sorar: ”Hayır mıdır, şer midir?” der.

 

İkinci tabirci de önce biraz düşünür; ama sonra yüzü aydınlanır: “Hayırdır, Padişahım!” der. “Bu rüya, tüm yakınlarınızdan daha uzun yaşayacağınızı gösterir. Daha nice seneler boyu ülkenizi yönetebileceksiniz. ”Padişah, ağzı kulaklarında buyurur: “Bu tabirciye iki kese altın verin!” Başından sonuna durumu izleyenler, tabirciye sorar: “Aslında sen de tabirci başı da aynı şeyi söylediniz. Neden onu ce-zalandırdı da seni ödüllendirdi? ”Tabirci güler: Elbette aynı şeyi söyledik; ama önemli olan, kimilerine NE söylediğin değil, NASIL söylediğindir.?

Her kim Rahman olan ALLAH(cc)ın  zikrinden gafil kalırsa  biz ona bir şeytan musallat ederiz  o şeytan ondan hiç ayrılmaz.Zuhruf-36

Cinni kafirler ve tağut dostları bitmez sizin zülmünüzde fitnenizde Ahirette hesaplaşacağiz öyle kötü şeyler yaşadımki Allah cc ın rızası ve adaleti ebedi cehennemliksin dersede haklıdır yerden göğe haklıdır Ey zavallı bedbaht halil zehirlenerek kahroldun çoğu kezde Allah cc a güvenmediğin kadar nefsine güvendin başındaki musibetlerin kaynağı günahlarındır kötü arkadaştır nefsindir ne iyiler ne ailen haşa nede Allah cc suçlu olamaz .çocukluğumuzda Abd emperyalizminin dayatması çizgi romanlarla zehirlendik birde ilkokulda içirdikleri süttozuyla domuz sütündendi herhaldeki bu millet bu kadar bozuldu henüz çocukken zehirlendik Ben bir kere rütbesiz bir askerken general rütbesi taktılar kula kulluk böyle birşey geçeceksin herşeyi yıkım o zaman başladı hayatım boyu düzdüren zalimlerin günahının bedelini ödedik ama bugün amel cihetinde cehennemliğiz ömür boyu bizi kullananlar haklı biz fitne olduk çıktık Bugünkü Dünyada bir çocuğun organ mafyasına kurban gitmesi veya tecavüze uğraması veya bombalarla yanması açlıktan ölmesi sağır vicdanları harekete geçirmiyorsa insanım demesin müslüman geçinmesin çokları cehennemin kenarında içine düşmeye ramak kalmış ey uyuyan insanlık güzel amellere talip olki kurtuluş için umudun olsun nurculuk kemalizim ruh ve kalp huzuruyla vicdani bir rahatlıkla yaşanacak yollar değil .En büyük nimet iman sonra hürriyet ondan sonra sağlık gelir bu sıra iyilerin gördüğü hakikattir

UfukUras:Diyelim tek bir sığınmacıyı sokmadık, rol modeliniz Yunanistan gibi davrandık, ölen bebeklerin öldürülmesine göz yumduk ve hepsi kimyasaldan, varil bombalarından çoluk çocuk telef oldular, sırtınızdaki vicdani yük bugunkünden daha mi hafif olurdu, daha mı namuslu hissederdiniz?

Gavur boş durduğu yok savaş zamanındada barış zamanındada maddi manevi bizi zehirlemenin peşinde güçsüz üretmeyen hep tüketen ve kendi öz benliğinden özellikle Kuran ve sünnetten uzak olduğumuz yüz yıldır hep gavurun kültürüyle dayatması siyasetlerle onların tavsiyesi bir ekonomik modelle maddi manevi hep sefilleri oynadık hep köle olduk Ahlaken çok bozulduk ne zamanki biraz kımıldadık terör örgütleriyle hep yıprattılar Tayyip Erdoğan zoru başarmaya duyarlı vatandaşların desteğiyle devam ediyor aslında her cihette  sıfırın altındaydık memleketin vergi rekortmeni ermeni fahişe manukyanın kerhaneleriydi bu millet hep cehenneme çalıştı bugün öz kimliğine dönüş çabası var biz Tayyip Erdoğanı anlıyamadık biraz büyük geldi bu millete yaşattıkları ama şu bilinmeliki son 300 yıldır bizi maddi manevi tüketen ancak kendileri bütün zülümlerine rağmen varlığını sürdüren emperyalist Siyonist kapitalist güçler satanist dayatmalarla her doğru işimizi baltalamaya çalıştı içimizdeki hainler terör örgütleri hep buna alet oldu bu yılların hastası vatandaş Halil Dudak her doğru işine destekçi oldu dua etti Aklının kestiği kadarıylede her yanlışını eleştirdi kendilerinede yazdı yeri geldi ihanet koktuğuna inandığı tablolardan dolayı hakarette etti artık hastalığına sayın büyüklük size kalsın Ben Devletimin kudsi değerlerimizin pozitif kazanımlarımızın ve şehid kanı ile sulanmış 1000 yıldır Türke müslümana Vatan olmuş bu Vatanı seviyorum hiçbir zaman zararlı olmak istemiyorum elimde olmadan gelişen çok olumsuzluklarında kurbanıyım ALLAH(cc) başımızdaki Devlet idarecilerine hayırlı işler nasip etsin Vatanı için çabalıyan her keşimdeki doğru vatandaşada en güzel şekilde sahip çıksın inşallah.

Ya Rabbi güzelim ALLAH(cc)ım ey Adili Mutlak Ey Erhamürrahimin Bana hüsnü zan edenlere günahlarımı sarma başıma bela pisliklerede yedirme her bir masum mazlumu her fitneden her şeytani pislikten koru

Tevekkül Duası Hasbiyallahü li dini(Dinim için ALLAH(cc) bana yeter)  Hasbiyalahü li Dünyaya(Dünyam için ALLAH(cc) bana yeter.) Hasbiyallahü lima ehemmeniy.(Bana fenalıkla kastedene karşı ALLAH(cc) bana yeter.)Hasbiyallahü liman beğa aleyye.(Bana azgınlık eden kişilere karşı ALLAH(cc) bana yeter.Hasbiyallahü limen hasedeniy Bana hased edene karşı ALLAH(cc) bana yeter.  Hasbiyallahü limen kadeniy  bi suin Bana fenalıkla yaklaşana karşı ALLAH(cc) bana yeter.Hasbiyallahü indel mevt .Ölüm anında ALLAH(cc) bana yeter.Hasbiyallahüindel meseleti fil kabr.Kabirde sual sorulacağı zaman ALLAH(cc) bana yerer.Hasbiyallahü indel mizan.Amellerin tartılacağı zaman ALLAH(cc) bana yeter.Hasbiyallahü indessirati Sıratı geçerken ALLAH(cc) bana yeter Hasbiyallahü la ilahe illa hu tevekkeltü vehüve Rabbül Arşül Azim.Bana ALLAH(cc) yeter ondan başka ilah yoktur,ben ancak ona tevekkül ettim O yüce Arşın sahibidir.

İyilerle güzel Ahlaklı Adaletli vicdanlı merhametli helal namuslu Vatanı kudsi değerlerini seven doğruluğu şiar edinen şaibesiz kullarla yol gidin lokomotiv öyleleri olsun insi cinni şeytanlardan haramlardan arının hiçbir konuda fazla ileri gitmeyin Bu memleketin meseleleri kirli dualarla çözüleceği yok kuran ve sünnete uyan güzel Ahlaklı Adaletli vicdanlı helal namuslu vatanına kudsi değerlere sevdalı hakiki mümin kullar olmadıkça haramlarda yüzdükçe dualarımız makbul dualar değil haliyle işimiz zor. Asrımızda islam birliği hikaye herbirinin bir sürü yanlış uygulamaları var kendilerinden başkada doğru kimseyi gördükleri yok çare kendi iç Dünyanda Kuran ve Sünnete sarılmak nefsi satın almak Ah Türkiyem ah doğru değerleri Allah cc ın kitabından öğrenmeyi zillet sayan nice hainin zalimin haramzadenin şirk küfür zülüm ehlinin insanlık sattığı talihsiz ülke nice günahsızın 100 yıldır yandığı ülke Bu bir geçiş dönemidir insanımız için bu Vatan için Kuran Sünnet doğrultusunda az çok güzellikler üretebilenlerin yanlışlarına fazla takılmayın siz nefsinizi düzeltin kapınızı temizleyin gerçek hainlere şeytanlara sed çekin Dünya ganimetlerinin cazibesine kapılıp nefsine uyma okçular tepesini terk etme Kuran ve sünnetin dersini dinle nefsini terbiye et haramdan uzak dur nefsinin dinini değil güzel Ahlaklı helal namuslu olanı yaşa ya Rabbi beni şeytani pisliklerden emmare nefisten kurtar geçmiş günahlarımdan cümle değer verdiğin kullarınıda benide koru her pisliğin hakkından gel elimde olmadan zerre rızam olmayan benimle özdeşleşmiş cinayetleri kahreyle.Bizim suçumuz deccalizimin ocağına çomak sokmak kimdir onlar diyeceksin onlar cinni kafirler ve tağut yandaşları insan bozmaları  birde onlara paratonerlik yapan sözde Adaletliler yıllardır öylelerin günah keçisi olduk.Nice biçare insanın tarih boyu kaderini öyleleri yazdı.

Duasının kabul edilmesini ve sıkıntılarının geçmesini isteyen borçlu kimselere yardım etsin.Hadisi Şerif.

Estağfirullah dilim ile söylediğim tüm kötü sözlere  Estağfirullah  gözüm ile gördüğüm çirkin şeylere  Estağfirullah ayağımla gittiğim haram yerlere Estağfirullah kulağımla duyduğum faydasız boş belki kötü sözlere Estağfirullah  bilerek bilmeyerek azalarımla işlediğim tüm günahlarıma

Yolun doğrusuna giden insanların Allah cc tan başka kimseye ihtiyaçları yoktur. Başımıza ne felaket geldiyse nazardan pis nefisli insanların kem gözlerinden geldi Allah cc şerlerinden emin eylesin Adaletsiz Ahlaksız bir toplumda iyiler mücadele etmiyorsa herkes suçludur Emperyalist siyonist satanist kapitalist kafaların cinni şeytanlarında desteğiyle içimizdeki hainleride kullanarak öncelikle maneviyatımızı öldürme çabaları var Vatan bugün kuşatılmıştır önce maneviyatımız öldürülüyor sonra maddi kuşatma nurculuğun yapısı kemalizmin yapısı tarikatların yapısı buna çanak tutuyor doğru vatandaşlar manen eritiliyor feto deccalı ve birtakım cinlerle Dünyayı şekillendiren şer odakları işin organizatörü adamlar özellikle hala fetoyu manen besleyen bu milletin içindeki dincilerle ve maneviyatta telaş içindeki kemalistlerle tahribatlarını sürdürüyor aslında iman ile küfrün savaşı var doğru müminler özellikle günah keçisi seçiliyor basit günahlarından dolayı deccal diye fişleniyor çok kötü haller yaşatıyorlar devletin düşmanıymış gibi islamın düşmanıymış gibi cinni şeytanlarında desteğinde karalanıyor Atatürk sait nursi gibilerin artılarını alın her türlü harama karşı ciddi tavrınız olsun kuran ve sünnetin hakkını vermeye çalışan doğru müminlere diyanet teşkilatına sahip çıkın vatandaşı bilinçlendirin bütün bu tehditlere zemin hazırlayan vatandaşın haram yaşantısıdır birde dinci zalimlerin tahribatı yol ancak hakiki müminlerle aşılacak kurana sünnete sahip çıkmakla haramların terkiyle bu hususlara dikkat edilmediği sürece Allah cc ın yardımını beklemeyin Allah cc kafir bir kavme yardım etmez uyanalım doğru vatandaşların kenetlenmesine ruh birliğine çalışalım meyhanelere  kerhanelere yasak belki faizle çalışan bankalarada Al baraka türkün faizsiz altına endeksli sisteminin zorunluluğunu getirelim internetteki Ahlaksız nefsani yasak sitelere devlet aile kilidi vursun yoksa yaptığımız pozitif çalışmalar en süper silahlar bizi kurtarmaya yetmeyecek bugünün Türkiyesinden Allah cc razı değilki yardım etsin Vatan bugün satılmıyor 100 yıldır Deccalizim proğramıyle her türlü haramla ve o haramları kanunlarıyle koruyan Devletin yapısıyla kafir Anayasa ile kuran ve sünnetin Dininden kaçışla kula kulluğu çare diye satanlarla  içimizdeki hainlerle cahil dincilerle masum mazlumu çökerten din hırsızlarıyle insi cinni şeytanlarla satılıyor.Hakimiyet kayıtsız şartsız ALLAH(cc)ındır şuuruyla şuurlanmadıkça yerdeki ve gökteki hazineler ALLAH(cc)ındır ayetiyle amel etmedikçe Dinimizi yalnızca ALLAH(cc)a has kılmadıkça Dünyevileştikçe haramlara daldıkça daha kötü günleride hem Dünyada hemde Ahirette yaşıyacak belki topyekün cehennemi tadacağız ALLAH(cc)uyandırsın şuurlandırsın islah etsin İslam etsin Dini dışkı çıkaran sahte ilahların tekelinden kurtarsın inşallah. Ya  iyilikle yola gelir Müslüman belki mümin kişiliğini yeniden tesis ederiz  yada Ebedi şekavet kaçınılmazdır.Şüra heyeti ile kuran ve sünnete sahip çıkan şuurlu güzel Ahlaklı helal namuslu Adaletli vicdanlı iyileri kucaklıyan kötülere sed çeken ve vatan hainlerine haddini bildiren ferasetli mümin kullarla tartışın memleket meselelerini Tayip Erdoğanın geçmişte yaptığı gibi bir sürü nefisperest insi cinni şeytanı Akil adamlar diye toplayıp yol gitmesi çözüm sürecindeki ihanetler tekrarlanmasın Tayyip Erdoğanı tek adam olarak tanıyıpta onun egosuyla değil vatan ve İslam sevdalısı şüra ile yol gidin ALLAH(cc) Akıllandırsın şuurlandırsın islah etsin kuran ve sünnetin hakkını vermeye çalışan hakiki müminlerden olmamızı nasip etsin hakiki imandan nasibi olanların yolunu açsın münafıklara haddini bildirsin inşallah her hainin her kafirin zalimin İslam ve Türk düşmanlarının hakkından gelsin. Ben şeyh efendiler gibi sait nursiler gibi Ataputlar gibi  insanımızı kendine kul eden maneviyat adamlığından anlamam benimki inşallah müminin feraseti.Almanya savaşı kaybedince Bernard Adenaur  yıkıntılar arasında şöyle der  umarım bir daha İsa (asm) bile gelse  tüm yetkiyi bir insana verecek kadar Aptal olmayız.Sadece Tayyip egosuyla değil Akıllı şuurlu memleket değerlerinde müdakkik pozitif değerleri yüksek kuran ve sünnete sahip çıkan Adaletli Ahlaklı vicdanlı bir şüra heyetiyle alın kararlarıki en doğru kararlar olsun.

 

Ben Müslümanlığı sahabinin(asm) yaşantısından Resülüllahın(asm) derslerinden ders alıp kuran ve sünnetten ne kadarını yaşıyabilmişsem o kadar müslümanım benim dinim dört mezhebin herhangi birine büsbütün hapsolmayı ders vermez kurani mana Hak olan dört mezhebin öğretileriylede amel edebileceğimizi kolayına geleni ruhsat olarak yapabileceğimizi ders verir birde ben kendimi tarif ederken araştırmacı yazarım diyorum Ehli sünnet Alimi sıfatına kendimi hiçbir zaman layık görmedim görmüyorum sait nursinin Risalei nurlarıyle zehirlendik o eserler insan unsurunu ruhen bozuyor anormal fiatlar veriyor zaten bir sürü bozuk felsefe ve hikaye dolu.Hatta sait nursinin müfritliğinin ve kininin dini,dahası hırsızlama bir hayatın ürünü bütün artıları ALLAH(cc)ın geride hikaye felsefe ve cinayetleriyle dolu risalei nur dediği son yüz yıla damgasını vurmuş eserleri.İlhami ilahi diye yutturmakla ALLAH(cc)a iftira atıyor.

Temiz yürekli insanlar hiçbir zaman rahat hayat yaşıyamazlar çünkü kendilerini başkalarının mutluluğu için feda ederler saflıkmı dersin aptallıkmı artık sen düşün bu tehlikeli zamanda en çok öyleleri günah keçisi hakkında fedakarlık ettikleri insanların günahını çekiyorlar belki maddi manevi musibetler yaşıyorlar ALLAH(cc) bu mazlum sınıfa acısın.

DİKKATE ALINMASI GEREKEN ÇOK DEĞERLİ TESPİTLER...

Dubai ' nin kurucusu Şeyh Rashid'e ülkesinin geleceğini sordular, o da şöyle cevap verdi:

′′ Dedem deveye binerdi, babam deveye bindi, ben Mercedes sürdüm, oğlum Land Rover sürüyor ve yeğenim de Land Rover sürecek ama zannedersem büyük torunum tekrar deveye binmek zorunda kalacak..."

Bu neden?

′′ Zor zamanlar güçlü insanlar, güçlü insanlar kolay zamanlar yaratır. Kolay zamanlar zayıf insanlar yaratır, zayıf insanlar zor günleri yaratır. ′′ ′′

Pek çok kişi anlamaz ama insan evlatlarını asalak değil savaşçı olarak yetiştirmelidir...

Tüm gün uyuyan çocuğunuza her şeyi hazırda ve bol bol verdiğinizde kesinlikle evinizdede bir kaybeden yetiştiriyorsunuz.

Ben de Murat Güven olarak her zaman şunu söylerim: Çocuklarınızı ev kedisi gibi değil,sokak kedisi gibi yetiştirmelisiniz.Aksi takdirde ev kediniz sokağa düştüğünde diğer sokak kedileri ona yaşama şansı vermez vesselâm.

Zalimleri eleştirmenin belki zalimlere hakaretin külli cinayet olduğunu iddia edenlerin cümlesi  o zalimlerin kuludur.

ALLAH(cc) ve Resulü(asm) gibi ve onlara teslim olmuş Ana ve aile gibi hakiki müminler gibi yar cennet gibi diyar olmaz.

Elbette iyi insanlar Cennete gider ve dahası iyi  insanlar nereye giderse cennet orası olur onların gönlü kişiliği zaten cennettir.

 Cehennem insanın kalbinde sevginin bittiği yerdir vicdanın Ahlakın  temiz duyguların merhametin belki Adaletin iflası

İnsanoğlu şu üç şeyi asla unutmamalı neydim ne oldum ne olacağım.

 

Büyük Devlet lükse düşkünlükle anormal israfla zülümle olmaz belki Ahlaken olgunlaştığımız zaman vicdanlı Adaletli merhametli sosyal Adalette sorunsuz eğitimde kaliteli ekonomide zirve yaptığımızda olur.

İyi dosttan ziyade zalim arkadaşların haramzade yoldaşların varsa Aklınla şuurunla Ahlakınla vicdanınla pozitif bir ilimle özellikle Kuran ve sünnetin gerçekleriyle iç içe değilde cahil bir aptalsan helakete koşuyorsun. Kıyameti hazırlayanlardan olma şirke küfre zülme haramlara insi cinni şeytanlara Ahlaksızlığa Adaletsizliğe Vicdansızlığa rızan olmasın bilerek meyletme bir cinayete kurban gidersen tövbe et Allah cc a koş Allah cc ın kitabında torpil diye birşey yok sadece Adalet var en Ahlaki en vicdani olan icra edilir Deccalizimin dininde torpil çok dışkı çıkaran sahte ilahlar taksimat yapıyor.Milyonların duasını alıp hala islamın aleyhine çalışanlar vatanı satanlar çalanlar zülmedenler bencilliğinden geçilmeyenler bozuk felsefeleri islam diye satanlar müfritane yaşıyanlar bir değil milyon günah işliyor.insan fıtratı ancak kurani mana ile hakiki mümin kul olmakla dinini yalnızca Allah cc a has kılmakla haramlardan uzak durmakla güzel Ahlaklı doğruluğundan taviz vermeyen vicdanlı kul olmakla düzelir bunun aksi fitne olmaktır. Tayyip Dünya adamı Dünya müslümanı Ahiret müslümanı onun gibi olmaz olamaz kapitalist düzeni ihya etmek Müslümanlık değildir  saraylar yaptırmak  lüks israf  kiliseleri havraları  restore Müslümanlık değildir.Domuz çiftlikleri açtırmak , 8 yıl süren İstanbul sözleşmesi zülmü  eşcinsellik iğreçti seninki Müslümanlık değildir insanlık değildir dalalettir nice güzelim insanın namusuna vicdanına Ahlakına islama hıyanetti .

Peygamberlerde(asm) ve sahabede(ra) görülmeyen haller Osmanlıdan beri evliyalık diye satılıyor karışmışlar cinlerin alemine.

Hevası benliği nefsi ilahlaşmış cinni insi pisliklerin katlettiği cehenneme kapattığı ebediyeti bile mahküm ettiği insanlarız.

İnsanımız Din adınada Dünya siyaseti adınada şuculuğa buculuğa mahküm edildi kendileri olamadı insi cinni pisliklere satıldı.

Asrımızda o kadar zülüm varki cennet torpillilerin hırsız zalimlerin tekel malı cehennem masum mazlumun güzelliklerin mekanı  olmuş.

Kedi aslında uysal bir hayvan ancak köşeye sıkıştırıp zülmedersen o da saldırır tırmalar,zehirlenen masum mazlum güzelim insanlarda aynıdır.

.Nurculuk maddi manevi hırsızlıkla kurulmuş ve İslam ile beslenip kafir ve zalimlere paratonerlik yapan bir fitne din anlayışıdır öyle bir İslam yoktur genel yapısı kula kulluktur devamlı kul hakkı yemekse karakterididir.Beton kemal yaratmak için kıçını yırtmış kinini din yapmış ömrü boyu bir gün geçimi için çalışmamış sait nursinin İlhami ilahi diye yutturduğu yoldur.

Küdüsü slogan değil icraat kurtarır.Selahaddin Eyyübiye bir genç bağırır: Kudüse Cihadı emret başka ne konusundan bahsediyorsun sen der. Selahaddin Eyyübi cevap vermez.Cumartesi sabah namazına durmazdan önce sultan Selahaddin sorar:Dün bana Hutbede Cihadı emret diyen genç nerede .ses yok çünkü Cumada Cihadı emret diyen genç sabah namazına Camiye gelmemiştir.Selahaddin Eyyübi derki :Vallahi Cuma namazına gelenler sabah namazına gelmedikçe Küdüse Cihadı emretmeyeceğim.  Mesele bu kadar açık ve nettir.

Kurani ölçülerle Nefisler satın alınmadıkça iyiliklerimiz ibadetlerimiz temiz ilişkilerimiz iyi bir zemine hiçbir zaman oturmayacak

 

Adem aleyhisselam kırkbin evladını gördü.

Vefatına yakın oğlu Şit aleyhisselamı çağırdı huzuruna:

- Ya Şit! Buyur baba.

- Sana beş vasiyetim var.

- Emret babacığım!

- Bir, dünyaya gönül bağlama!

İki, bir iş yaparken, sonunun nereye varacağını düşün!

Üç, kadın sözüyle hareket etme! Çünkü onlar hissi davranırlar.

Dört, bir işe başladığında, kalbine sıkıntı gelirse o işi yapma! Beşincisi ve en mühimi, alnında parlayan “Nur”, Ahir zaman Peygamberi Muhammed Mustafa’nın “sallallahü aleyhi ve sellem” nurudur.

Bu Nuru iyi muhafaza et!

Oğlu Şit aleyhisselam;

- Baş üstüne babacığım! dedi.Ve sordu peşinden:

- Babacığım! Muhammed aleyhisselamdan çok bahsediyorsun. Allah katında sen mi kıymetlisin, O mu?

- O kıymetli evladım.

- Neden babacığım?

- Çünkü Cenâb-ı Hak, bana vermediği altı fazileti

Onun ümmetine verdi oğlum.

Şit aleyhisselam merak etti:

- Onlar nedir babacığım?

-?Birincisi, Hak teâlâ bir hatamdan dolayı beni Cennetten çıkardı. Onun ümmeti çok günah yapsalar da yine Cennetine alır.

?İkincisi, benim hatamı, bütün yer ve gök ehli duydu.

O ümmetin binlerce günahını örter, göstermez.

?Üçüncüsü, beni, bir hatam sebebiyle Havva’dan ayırdı.

Onun ümmetini, binlerce günahları olsa da, eşlerinden ayırmaz.

?Dördüncüsü, ben üçyüz yıl ağladıktan sonra tövbem kabul olundu. Onlar ise sadece pişman olsalar, affolurlar.

?Beşincisi, ben bir hata işlemekle, üzerimden Cennet elbisesi alındı. Onlar, nice günahlar işlese de elbiseleri alınmaz.

?Altıncısı, bana, tövbem kabul olunması için Arafat’a gitmem emrolundu.

Onlar ise gönülden pişman olup,

“Affet ya Rabbi!” deseler, Hak teâlâ; “Affettim!” buyurur.

Son olarak; - Ey evladım! Ecelim yaklaştı.

Benden sonra halifem ol!

buyurdu.Ve ruhunu teslim etti.Vefat ettiğinde “bin” yaşındaydı.

Doğru Müslüman olmak öncelikle doğru insan olmakla mümkün karaktersizler Ahlaksızlar münafıklıktan ileri gidemezler

Çağımızın en büyük hastalıkları cehalet ,doymayan göz,aşırı ego,tağuti ego,devamlı zülüm ,fitne olmak fitnelere rıza ,vatan hainliği ve öyleleride hak sahibi görmek , Ahlaki ölçüleri çiğnemek ,şirk, küfür,haramlarda yüzmek ,merhametsizlik, nefsani sevgiler ,maddi manevi hırsızlık, aşırı lükse düşkünlük,aşırı israf ,Kurani ölçüleri çiğnemek ,ilahi Hukuku çiğnemek ,kula kulluk , empati yoksunluğu,vicdan eksikliği ,Akıl yoksunluğu .Bütün bunlar negatif karakter kötü Ahlaktır bu gibi hastalıklara bilerek soyunanlar ise insanlığında ALLAH(cc) ında birinci sınıf düşmanlarıdır.Ben bir mümin kul olarak teslim olmayacağım zerre rıza göstermeyeceğim sizin Deccal Ahlakınıza, Deccal Adaletinize Deccal vicdanınıza .

 

 

Asla Adaletli ve Ahlaki bir fiatı bir tablosu yoktur risalei nurun ve sait nursinin saf Anadolu çocuklarıyle pozitif bir görüntü veriyor genel tablosu sivrileri zülüm dolu.Kemalizim asla Adaletli Ahlaki Vicdani İslami olmaya hakkıda liyakatıda yok o tablodada saf insanlar sermaye Atatürk kendi artılarını kendisi çiğnemiş biri devamlı zülüm şirk küfür haramlar kul hakkı yemek o tablonun malüm tablosu. Tayyip dersen eğer anormal şişirilirse bu kervana katılacak fitne bir görüntüsü olacak hiçbir konuda fazla ileri gitmesi doğru değil şaibeli bir hayatın insanı Adil bir lider değil Ahlaki açıdanda sağlıklı değil bizim ucuz denecek kahramanlarımızdan,Tayyip egosuyla değilde Akıllı Adaletli vicdanlı doğruluğundan taviz vermeyen Vatanına sevdalı kurana sünnete sahip çıkan bir şüra heyetiyle çalışırsa fitne görüntüsü olmaz inşallah .Kemal kılıçtaroğlu ekrem imamoğlu gibi hiçbir güzel yeteneği olmayan ve vatan hainliğine yatkın islami ölçüleri çiğnemeyi marifet bilen putçuların ise bu vatana verecekleri bir artısı yoktur HDP desen zaten bu mecliste yer alması bile Adaletsizliktir vicdansızlıktır zülümdür vatan hainliğidir islam düşmanlığıdır siyonizme emperyalizme pkk ya hizmettir.Bana sıra gelince asla liderlik yapacak bir pozisyonum olmamalı haddinden fazla hak etmediğim kadar fitnelere boğdurulmuş biriyim fikirlerim çoklarına pozitif manada değerler katacak fikirler olduğuna inanıyorum ama beni bayraklaştırmasınlar.Her ne kadar Vatanına kudsi değerlerine güzelim karakterli insanlara sevdalı olsamda hayat boyu zalimlerin ruhen zehirlediği biriyim. Ataputun bende çok tahribatı var buna rağmen doğru fikirlerin insanı olduğuma inanıyorum ve o Deccalizmin zalim Aktörüne hakkımı helal etmiyorum bu memleket için geçmişinde güzel şeyler yapmışsada o güzellikleri kendi öldürmüş.

Ben hakkıyle mümin olmaya liyakatı olmayan kaderiyle oynanmış müslümanım. Yanacaksam yanacağım musibet yaşıyacaksam yaşıyacağım ancak fitne olmak istemiyorum yaşadığım olumsuzluklar hiçbir günahım masum mazlumun ehli imanın ehli namusun ailemin güzelliklerin değer verdiklerinin yükü olmasın ey Adili mutlak Erhamürrahimin benide doğruluktan ayırma iblisler ve sadık köpekleride bayram etmesin şirk küfür zülüm haramlar hayat bulmasın.

 

Ey Müslüman senin için ne nimet varsa ALLAH(cc)ın rızasında ve Adaletinde var Rahmet edeceksede azap edeceksede o ilahi rızasıyle ilahi Adaletiyle edecek Hukukullahı çiğneyecek kadar kötülüğe ve kötülere şirke küfre zülme haramlara insi cinni şeytanlara muhabbetin ve rızan olmasın doğruluktan şaşma iyilerin muhabbetiyle yaşa bilerek o muhabbetin köprülerini yıkma vicdanlı Ahlaklı ol.

Nefis ve ruhların kirliliği musibetlere fitnelere davetiye çıkarıyor nefisler satın alınmadıkça çokça tövbe etmedikçe infakla oruçla nefsini terbiye etmedikçe bu kirlilik bitmez. Şeytani ruhları nefisleri tağuti ruhları nefisleri içimize taşıyanların ALLAH(cc) hakkından gelsin öylelerle işbirliği yapan emmare nefisten bizi arındırsın razı olduğu hale soksun.Haramlardan uzak olmayı nasip etsin.

 

Dedem büyük Alimdi Babam hacıydı ninem evliyaydı deyip İslami hiçbir vecibeyi yerine getirmeden kendini emniyette gören gafil Müslüman başkasının yediği yemekle senin karnın doymaz. Ne diyor sevgili Peygamberimiz(asm) canı gibi değerli bildiği kızı Fatıma(ra)Anamıza Ey kızım nefsini satın al Cenabü Haktan Babam Peygamberdir diye bana güvenme zira Ahirette senin için bir şey yapamam. Evet güzel Ahlaklı helal,namuslu,vicdanlı,merhametli,doğruluktan ayrılmayan iyilerle dost olan en azından Farzları yapan haramları terk eden ve şeytanı tağutu dışlayan kötü Ahlaklılardan uzak yaşıyan Dünya muhabbetini nefsani ve şeytani herşeyi gönlünden çıkaran dengeli karakter sahibi kişilikli kul olmanın gayretinde Tövbe istiğfarla selatü selamla zikrullahla nefsini terbiye etmeye bakki sonun hayrolsun hayatın bereketlensin fitnelerden musibetlerden uzak ol.Nefsini satın almaya çalışırken nefsin ve şeytan sana her ne kadar ümitsizlik aşılasada ne kadar rahatsızlık versede sen Ey öz nefisleri aleyhinde kendilerine zülmeden kullarım ALLAH(cc)ın Rahmetinden ümidinizi kesmeyin O dilerse bütün günahlarınızı bağışlar öyle gafur ve Rahim bir Rab dır ayetini hatırla birde Karıncaya sormuşlar nereye gidiyorsun demişki Hacca Bu küçücük ayaklarınlamı gideceksin demişler o da gidemezsemde o yolda ölürüm demiş ey uyukusu derin Müslüman sen ALLAH(cc)a koş şeytanın ve nefsin telkinlerine aldırma kişi kendisi için çalışıyorsa ALLAH(cc) yolundadır çoluk çocuğu için çalışıyorsa ALLAH(cc) yolundadır Ana Babası için çalışıyorsa ALLAH(cc) yolundadır ümidini yitirme altın pisliğede düşse değerini yitirmez yeterki tövbe edip hayırlı amel işleyen ve iyileri sevenlerden ol.

 

Yorma kendini memnun olmaz insanlar.Sussan dilsiz,Konuşsan arsız

sayarlar kusurların bin türlüsünü yaparlarda,Konu sen olunca,Hep mükemmeli ararlar.Vaktiniz Hayr Olsun 

 

Dünyada Adalet ve Ahlak fesadı var vicdanları titreten çok vahşet var Biz iyi olmayı ve islamın muhabbetini seçtik cemaatleri Adam zannettik lakin bir şişirme ve kullanamayınca lağvetme karakterleri var olanlara vurulduk Ahirette nasıl bir Adalet var Zalimlerin yutturduğu ve bizide en zalim havalara soktuğu o demlerin o mahkümiyetlerin nasıl bir hesabı var sonumuz hayrolsun inşallah.

 

Onun bunun dümeninde kahrolduk kendimiz olduğumuzda ne güzellikler ürettik ALLAH(cc) şahid din ile alakası olmayan şarlatanlarla münafıklarla kahrolduk. Sorarsan hepsi evliya kaptırmışlar kendilerini cinlerin alemine günah keçisi arıyorlar öylelerinin kahraman olduğu bir Dünya bugünün Dünyası fitne ve zülüm devamlı kula kulluk pöpüler Din anlayışı hırsızlık fitne karakter olmuş.

 

 Şehid Seyyit Kutup idam sehpasına götürülürken  Ezher müftüsü kelimei şehadet getirmesi için telkinde bulunur  Seyyit Kutup  ona dönerek sen bu komediyi  tamamlıyan son figüransın  çünkü o kelime ile Ezherden maaş alıyorsun  Ben o kelime için ipe gidiyorum.

 

Ayakkabının bağına varıncaya kadar her şeyi ALLAH(cc) tan isteyin diye uyduruk bir söze hadis diye rağbet etmişler marifetmiş gibi anlatıyorlar Biz ALLAH(cc) tan Akli,Vicdani, Ahlaki ve Adaletli  doğru olan her şeyi istiyoruz Dünyada nice masum mazlum kan ağlarken işi ayakkabı bağınamı kaldı askerde herhangi bir bölükte ayakkabı bağına ihtiyacı olan bir askerin çavuşa değilde Genel kurmay başkanına ihtiyacını duyurması nasıl abesse bu gibi saçma saban sözlerin hadis diye satılması öyle abes belki şeytani bir cinayet bu gibi  ucuz saçmalıklarla boş işlerle ALLAH(cc)ın işi olmaz diye düşünüyoruz.kaldıki bu belki basit bir örnek hadis diye uydurulmuş 1.5 milyon civarında nice cinayet bozuk 72 fırkayı doğurdu Tek yol Kuran ve sünnet Kurani ölçülerle bağdaşmıyan hiçbir sözün hadis diye itibara alınması doğru değildir iftiradır cinayettir,zülümdür.

 

İnsan günah işlediğinde Aklının bir kısmı ondan kopar ve bir daha geri gelmez Hadisi Şerif .Evet Akıllı olmak isteyen haramlardan günahlardan uzak olsun.

Aç bir mide ,boş bir cüzdan, ve kırık bir kalp sana hayattaki en değerli dersleri öğretir.Robin Williams.

 

 

Şişirilmeyede lağvedilmeyede tahammülüm yok benimle uğraşanlar haddini bilsin. Haramlara karşı mücadele vermedikçe şirke küfre zülme iğrençliğe insi cinni şeytanlara hainlere karşı dik duruş göstermedikçe kuran ve sünnetin hakkını vermedikçe bu millet bu devlet daha çok sürünecek.iyi güne aldanıpta dostlarım var sanırsın unutma gerçek dostu zor günlerde tanırsın.Ben o kadar çok zülme uğradım o kadar çok kötü şeyler yaşadımki kimsenin sorumluluğunu alamam kimse benim olmasın.Ya ümitsizsiniz yada ümit sizsiniz ya çaresizsiniz yada çare sizsiniz . Birşey haram değilse azı yarar ortası karar fazlası zarar haram olanın azıda ortası fazlasıda zarardır.Allah cc ın razı olduğu Adalet Kurani ölçülerdir ben eserimde bu ölçülerin dışına çıkmışsam nefsimin kusuru islam kusursuzdur .Affet ya Erhamürrahimin deccalizmin çöplüğünde cahil insanlardık hala cahiliz.Tertemiz bir havuzdaki suya yüzde on oranında pislik karıştırsan o su necis olur temiz olmaktan çıkar hayatında soktuğun yüzde on oranındaki haramı mühimsemezsen gün gelir seni boğar insi cinni şeytanlarla hayatı paylaşırsın.nimet içindeyken şükretmezsen Allah cc seni kendi haline terk eder sahip çıkmaz belki bol bol verir Ahirettede azaba uğratır. Bir fitne daha:Hümanizm! İnsan merkezli düşünce! Şirk değil de nedir? Kimse Allah'tan daha merhametli olamaz!Kafirleri-münafıkları sevmiyorum.Allah ne derse o! 

 

Kanun koyucu olarak ALLAH(cc) yeter onun kanunu Kuran ve sünnettir ve o ölçülere uyan her söz ve eylem hepsinin üstünde rızai ilahi esastır.

 

La ilahe illallahü vehdehü la şerike leh lehül mülkü valahül hamdü yuhyi ve yümitü vehüve hayyün la yemütü biyedihil hayır vehüve ala külli şeyin kadir bütün peygamberlerin asm duası çokça söyle içimizdeki kötülerin şirk küfür ve zülüm ehlinin haramzadelerin nefsine şeytanlara kulluk yapan imansız ahlaksız vicdansızların yüzünden biz iyi olmaya çalışanlarıda masum mazlumuda helak etme Allah cc. insi cinni şeytanları insanların felaketine çalışanları haramzadeleri şirk küfür ve zülüm ehlini kardeş bilenler isterse fazilet deposu olsun fitne olmaktan kurtulamazlar Ah kurban olduğum Allah cc bütün peygamberleri asm Rahmet elçisi olarak gönderen ve bizim için nice güzel nimetler yaratan onca günahlarımıza sabredip tövbe etmemize fırsat verenimiz affet.Rakibin ne kadar güçlü olursa olsun haklı davandan vazgeçmeyeceksin .Allah cc ım zülümden küfürden şirkten tağuttan haramlardan insi cinni şeytanlardan cümle masum mazlumu ehli imanı ehli namusu güzellikleri beni ailemi arındır ya Erhamürrahimin Adili Mutlak.

 Din kardeşi iman kardeşi hikaye bu zamanda en çok çalanlar en çok zülmedenler kahraman bu zamanda çokları evliya geçiniyorlar

 

Kitabını okuyan seni bir şey zannedecek ,ne fitnelerle kahrolmuşsun nereden bilecek bana hüsnü zan gösterenler hayatınız ALLAH(cc) a Resulüne(asm) Kurana sünnete endeksli olsun beni gönlünüzde bayraklaştırmayın helaket yaşamayın.

 

Şaibelileri zalimleri haramzadeleri yakın dost edinirsen sende bozulursun gemiyi batırırsın sana artı katanlarla beraber ol.

 

Kekik otunu doktorlar test etmişler bütün mikropları öldürdüğünü görmüşler. Corona içinde en etkili ilaç olduğu söyleniyor, çayını için yemeğinize katın.

 

Sen ALLAH(cc)a koş hedefe kilitlen ruhuna musallat her şerli pislik layık olduğu fiatı bulur it ürür kervan yürür inşallah.

Elhamdülillahki içimizde iyiler var onların emeği ibadeti ve duasıyle güzel şeyler oluyor bizde güzel olanı doğrusunu yapabiliyoruz.

Biz yanlış işlerin adamı olmayı sevmiyoruz lakin nefis var şeytan var zaman kirli kılavuzlar karga sen yardım et ALLAH(cc)ım.

Bugünün Türkiyesindeki Din anlayışının kemalizmin dahası özellikle cinni pisliklerin belki feto haininin bu Hopada tam bir kafir gibi yaşamış Dursun Ali Çakarları evliyada biz eşkiya komünist muhabbetiyle ömrünü sürmüş Din ile alakası olmayan milletvekilliğide yapmış milleti müstehcen yayınlarla şirk ehlinin küfür ehlinin kitaplarıyle zehirlemiş Ergül Bayrakları evliyada biz eşkiya.

 

En güzel keramet güzel Ahlaklı vicdanlı merhametli helal namuslu Adaletli doğruluktan şaşmayan mümin kul olabilmektir.Dünyada ne sağlık,ne zenginlik, ne de güzellik daimidir. Her çıkışın bir inişi, her baharın bir kışı, her gençliğin bir ihtiyarlığı var.İnsan en güçlü olduğu yaşta zayıflamaya,zenginliğin zirvesine ulaşınca gerilemeye başlar.iman eden salih amel işleyene sonsuz rahat ve ebedi saadet dünyada değil,Ahirettedir.Alçak asrın mimarları yüksek asrın padişahları öylemi. Ey müslüman Dünyevileşme kalbinde mal ve şöhret makam olmasın şirk küfür zülüm her türlü haram kanunla korunduğu kafir anayasanın hükmettiği bu sözde müslüman ülkede şeytandan tağuttan şirk küfür ve zülümden haramlardan Allah cc a sığın kıldığın namazı öyle kıl aksi takdirde gaflet içinde kıldığın namazlar seni kurtarmaya yetmeyecek belki kâfir ve zalimleri din hırsızlarını besleyeceksin belki Allah cc'ın huzuruna bir müflis olarak gideceksin hakiki mümin kul devamlı mücadele ve nefsi ile murakabe halindedir kuran ve sünnetin karşısındaki her pisliğe karşı dik duruş gösterendir her güzelliği her güzel değeride Aklıyle  ve  kalben sevendir bozuk fikirlere felsefelere rağbet etmez iyilerin muhabbetiyle yaşar kalbinde en yüksek muhabbeti Allah cc ve Resûlünü asm sevmeye tevcih edendir bir günaha düştüğünde derhal tövbe eder amentüyü okur imanını tazeler iyiliğe hayra ibadete iyilerin dostluğuna Allah cc a Resulüne asm koşar kurana sünnete samimi sahip çıkar onunla hayatına düzen verir anlam katar iki Dünyasınıda imar etmeye çalışan ölümü unutmayan haddini bilen güzel Ahlaklı vicdanlı merhametli Adaletli insanı kamil kul olmaya çalışır ve ruhuna artı katacak güzel Ahlaklı dostlar edinir haramı çare bilmez Allah cc sız Ahlaksız tiplere karşı mesafeli olmaya özen gösterir bütün bu saydığım özellikleri Allah cc'ın rızasını kazanmak için yapar çünkü fazilet hissi insanlarda Allah cc korkusundandır.

Şehid kanı ile sulanmış 1000 yıldır Türk  İslam şuuruyla güzel meyveler vermiş bu Vatana islama sevdalılar ALLAH(cc) razı olsun.

Din müfritlerine itibarla veya din müfritliği yapıp çürük iplerle milletimize kader yazmaktan ALLAH(cc)a sığınırım.

 

Mutluluk yaşadığın hayat tarzında değil, hayata bakış tarzındadır.Tolstoy

Eğer hakikatı ders aldığın halde hayatını ona göre yaşıyamamışsan doğrudur

Bu ölçüyü bugünün pozitif fikirli kuran ve sünnete gönül vermiş ancak hakkını veremiyen bu zamanın mahküm Müslümanları için ölçü alabiliriz .

 Ömer(ra) ın Halifeniz yanlış yapsa ne yaparsınız sorusuna kılıncımızla doğrulturuz diyen sahabi(ra) gibi duyarlı olacağına,devleti idare eden ve bir sürü yanlışlara imza atan Hükümet yetkililerinin yanlışlarını uyarmayan belki sırf yağ çekmek için fetvalar veren Diyanet hangi islamı temsil ediyor her pisliğe rıza gösteren Hükümet yetkilileride neyin müslümanı .ALLAH(cc)ın Resulünün(asm) Kurani mananın Hukukunu çiğneyenlerin akibeti Ebedi cehennemdir.A.Kerime.

 

Kemalist coğrafyanın ataputların ikliminde firavunların deccalların nemrutların kişiliğinden nasibini alırsın kafir ve zalimlerin şeytanların ruh ikizisin.

Nurculuğun boyasıyle boyanmaklada  şuurlu bir mümin kul olamazsın belki din hırsızı sahte iman kahramanı  kula kul ,Aklını yemişlerden biri olur çıkarsın. Hakiki mümin kullar Dinini yalnızca ALLAH(cc)a has kılan en yüksek muhabbeti ALLAHA(cc)a Resulüne(asm) tevcih eden ve Kuran ve sünnetin hakkını vermeye çalışan mümin kullar ve onlara gönül veren ve  muhabbetiyle yaşıyan Tevhidi esas tutan  ve şirke ,küfre,zülme, haramlara insi cinni şeytanlara karşı dik duruş gösteren güzel Ahlaklı helal namuslu vicdanlı merhametli,Adaletli doğruluktan şaşmıyan şereflilerin muhabbetiyle yaşıyan ve kendini devamlı yenileyen mümin kul olmanın gayretinde nefsini devamlı sorgulayan şerefliler hakiki müminlerdir

İslamda Tecessüs haramdır sözde Evliya Edepsizlere duyrulur haddinizi bilin.

Masum mazlum hakkında güzellikler hakkında çirkef kader yazan hiçbir pisliğe şeytani hesabı olanlara pislik nazarcılara zerre hakkımı helal etmiyorum.

Feto yılların riyakar müslümanı Din hırsızı Vatan haini İslam düşmanı,nicesaf Anadolu çocuğunu zehirlemiş yılan  ve neticede aslına dönen yahudinin safını seçen mürted bir kafirdir hala bu memleketin havasını soluyup Müslüman olduğunu iddia edip o zalimin belki asrın Deccalının muhabbetiyle yaşıyan sözde Müslümanlarında ALLAH(cc) hakkından gelsin ya tövbe etsinler Kurani Hakikatlere teslim olsunlar yada çok sevdikleri Fetoşlarıyle cehennem sabahında uyanırlar .insanlar uykudadır ancak öldükleri zaman uyanırlar .H.Şerif.

 

 Kainatın ölüşü insi cinni şeytanların başta olmak üzere kuran ve sünnetin dışındaki kula kulluktan ibaret din anlayışlarının batıl dinlerin eseri olacak

 

ALLAH(cc)ın hakkı Peygamberlerin (asm)ibadeti gibi ibadet ve hayır hiçbir zaman muaffak olamadığımıza ve olamıyacağımıza göre çöplüklerdende nasipleniyoruz bizden mükemmellik bekleyenlerde kullanamayanlarda zehirleyip duruyor hak etmediğimiz günahların bedelini bize ödetiyorlar bilerek şirki ,küfrü,zülmü,haramları yol belleyenler iblis karakterler gerçek suçlularken bizim gibi yaraları ağır ancak Kurana sünnete kudsi değerlere  iyilere masum mazluma güzelliklere değer verenlerde tokatlanıyor kolay değil bu zamanda amelinle kurtuluş.

 

 Fatih Sultan Mehmedin değerli bir sözü Eğer ben  işimi en iyi bilene  değilde en sevdiğime yaptırsaydım istanbulu fethedemezdim.

 

Ben toplama su ile dönecek değirmen değilim bana iyilik yapmıyorsunuz kendinizede yazık ediyorsunuz ben Deccalizmin ve melun şeytanın ve itlerinin defalarca kazığını yemişim bana en tesirli fayda yine kendimdendir bilin.

Melun şeytan,cinni kafirler ve insan bozmaları insanlığın birinci derecedeki katilleri aynı emperyalist ve Siyonistler gibi çalışıyorlar.

 

Arşı alayı titreten ve olmazı olduran dua  Allahümmeselli ala seyyidina Muhammedin(asm) selaten tehullu  biha ukdeti ve tüferricü  biha kurbeti  ve tekzi biha haceti  ve ala alihi vesahbihi vesellim.Ya Rabbi Anama bacıma aileme  tüm ehli iman hastalara şifa ver bu aziz Vatanı insi cinni şeytanlardan haramlardan şirk,küfür ve zülümden Vatan hainlerinden temizle gavurun istilasından koru ALLAH(cc) sız Ahlaksızların hakkından gel günahlarımı bağışla başımızdakileri hayırlı işlere soyundur muaffak eyle askerimize polisimize her güzelim değer verdiğin kuluna sahip çık bizi semavi afatlardanda koru daha önemlisi milletimizi topyekün tövbeye sana kulluğa hidayete güzel Ahlaka imana İslami şuura Kuran ve sünnetin şuuruna taşı inşallah amin.

 

 

Hizip cemaatlere siyasilere ataputlara insi cinni pisliklere kul olmak istemeyince kula kulluğa savaş açınca sizin nazarınızda en büyük fitne biz olduk çünkü şeytanınız o dersi veriyor, deccalizmin bekçileri biz ancak Allah cc a kuluz. Asıl keramet güzel Ahlaklı vicdanlı merhametli ALLAH cc için sevip Allah cc için buğz eden Dinini yalnızca Allah cc a has kılan Kuran ve sünneti hakiki rehber edinen Adaletli Vatanına islama sevdalı insanı kamil doğruluktan şaşmıyan helal namuslu kul olabilmektir.insanın söylediklerine fazla kafanı takma güneşi severim der gölgeye kaçar yağmuru severim der şemsiye açar, belki güzel sözleri ders almak lazım diye düşünüyorum hayatı sağlıklı kılan güzelleştiren güzel sözlerdir güzel sözler ilahi Rahmete vesiledir. Melun şeytan cinni kafirler ve insan bozmaları insanlığın birinci derecede katilleri aynı emperyalist ve siyonistler gibi çalışıyorlar insanları birbirine kul etmiş birbirine yediriyorlar yolculuk cehenneme.Birisi size derdi ile gelirse imkanınız olduğu sürece asla geri çevirmeyin Allah cc a gitmiştir o da size göndermiştir İnsanlar hastalıklarla savaştıkları kadar nefs ve şeytanla-dolayısıyla-şirk

Küfür,zülüm, haramlar ve günahla savaşmış olsalardı,en güzel hayata erişilirdi.Ey insan evladı bu büyüklenmek bu ego bu bencillik bu şımarıklık bu isyan bu haram yaşantı nereye kadar cehenneme koşuyoruz bir damla suyu bir anlık havayı yaratamıyacağına göre nimeti verene Allah cc a teslim ol,ondan başkasına kul olma şükrünü hayrını ibadetini arttır.

 

Beş yaşına gelen bir çocuk komşunun yumurtasını çalıp annesine getirir. Haram, helal bilmeyen cahil ana, yumurtayı çocuğun elinden alır ve çocuğuna bir aferin çeker ve:

-Benim akıllı oğlum, aferin diyerek çocuğunun başını okşar. Çocuk, artık hergün veya gün aşırı komşuların yumurtalarını eve getirmeye başlar. Bir gün böyle, iki gün böyle derken seneler geçer. Çocuk yaşına göre hırsızlığı da ilerletir. Yumurtadan tavuğa, tavuktan horoza, horozdan koyuna, koyundan kuzuya derken bir haramzâde olur çıkar.

Eski zamanın çocuğu şimdi çevresinin bir numaralı ve azılı eşkıyalarından olur.

Artık bu eşkıyayı kimse durduramaz bir hale gelir. Hırsızlıklar, eşkıyalıklar derken bir gün büyük bir cinayet işler. Kanun bunun yakasına yapışıp idama mahkum eder.

Oğlunun idam haberini dinleyen ana, mahkeme salonunda feryadı basar. Saçını, başını yolar. Aman hakim bey, biricik oğlumu bağışla, benim hayatta ondan başka kimsem yok diye yalvarır. İdam mahkumu eşkıya evlada sorarlar, son bir arzun var mı? Eskiden beri idam mahkumlarının son arzularını yerine getirmek adet olduğu için bunun da son arzusu sorulur. İdam mahkumu genç:

-Bir tek dileğim var. Sevgili anacığımın o mübarek dilini öpmek isterim, izniniz olursa bu arzumu yerine gelsin diye rica eder.

Mahkumun isteği yerine getirilmek üzere annesi getirilir:

Benim sevgili oğlum, dilimi son bir defa öp bakayım diyerek dilini uzatır.

Eşkiya evlat, anasının dilini iki dişlerinin arasına alır. Öyle bir ısırır ki, dişler dili makas gibi keser, dil pat diye yere düşer.Orada bulunanlar, vah, vah, vah! Ne olacak eşkiya evlat! Bunca cinayetler yetmiyormuş gibi bir de anasının dilini kopardı derler. İdam mahkumu genç:

-Ey burada toplanan insanlar! Bilmeden boş yere konuşmayınız. Benim burada idama mahkum oluşum o kopasıca dildendir, koptu ya! der.

Herkes hayretle sonunu dinler. Genç mahkum devam eder:

-Ben, çocukluğumda komşumun yumurtasını çalıp getirdiğimde anam bana aferin çekti, yumurtayı alıp başımı okşadı. Eğer, o zaman beni terbiye edip men etseydi, bugün bu ölüm cezası bana gelmeyecekti, der.

 

Hükümetin artılarını hep destekledim ve duamı ettim ancak iyi blinmeliki Bugüne dek olup biten her doğru işin emeğini vatanına ve islama sevdalı bütün ehli iman verdi sadece Tayyip Erdoğan ve ekibi vermedi saadet iyi parti sözde dindar sözde milliyetçi

sözde Atatürkçü chp daha nice hain feto kafalı hasedinden çatlıyor insan olsalar yapılan doğru işleri takdir eder tebrik ederler ama hiçbiri vatanın ve insanımızın iyi bir geleceğe kavuşmasına tahammülleri yok aynı kâfir ve zalimler gibi düşünüyor ve herbiri milli ve manevi değerlerimize karşı ihanet içinde Akp ye sıra gelince o hep ikili oynadı istanbul sözleşmesinin 8 yıl bu millete dayatılması çözüm sürecindeki ihanete varan tavizler domuz çiftlikleri 59 kilise ve havranın bu milletin parasıyla restoresi 515 ton altının ingiltereye peşkeş çekilmesi ve daha nice tavizler anormal lüks israf hırsız müteahhitlerin yüzlerce trilyonluk borçlarının affı bilmediğimiz nice kirlilik bu kafa ile düze çıkacaksak devam edin sözümüz yok ancak şunu unutmayın sırf sosyal Adaletteki uçurum Ahlaki çöküş ve sizin artılarınızı görmeyen halkın büyük kitlesi sizi hüsrana uğratabilir put dikmekten başka birşey bilmeyen chp ye şans verebilir iktidarın sarhoşu olmayın ne zaman milletvekilleri halktan birileri gibi olur israf lüks biter sosyal Adaletteki uçurum son bulur Ahlakı bir eğitim temiz bir medyamız olur Kuran ve sünnetteki gerçekler baştacı hayat tarzı olur 2023 2053 2071 hayal olmaz gerçek olur inşallah.

İman bütün Erdemlerin Ebedileşmesidir Güzel Ahlakın sigortasıdır İslam ise o Erdemlerin Güzel Ahlakın birinci adresidir.Hz.Muhammed(asm)ise kusursuz müşahhas hali en güzel temsilcisidir kim ziyadesiyle ona benzemeye çalışır Kuran ve sünnetin Hakkını vermenin gayretinde olur Hakiki şerefliler gerçek müminler cennetin Cemalullahın iki Cihan saadetinin varisleri onlardır.

 

 

 

50 yıldır Evliya zannettiğimiz Yahudi ve Ermeni piçi Fetonun yalan Dünyası hainliğinin imansızlığının belgesi nasıl kafire çalışmış ve neticede nasıl Yahudi Domuzların safını seçmiş asrın Lawrensi Topal dervişi belki imansız tescilli Deccalı,Siyonist emperyalist satanist riyakar müslümanın sinsi karakteri..

1- FETULLAHÇI ÇETE BEDAVA ARSA KAPMAYA ÇALIŞIRKEN

– Selamun aleykum ve rahmetullahi ve berekatuhu Osman amca. Senin İzmir’deki arsanı istiyoruz.

– Satarım. Fiyatta anlaşalım yeter ki..

– Yanlış anladınız, biz arsayı satın almak istemiyoruz, sadece istiyoruz.

– İstiyoruz ne demek? Bedava mı?

– Bedava değil, Allah rızası için. Yani cennet karşılığı, Rasulullah’a komşu olman mukabilinde.

– Nasıl yani?

– İzah edelim efendim. Öncelikle belirtelim ki, ‘Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi Hazretleri’nin size selamı var. Üç gün önce Rasulullah’ı rüyasında görmüş. Peygamber efendimiz hocaefendimize demiş ki: ‘Osman’a benden selam söyleyin. Torbalı’daki 20 dönümlük arsayı Allah rızası için, ‘civanmert muhabbet fedailerinin yetiştirilmesi adına’ cemaate bağışlasın ama hiç para almasın. Eğer bunu yaparsa cennette bana komşu olacak.’

(Ağlaşmalar)

2- OSMAN AMCADAN BEDAVA KAPATTIKLARI ARSAYA OKUL YAPTIRIRKEN

– Selamun aleykum Mahmut amca.

– Aleykum selam.

– Osman amcanın ‘Allah rızası için’ bağışladığı Torbalı’daki arsaya okul yaptırıyoruz. Bu okulun kaba inşaatını yapmanızı istiyoruz.

– Nasıl yani? Hiç para almadan, karşılıksız mı?

– Karşılıksız olur mu? Allah rızası için. Bundan büyük karşılık mı olur? Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’nin size selamı var. Dün gece Rasulullah’ı rüyasında görmüş. Peygamber efendimiz ona demiş ki: ‘Mahmut’a söyleyin okulun kaba inşaatını bitirsin. Tabi eğer cennette bana komşu olmak istiyorsa.’

(Ağlaşmalar)

3- ARSA VE OKUL BEDAVAYA GELMİŞTİR VE OKULA KENDİ CEMAATLERİNE MENSUP ÖĞRETMENLER ALINACAKTIR:

– Hoşgeldiniz muhterem öğretmen kardeşlerim.

– Hoşbulduk efendim.

– Biliyorsunuz bu okulu hayırseverlerin bağışlarıyla inşa ettik. Osman amca arsayı bağışladı, Mahmut amca kaba inşaatı bitirdi, topal Muhittin dayı ince ustalıkları halletti, cemaatimize mensup ustalar boya ve alçı işlerini ücretsiz yaptılar, mobilyacı esnaf tahta ve sıra ihtiyaçlarımızı karşıladı. Anlayacağınız herkes elinden geleni yaptı ve beş kuruş harcamadan okulu eğitim-öğretime hazır hale getirdik. Allah rızası için ücret almadan okulumuzu bu hale getiren ‘civanmert’ insanlarımızdan Allah bin kere razı olsun diyorum.

– Amin efendim.

– Muhterem arkadaşlar, şimdi sıra sizde. Bu okulda siz görev yapacaksınız. Ama fazla para beklemeyin.

– Ailemizi geçindirebilir miyiz?

– Orasını bilemeyiz. Asgari ücretle çalışacaksınız. Fakat bu emeğinizde ‘Allah rızası’ var. Cennet var. Zorluk var ama Rasulullah’a komşu olmak var.

– Nasıl yani?

– Şöyle izah edeyim çocuklar. Hocaefendi’nin sizlere selamı var. Dün gece rüyasında Rasulullah’ı görmüş. Peygamberimiz, Hocaefendi’ye demiş ki: ‘Okul inşaatı bitti ama mücadele asıl şimdi başlıyor. O okulda öğretmenlik yapacak civanmert delikanlılara söyleyin, sizden fazla ücret almasınlar. Ne kadar kanaat ederlerse bana o derece yakın olacaklar. Kim daha az ücret alırsa o bana cennette komşu olacaktır.’

(Ağlaşmalar)

4- BEDAVAYA ALINAN ARSA ÜZERİNE BEDAVADAN KONDURULAN VE ÖĞRETMENLERİN ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞACAĞI OKULA ÖĞRENCİ KAYDEDERKEN

– Hoşgeldiniz efendim

– Hoşbulduk muhterem. Çocuğumu okulunuza kaydettireceğim de, yıllık ücretiniz ne kadar acaba?

– 25 bin TL efendim.

– Oha, tbbbbrrrr, çüşşş!

– Bu ne biçim ağız beyefendi?

– Anadolu halk ağzı. Bu ne kardeşim? İnin biraz.

– İnemeyiz efendim. Fiyat bu.

– Kardeşim, Allah rızası için indirim yapın, benim durumum çok iyi sayılmaz.

– Allah rızasını bu işe karıştırmayın beyefendi. Burası hayır kurumu değil, eğitim yuvası. Paranız yoksa gidin devlet okuluna kaydedin çocuğunuzu.

– Ben sizin cemaattenim. Çok kere ‘himmet’ toplantılarına katıldım. Orada hep ‘Allah rızası’ için okul açtığınızı söyleyerek yardım topluyorsunuz. Okulu bedavaya getirmek için ‘Allah rızası’ sözünü ağzınızdan düşürmüyorsunuz da, öğrenci kaydederken ‘Allah rızası’ sözünü duyunca neden afallıyorsunuz?

– Çıkın odadan, paranız olunca gelin. Hizmet ediyoruz burada. Zaten dün gece Hocaefendi hazretleri Rasulullah’ı rüyasında görmüş. Peygamberimiz demiş ki: ‘Parası olmayanlar çocuklarını devlet okuluna kaydetsinler, fiyat düşürmek için okulun idarecilerini zorlamasınlar.’ Peygamber böyle demişken siz herhalde fiyatı indirmemizde ısrarcı olmayacaksınız öyle değil mi muhterem? Ooooo buyursunlar efendim. Hoşgeldiniz hanımefendi, nasıl yardımcı olabilirim.

– Kızımı kaydettireceğim kolejinize. Yıllık ücretiniz ne kadar acaba?

– 25 bin TL. Yemek ve ulaşım için de 5 bin TL. Toplam 30 bin efendim.

– Ay çok iyiymiş. Hemen kaydedin lütfen. Ne güzel hizmet!

– Sizin gibi kıymet bilen insanların varlığı bizi memnun ediyor efendim. Amacımız hizmet, sadece hizmet. Başka hiçbir derdimiz yok hanımefendi.

(Ağlaşmalar)

5- YIL SONU HESAPLAR KAPATILIRKEN

– Muhsin bey, bu yıl öğrencilerden kazandığımız para ne kadar?

– 45 trilyon 730 bin efendim.

– Giderler ne?

– Yemekhane masraflarını gıda toptancılarından, ulaşımı esnaftan, elektrik giderlerini Muhittin Bey’den, Doğalgaz ve telefon giderlerini Hüseyin amcadan karşıladık.

– ‘Allah rızası için’ değil mi?

– Tabii ki efendim.

– Peki gider olarak ne kaldı geriye?

– Öğretmen maaşları kaldı. Öğretmenlerimizin tamamı cemaatimize mensup olduğu için onlara verdiğimiz maaşların toplamı 1 trilyon 250 bin TL oldu.

– Bu ne kardeşim? Bu kadar para verilir mi öğretmene? ‘Allah rızası’ nerede kaldı?

– Efendim, öğretmen arkadaşlar da zaten aldıkları maaştan her ay 250 TL’yi okula bağışlamış oldular.

– Yani kasada kalan net kar nedir onu söyleyin Allah rızası için?

– 44 trilyon 630 bin efendim. Net karımız bu.

– Bu parayı Western Union ile acilen Pensilvanya’ya havale edin Allah rızası için.

– Pensilvanya’ya mı?

– Evet. Hocaefendi dün gece Rasulullah’ı rüyasında görmüş. Peygamberimiz ona demiş ki: ‘Fethullah! Okulların cirosunu kasada tutmasınlar, sana göndersinler. Ama Western Union ile.’

(Ağlaşmalar)

Ağlaşmalar

Ağlaşmalar….

Yüce Rabbimiz bunların şerrinden korusun!..Öyle bir rüya  bir Resulüllah(asm) yok hepsi o yüce Resule(asm) çirkef iftiralar melun Feto şeytan dostlarıyle anlaşmış bu milletten çaldığı paralardan ABD Demokrat Partisine 10 yıl kadar evveli 130 milyon dolar hibe ettiğide bilinen olaylar Ey bu  memlekette hala Fetoya muhabbeti olup ibadet eden sahte Müslümanlar cehenneme koşuyorsunuz harıl harıl zerre kadar kanınızda bu milletin asaleti zerre kadar kurana sünnete muhabbetiniz olduğunu iddia ediyorsanız bu cehennem odununun uğruna helakete koşmayın tövbe kapısı ölene kadar açık. Adam 50 sene sihirbaz bir yılan gibi yaşadı hiptonizmaydı hayatı ağlayışı riyakarlıktı çoklarınında gözdesiydi.Bu milletin feraseti ne derece ölmüş gör yalnız Rahmetli Erbakan Hocamız 1996 da Hükümet olduğunda Mit raporlarına fetoşun ABD ajanı olduğunu kaydettirdi birde bu milletin çoğunun adam yerine koymadığı Rahmetli Kadir Mısırlıoğlu fetoşun papaz bile olamıyacağını aslının Yahudi ve ermeni olduğunu ajan olduğunu belgelerle ispatlamış demekki müminin feraseti sadece Cihad ruhunu içinde yaşatan Tevhid şuuruyla yaşıyan Vatanına islama sevdalı hakiki mümin kulların özelliği o ataputlar İnönüler ve laik eğitimin temel icraatı amacı ise yüz yıldır bu millet Kuran ve sünnetin şuurundan koparmak olmuş dini cemaatlerin cinayetleride işin istisnası Devletin Anayasasının kafir bir Anayasa olması her türlü haramın kanunlarla korunması ve bu laik dinsiz düzende şeytanların ve yandaşlarının hür olması her pisliği rahatlıkla icra edişleri içimizdeki hainlerin Devlet kadrolarında mecliste bile barınması küfür zülüm şir ve haramların bu derece tırmanışı,kurani şuurdan kaçiş  cehennemi bir tabloyu sonuç vermiş.

Ben sait nursicilik oynayamam Haddamizi aşmayacak doğru olanı hayata geçirmeye çalışacağız ALLAH(cc) zamanı gelince en iyisini hayata geçirecek

 

Akide Dini değerler pozitif değerler inanç çökerse Aile çöker Aile çökerse toplum dağılır ayakta duramaz Toplum çökerse ülke tarihten silinir. Çoğumuz her ne kadar güzel karakter vatan sevgisi din iman desekte ruhen nefsen satılmışız okuduğumuz zehirli kitaplarla tv internetle yediğimiz bozuk gıdalarla ,alışkanlıktan başka özelliği olmayan genetik yapımızı menfi etkileyen ilaçlarla ,gdo lu tohumlarla belki haram olan herşeyle zalimlere kıymet vermekle .Kuran sünnetle nefisler satın alınmalı yoka gidişat vahim sonuç Dünya ve Ahiretinide Cehennemi olabilir

 

Aydın kardeşim Sen ateist değilsin her doğru insan gibi vicdanı Adil ve Ahlaki düşünüyorsun bu özellikler en başta insanlığı doğru yola Ebedi cennete çağıran peygamberlerin asm özelliğidir zaten iyi insan olmadan iyi müslüman olunmaz sonra bir makineyi yapan ustası olduğuna inanıyorsunuz sonsuz kainatı nice güzellikleri yaratan bir Allah cc 'ın varlığına itiraz ediyorsun doğa yarattı diyebiliyorsun doğadaki temel elementler ışık su hava ve toprak hepsi şuursuz maddeler onlar mı ilah onlar mı yaratıcı madem bizde insan olarak bir damla suyu bir anlık havayı yaratamıyoruz bizi Dünyaya imtihan için kendini bulmamız için kendine kulluk için yaratan bizleri de herşeyimizi mükemmel yaratan bir Allah cc a kullukla mükellefiz doğru insanlar ebedi cennet ehlidir yapmaları gereken en önemli iş her güzelliği her güzel değeride yaratan Allah cc a imandır mükemmel bir motoru hiç şarza bağlamasan çürür gider iman insandaki erdemleri doğru değerleri güzel Ahlakı ebedileştiren en önemli değerdir,iman sonsuz nurdur.

‎Deccalizmin dışkı çıkarmaktan başka özelliği olmayan şirkin içindeki çakma ilahları 10 yılda 15 milyon genç yarattık her yaşta diyor.Bir damla su bir anlık hava  yaratamayan insan bozmaları azmış.

 

Bazı insanlar o kadar fakirki sadece paraları var para her şey değildir ancak doğru işlerde kullandığında helal dairede sarfettiğinde  o paranın üzerinde fakirin düşkünün hakkı olduğuna inanır onlarıda görür duasını alırsan bu fiilinle  ebedi meyvelerinid e toplarsın ancak o zaman paran gerçek yerini bulur değerlenir.

 

Bu memlekette nice firavun ruhlu zalim o derece yüz bulmuşsa sebebi başta cinni pislikler sonra kemalizim nurculuk ve tarikatlardır  çünkü her biri kafir ve zalimlerin paratoneri  zalimler kafirler yağ çektikçe en doğru biziz diyorlar.

 

Bu Fitne zamanda senin gibiler için tek başına yola çıkmak böyle bir şey yazdığın kitabın hakkını bile veremiyorsun nerede kaldı kuran ve sünnetin hakkı zaman zaman münafıklığı oynuyorsun belki rızan yok ama ameller zayıf uyan ey gafil. Bu halinle isyani dediğin cemaatlerden ne farkın kaldı .Dünya müslümanı münafıklığı yaşar farkına bile varmaz ancak iddian Ahiret Müslümanlığı ise çokça tövbe et.

 

İNSANI MUTLU EDECEK 7 Kurani kural:

ALLAH(cc)ı zikret.Bakara-152   

ALLAH(cc) tan af dile.Enfal-33

Nimete şükret.İbrahim-7

Sabrı ihmal etme.Yusuf-83

Duaya devam et.Mümin-60

 Sakın ümidini kesme.Zümer-53

Ölene kadar ALLAH(cc)a  kulluk et.Hicr-99.

 

Ben bu eseri az çok bu Vatan için Dini mübini İslam için güzellikler üretebilen pozitif birikimi olan insan cin cemaat ve partilerle toplumsal kuruluşlarla boğuşalım diye yazmadım ancak zaman zaman o zaafa kendimde düştüm maksat yanlışları uyarmaktı ALLAH(cc) hepimizi islah etsin rızasını kazanalım inşallah

Çünkü Birbirinizle boğuşmayın  yoksa zayıf düşersiniz Rahmetimin rüzgarları kesilir ,sabredin ALLAH(cc) sabredenlerle beraberdir.Enfal-46.Ayeti. Kerime

 

Ben Evliliği taşıyacak bir kaderin insanı değilim kimse zorlamasın nasip.Eğer kurtuluş nasip olur iman ile ölür cennette nasip olursa emniyetli mekan orası aksinin yani imansız bir ölümün ve cehennemin düşüncesi bile titretiyor.Eğer cehennemi iyne deliği kadar görmüş olsaydınız başınızı secdeden kaldırmazdınız. Hadisi Şerif ancak onca günah ve isyanımıza rağmen ne kadarda rahatız gafiliz.

 

Belki de derdin düşmek değil.Sen büyürken  düştüğünde seni yerinden kaldırmasını beklediğin insanlar yanına gelmemiş  belli ki .Düştüğünde nasıl kalkacağın sana öğretilmemiş .Gökhan Çınar –Benim evim neresi.

Evet her düştüğünde her vurgun yediğinde her güzel nimeti veren ve hayatında sana nice güzelliklerde yaşatan belki bütün güzelliklerin güzel nimetlerin  güzel değerlerin en güzel Adaletin tek mercii birinci adresi ALLAH(cc) ı düşün Amentüyü oku imanını tazele tövbe istiğfara zikrullaha selatü selama sarıl imkanın varsa infak et fakirin düşkünün duasını al sabret zamanı gelmeden çiçek açmaz kimseyi değil kendi yanlışlarını eleştir  nefsini ve şeytanı karşına al ALLAH(cc)a koş iyi bilki onun rızasında her güzellik onun ilahi Adaletine güven bilki şuurluca bir cinayetin olmadığı sürece inşallah huzura erersin,velev olsa bile tövbe kapısı ölene dek açık ümitsiz olma çare kuran ve sünnette, çare ilahi rızayı kazanmakta.

 

 

Doğru insan olmadıkça doğru müslüman olamazsın. Aliya İzzetbegoviç. Günümüz Türkiyesinde nice Allah cc sız Ahlaksız nice Vatan haini mutlu, hür olduğu kadar Vatanına islama sevdalı nice güzelim insan helaketler yaşıyor çünkü Adalet yok Hevanızı terk etmedikçe Adaletli olamazsınız A.K. Ah rezaleti nursi ah şarlatan şeyhler ah kemalizim ve kahrolası insi cinni şeytanlar insanlığı siz tükettiniz günah keçisi arıyorsunuz.Nefsinin peşine koşma içinde boğulursun Aklını yer kendini unutursun pozitif yönün örtülür insi cinni pisliklere davetiye çıkarırsın hayatta işlediğin günahların belki daha fazlası ruhunu sarar.Öyle bir nefis varki bizde cennet sorarsan bedavadan miras kalmış kendine belki insanların çoğu o.Yüz kere düşmüş olsamda başkalarına çelme takan biri olmayacağım.Ben kazanan değil insan olmak istiyorum vicdanlı güzel Ahlaklı Adaletli merhametli doğruluktan şaşmıyan helal namuslu mümin kul,insanı kamil. Korkacağın insan elbisesi kirli olan değil düşüncesi icraatı hayat tarzı zülümlü kirli olandır.Ebedi hayatını sen kurtaracaksın cenneti Cemalullahı sen kazanacaksın imanınla güzel Ahlakınla ibadet ve hayırlarınla temiz dostluklarınla helal rızıkla insi cinni şeytanlardan şeytani karakterden arınarak günahlardan şirk küfür ve zülümden haramlardan kaçınmakla doğruluğunla farzları yapmakla infakla ilahi rızaya ererek.

 

 

 

Kuran ölülere okunacak bir kitap değil, asıl yaşayanların okuyup anlayıp idrak etmesi gereken bir kitaptır. Kuran üzerine el basılacak, beni çarpsın denecek kitapta değildir, o kitap seni çarpmaz sen o kitabın dediklerine uymazsan eğer Rabb seni çarpar. Kuran insanlığın, insan olmanın anayasasıdır, asırlarca duvarlarda asılı tuttuk, bilmedigimiz anlamadığımız dilde okuyup bir kenara kaldırdık, sonuç ortada insanlıktan çıktık. Her tütlü fitneye garkolduk kahrolduk

 

Her şerden Deccalizmin,insi cinni şeytanların ve günahlarımızın şerrinden şirk,küfür,zülümden haramlardan her fitnenin şerrinden ALLAH(cc)a sığınırım.

 

 Devletin Dini Adalettir,Tüm makamlar rütbeler emanettir, Emanetler ehliyet-liyakat-sahibine verilir –Nisa-58-Ortak Akıl ile hareket edilir-Şura-38-Ceketi ile gelinir ,ceketi ile gidilir-Müdessir-6-

 

 

İdealler yıldızlar gibidir onlara belki ulaşamazsınız ama ,onlara bakarak yönünüzü tayin edebilirsiniz.Alparslan Türkeş.

 

Bir başka sözde dindar belki çoğu kendini evliya zanneden Dünyevileşmiş topluluk Türkiye gazetesi cemaati tgrt ve çevresindeki artistlerle hayatını paylaşan ve Dini imanı para paracıkları uğruna her pisliğe yağ çeken her pisliğe aklı eren cihad ruhundan uzak sorarsan kendilerinden başka doğru olmayan Kurani ölçüleri Akli görmeyen sözde Müslüman çoğunun yaşantısı Avrupalı cemaat bunlarla ve  diğer isyani cemaatlerle yol gidenler kendilerini eleştiren benim gibileri rahatlıkla Deccal diye fişliyebiliyorlar onlar gibi olmadığım için. Varlıklarını korumak uğruna gelen her hükümete yağ çeken Dünyalık tipler.Eeee isyani cemaatleri fişledin bana fişledin demeyin ben elimden geldiğince objektif ve acı bir tabloyu gözler önüne seriyorum bu kafa ile ne helal namuslu Adaletli güzel Ahlaklı vicdanlı merhametli bir Dünyanız olur nede Ebedi hayat bu kadar kolay kazanılır

 

Birde bu memlekette sorarsan iyi niyetli İslami vecibeleri az çok yaşıyan kıldığı namazın tuttuğu orucun şuurunda olmayan zekata sıra gelince paracıklarına dokundurmayan Tevhid ve cihad şuurundan uzak Avrupalı gibi yaşıyan olumsuz gidişata zerre sesi çıkmayan bencilliği eksik olmayan sade vatandaşlar var bütün kültürü televizyon olan her kanalı izleyen ve Kurani şuurdan uzak bir kesim var bu zavallılar haklı Devletinin islami ve milli değerleri tahrip ettiği bir toplumuz.

Çare milli ve manevi değerlerle iç içe köklü bir eğitim medyaya şekil vermek ve bugünkü şuursuzluktan kurtulup mecliste Vatan hainlerini barındırmamak.



Herkes seni izliyormuş gibi yaşa yalnız kaldığında bile yanlış yapma günahlara dalma Herkes seni dinliyormuş gibi konuş yanlış söz küfür sarfetme. İnternet ortamında özellikle you tube facebook instagram twitter ve bozuk sahifelerde aynı ortamda kuran ve islamı bilgilerde var bir sürü fısk fücür haramlarda iman ile küfür aynı pazarda. Bir milleti yok edecek en büyük tehlike gavurun istilasından önce öz değerlerinden uzaklaşması kültür emperyalizminin esiri olması hainlere itibar birde nefsine ve kula kulluktur dini ve siyasi liderlerini ilahlaştırmasıdır.Başını bağlamak yetiyormu istediğin haram ortamlarda gez nefsani yaşa bumudur Kuranın ders verdiği islamiyet nefsinin dinini yaşamakla kurtulamazsın.Geçmiş hayatımda şimdiki Aklım olsaydı ne kimsenin peşine koşardım nede kimsenin işine karışırdım nede nerdeki Ahlaksızlara zerre kıymet verirdim. Ey gafil müslüman Dünyevileşme kalbinde mal ve para şöhret makam olmasın Allah cc tan uzaklaşma her yanlış işinle her harama dalışınla şeytanların kucağına düşüyor cehenneme bilet alıyorsun ölmeden uyan.

 

 

Elbette bu Vatanın kanını emen kesim her cinayette hissesi olan çoğu Vatan haini taki Osmanlının son zamanından beri içimize sinmiş belki osmanlıyıda tüketmiş en önemli kesim Devşirme artığı belki Selanik Yahudilerinin piçleri bunlar özellikle sanatçı geçinen bedavadan para kazanan faizci şarhoş her haramı meşru gören belki çoğu çok zaman Bürökrasiyi işgal etmiş medyayı büyük ölçüde elinde tutan ve milli manevi değerlerimizi tahrip eden ve saf beyinleri zehirleyen Vatanı parçalamak haramzade bir toplum oluşturmak  için kıçını yırtan bizim çocuklarımızı öz değerlerinden koparıp islama kurana Devletine milletine ümmeti Muhammede (asm) düşman bir nesil yetiştirmeye çalışan şeytanın avaneleri Yahudi,ermeni rum mason siyonist ,emperyalist,satanist  İngiliz uşağı vs nice şeytani pislikler bu Vatanda olup biten milletin hayrına her güzelliği yok etmeye çalışan ve islama,doğru müslümanlara bu aziz Vatanın sevdalılarına düşmanlığını gizlemiyen ve askerimize polisimize namusumuza düşman gerçek pislikler onlar kadar Atatürkün arkasına gizlenen kimsede yok bu memlekette asıl bunlar Türkiyenin gerçek kanburu içimizdeki kanserden tehlikeli mikrop kesim pkk dhkpc pyd lgbt liler daha nice pislik kardeşleri çoğu chp li belki hdp li.

 

Hayatımızda en çok acıdığım bir şeyde pislik temizlemek için bol bol  döküp sarfettiğimiz temiz sular, belki Dünya insanının üçte birinin kavuşamadığı nimetler.Bunu yazınca Vatan savunmasında hainleri temizleyen asker polis geldi Aklıma onlarda Vatana ve insanımıza kasteden pislikleri ortadan kaldırmak uğruna şehadete koşan temiz su misali imanlı Vatanına Dinine sevdalı güzel insanlar

Ben kendi Adaletsizliğimide yanlış işlerimide ,isyanlarımıda bana ve güzelim insanlara ehli imana ehli namusa masum mazluma aileme Adaletsiz vicdansız Ahlaksız yaklaşanlarıda sihirbaz hased iftiracı ,yalancı haramzade zalimleride  bizi fitne yapmak için kıçını yırtan din hırsızlarınıda ALLAH(cc)a havale ediyorum.

 

TC Recayi Büyük

Kahbeliğin Ve Hainliğin Okulu Yok Ama Nedense Mezunu Çokkkkk

 

Halil Dudak

TC Recayi Büyük kahpeliğin hainliğin okulu haramlara dalmaktır kafir ve zalimlerin muhabbetiyle yaşamaktır şeytanlara kul olmaktır nefsini ilah edinmektir küfürdür şirktir zülümdür vatan hainliğidir din düşmanlığıdır ALLAH(cc)a Resulüne(asm) düşmanlıktır ,insanlığın felaketine çalışmaktır cehennemi bir Dünyanın ve Ahiretin tesisi için gönüllü asker olmaktır.

 

Beni tanımak isteyen interneteki eserim cihad ruhu ve güzel Ahlak islam dur yolcu adlı din siyaset ve hayat okulu temalı eserimi okusun insi cinni şeytanlarla bir olup beni zehirleyip durmasın fitneye çalışmasın.Aptalmıyımki evleneyim böyle fitne dolu bir Dünyada ben çoğu kez kendimi bile taşıyamıyorum Aile sorumluluğu bana göre değil.ilahi aşkı anlatırken aşk iradeyi hiçe saymaktır demiş belki Allah cc'ın huzurunda öyle olmalıda bütün hayatını pozitif ilimden uzak iradesiz bir havaya sokan haramlara dalan insan beyinsiz bir hiçtir Aklını ve şuurunu ayaklar altına alan vicdansız bir aptaldır böyleleri fitne olmaya daha yatkındır.Benim milletin tepesinde işim yok masum mazlumu güzellikleri ehli imanı ehli namusu koru günahlarıma gark etme insi cinni şeytanlara mahküm etme bizi fitnelere terk etme ey Adili Mutlak Erhamürrahimin.Şemsi Tebrizi evliya diye anılırken kendini anarşist ruhlu diye zikrediyor anarşistliğe deccalizim asrında yetişmiş bizler daha yakınız Allah cc Şemsi Tebriziyide bizide fitne olmaktan korusun inşallah.Dini mübini islam için herbir masum mazlumun güzelliklerin ehli imanın ehli namusun güzel Ahlaklıların selameti için haramlardan uzak pozitif bir gayret kuran ve sünnetin sorumluluğunu üzerinde hisseden herkese farzdır.Günümüzde Adalet adı altında zülümler devam ediyor.Hak ile meşgul olmazsan Batıl seni istila eder.

 

 Çürüyen bozulan çöpe gider belki cehenneme gider biz temiz olana talibiz. Çünkü bizim maksadımız ALLAH(cc)ın rızası için çalışmak gayemiz  Ebedi saadet.

Ey Erhamürrahimin hiçbir masum mazlumu hiçbir güzelliği çürümeye terk etme.

Aptal isen artistliğe soyunur medyatik maymunu oynar şöhret olur çıkarsın ve kendi kendini kontröldende çıkarsın Aklın varsa mutluluğu iç Dünyanda ararsın. Her zaman nefsini sorgular muhasebeni yapar günahlarına çokça tövbe edenlerden olursun.Baş olmak lüksüne kapılmaz hele siyasilerle aynı karede yer almazsın.  Dünya menfaati uğruna Dininden ve kendinden taviz vermez harama dalmazsın

Hak sözleri başta Kuran ve sünneti ve o doğrultudaki Hakikatleri ders alırsın.

 

Diyanet işleri başkanı Allah cc korkusu olan doktorlar mühendisler yetirtirmeliyiz demiş vatandaşta hele siz önce kuran kurslarında çocuklara tecavüz etmeyen içinde Allah cc korkusu olan hocalar yetiştirin demiş ikinizde haklısınız vicdanlı imanlı Allah cc korkusuyla hareket eden güzel Ahlaklı Adaletli merhametli doğruluktan şaşmıyan helal namuslu dinini Dünyaya satmayan nefsini terbiye etmiş insanlarla aşılacak bütün olumsuzluklar şeytanların iflası deccalizmin son bulması başka türlü mümkün değil iyi güzel Ahlaklı insanlar olacacağızki iyi müslümanlar olalım.

 

 Hala islamın malı olmayan ölçülerle amel edip kendini evliya diye satan din müfsidlerinin ruhları hasta eden din hırsızı münafıkların şarlatanların rağbet gördüğü ve iblis ruhlara paratonerlik yaptığı kula kulluğu hararetle edepsizce Ahlaksızca vicdansızca çare diye satıldığı  ve iyileri katlettiği ve masum mazlumu kan ağlattığı belki cehenneme taşıdığı Deccalizmin  popüler Dünyasında yaşıyoruz

 

Biz müminlerin hangi ALLAH(cc) diye bir derdi yok o hiziplerin derdi .Biz müminler ALLAH(cc)ı bütün Esma ve tecelliyatıyle ilahi Hukuku ve kanunu Kuran ve sünnet ile hepsinin üstünde rızai ilahi ile kabul eden ve iman edenleriz hakkını veremesekte bu fikirdeyiz .Çünkü biz Dinini yalnızca ALLAH(cc)a has kılmış kuranın istediği mümin kullarız şirk küfür ve zülmü her  haramı her fitneyi reddenleriz ama hizipler cinni kafirlerin ve şeytanların emriyle Deccal diye fişliyor çünkü çöplük üreten kendileriyken ruhunun güzelliklerini yuttukları her güzel insanı karalamak Ahlak ve Adalet anlayışları olmayan vicdanlarının çirkef uzantısı sihirbazlık kimisi kendisi ilahlığa soyunmuş kimisi kendi ilahından başka kimsenin ilahını ALLAH(cc) ın tecellilerini kabul etmemiş savaş açmış kimisi ALLAH(cc) ve Resulünün(asm) karşısına dikilmiş Tanrının kuluyum demiş zalimler şirkin içinde yüzerken her biri evliya olmuş potansiyel suçlu Deccal arıyorlar kendileri gibi düşünmeyen velev Kuran ve sünnete ziyadesiyle sahip çıkanıda büsbütün fitne yapmak için kıçını yırtmışlar .Yıllarım öylelerin içinde geçti her bir isyani cemaat kendinden başka doğru tanımıyor kanun şeyhi üstadı hocası  ve bir sürü yanlış Kurani manayı mahküm etme yarışı sahte ilahlar kula kulluk pöpüler,Deccalizim

 

 

 

Dünya meyalanı hırsı öyle mikrop bir ruh haline sokuyorki insanı insanın kalbini katılaştırıyor Aklını şuurunu vicdanını öldürüyor ticaretle uğraştığım yıllarda market işletiyordum yılbaşında çok satarım diye 300 kilo kadar tavuk eti aldım ve aldığım firmanın temsilcisine benim derin dondurucum bunların hepsini almıyor satamadığımı geri alacaksan bu miktarı alacağım dedim o da kabul etti sorun olmaz alırız dedi.Neticede  çoğuda satılmadı ertesi hafta köy tür firmasının o yetkilisine satamadığım tavuk etini geri vermek istedim kabul etmedi sözünü çiğnedi  elimde kalan tavuklar bir ay içinde morardı bozuldu  150 kg kadar tavuğu denize döktüm Bugünkü Aklım olsaydı ya maliyetinin altında satar elden çıkarırdım yada daha vicdanlı hareket eder ihtiyaç sahibi fakirlere dağıtırdım demekki o günkü halimden ALLAH(cc) bile razı değilmişki nasip etmemiş bir hayırlı iş yapabilmemizi vicdanımız ve cüzdanımızın bir olduğu o günlere esef ediyorum keşke fakirleri sevindirip dualarını alsamda Ahirette rızkım olsaydı diyorum gaflet uykusu belki neticesi dalalete hıyanete götüren fiiller bunlar dahası şuursuzluk şükürsüzlük ve iman zafiyeti .Beni bugünlere kavuşturup bu hakikatı idrak edecek vicdana imana Ahlaki seciyelere  ulaştıran Rabbime şükürler olsun kalan ömrümde fakiri düşkünleri görenlerden dualarını alanlardan eylesin inşallah.

 

Bir masum mazlum güzellik günahıma ,başıma bela pisliklere mahküm olmasında nasıl bir hayat nasıl bir ölüm takdir edersen et ey Adili Mutlak Erhamürrahimin.

Hakkımda yapılan gıybet ,iftira,hased,konuşulan yalanlar,başıma haksız yere sarılan her zülümlü hal ,tövbelerim zikrim hayrım ibadetim temiz dostluklarım pozitif karakter ve davranışlarım aileme sadakatım hayırlı dualarım hakkımdaki kabul olunmuş dualar maddi manevi yaşadığım hastalık ve musibetler sıkıntılı her halim dertlerim günahlarıma kefaret olur  inşallah sonumuz hayrolsun ya Rabbi.

Ey Adili Mutlak Erhamürrahimin Sana kulluğumuz sağlıklı olmadı ALLAH(cc)ı bile parsellemiş yobazlar kendlileri ALLAH(cc) tan daha ölçülü veriyormuş bizide kendilerine kul etmişler uyandığımızda bütün hayatımızı zehirlemişler bugün doğru mümin kimdir kuranın dersiyle öğrendim ancak ömür sermayesi tükendi

 

Risalei Nurunuz kurtlu çıktı millet hazmedemiyor şirke küfre zülme haramlara insi cinni şeytanlara hainlere paratoner çakma dininizi,çakma ilahı sait nursinizi ve sivri dostlarını 50 yıldır bağrında beslediği fetoşunuzu Adnan oktarınızı müslüm gündüzünüzü çakma mehdinizi Bekir berkinizi sait nurinizi kırkıncınızı çaldığınız hayatımla mutluydunuz şimdi mahvettiğiniz hayatımlada rahatsınız sanırım hesabımız bu Dünyada bitmez.16 guruba ayrılmış her biri birbiriyle papaz kaos coğrafyanızı ,ömrümün bütün güzelliklerini çalıp kafirlerle münafıklarla yiyen, hayatımın birinci katilini 33 yıl oldu bir vefa örneği görmediğim sözde Müslüman benciliğinden geçilmeyen dinci kardeşleri,masonu yahudiyi komünisti pkk lıyı nice Ahlaksızı kayırıp bana hayatımı yaşama şansı vermeyen Dininizi alın başınıza çalın Alemi islamdaki her fitnede imzanız var ,İngiliz kafiri yanınızda nice kafir sayenizde velayet sahibi  ben böyle konuşunca daha fazla zehirleyen Adalet ve vicdan anlayışınızı hiçbirşeyinizi iç Dünyamda görmek istemiyorum defolun.

 

Bugün çıplaklık belki fuhşiyat başını almış gidiyorsa Devletin kanunlarının buna müsait olması işin katalizörü ancak bu rezil tablonun ilk ateşini kadınlarımızı kızlarımızı örtülerinden çıkaran namusunu pazara döken sözde medeni hakikatte o biçareleri cehenneme kapatan Atatürk yaktı büyük kurtarıcı diye anılıyor ehli namusu ALLAH(cc)tan koparıp insi cinni şeytanların iştahına sunmak bu Dünyayı yalancı kirli süfli bir cennete çevirmek bir kadına yüzlerce binlerce koca ayarlamak Deccalizmin ve aktörlerinin cinayeti gidişat cehenneme Sait nurside sözde dindarlık kisvesi altınsa sahip çıkıp koruyacağına o da kadın şerdir beladır fitnedir diye zehirleyerek cemaatide 100 yıldır milarlarca kez zikrederek bugünün rezil Dünyasına çimento demir oldular  insi cinni şeytanların iştahına cehenneme pisliğe mahküm etmiş o da Deccalizmin alfabesini yazmış Atatürk ve Sait Nursi bugünkü olumsuz giden çok şeyin şeytandan sonra birinci mimarı iken kendilerine günah keçisi arayıp duruyor hala essebebu kel fail yani kim bir hayra veya şerre sebep olursa o işi yapanların ameline ortaktır bu düzen böyle kaderi bozuk bir düzen çünkü insanımızın kaderini her haramda şirk küfür ve zülümde insi ve cinni şeytanlar yazdı Hadiste Ahirzamanda öyle günahlar varki birinin işlemesiyle milyonlar zarar görür der işte tablo bu kadar acı gidişat cehenneme yolculuk bu çarpık düzenden nemalananlar aleni Din düşmanlığına rahatça soyunup münafıklık yapabiliyor ve kafirce bir hayat sürdüğü halde hala en doğru Müslüman kendisi geçiniyor.Ey yetkililer Hükümetin başındakiler Müslümanlığı kimseye bırakmıyorsunuzda sadece AKP döneminde fuhşiyatın%de 794 oranında artması sizi hiç rahatsız etmiyor bir tedbiriniz bir tepkiniz bir  yapıcı icraatiniz yok neye güveniyorsunuz bütün yetkiler polis asker yargı elinizdeyken siz neyin peşinde koşuyorsunuz namussuzluk Ahlak anlayışı olmuş sesiniz çıktığı yok üstelik 8 yıldır dayattığınız İstanbul sözleşmesi ile eşcinsellik bile meşrulaştırıldı bugünün Dünyasında ALLAH(cc) sizi imtihan etmiyor siz ALLAH(cc)ı imtihan ediyorsunuz italyada gökten taş yağdı daha kötüsüde olabilir toplu tövbe olmadıkça topyekün helaketin kapısı açık neyinize güveniyorsunuz İslamiyet samimiyet ister ikiyüzlülük ise düpedüz münafıklıktır fitneye çalışmaktır .

 

Ya Rabbi sana muti bir böceğin ameli kadar temiz değil amellerimiz affeyle .Bir karıncanın bir kuşun şerefi bizde yok Deccalizim devrinin talihsiz insanlarıyız

 

Baba ölümünden önce oğluna derki:Bu saat senin Babanın Babasının Babasının saatidir.Onun 200 yıldan fazla geçmişi vardır,bu saati sana vermeden önce mahallenin başındaki saatçiye gidip değerini sor.Oğlu gittiğinde saatçi saatin köhne bir saat olduğunu 5 lira verebileceğini söyler.Baba oğluna derki şimdi önemli eşyalar satanyere götür.Oğlu götürüp geldiğinde sata 5 bin lira verebileceklerini söylediler der.Baba oğluna derki şimdi müzeye götür ve onlarada değerini sor .Oğlu müzeye gidip geri döndüğünde;Bir mütehassis çağırdılar ve o saatin değerini söyledi.Bu eşyaya göre bana bir milyon teklif ettiler.Baba şöyle der:İşte sana öğretmek istediğimde bu Doğru yer senin değerini düzgün verir,Yanlış yere gitmeki sana değer verilmediği zaman üzülmeyesin.Senin değerini bilen sana kıymet verendir,sana layık olmayan yerde durma bozulursun.

 

 

Ahzap-﴾35﴿

 Müslüman erkekler, müslüman kadınlar; mümin erkekler, mümin kadınlar; ibadet ve itaat eden erkekler, ibadet ve itaat eden kadınlar; özü sözü doğru erkekler, özü sözü doğru kadınlar; sabreden erkekler, sabreden kadınlar; gönlünü ibadete vermiş erkekler, gönlünü ibadete vermiş kadınlar; (Allah için) yardım yapan erkekler, yardım yapan kadınlar; oruç tutan erkekler, oruç tutan kadınlar; iffetlerini koruyan erkekler, iffetlerini koruyan kadınlar; Allah’ı çokça anan erkekler, çokça anan kadınlar; işte bunlar için Allah büyük bir ödül hazırlamıştır.

 

Bu âyette iki nokta dikkat çekicidir: 1. İbadet, iyilik ve erdem sahibi olmak, bunlar sayesinde kulluk imtihanını kazanmak, yüksek mânevî dereceler ve ödüller elde etmek, hâsılı kâmil insan olmak bakımından kadınla erkek arasında fark yoktur; her iki cins, dindarlık ve ahlâkta kemale ermek için fırsat eşitliğine sahiptirler. 2. Allah’ın ve resulünün rızâsına ermek, âhirette eşi benzeri görülmemiş nimetler elde etmek için Peygamber eşi veya Ehl-i beyt olmak şart değildir. Onların özel bir yerleri bulunmakla beraber bütün müminlerin önünde ilâhî lutuf ve nimet kapıları açıktır; yeter ki insanlar, 35. âyette sıralanan iman, ibadet ve ahlâk kemaline sahip olmak için gayret etsinler.  

 

İnsanları kaybetmekten korkmayın ,Asıl çevrenizdeki herkesi memnun etmeye çalışırken  kendinizi kaybetmekten korkun .Ölçünüz Güzel Ahlak ve ve Adalet olsun Hakim vicdanınız Anayasa Kuran ve sünnetin ölçüleri doğruluk kişiliğinizin özü merhametinizi ise hak edene masum mazluma güzel karakterli insanlara gösterin ALLAH(cc) sız Ahlaksızdan uzak durun nefsinizi her daim sorgulayın yanlışlığını bilerek icra eden pişkin tiplerden ebediyen kopun.

 

Bugünde Namaz kılacak Ruh hali veren ALLAH(cc)a hamd olsun ,iman nimetine İslam nimetine sonsuz hamd olsun Hidayetimize imanımıza kuvvet veren Dua eden mümin kullarından Ebeden razı olsun biz günahkarlarıda affetsin Salih ameller nasip etsin iyilerin dostluğuyla güzel Ahlakla  rızasına erdirsin.

ALLAH(cc) ve Resulüllah(asm) her zaman ve zeminde en iyisine en temizine en güzeline layıktır.Bizede temiz ihlaslı rızasına uygun ameller nasip etsin inşallah. Onca günahımıza rağmen huzuruna kabul eden ALLAH(cc)a sonsuz hamdü senalar ,ihtiyacımı var bizim ibadetimize haşa belki iyiliğimizi istediği için her zaman maddi manevi rızkımıza vesile olacak ibadetlerin hayatımızı süslemesini ve haramlardan uzak hayırlılara dost olacak bir kişilik Ahlak ve kulluk istiyor.

 

Ayaklarının üstünde duracak kadar Akıl,şuur,ilim ve iraden yoksa ,ruhun hür değilse ALLAH(cc)ile arana girenler en iyileride olsa kurtuluşuna yetmiyor onun için Peygamberimiz(asm) canı gibi sevdiği kızı Fatıma(ra)a Nefsini Cenabü Haktan satın al Babam Peygamber(asm)dir  diye bana güvenme zira Ahirette senin için bir şey yapamam diyor Ey Müslüman az ye az uyu az konuş oruç tut Ahlakını temiz tut öfkelenme vicdanlı Adaletli merhametli doğruluktan şaşmayan iyilerle dost bir kişiliğin olsun dengeli istikrarlı bir hayata talip ol ,insi cinni şeytanlardan ALLAH(cc)a sığın öyle  şeyh ile üstad ile kolay değil kurtuluş dahası Dünyevileşme en azından Farzları yapan haramları terk eden ol evet geçimin için helal dairedeki çalışman ancak bu şartlarda ibadet hükmüne geçer. Kula kulluktan uzak Dinini yalnızca ALLAH(cc)a has kılarsan aşarsın bu yolları.

 

Diyanet işleri başkanı Allah cc korkusu olan doktorlar mühendisler yetiştirmeliyiz demiş vatandaşta hele siz önce kuran kurslarında çocuklara tecavüz etmeyen içinde Allah cc korkusu olan hocalar yetiştirin demiş ikinizde haklısınız vicdanlı imanlı Allah cc korkusuyla hareket eden güzel Ahlaklı Adaletli merhametli doğruluktan şaşmıyan helal namuslu insanlarla aşılacak bütün olumsuzluklar şeytanların iflası deccalizmin son bulması başka türlü mümkün değil iyi insanlar olacacağızki iyi müslümanlar olalım. Ey cinni insi kafirlerin tağut dostu gebermiş it Dursun Ali Çakar sana bir söz sarfetmiştim senin günahların bu Dünyaya sığışmaz defol git demiştim zaman ne kadarda haklı çıkardı beni hala sana torpil yapıp beni senin gibi bir sefil yaratığa boğduran sözde evliyaları affetmiyorum.

Puzzle bulmaca oyun seti Dünya haritasını darmadağın bir halde Babası oğluna veriyor senin bugünkü dersin bu bu Dünyayı düzelteceksin diyor ancak düzeltebileceğine baba ihtimal bile vermiyor çocuk 15 dakika kadar sonra baba düzelttim diyor baba merakla nasıl yaptın diyor çocuk o Dünya haritasının arkasında insan resmi vardı insanı düzelttim Dünya düzeldi baba diyor Ey bugününün insanı incelik burda osmanlının temel felsefesi insanı yaşatki Devlet yaşasın ölçüsüydü 623 yıl Adaletli Ahlaklı vicdanlı bir saltanat sürdü son zamanları hariç 2.Abdülhamit bir derece aslına sadık kaldı kurana sünnete samimi sahip çıktığı sürece herşey iyiydi ne zaman nefsanileşti batılı Hakkın yerine koydu herşeyiyle tükendi islamiyetse nefislerin satın alınmasıyle büyük cihadın tamamlanacağını ders veriyor insani kamil güzel Ahlaklı vicdanlı merhametli Adaletli erdemli doğruluktan şaşmayan mümin kullar dinini yalnızca Allah cc a has kılan örnek insanlar yetiştirmeyi hedeflemiş iki cihanın saadeti burada bunun dışında cehennemden başka birşey yok evet herkes kendi kapısını temizleyecekki sokaklar tertemiz olsun Adaletli ve Ahlakı ölçülerle vicdanlı merhametli davranışlarla masum mazlumun güzelliklerin iyilerin hakkını gaspetmeden zalimleri kafirleri iblisleri hainleri niyeti pis şeytani karakterleri insanlık düşmanlarını Allah cc düşmanlarını kayırıp iyileri yakan pisliklere hakimiyet vermeden vazifeyi liyakatlı güzel Ahlaklı vicdanlı Adaletli insanlara vererek Dünya için olsun Ahiret için olsun bencillik yapmadan öncelikle fakiri düşkünü masumu mazlumu görerek güzel günlere umutla bakabiliriz.Nasipsiz lokma yenmiyor usta başka bir gerçek yok hayatta haramdan yersen fazlasıyla çıkar ama Dünyada ama Ahirette helaliyle rızıklanırsan bereketinide görürsün hem Dünyada hem Ahirette.

 

Fatih Doğancı

Adam ne yapıyor bir türlü dinden çıkmıyor.

Allah'a sövüyor, dinden çıkmıyor. Peygambere hakaret ediyor yine çıkmıyor.

Müslümanların ibadeti, örtüsü, ahlakı ile dalga geçiyor, komedi filmleri yapıyor ama yine dinden çıkmıyor.

Örtünmek isteyene yallah Arabistan'a diyor, burası din ülkesi değil diyor yine çıkmıyor.

Ezana sövüyor, dinden çıkmıyor. Kabe'ye saygısızlık ediyor, yine dinden çıkmıyor.

Allah'ın kitabına gericilik diyor, yine çıkmıyor. Şeriatla yönetime hayır diyor, yine çıkmıyor. Şarkılarında Allah'ın eline saz veriyor, yine dinden çıkmıyor. Güldür müldür adı altında İslam'a laf atıyor, yine çıkmıyor.

Kur'an'la dalga geçiyor, Kur'anı ezberleyen ile dalga geçiyor, imam olduğu için değil de Allah'ın dinini temsil ettiği için onunla istihza ediyor, sonuç yine çıkmıyor.

Kim bunu haram kılmış? Allahınız gelse yasaklayamaz diyor, adam yine dinde...

Yahu Allah aşkına bu adam ne yaparsa dinden çıkacak? Adam elinden gelen her şeyi yapıyor. Bütün performansını sergiliyor ama yine de dinden çıkmıyor...

Kim demiş çıkmıyor?

Pembe gömlekli ekran hocaları bunları istediği kadar aklasın paklasın, vallahi de bunları yapan ve tövbe etmeyen biri dinden çıkmıştır.

Bu kadar da saf olmayın. Bu dine bir sözle girilir, bir söz veya bir davranış hatta bir twitle de çıkılır.

Adı Müslüman adı olabilir ama adam halis muhlis dinsizdir. Bunların cenazesi camide kalksa da Allah katında dinsizdir. Cenazesinde on binlerce kişi olsa da dinsizdir.

Not: Türkiye'de herkesin cenazesinin yıkanması, kefenlenmesi, camiye getirilmesi, Müslüman mezarlığına kıbleye dönmüş şekilde gömülmesi bazıları için dini inançtan ziyade örfi bir uygulamadır. Onlar başka bir uygulama bilmedikleri için bu uygulamaya mahkumlar.

Murat Padak

 

Beni ve alakadar olduğum başta ailem olmak üzere nice güzelim insanı yakanlar kayırdıkları tağut yandaşlarına feda edenler kurduğunuz Dünyada milyonlar zülüm altında ancak kafir yandaşlarınız mutlu ve siz sütten çıkmış ak kaşık bizde cehennemlik sizin vicdanınız sadece cüzdanınız,kul hakkı yemek zülüm genel karakteriniz.Maddi manevi hırsızlama zülümle ihya ettiğiniz uydurulan Dininiz sizi kurtarmaya yetmeyecek insi cinni şeytanların paratoneri densizler şarlatanlar

 

Başkanlık sistemi işlerini şüra kararlarıyla Ahlaklı Adaletli vicdanlı milli ve manevi değerlerimize sahip çıkan ehliyetli Vatanına sevdalı insanlarla yürüttüğü  sürece en sağlıklı sistemdir.      Parlamenter sistemin verimsizliği çatlak bir yapılanma olduğunun delili alttaki tabloda açıkça görünüyor.

48.Hükümet-150 gün

49. Hükümet- 1.5 yıl

50.Hükümet 2 yıl 3 ay

51. Hükümet-25 gün

52. Hükümet 128 gün

53. Hükümet -114 gün

54.Hükümet 1 yıl

55.Hükümet 1.5 yıl

56.Hükümet 137 gün

Parlamenter sistemi Vatanın menfaatini görmeyenler öyle anlatıyorki sorarsan güllük gülistanlık

 Bana senin imanın kimsede yok diyenlerle beni Deccal ilan edenler aynı kişiler herhalde kendileri gibi düşünüp yaşayınca Mehdi yakıştırması yapanlar bugün bütün hayatımı karartmanın hayatımın pozitif birikimini idam etmenin mücadelesini veriyor ey şeytanlarını dinleyip bu biçareye zülmedenler Mahşerin  hesabıyla emin olun cehennemi tatma ihtimaliniz bu zehirlediğiniz kuldan çok çok fazladır emin olun size tavsiyem aleme şekil vermek sizin haddinize düşmez kimsenin günahıda sevabıda sizi ilgilendirmez bırakın ALLAH(cc) karar versin.

 Aslında sizin gibi sahte evliyaları kışkırtan cinni kafirlerdir Kuranla tanışsanız ne derece zülmettiğinizi görürsünüz Ey cinler topluluğu siz insanlara çok çektirdiniz siz insanların çoğunu aldattınız ve kendinize bağladınız Enam-128 Ama siz Kuranı dinlemiyor hislerinize olmayan Aklınıza hükmeden iblis şeytanları şerli cinni pislikleri dinliyorsunuz ve İlhami ilahi zannediyorsunuz ne hikmetse M.Kemali şerefli mazisiyle iç içe iken Deccal ilan edip bütün mesaisini ona teksif ederek risalei nurunu yazan sait nursinizde kusursuz ilahınız artık ya uyanır Kuranın dinini yaşarsınız yada emin olun benim gibi pozitif fikirleri olan birilerini yakmakla bizden önce cehennemi tadacaksınız çünkü öyle şeyler yaşatıyorsunuzki benim fikirlerime tamamıyle zıt cehenneme koşuyorsunuz.

 

Bugün islamın Hakkını veremesede islama ve müslümana sahip çıkan bir sağ Hükümet var meydan sol kafalı Din düşmanlarına kalsa o İnönü devrinden farkı kalmaz Bugün namazımıza Ezanımıza ,türbanımıza  ilişmiyorlarsa Hoşgörülü olduklarından değil yeterince  güçlü olmadıklarındandır bugün Hükümetin bırak yanlışlarını insanımızın hayrına iyi bir geleceğe imzasını attığı her doğru işinede bir Yahudi ve ermeniden ziyade düşman o hainler uyuma Müslüman hainleri ferasetinle gör herkes ALLAH(cc)ın kulu değil her hain şeytanın kulu bilmiş ol

 

Bir insanın değeri nereden geldiğinden ziyade nereye gittiğine bağlıdır.Eğer Ahlaken bozuluyor yanlış işlere yanlış arkadaşlıklarda yanlış fikirlerde ısrar edip sonu cehennem olan bir yola koşuyorsan istersen Peygamber(asm) çocuğu ol.

 

Aldanmak ya yanlışı doğru kabul ederek olur veya doğruyu yanlış olarak kabul edip reddetmekle olur onun için böyle bir hale mahküm olacak kadar cahil kalmak istemiyorsan hayatının temeline doğru bilgileri özellikle ALLAH(cc)ın mesajını kuranı sünneti yerleştirecek doğruyu yanlışı fark edecek fereset olacak   

 

Çöplükteki çiçek olmamızı hatta daha kötüsü olmamızı isteyen çok olmuş bizi zehirlemekten başka özelliği olmayanlar cehenneme gitmemiz için şeytanlarla yarışanlar bugünün Dünyasının sözde kahramanları sözde evliyalar.  

 

Süleymancısıylada ,Nurcusuylada ,Tarikatçısıylada, İsmailağa cemaatiylede

Işıkçısıylede ,Diyanetin bünyesiylede Az çok Ahlaki seciyesi olan islama Kurana Sünnete saygılı Vatanına sevdalı herkesle barışık ol mümin kul olmaya çalış. Ayrıntılarla uğraşma Temel mesele o kimselerin Farz olan ibadetlere Kurana sünnete tavrıdır Aleni münafıklık yapmıyan insanlara sahip çık Ailenide her güzel seciyeli insanıda ALLAH(cc)ın rızası için sev günahlarına çokça tövbe et insi cinni şeytanlardan her fitneden ALLAH(cc)a sığın siyasilerlede uğraşma belki doğru işlerine destek vermeyide ihmal etme  kimse ne Peygamber(asm) nede melelektir.

 

Bütün güzelliklerin gerçek kaynağı Allah cc ve Peygamberleri asm iken en doğru bilgi Kuran ve sünnet iken hepsi olmuş öcü sebebi müslüman geçinip kuranı hakikatlere savaş açmış ve her pisliğini islam diye satan bugünün fitne nesli suçlu asla islam değil münafıklığını islam diye satan iblisin emrindeki zalimler insanlık cehenneme koşuyor Allah cc sız hep fazilette olsan çürümeye mahkümsün madem bir damla suyu bir anlık havayı yaratamıyoruz ilahlaşmayacağız Allah cc bütün güzelliklerin tek kaynağı tek yaratıcısı  bu ise imandır imansız kurtuluş yok

 

 

Güzel günler görecek inşallah günümüzün insanları insani seciyeleri Ahlaki seciyeleri olanlar,helaline namusuna güzel Ahlaka aşık vicdanlı Adaletli merhametli fedakar iyilerin kuran ve sünnetin Vatanın milli manevi değerlerimizin masum mazlum güzelliklerin muhabbetiyle yaşamayı prensip edinmiş haramlara şirke küfre zülme karşı duran ve iyilerden olmaya çalışan insanlar.ALLAH(cc)ım fakirlikten,cimrilikten,acizlikten,korkaklıktan,

tenbellikten,hilekar dosttan,faydasız ilimden, kabir azabından,ağlamayan gözden,ürpermeyen kalpten,doymayan nefisten, sıkıntı ve hüzünden,her fitneden,her türlü hastalıktan, borç altında kalmaktan,büyük günahlardan, kabul olmayan duadan, ihtiyarlanıp ele avuca düşmekten zalim olmaktan zülme uğramaktan, isyan ettiren fakirliktan kaldıramadığımız her musibetten ,azdıran zenginlikten geçmişe kederlenmekten,geleceğin kaygısından,Ahlaksızlıktan,şirkten,küfürden ,haramlardan, sefaletten, kula kulluktan, bencillikten ,Akılsızlıktan, Kurani şuurdan ve doğru ilimden mahrum kalmaktan, merhametsizlikten, vicdansızlıktan, her günahımdan ,sevgisizlikten her pislikten ,insi cinni şeytanlardan ,kıyametin dehşetinden, cehennemin azabından ,imansızlıktan sana sığınırım YaRabbi.

 

 

Talebe Hocasına sordu..."Hocam dua eden mi kazançlıdır? Dua edilen mi ?

Muallim talebesine tebessümle bakarak " güzel ve yerinde bir suâl ilmin yarısıdır evladım sahabe-i kiram da Efendimize yerinde ve akıllıca sorular sorarak dinimizi en ince ayrıntılarına kadar böyle öğrendiler" dedi...

"Senin sorunun cevabına gelince..

Başkasına dua etmek nefse ağır geldiğinden fazileti çok büyüktür..?

Bir başkası için dua eden kişi,

Hayra vesile olan hayrı yapan gibidir sırrınca, eğer sen birine dua edersen ve senin duan vesilesiyle o kişi iyi bir Müslüman olursa, onun yaptığı tüm iyilikler senin amel defterine de yazılır."

" Bir müslümanın, gıyabında İhlasla gönülden yapılan dua kabule çok yakındır..

Bir kimse din kardeşine hayır dua ettikçe, yanında bulunan görevli bir melek ona, ‘duan kabûl olsun, aynı şeyler sana da verilsin’ diye dua eder.Hadis-i Şerifi tahakkuk eder, meleklerden dua almış olursun.

Dua başlı başına bir İbadet olduğundan birde İbadet sevabı almış olursun."

Herkese dua hali verilmez,bu büyük bir nimettir..

Üstelik başkası için dua etmek başlı başına bir merhamet emmaresidir.

Allah Celle Celâlühü ise Merhamet edenlerin en Merhametlisi olduğundan yapılan dualar Cenab-ı Allah’ın Merhametini celb etmeye vesile olacaktır. Sen merhamet ettikçe Allah sana daha çok merhamet edecektir."

" Bir de başkasına ettiğin dua o kişinin sıkıntısının giderilmesine vesile olursa..

Resûlullah Efendimiz’in Aleyhisselatü Vesselâm buyurduğu:

"Kim ki bir mümin kardeşinin ihtiyacını temin ederse, mahşer günü ameller tartılırken terazinin başında duracağım,başı dara düşerse ona mutlaka şefaat edeceğim." sırrına mazhar olursun...

Dua etmek cömertlik şiarıdır, cömert olmayanın duadan da nasibi yoktur..

Üstelik Rasûlullah Sâllallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

“Kim bütün mü’minlerin affedilmesi için istiğfâr ederse, Allah Teâlâ ona her bir mü’min için bir hasene yazar.”

Ümmeti dualarına eklediğinde sen de bu sevaptan nasiplenen kullardan olursun."

" Yavrucuğum, sen başkalarına dua et ki, Allah' da Celle Celâlühü seni başkalarının kalbine düşürsün.Sen de dua alasın..

Şimdi söyle bakalım evladım

DUA EDEN Mİ KÂRDA ? Dua edilen mi ? Talebe edeple ellerini kaldırdı??

"DUA EDEN DAHA ÇOK KÂRDA Efendim..."

Muallim tebessüm etti ve sözlerini şu cümlelerle tamamladı...

"DUA cennette bir nesne olsaydı evladım, inanki içine herkesin sığdığı en büyük, en muhteşem, en güzel,en huzurlu köşk olurdu."

 

Evet eğer Kuran ve sünnete gönül veren biriysen ne kadar günahkarda olsan insi cinni şeytanlardan ve günahlarından ALLAH(cc)a sığın şirk küfür zülüm ehli haramzade Ahlaksız ALLAH(cc)sız tıpleri iç Dünyanda barındırma öylelerede Adaletsiz zalimlere vicdan yoksullarına teslim olma Evliyada geçinseler itibar etme ya Rahmanın kulyum yada İslama insanlığa pozitif bir katkım oluyorsa güzel değerlere güzelliklere değer veren biriysem ALLAH(cc)a kul olmaktır ölçü

 

Evet eğer Kuran ve sünnete gönül veren biriysen ne kadar günahkarda olsan insi cinni şeytanlardan ve günahlarından ALLAH(cc)a sığın şirk küfür zülüm ehli haramzade Ahlaksız ALLAH(cc)sız tıpleri iç Dünyanda barındırma öylelerede Adaletsiz zalimlere vicdan yoksullarına teslim olma Evliyada geçinseler itibar etme ya Rahmanın kulyum yada İslama insanlığa pozitif bir katkım oluyorsa güzel değerlere güzelliklere değer veren biriysem ALLAH(cc)a kul Resulune(asm) ümmet olup Kuranı sünneti baştacı yapabilmektir Vatanının ve kudsi değerlerinin ve güzel Ahlaklı insanların muhabbetiyle yaşıyan mümin kul olmaktır ölçü.

 

Ey mümin kul ey güzelliklerin tesisine çalışan doğru insan uzun yol koşucususun sen!çakıl-taşları”na takılma!Yol olacak “yapı-taşları”nı döşemeye bak, aşkla, çileyle ve sabırla,güzel Ahlakla .Vurulup düşersen imanını tazele tövbe istiğfarla ruhunu pisliklerden arındır şevkle yepyeni bir Dünya kur kendine her fitneye karşı duracak Ahlaki ve Adaletli bir kişilik ve mücadele ruhuyla pozitif bir gayretle haramlardan uzak umutla yarınların tesisine çalış.En iyi dostum aynalar ben ağladığımda onlar gülmüyor.Charlie Chaplin Eğer kredilere mahküm olup hayatını zindana çevirmek istemiyorsan çok çalışmalı iktisad etmeli israftan kaçınmalı ayağını yorganına göre uzatmalısın.Sahabinin ra büyüklerine peygamberlerin asm hayatına bakıyoruz maddi manevi israfa yer yok her işleri Ebedi meyvesi olan çiçekler hükmünde faziletli fiiller pırlanta sözler Ahlaki Adaletli Vicdanlı merhametli .Çorak iklimlerde kahrolduk iyilere nasıl kardeş olacağız.Bir milletin ıslahı kötülerin imhasıyla değil yeni neslin eğitim ve terbiyesiyle mümkündür.Süleyman Hilmi Tunahan. İha siha akıncı yaptık diye havasından geçilmeyen bir Türkiye var halbuki bütün imkanları tükenmiş ekonomisi bitmiş Ahlaken çökmüş çoğu sefilleri oynayan israf lüks içinde hainlerle kula kul olmuş bir milletiz. Ey Asrın müslümanı Dünyevileşmekle bozuk felsefelerle kula kullukla haramlara dalmakla zalimlere muhabbetle Allah cc ve Resûlünün asm muhabbetinin üstüne çıkmakla imanınıda kurani ölçüleride öldürdün mirasyedi müslüman olmayı bile beceremedin islama zararlı oluyorsun bu kafa ile cehenneme koşuyorsun uyan Dünyanın tapusunu versen imansız ölmüşsen kurtaramazsın Dünya işleri sana Ahireti unutturmasın farz olan ibadeti ihmal etme harama dalmaki kurtuluş umudun olsun. Ne zaman ne fitne rüzgarının eseceği belli olmayan fitne bir Dünyada yaşıyoruz kula kulluk nefse paraya kulluk çoklarının hayat tarzı olmuş ey insanlık ölmeden uyan cehennem var.

 

Mutlak benliğin canı cehenneme içimize taşıyan ve bize çare diye sunan her pisliğin canı cehenneme tamamıyle cinni pislik şeytani ruhların külli cinayetidir

 

Ulan cinni kafirler ve tağut yandaşları kullandığınız dincilerde sizde insanlığı cehenneme taşıdınız kuranı hukuku insanlık hukukunu lağvettiniz ikliminizde yazılanlar kuran tefsiri oldu kahrolun ebeden. Kim yakmış hizipler uydurulan dinler ben sizin gibi ilahlığa soyunmadım helalinden ekmeğimin peşine koştum suç oldu sizin gibi din satıp çalarak geçinmiyorum sahte evliya din hırsızı zalimler.Yaşamımı bugüne dek cinni kafilerinde desteğiyle haddinden fazla cehenneme çevirdiniz ben bugün itibariyle en doğrusu benim bana uyun diye fitneleri oynamıyorum belki olumsuz giden çok şeyi uyardığım eserim cihad ruhu ve güzel Ahlak islam dur yolcu adlı din siyaset ve hayat okulu temalı eserimi dikkate almanızı istiyorum.Ey zalim dinciler ne cinayetleriniz ne derece zülmünüz var vicdanınız rahat demek Halil Dudak ı belki gerçek müminleri güzel Ahlaklı helal namuslu insanları katledince düzelecek.Şeytanların şarlatan din simsarlarının şerrinden Allah cc korusun .Nasipli kişi Allah cc a Resulüne asm ve kuranı hakikatlere teslim olan ,nefsini satın alan güzel Ahlaklı vicdanlı merhametli Adaletli insanı kamil doğruluktan şaşmıyan helal namuslu cihad ruhuyla yaşayıp iman ile ölen cenneti Cemalullahı ilahi rızayı kazanan bahtiyar mümin kullardır

 

Bana bu güzel eseri ve nice güzel nimetleri mümin kullarıyle dostluğu bahşeden merhameti iyiler için sonsuz Rabbimiz Erhamürrahimin Adili Mutlak Rabbimize Arşın ağırlığınca Kainatın zerratı adedince Denizlerin katreleri adedince kumların taneleri adedince mahlükatın kılları adedince sonsuz Elhamdülillah sonsuz La ilahe illallah Muhammeden Resulüllah(asm)Sevgili pak Resulüne(asm) sonsuz selatü selam  sonsuz La havle vela kuvvete illa billahil aliyyül azim,iman ve İslam nimetinede sonsuz Elhamdülillah  ya Rabbi iman ile yaşayıp iman ile ölmeyi cümle masum mazluma aileme bana ehli imana ehli namusa değer verdiğin güzel yarattığın her kuluna nasip et affet bizi rızana erdir .

 

Allahümme la ilahe illa entel  halimül hakiym  tebarekte sübhaneke  Rabbül Arşül Azim.     Bütün günahları silen dua.

 

Çörek otunu ve kekiği yemeklerinize katın kekiği çay olarakta içebilirsiniz.Çörek otunun ölümden başka her şeye deva olduğuna dair hadisi şerif  var kekiğinse bütün mikropları öldürücü özelliği deneylerle ispatlanmıştır.

 

Tayyip Erdoğan ve ekibiyle özellikle Hulusi Akar paşanın özverisiyle Türk-islam ordusu tekrar Muhammedi(asm) bir kimliği yeniden kazanmıştır cihad şuuruyla ALLAH(cc) tektir Ordusu Türktür diyor Tekbirlerle ibadetlerle cihazlanıyor 100 yıldır bu Ordu nefisperest şeytani bir havaya mahküm edilmiş Tarihindeki şerefli kimliğinden uzaklaştırılmıştı.Askere giden Anadolu çocuğu bir şey kazanıpta evine gitmiyordu belki birkaç üst rütbelinin nefsi isteklerinden başka bir şeye zerre hizmet söz konusu değildi zaten Natoya bağlanmış ABD li subayların denetiminde sahte bir kimlikle tam 100 yıl geçti uyandı inşallah artık,kıyamete dek Rabbül Alemin ALLAH(cc) yar ve yardımcıları olsun inşallah.Bu şerefli tarihini yeni destanlarla süsleyen Ordu Kurani İslamın son Ordusudur. Rabbül Alemin ALLAH(cc) karada,havada, denizde her zaman ve her yerde muzaffer eylesin razı olsun.

 

İçimizde her ne kadar kanıbozuk hainde kaynasa ALLAH(cc)bu millete acıdı.Bu Dünyanın süper silahlarına karşı süper güç diye gezenlere karşı tokat vuracak teknolojiyi iha ları sihaları Akıncıları üretecek beyinler ve onları manen destekleyen Hakiki mümin kullarını yarattı millet uyanıyor kendine geliyor.Çoğu insanın bu güzelliği gördüğü yok ancak zengin bir ülke değiliz daha duyarlı hareket edecek israftan lüksten kaçınan üreten bir ülke olalım istiyoruz.Ahlaki açıdan tükenmiş kendi öz benliğinden uzaklaşmış kendi kendine ecnebi bir millet olmuşuz ey Müslüman olduğunu iddia edenler kurani hakikatlerle tanışın nefsinizi satın alın kula kulluktan nefse kulluktan şeytana kulluktan kurtulun.Siz zannediyormusunuzki yaşadığınız hayatla sadece bu Dünyada çekiyorsunuz evet ALLAH(cc) tan kaçtıkça insi cinni şeytanlara mahküm cehenneme koşuyorsunuz .

Matematiğin babası Harzemiye sormuşlar insan nedir diye emişki insan güzel Ahlaklı ise bir eder,yakışıklıyse buna bir 0 ekleyin 10 eder,varlıklı ise bir sıfır daha ekleyin 100 eder,soylu ve nesep sahibiyse bir 0  daha ekleyin 1000 eder.Fakat Ahlak olan bir giderse insanın kıymeti gider,geriye değeri olmayan sıfırlar kalır.

 

Sadece şefkat iyileştiricidir çünkü insanın içindeki tüm hastalıklar sevginin eksikliğinden kaynaklanır .Osho. Ancak katmeri zalimlere insanlığın ve ALLAH(cc) düşmanlarının zerresine şefkat en büyük zillettir iylerin hukukunu insafsızca lağvetmektir zalimlere merhamet masum mazluma zülümdür şirktir.

 

İçinde Cihad ruhu kuranı şuur olmaksızın ölen bir nevi cahiliye ölümü üzerinde ölmüştür.Hadisi Şerif Bazılarının zaman zaman teşhir ettiği gizli bir firavunluğu var bu demektir ki o kişi zor şartlarda kendine inanan herkesi satar ferasetinle böyleleri görmek istiyorsan kuran ve sünnetin hakkını vermeye çalışan ol,vatanını kudsi değerlerimizi sahiplenmeyi pozitif fikirli insanlarımızı sahiplenen güzel Ahlaklılardan ol Tayyip madem kuran güncellenmeli diyecek kadar gafil Bugüne kadar milletin gücünden başka güce inanmadım diyecek kadar gafil madem ermeniye yahudiye abd askerine pkk lılarla rahmet okuyacak kadar gafil çözüm sürecinde memleketi tüketecek pkk nın cephane deposu yapacak kadar gafil istanbul sözleşmesiyle 8 yıldır bu milletin aile ve Ahlakı yapısını tahrip edecek kadar zalim 59 kilise ve havrayı müslümanın parasıyla restore edecek kadar hıristiyan yahudi gdo lu tohumlarla toprağımızın toprak özelliğini bozacak insanımızın genetik yapısıyla oynayacak kadar yahudi hes projesiyle doğallığı öldürecek kadar vicdansız yahudi sazanıyle göletlerimizde balık neslini tüketecek kadar yahudi kafalı 4 katrilyon bir yılda harcıyan bir müsrif 515 ton altını ingilize peşkeş çeken ingiliz hayranı bir sürü saraylar yaptırıp Dünyada ebedi kalacakmış gibi saltanat meraklısı.nice fabrikaları milletin ekmek teknelerini ve gelir getiren mülkleri limanları su kaynaklarını verimli arazileri Yahudi pisliklerine satan hain kendi döneminde fuhşiyatı yüzde 794 lere tırmanacak kadar Ahlakı bozulmanın eşcinsel evliliğin bile vuku bulduğu Ahlakı ve islamı yozlaşmanın kula kulluğun meşrulaştığı Türkiyenin mimarı iken meden kazalarında yüzlerce insanımız telef olurken hiçbir tedbir almayan orman yangınları nice zeytin ağaçlarının ithafı elit tabakaya rant müteahhitlerin yüzlerce trilyonluk borçlarının affı fakir açlıktan intihar ettiği ekmeğini çöpten çıkardığı ülkede kuş sütü ejder meyvesiyle beslenen bencil vicdansız daha nice bilmediğimiz kirli işlerin insanıyken nedir kusursuz diye sattığınız bu adamın pozitif özelliği sadece ağzı iyi laf yapıyor iyilerin emeği kendinden bilinen ucuz kahraman sahte ilahınız muhalefette daha tehlikelileri var bunuda unutmayın gelelim benim meseleme 5 yıldır mahkemeliyim bu sahte kahramanınızla bu zalimler Dünyayı faiz lobisini kapitalist pislikleri satanist siyonist emperyalist pislikleri besleyerek imar ederken Ebedi hayat yanıyır şirkin küfrün zülmün haramların insi cinni şeytanların saltanatına bütün güzellikler güzel değerler feda ediliyor uyku modundan çıkmadıkça ancak cehennem sabahında uyanırız gayesi Türkiye yi küçük Abd yapmak islam osmanlıcılık işin kılıfı bugün bu ülke hala kâfir kanunlarla yönetilen her türlü haram kanunlarla korunduğu kâfir dediğin ülkelerden daha berbat bir ülke sosyal Adaletteki uçurum Ahlaki çöküş karşısında zerre tavırları yok yezidin müslümanlığını icra ederken müminler sade vatandaş kan ağlıyor Akp döneminde yaşadığım musibetleri başka zaman yaşamadım ve bu bencil zalim yaratığa onca hainliğine tahammül edemeyip kafirin ruh ikizi şerefsiz demişim ne özür dilediysek ne psikolojik rahatsızlığınızı zikrettiysek illa ceza kesilsin diye yalaka savcıları talimat veriyor Ey iman yoksulu alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste ama bu Dünyada ama Ahirette. Benim pozisyonumdan rant edinmeye çalışan hainlerin zalimlerin canı cehenneme fetoya pkk ya azgın kemalistlere chp ye hdp ye komünistlere din yobazlarına insi cinni şeytanlara vatanımın islamın kudsi değerlerimizin kuran ve sünnetin Ahlakı seciyelerimizin imanımızın sağlığımızın namusumuzun helalimizin düşmanlarına rant için uğraşan cümle insi cinni şeytanların canı cehenneme inşallah her fitneden her türlü haramdan insi cinni şeytanlardan şirk küfür ve zülüm ehlinden haramzadelerden ALLAH cc kurtarsın inşallah bu uyku nereye kadar Ebedi hayatımız mahvolmuş kafirlerle aynı evi aynı ruhu paylaşıyoruz tv internet zehir kusuyor ve biz islami geçinenler başta olmak üzere hala en doğru müslümanız öylemi Bugünün Türkiyesinde hatta Cumhuriyet tarihi boyunca ALLAH(cc) ve Resulü(asm) mahkümdür Kurani hakikatler mahkümdür haliyle masum mazlumda mahkümdür kuran kurslarında bile çocuklara tecavüz ve bu durum karşısında bir kereden birşey olmaz diyen devlet bakanı piyasada masum mazlumu güzellikleri katledenler tecavüz edip öldürenleri bu dönemde gördü bu millet rey uğruna her kılıfa bürünen kişililiksiz insanlarla nereye koşuyoruz.Temelimiz Tevhid olmadıkça Anayasa ALLAH(cc) ın kanunu Kurani Hukuk olmadıkça mecliste bile hainler barındıkça medyanın Ahlaksız yayınları seviyesiz işleri önlenmedikçe her türlü harama şirke küfre zülme karşı samimi mücadele vermedikçe insi cinni şeytanlara saygı duydukça eğitim milli ve manevi değerlerimizle iç içe olmadıkça çocuklarımızın eğitimi hainlerin imansızların vicdansızların Ahlaksız Adaletsiz zalimlerin elinde oldukça herkes evinin önünü temizleyecek şuura ulaşmadıkça sonuç Cehennem Bir kere doğru iman ALLAH(cc) ı ve Resulünü(asm) herşeyden ve herkesten ziyade sevmektir doğru Din ise yalnızca ALLAH(cc)a has kılınan kuran sünnet endeksli dindir bugün kula kulluk pöpüler bu uykulu günlerin semeresi Dünyadada Ahirettede Cehennemdir evet doğru iman kaç kişide var ibadetler bile şirkin pislikleri için nefis için Dünyada islam tamamıyle ALLAH(cc)ın oluncaya kadar kafirlerle ve münafıklarla mücadeleyi emrediyor ALLAH(cc) nefisle mücadeleyi emrediyor ama bugün herşey nefsani herşey kafir ve zalimlere rant uğruna kimsenin imanla ölüp ebedi cehennemden nasıl kurtulurum derdi yok her güzellik güzel değerler Dünya saltanatına kafir ve zalimlere feda ediliyor insanlar uykudadır ancak öldükleri zaman uyanırlar.H.Şerif.Ben yıllardır hakkımı arayamıyorum Hukuk diye bir şey kalmamış Tayyip egosu her şeyin üstünde az çok vicdanı olan vatanını dinini seven uyansın derin uykudan. Ne hikmetse sorgulayan insanı sorgulayan müslümanı hiç kimse sevmiyor özellikle cinni şeytanlarında desteğiyle rahatlıkla fitne muamelesi yapıyor Deccal diye fişliyor sözde İslami şirkin temsilcileride hararetle o gibileri destekliyor evet öyle bir aldandıkki yüz yıldır Deccalizme insi cinni şeytanlara cehenneme çalışıyoruz bugünkülerin yaptığı samimiyetsiz bir pansuman.Müslüman olmak kurtuluş için yetmez!Mümin olmak lâzım!Müminlik sözle olmuyor!Kalbi zikir ile, aklı Kur'an ile, hali sünnet ile eğitmek lâzım! Onca Külli cinayet faturası saf müslümana  o cinayetlerin failleri kahraman saf Müslüman fitne cehennemlik belki Deccal diye fişlensin işte şirkin dinleri işte deccalizmın kapitalizmin siyonizmin satanizmin kurduğu islamla beslenip her türlü fitneyi haramı hayata geçirenlerin Dünyası ancak kahraman onlar Mahşerin hesabından kurtulamıyacaklar devamlı zülmün fitnenin mimarları kul hakkı yemeyi Hukukullahı çiğnemeyi çok iyi bilenler kafirin ruh ikizi şerefsizler.

Ben bütün pozitif fikirlerime hayır ve ibadetlerime ve doğru ilişkilerime rağmen günah keçisi seçilmiş biriyim büyük oynamak benim karakterim olamaz ancak büyük oynayan nice pisliğin günah keçisiyim asla hakkımı helal etmiyorum.

Evimin içinde bile emniyette değilim vurmuşum böyle Dünyayada insanlığada.

Ben kendimi bile sevmiyorum nice pisliğe imza atan Tayyibi niye seveyim.Nice pisliğe imze atan Atetürkü ,inönüyü,hain fetoyu niye seveyim layığını bulsunlar şişirilen merali kılıçtaroğlunu Ekrem imamoğlunu süründürsün ALLAH(cc)

 

Bugünün Müslüman Dünyasının %de 90 ı Peygamber(asm)gelse ona düşman olacak Deli muamelesi fitne muamelesi yapacak özelliklerdeki insanlar zaten çoğu müslümanım dediği halde farzları bile asanlarla dolu her türlü haram insi cinni şeytanlar kula kulluk nefse kulluk hayatları olmuş ruhlar kafirin ruh ikizi evet Peygamber(asm) gelse Kurani şeriatı Hakim kılmaya çalışsa düşman olacak bir İslam Dünyası var hizip dinler zaten mümin vasfına ulaşamamış ninnilerin dinini yaşamak kendinden habersiz nefsini tanımadan uyumak günümüz Müslümanlığı Kurandaki müminin vasıflarıyle vasıflanmadıkça kurtuluş ve cennet kuruntu.

 

Benim mücadelem Deccalizmin çöplüğünde var olma kişiliğini mümin vasfını korumak için bir izzeti nefis mücadelesidir iyilere dost şirke ,küfre,zülme,her harama insi cinni şeytanlara sed çekmek gayretidir cehenneme düşmeme gayreti fitne olmamak ve fitnelere kurban gitmemek gayreti kula kulluktan nefse kulluktan kurtulmanın gayreti net bir imanı kazanmak gayreti güzel Ahlaklı ,helal,namuslu vicdanlı,merhametli,Adaletli islama kuran ve sünnete tabi olmanın gayreti Dininin yalnızca ALLAH(cc)a has kılma  gayreti dosdoğru insan insanı kamil olma gayreti Ebedi cennete Cemalullaha liyakat kazanabilme hakiki mümin olma gayreti.

 

Kuran ve sünneti ders almayan Vahyin ilminden ALLAH(cc) ve Resulünün(asm) Aklından dersini almayan yaptığı hiçbir işi okuduğu hiçbir kitabı karşılaştığı hiçbir insanı,olayı  objektif olarak Adil bir şekilde gerçek fiatıyle vasfedemez anlıyamaz ve gerçeği göremez belki Vahyin ilmiyle hiç tanışmayan okuduğu nice bozuk eserle zehirlenir farkındada olmaz nice bozuk insanı dost edinir kazığınıda yer

Hiçbir olayda sağlıklı bir tahlil yapamaz çünkü Ahlaki,Adaletli vicdanlı doğru bilgilerden mahrum bir bilgi dağarcığı olan cahil bir insandır nefsanidir şeytanada  her fitneyede  açıktır.

 

 Merhameti kendime ilke edinmişim diyen ALLAH(cc) Benim merhametim gadabımı geçmiştir diyen her güzelliğin ve güzel nimetlerin tek mercii seni durup dururken niye cezalandırsın sen ALLAH(cc)sız kalırsan veya onun düşmanlarıyle sevişir onun kanunlarına sevdiklerine düşman olursan kendi kendini yakarsın kendi ateşini yanlış fiil ve fikirlerinle ,haram yaşantınla şirkinle küfrünle zülmünle değer verdiğin zalim dostlarınla kendin hazırlarsın ALLAH(cc)sız  heryer cehennem.

 

İslam  Kuran ve sünnetteki ölçüler mümin kul olmak güzel Ahlak ölçüleri ilerlemeye engel değil hizipçilik din müfritliği münafıklık haramlara dalmak ilerlemeye engel. Ben ne kadar mükemmel eser versemde baş olamam hiziplerin münafıkların kurbanıyım. Çoğumuz şaibeliyiz her ne kadar gerçek müminler gibi düşünsekte yaralıyız. Onun için gaza dolmuşa gelmeyeceksin ifrattan tefritten kaçınacak iyilerin hakkını yemeyeceksin,şaibeli halinle ileri gidip Din hırsızlığı yapmayacaksın mümin kul olmanın gayreti içerisinde çokça tövbe istiğfarla ,imkanın varsa infakla nefsini terbiye edeceksin aşırılık işimiz olamaz. Her zaman şirkten ,tağuttan ,küfürden,zülümden insi cinni şeytanlardan her haramdan ALLAH(cc)a sığınacak öyle iş yapacaksın namaza dururken bile.Ya Rabbi en zor günümde bile tağutlara özenmedim kuranın tek harfine düşman olmadım özenen ve Hakikate sana düşman nefisten içime sokulan her şeytani pislikten ve beni onlarla özdeşleştiren tağut tasarruflardan sana sığınırım Ey merhameti gazabını geçmiş Adili Mutlak Erhamürrahimin günahlarımı affet   Cehennemin azabından kıyametin dehşetinden her fitneden her bir masum mazlumu ,ehli imanı ehli namusu ailemi beni her güzelliği kurtar ya Rabbi..Kuran her şeyi ile güzel Adili Mutlak Erhamürrahimin Rabbim her şeyin güzel.Ruhuma ve nefsime takılan insi cinni şeytanlardan ve onları benimle özdeşleştiren tağut tasarrufların mimarlarından ALLAH(cc)a sığınırım büyük günahları insi ve cinni şeytanların günahlarını bize layık görenlerin şerrinden ALLAH(cc) kurtarsın ,Amin.

 

Sevmenin bedeli nedir bana sevmeyi öğret nefsani sevmeler mahvetti beni ya Rab

Doymayan nefisten ALLAH(cc)anıldığında titremeyen kalpten kurtar aşk ver, samimiyetli ve ihlaslı riyadan haramlardan her fitneden arınmamızı nasip et.

Kendiminde herkesinde ancak artılarını pozitif yönünü Ahlaki vicdani olanı seviyorum hayatıma sokulan hiçbir olumsuzluğun yanlış işin kanunlaştırılmasına asla rızam yoktur herhangi birininde şaibeli haliyle kayırılmasıda Adil değil.

Ulan zalimler sayenizde bizde zalimlikten nasibimizi aldık lanet olsun zalimliğe.

 

Dini tecdid etmek ne demek Din Kuran ve sünnettir Güzel Ahlaklı helal namuslu vicdanlı merhametli Adaletli helal rızıkla doğrulukla yaşamdır bu özellikler din hırsızı müceddid tabir ettikleri tiplerin hiçbirinde yoktur hepsi hırsız dengesiz tip.Dahası o gibilerin hepsi cinlerle iç içe kula kulluğunda mimarları özellikle Peygamberlerde(asm) Sahabide(ra) görülmemiş çok hal evliyalık diye satılmış. Ancak kuran ve sünnetin hakkını ziyadesiyle verebilmiş ve bulunduğu zamanın olaylarını fikirlerini islamın süzgecinden geçiren Ahlaki vicdani Adaletli olmasını bilmiş sünneti ziyadesiyle yaşamış helal namuslu doğruluğundan taviz vermeyen hayırlılardan olmayı bilmiş dengeli istikrarlı kullar belki hakiki müceddidlerdir

 

 

 Konu Tayyip Erdoğansa,Tayyip Erdoğanı imanını tazeleyen,milli ve manevi değerlerimize samimi sahip çıkan,bahtsız düşüncesiz şuursuz tavırlardan uzak İslami şuura erişen,Tövbe istiğfarı ihmal etmeyen,kul hakkı yemekten çekinen,israftan uzak ,sosyal Adaletteki uçurumu gören ve bu hususta düzeltecek işlere imzasını atan ,Haramzade müteahhidi değilde çöpten ekmeğini toplayan vatandaşını gören ve piyasadaki Ahlaki bozulmaya medyanın tahribatına önlemler alan,milli ve manevi değerlere saygılı bir eğitim için start verecek ekonomiyi hayvancılığı tarımı verimli seviyelere taşıyacak,toplumu tüketen toplum olmaktan kurtarıp üreten bir toplum haline getirecek ve ülkeyi bütçe açığından kurtaracak kendi kendine yetecek seviyelere belki artı bir duruma getirecek hamleler yapan,Tayyip egosuyla değilde Akıllı şuurlu milli ve manevi değerlerimize saygılı milletin ümmetin menfaatini görebilen bir şüra heyetiyle çalışacak Tevhide teslim olmuş ,fitnelerden uzak ,yaptığı işin sonunu görüp öyle yapan, insi cinni şeytanlardan arınmış,doğru işler yapan biri olarak görmek istiyoruz.

 

 

Yaşantını bencilce nefsani düzenlersen insi cinni şeytanlar ruh ikliminde eksik olmaz musibette eksik olmaz Ne zaman kuranın vasfettiği mümin kul olursun o zaman Allah cc seninledir şirk küfür zülüm ölür. Küfründe,zülmünde,şirkinde haramlarda israr edenler kolay kolay layığını belki belasını bulmuyor onlarda islamın nimetlerinden nemalanıyor çünkü kurana sünnete uygun mümince yaşamıyoruz.Ben günümüzdeki imtihanın Adaletinede Ahlakınada vicdanınada inanmıyorum insi cinni şeytanlara tanınan tolerans doğru insana doğru müslümana tanınmıyor kula kulluk popüler Başına gelen musibetler Allah cc tanmı kuldanmı nefsindenmi kendindenmi şeytandanmı diye boğulma çok çok tövbe istiğfar et karakterini Ahlakını düzeltmeye çalış helal yaşa iyilere dost ol Dünyevileşme kimseyle uğraşma ancak insi cinni şeytanlardan haramlardan şirk küfür ve zülümden  her fitneden cehennemin azabından kıyametin dehşetinden Allah cc a sığın doğru insan mümin kul olmaya çalış.YaRabbi beni maddi manevi zenginde etme isyan ettirecek fakirliğede düşürme fitnede yapma helak olmaktanda zülmetmektende zülme uğramaktanda insi cinni şeytanlardan haramlardan şirk küfür zülüm den koru.Zalim iblisin niyeti pisin cümle habisin canı cehenneme.Empati iyiler için masum mazlum güzellikler için yapılır insanlığın ve ALLAH(cc)ı düşmanları için değil Ahlaktır vicdandır insaniyettir imandır merhametli olmaktır bencillikten uzak fedakar doğru mümin kulun özelliğidir.Nurcuların en bariz özelliği şerefi olmayanların şerefi bir Allah cc ın kulu olmaları onun için hiçbir konuda ileri gitmeleri doğru değil çünkü hiçbiri hakiki mümin kul değil.kemalistlerin müslümanlığı bile şaibelidir.Bugünkü Dünyada haysiyetli şerefli güzel yaratılmış çokları kötülerin kurbanı.Bu zillet Asrına kurani Hukukun çiğnenmesine her sahada kul hakkının yenmesine masum mazlumun yanmasına şirkin küfrün zülmün haramların saltanatına daha ne kadar daha tahammül eder Allah cc .Azıcık iman kıpırdısı olan ebedi zillete gebe her türlü haramın kanunlarla korunduğu kafir Anayasanın hüküm sürdüğü bugünün bu aşağılık tablosuna razı olmaz.

 

Dünyanın hiçbir mekanı ebedi kalacak mekan değil.Resulüllah asm başta olmak üzere bir masum mazlumu zarara uğratacak işlerden Allah cc korusun.islamın cihadı nefisle cihad iyiliği emredip kötülükten sakındırmak kuran ve sünneti rehber edip dinini Allah cc a has kılmak şeytanı kudurtuyor ninnilerin dinini yaşiyanla bir zoru yok melanetin. Arkasında şüra heyeti tecrübeli Akıllı şuurlu yaşlı ilim ehli güzel Ahlaklı Adaletli kimselerin olmadığı her devlet her millet çökmüştür tecrübesiz bilgisiz gençlerle yaşanmıştır çöküşler.Babamı ne suçlayayım o maddi manevi kendini yetemiyorduki bize yetseydi o da 9 yaşından beri yetim büyümüş cahil kalmış biriydi ama doğrusuyla yanlışıyla onun dini kişiliğinin üzerimizde tesiri eksik olmamış ya haramzade şirk küfür zülüm ehli biri olsaydı neyini örnek alacaktık.

Haram para ile faiz parasıyle içki parasıyle fuhşiyatın vergisiyle hayırmı olurmuş

Her güzelliği Cennetine layık hale getir Ya Rabbi bana nasip etmesende kurtar.

Bir çiçeği seviyorsan bırak var olsun ,sevmek sahip olmak değil,değer vermektir ,incitmemektir.

Dünyanın en kısa hutbesi Sudanlı bir imam tarafından okunmuştur Aç bir insanın midesine bir lokma girmesine sebep olmak 1000cami yaptırmaktan daha efdaldır.

 

 

 

Başarı inancın doğru bilginin Akıllı şuurlu doğru insan olmanın ve çok çalışmanın meyvesidir eğer kötülerde başarıyor diyorsan kitlelerin cahilliğinin korkusunun ve aldatılmışlığının ürünüdür. En kaliteli saltanatlarda Ahlaksızlıkla nefsani yaşamla haramlara dalmakla Dünyevileşmekle hırsla Adaletsizlikle kul hakkı yemekle işe liyakatsız cahilleri iş başına getirmekle yok olmaya mahkümdür. Ey müslüman Dünyevileşme Allah cc verdikçe şükretmesini fakirlerle paylaşmasını bil kendinden bilme üstündeki nimetleri katı kalpli olma nefsini her zaman sorgula ölümü düşün hesap gününü düşün kul hakkına girme .Nefsi emmaremden nefsani yaşamaktan nefsani fiillerden nefsani düşünmekten nefsani bir din anlayışından nefsani hayattan Allah cc arındırsın hakiki mümin kullarından olmamızı nasip etsin inşallah nefsini haramlarla beslediğin sürece o zalim seni insi cinni şeytanlara satar ve onlara işbirliği yapıp Dünyanıda Ahiretinide cehenneme çevirir belki fitne olup çıkarsın.Ruhunu şeytana satmış nefsi haramın batağına batmış Kuranın iklimine ecnebi şirkin küfrün zülmün karanlığında yüzen cahil Ahlaksız kimseyi evlendirmeyin bütün özürlü çocuklar öylelerin ürünüdür.Başkalarının yanında yapmaktan çekineceğin işleri yalnızkende yapma kendine saygı duy çürümeye razı olma kişiliğini güzel Ahlaklı vicdanlı merhametli helal namuslu Adaletli dürüst bir şekle sok.Ey nefis yaşadığın hayatla Arasattasın,mahküm olduğun hayatla cehennemde,özlediğin hayatlada cennettesin özlediğin hayata kavuşmak istiyorsan Kuran ve sünnete sadık ol.

 

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol